Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Organik tarım kurtuluş olabilir mi? İbrahim YETKİN Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı O rganik Tarım ya da Ekolojik Tarım, son yıllarda Türkiye’de bir kurtuluş reçetesi olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bir çok meselede olduğu gibi, kalıplaşmış bir sözü tekrarlarken, o sözün içeriğini açmak, objektif ve eleştirel bir analizini yapmak konusunda ihmalci davranıyoruz. *** Bu konu tartışılırken, öncelikle şunu vurgulamak gerekiyor: Organik tarım, kimyasal ve sentetik ilaçlar kullanmadan gerçekleştirilen bir üretim. Ne var ki, toplumsal tüketimini organik tarım yöntemiyle karşılayabilen bir toplum henüz yok. *** Bunu bir örnekle açalım: Erzurum’un Ilıca İlçesi, üreticilerin örgütlülük ve bilinçliliği açısından Türkiye’nin bir çok yöresine örnek gösterilebilecek bir ilçe… *** Bu ilçede üreticiler, son yıllarda giderek yaygın bir biçimde organik buğday üretimi yapıyor ve ürettikleri buğdayı, bir Büyükşehir belediyesi ile yaptıkları anlaşma sayesinde Çukurova buğdayının iki katı bir fiyata pazarlıyorlar. Doğu Anadolu Üreticiler ve Besiciler Birliği Başkanı Nazmi Ilıcalı, geçtiğimiz yılın Aralık ayında Ankara’da düzenlenen Ulusal Tarım Kongresi’nde yaşadıkları deneyi şu sözlerle anlatıyordu: "Bu yıl bizim bölgemizde organik tarım yaygınlaştı. Ama biz fakirliğimizden dolayı organik tarım yapıyoruz. Çünkü köylünün kimyevi gübre alacak parası yok. Parası olmadığı için gübre serpememiş. Bir de ısı eksi 45. Eksi 45 derecede böcek, haşere tarlada olmuyor. Onun yumurtasından yavrusundan çıkmıyor, e benim tarlalarım tamamen tertemiz. DİE’nin rakamlarına göre, Erzurum’un 25 senede kullanamadığı gübreyi Çukurova bir senede kullanıyor. "İşte burada samimi olarak söyleyeyim, organik tarımı yapıyoruz ama öyle entelliğimizden, marjinalliğimizden değil. Elimiz mecbur... Hele bir de bunda şansımızı deneyelim dedik. Denedik. Tuttu biraz, ama bir başka yerden gıbıl çıkar onu da bilmiyorum. *** Fazla yorum gerektirmeyen bu sözler, Türkiye’de organik tarım meselesinin nasıl ele alınması gerekti Sorun, pratiğin içinden gelen üretici arkadaşımızın ifade ettiği gibi, "entellik, marjinallik" meselesi değil. Son derece pratik bir mesele… Neyi nasıl yaparsanız, daha fazla, daha kârlı ve daha sağlıklı ürün üretebileceğiniz meselesi… *** Birincisi, Ilıcalı’nın da belirttiği gibi, Doğu Anadolu’da organik tarıma uygun geniş araziler mevcut. Ve bu araziler, zaten kimyasal gübre kullanmaya müsait değil. İkincisi, Güneydoğu Anadolu bölgesinde mayın dan temizlenecek birinci sınıf tarım arazileri var, ki bu araziler daha hiç kimyasal gübre ve ilaç ile temas etmemiş. Yoksulluğun diz boyu olduğu bu bölgede, bu koşullarda organik tarım üreticiye de ülke ekonomisine de büyük kazanç getirecek bir sektöre dönüşebilir. *** Ancak, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, tüm tarımsal üretimini organik tarımın üzerine oturtmuş bir ülke henüz yok. Neden? Çünkü, organik tarımla gerçekleştirilen üretimin ölçeğini, kimyasal ilaç ve gübre kullanarak gerçekleştirilen üretimle kıyaslamak mümkün değil. Organik tarım ürünleri pahalı ve tüketici açısından "lüks"! Bizimki gibi 1 milyona yakın insanın açlık sınırı altında yaşadığı bir ülkede daha da "lüks"… Ayrıca, kimyasal ilaç ve gübrenin bilinçli kullanılması durumunda insan sağlığı açısından büyük bir risk oluşturduğu da söylenemez. Bu gerçekler ortadayken, bilimsel yöntemlerle geliştirilmiş üretim yöntemleri yerine "organik" olanı geçirmeyi önermek ve bunu bir kurtuluş reçetesi gibi sunmak bize pek doğru gelmiyor. *** "Marjinal" olmak iyi midir, kötü müdür? Tartışılabilir… Ama, uyanık olmakta yarar olduğu kesindir. Hele, hele, karşınızda, sizi rakip olarak gördükleri için tarımsal üretimi geliştirmeye yönelik her girişiminizi cezalandıran, ülkenizi kendi "kimyasalyoğun" ve genetik özürlü ürünleri için bir pazar haline getirmek isteyen rakipleriniz kapıyı zorlarken…