Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
26 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
Eş dost, akraba çıkan KPSS birincileri geçen yıl aynı sınavda sıfır çekmiş.
Bazen sessiz bir vadi gelir aklıma...
Yağmur bulutlarının üzerinden
geçtiğini düşünürüm...
Baskının, direnişin resmini
görürüm ağaçların yeşil
yapraklarında...
Onurlu, eğilip bükülmeden ayakta
durmayı...
Onursuzluğun içinde yüzen
ikiyüzlü alçakların fotoğrafları düşer o
anda...
Soros’tan, tarikat şeyhlerinin
kesesinden beslenen dönekleri,
şerefsizleri... Bilim insanı kılığındaki
sözde bilim insanlarını...
Soytarıları!
Onların hayatı, onların düzeni çıkar
üzerine kuruludur, siz de yakından
tanırsınız ben de...
Yenik kahramanlar olur kimi
dönemler, baskıya, zulme direnen,
sivil faşizme karşı mücadele eden.
Adlarını vermeme gerek yok,
yakından tanırsınız onları...
Bir ülkenin koyları, bükleri, dağları,
ovaları satılırken, “Çokuluslu altın
avcıları” Erzincan İliç’te iş bitirirken
bir onurlu savcıyı suçlayıp zindana
atabilirsiniz “Ergenekon terör
örgütü sanığı” olarak.
Hiç yüreğiniz sızlamaz...
Tarikat şeyhlerinin buyruğuyla her
türlü dalavereyi çevirip savcı
Cihaner’i terörist ilan eder
rahatlarsınız.
Cihaner’in Güneydoğu’da ilk faili
meçhul cinayetleri aydınlattığı yılları
unutursunuz...
Emeğin ve sevincin ne olduğunu
bilmezsiniz...
Umutlarını çoğaltanlara karşı çıkar,
“din-iman”, “Allah-kitap”dersiniz...
Dersiniz de her pisliği yaparsınız...
Şantajcılıkta üstünüze yoktur.
İşte size bir soru şimdi:
“Siz ABD emperyalizminin Büyük
Ortadoğu Projesi”nin yılmaz
savunucularından değil misiniz?”
Hanefi Avcı maskenizi düşürdü bu
kez, bakalım ne yapacaksınız?
İsyancıl tutkuların dalgalı
denizlerini tanımadınız hiç. Gözlerini
açanlara nefret kustunuz. Sahtekârlığı
yaşam biçimi yaptınız.
Varsıl ama kimsesiz kadınların,
erkeklerin mallarına-mülklerine el
koydunuz...
Yargıda örgütlü olduğunuz için, o
varsıl insanlar sonunda yoksullar
evine yerleşip orada öldüler...
Hiç yüreğiniz sızlamadı.
Sizi yakından tanırım!
Ne vadinin yeşilliğini bilirsiniz, ne
sevgiyi, ne aşkı ne de tutkuyu...
O yitip giden umutlar hiç
ilgilendirmez sizi...
Hele çocuklar!
Yoksul, ailelerin zeki ve çalışkan
çocuklarını saptar, onları okutur yeni
müritler yerleştirirsiniz...
1982 Anayasası’nı desteklediniz
dün yazdığım gibi... Faşist darbeci
Kenan Evren’in kurmaylarıyla
pazarlık yaptınız.
Her partiyle ilişkiniz vardır, biri
olmazsa öbürü.
Bir dönem Bülent Ecevit’in
DSP’sini destekleyip 28 Şubat’ta
ABD’ye dönen kimdi?
Fethullah Gülen...
Zaman gazetesi neden tek satır söz
etmiyor Hanefi Avcı’nın kitabından...
Ama sürmanşette Fethullah Gülen
var ve açıklama yapıyor:
“Biz yerinde Deniz Bey’i de, Devlet
Bey’i de destekleriz. El verir ki
yaptıkları şeyler milletimizin yararına
olsun.”
Bu ne demek oluyor?
Koku almış bir yerlerden
Hocaefendi...
Deniz Bey gitti, Kılıçdaroğlu
geldi...
Devlet Bey’in, 12 Eylül’de
yapılacak halkoylaması öncesi biraz
gerilerde durduğu bir gerçek...
Bakıyorum yazarlarınızdan
Şahingiller “vesayetçilikle
mücadeleyi” yazıyor ama “sivil
vesayetçiliğe” hiç girmiyor. Bir
diğeri, askeri darbeleri eleştiriyor.
Eleştirecek elbet, eleştireceğiz.
Peki sivil faşizme, sivil diktaya ne
diyeceğiz?
Yanıt yok!
Kan gölünde açan çiçekleri
koklayanlar, ölümlere alkış tutanlarla
bizim işimiz olmaz...
Elbet adalet mülkün temeli...
Elbet çağdaş ve güçlü bir
Türkiye...
Elbet demokrasi ve özgürlük!
HSYK’yi 12 Eylül faşist rejimi
getirmedi mi?
Siz şimdi o HSYK’yi kendi çizginize
çekip sıkıyönetim mahkemelerine,
DGM’lere çevirmek istiyorsunuz.
Özel yetkili savcıları HSYK atamadı
mı?
Atadı!
Solcular, sosyalistler, devrimciler
yargılanacaktı orada, işin rengi
değişti, pazarlık tutmadı.
Bir vadi düşünüyorum yağmur
bulutları başımın geçerken.
Türkünün, şiirin güzelliği içinde yitip
gidiyorum.
Konstantinos Kavafis’in dizeleri
geliyor o anda aklıma...
“Geleceğimizin günleri durur
karşımızda/ Bir sıra küçük,
tutuşturulmuş mum gibi/ Altın, ılık, diri
küçük mumlar.
Başımı çevirmek istemem, görür
titrerim diye/ Nasıl çabucak uzar gider
bunlu dizi/ Nasıl çabucak çoğalır
sönük mumlar”
Geleceğin günleri duruyor
karşımızda... Geleceğin günleri
sınıfsal mücadelede... Gelecek
günlerimiz Mustafa Kemal’in
Aydınlanma yolunda.
Tarikat şeyhlerinin ipliğini pazara
çıkarıp ampulü söndürmek için bir
kez daha hakırıyorum:
“12 Eylül’de oyum HAYIR!”
Çünkü ben hem askeri hem de sivil
vesayete karşıyım.. Yalana dolana,
yurdumu yabancılara peşkeş
çekenlere “EVET” demem!
Bakın vadiden, bakın...“HAYIR”
diyor ağaçlar, yağmalanan doğamız,
zehir soluyan insanlarımız gibi:
“HAYIR!”
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
12 Eylül’de Oyum ‘HAYIR’
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Hukukçular, yeni anayasa
taslağõnda yer alan ve idari kurumlar üze-
rinde denetim yetkisine sahip olacak “ka-
mu denetçileri”nin hükümetlerden ba-
ğõmsõz olamayacağõ ve kurumlar üzerinde
“hükümet komiseri” gibi çalõşacağõna
dikkat çekti.
12 Eylül’de referanduma sunulacak ana-
yasa paketinin 8. maddesi, anayasanõn 74.
maddesinde yapõlacak değişiklikle “kamu
denetçiliği” kurumunu getiriyor.
Konuyla ilgili olarak hukukçularõn gö-
rüşleri şöyle:
YARSAV Başkanı Emine Ülker Tar-
han: Anayasa değişikliğiyle getirilen ka-
mu denetçisi, kişiler ile idare arasõndaki şi-
kâyetleri çözecek. Bir nevi bu, alternatif bir
yargõ kurumu olarak tasarlanmõş. Tamamen
iktidar partisinin temsilcisi tarafõndan bu gö-
rev, yetki kullanõlacak. Kamu denetçisi salt
çoğunlukla seçilecek. Denetçi idare ile ki-
şiler arasõndaki sorunlarda son noktaya
koyuyor. İdare mahkemeleri veya Danõş-
tay’a alternatif tek kişilik bir yargõ kurumu
kuruluyor. İdare çok geniş bir kavramdõr.
Anayasaya dönüp baktõğõmõzda en önem-
li idare organlarõ neler? Üniversiteler,
TSK, istihbarat... Bu kişiler ile idari ku-
rumlar arasõndaki uzlaşmazlõklarõ çöze-
cek olan mekanizma ise iktidar partisinin
temsilcisi... Bu nedenle onun (türbanõn) aşõl-
masõnda bir araç olarak kullanõlmasõ son de-
rece mümkün.
Ömer Faruk Eminağaoğlu: Kamu
denetçisi iktidarõn oylarõyla seçildiği için ya-
pacağõ işlemler iktidar ekseninde olacak, iş
ve işlem yapan idarelerin etkin bir deneti-
mi şeklinde olmayacak. Partizanlaşmayan
idareleri partizanlaştõrma doğrultusunda
yapõlacak. Çok çok ötesine gidersek, biz bu
kamu denetçilerine 1960 öncesindeki Tah-
kikat Komisyonlarõ’nõn mutasyona uğra-
tõlmõş yeni hali diyebiliriz.
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr.
Necmi Yüzbaşıoğlu: Batõ hukuk sis-
temlerinde görülen ve adõna “medyatör”
ya da “om-
bustman” de-
nilen, özerk,
yasama ve yürütmeden bağõm-
sõz, hakem gibi çalõşan kurumlar vardõr. Tür-
kiye’de Batõ sistemlerine uygun bir oluşu-
mun olmayacağõ en başõndan belli. Çünkü
maddeye baktõğõmõzda kamu denetçilerinin
özerkliği ile ilgili anayasada herhangi bir gü-
vence yok. Kamu denetçilerinin nasõl çalõ-
şacağõnõn yasayla düzenlenmesi demek, bu
denetçilerin Meclis’teki çoğunluğun doğ-
rultusunda hareket edebileceği yönünde kuş-
kular uyandõrõr. Yani hükümetlerden ba-
ğõmsõz olmayacak. Bir tür “hükümet ko-
miseri” gibi çalõşacaklardõr.
Anayasadeğişikliğiilegetirilmekistenenkamudenetçiliğinin‘hükümetkomiseri’gibiçalõşacağõvurgulanõyor
‘Parti devleti yaratılıyor’
AKP’nin hazõrladõğõ anayasa değişikliğine itirazlarõnõ 12 başlõk altõnda kamuoyuyla paylaştõ
DİSK’ten 12 HAYIRİstanbul Haber Servisi -
Türkiye Devrimci İşçi Sendi-
kalarõ Konfederasyonu (DİSK),
anayasa değişikliklerinin oyla-
nacağõ 12 Eylül referandumun-
da DİSK’in neden “hayır” di-
yeceğini 12 maddede kamuo-
yuyla paylaştõ. DİSK’in, özgür-
lükçü, eşitlikçi, demokratik ve
sosyal yeni bir anayasa hedefi
mücadelesine devam edeceği
belirtildi.
Geniş bir uzmanlar kurulu
tarafõndan hazõrlanan “Özgür-
lükçü- Eşitlikçi, Demokratik
ve Sosyal Yeni Bir Anayasa
İçin Temel İlkeler Raporu”nda
12 Eylül’de 12 nedenden dola-
yõ “hayır” denileceği vurgu-
landõ. Raporda 12 neden özetle
şöyle sõralandõ:
? AKP’nin “Anayasa Deği-
şiklik Paketi”ne karşõ çõkõyoruz.
“Değiştiriyormuş gibi ya-
parak her şeyi olduğu gibi
bırakan” bu sözde değişik-
liklerle 12 Eylül Anayasasõ
ayakta tutulmaya çalõşõlõyor.
? Anayasa değişikliği pa-
keti hazõrlanõrken izlenen
yol ve yöntemler yanlõştõr.
Anayasa bir toplumu bir ara-
da yaşatan temel sözleşme-
dir. Bu nedenle anayasa ya-
põcõlarõ her zaman geniş bir uz-
laşma arayõşõ içinde olmuşlardõr.
En baskõcõ yönetimler ve dikta-
törlükler bile görüntüde de olsa,
bu duruma özen göstermişlerdir.
? Anayasa değişikliği ile 12
Eylül faşizmine karşõ çõkõldõğõ
veya 12 Eylül döneminin sona
erdiği iddiasõ katõksõz bir de-
magojidir. Geçici 15. madde
12 Eylülcüleri yargõlamak için
değil, yargõlanmalarõnõn ola-
naksõz hale geldiği düşünüldü-
ğünden bugün kaldõrõlõyor.
? Bu değişim paketi demok-
ratik bir toplumsal dönüşüm
için gereken hiçbir düzenleme-
yi içermemektedir. Bu “Ana-
yasa Değişiklik Paketi”,
AKP’nin siyasal programõna
uygun düzenlemeler içerirken,
demok-ratik ve özgür bir toplum
olmanõn gerekleri ile yoksulla-
rõn, emekçilerin ve toplumun ge-
niş bir kesiminin taleplerini
yok saymaktadõr.
? Anayasa paketi ile iddia
edildiği gibi sendikal örgüt-
lenmeye ve grev özgürlüğü-
ne ilişkin yasaklar kaldõrõl-
mamaktadõr.
? Yeni düzenlemeler kamu
çalõşanlarõna zorunlu tahkim
ve mutlak bir grev yasağõ
getirmektedir.
? Kamu çalõşanlarõnõn toplu-
sözleşme hakkõnõn kapsamõ top-
lusözleşme kavramõnõ ortadan
kaldõracak şekilde daraltõlmak-
ta, emeklilerin kaderi yine si-
yasal iktidara bağlanmaktadõr.
? Avrupa Sosyal Şartõ’nõn
örgütlenme özgürlüğü ve siya-
si grev hakkõnõ güvence altõna
alan 5. ve 6. maddelerine çe-
kince koyan; Emekli-Sen’i ka-
patan, Genç-Sen ve Çiftçi-Sen’e
kapatma davasõ açan AKP hü-
kümetinin kendisidir.
? Anayasa Mahkemesi devlet
koruyuculuğuyla birlikte yürüt-
menin koruyuculuğuna yönel-
tilmektedir.
? Vesayet sisteminin değişti-
rildiğini söyleyenler vesayet sis-
temini yaygõnlaştõrmakta, böy-
lece HSYK üzerinde yürütmenin
gücü ve etkisi arttõrõlarak yargõ
bağõmsõzlõğõndan daha da uzak-
laşõlmaktadõr!
? Paketin tüm maddelerinin
birlikte oylanacak olmasõ, iyi ni-
yetli, demokratik ve kabul edi-
lebilir bir yöntem değildir.
? Halkoylamasõnda “evet”
çõkmasõ durumunda AKP ana-
yasa reformunun gerçekleşti-
ğini öne sürerek yapõlmasõ
gereken değişiklikleri sürekli
erteleyecektir.
CHP’nin
yaklaşımı
doğru
Kõlõçdaroğlu’nun bölgede yaptõğõ
açõklamalara destek veren BDP Genel Başkanõ
Demirtaş, “Kõlõçdaroğlu, sorunu kõşkõrtma ve
polemik unsuru olarak kullanmõyor, Başbakan
da bunu görmeli ve Bahçeli’nin
kõşkõrtmalarõna boyun eğmemeli” dedi.
AYŞE SAYIN
ANKARA- BDP Genel
Başkanõ Selahattin De-
mirtaş, CHP Genel Baş-
kanõ Kemal Kılıçdaroğ-
lu’nun referandum mi-
tingleri kapsamõnda Van
ve Batman’da verdiği me-
sajlarõ çok olumlu buldu-
ğunu belirterek, “Kılıç-
daroğlu’nun yaklaşımı-
nı doğru buluyorum, di-
yalog olacağını söylü-
yor. Sanıyorum, refe-
randum sonrasında gö-
rüşebiliriz” dedi.
BDP Genel Başkanõ
Demirtaş, geçen hafta Di-
yarbakõr’da yapõlan De-
mokratik Toplum Kon-
gresi’nde alõnan “demo-
kratik özerklik-özerk
Kürdistan” kararõ ve si-
lahlarõn “kalıcı olarak
susması” için izlenecek
yol haritasõ ile güncel si-
yasi gelişmelere ilişkin
Cumhuriyet’in sorularõnõ
yanõtladõ:
- DTK’de alınan “de-
mokratik özerklik-özerk
Kürdistan temelinde çö-
züm” ne anlama geliyor?
- Demokratik özerkliğin
iki ayağõ var, bunlardan bi-
risi sivil toplum örgütlen-
mesidir, diğeri de anaya-
sada demokratik özerkli-
ğin kabulüdür ki bunun
yaşama geçirilmesi ana-
yasa değişikliğine bağlõdõr.
Ancak sivil toplum ayağõ
kapsamõnda, toplumun
meclisler şeklinde örgüt-
lenmesi, köy kent meclis-
leri oluşturulmasõ, halkõn
sivil toplum örgütleri ara-
cõlõğõyla kendi sorunlarõnõ
çözme kapasitesine ka-
vuşturulmasõ, yine koo-
peratifler aracõlõğõyla eko-
nomik faaliyetlerde bu-
lunmasõ, öz örgütlenme
ve çekirdek örgütlenme
dediğimiz, örgütlenmesi-
ni gerçekleştirmesi öngö-
rülüyor.
- “Abdullah Öcalan’la
devletin diyalog kurdu”
iddialarıyla ilgili Cum-
hurbaşkanı Abdullah Gül
ve bu iddiayı önce ya-
lanlayan Başbakan Tay-
yip Erdoğan’ın “devletin
istihbarat örgütleri”ni işa-
ret etmesi, görüştüğünü
kabulün itirafı mı?
- Görünen o ki, bu iş or-
taya çõktõktan sonra da
Başbakan da Cumhurbaş-
kanõ da inkâr etmek yeri-
ne kabul etmek durumun-
da kalõyor. Biz de “yarım
ağız konuşmayı bırakın
çıkın açık açık söyleyin”
diyoruz. Tabii, hâlâ kan
akõyor olmasõ, analarõn
gözyaşõnõ dindirme adõna
diyalogdan kaçan, bu ka-
dar cesaretten yoksun bir
hükümet, Türkiye’ye layõk
bir hükümet değildir. Biz
yõllardõr, Öcalan’la görü-
şülmesi gerektiğini söy-
lüyoruz. Biz sõrf bunu söy-
ledik diye yargõlandõk, ce-
zalandõrdõk. Ben 2 dava-
dan 3 yõl hapis cezasõ al-
dõm hâlâ dosyam duru-
yor. Aslõnda bu açõklama
görüşmeyi doğrulamadõr,
itiraftõr. Demek ki diyalog
olabiliyormuş, olmalõyõş-
mõş da. Bu yõllar önce ol-
saydõ belki bu sorun çö-
zülmüş olacaktõ. Şimdi bu
dakikadan sonra meseleyi
eveleyip gevelemek yeri-
ne cesurca, Başbakan,
“Türkiye’yi bu sorun-
dan kurtarmak için di-
yalog yöntemini tercih
ediyoruz” demelidir. Bu-
nu dediğinde tüm Türkiye
onu alkõşlar. Bunu dediği
zaman Başbakan, Bahçe-
li’nin “milliyetçi kışkırt-
malarına” boyun eğme-
diğini göstermiş olacaktõr.
Ben aslõnda bu konuda
CHP Genel Başkanõ Sa-
yõn Kõlõçdaroğlu’nun
yaklaşõmõnõ önemli ve
doğru buluyorum. Sayõn
Kõlõçdaroğlu, çözüm için
“diyalog” olabileceğini
söylüyor. Üstelik bunu
bir kõşkõrtma, polemik
unsuru olarak kullanmõ-
yor. Başbakanõn bunu
da görüp, milliyetçi kõş-
kõrtmalara boyun eğme-
mesi gerekir.
- CHP ile diyalog sağ-
lanabilir mi?
- Tabii referandum
sonrasõ sayõn Kõlõçda-
roğlu ile görüşebiliriz.
Sanõyorum kendilerinin
de bize kapõsõ kapalõ de-
ğildir. Biz zaten CHP
ile her zaman diyaloğa
hazõrõz, CHP ile diyalog
kurmayõz demedik hiçbir
zaman. Tabii Sayõn Bay-
kal döneminde biraz so-
ğukluk vardõ.
BDP GENEL BAŞKANI DEMİRTAŞ:
Anadol’dan İmralı sorusu
CHP Grup Başkanvekili, Erdoğan’a ‘Son 2 ay içinde Öcalan’la
görüşüldü mü?’ sorusunu sordu ‘evelemeden gevelemeden’ yanõt istedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup
Başkanvekili Kemal Anadol, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’a “Son 2 ay içinde, görevlendi-
rilen kişilerin İmralı’da Abdullah Öcalan ile gö-
rüşme yapıp yapmadığını” sordu.
Anadol, dün parlamentoda düzenlediği basõn top-
lantõsõnda Erdoğan’õn “kendisi veya hükümetinin
İmralı ile masaya oturmadığını, bunu iddia edenle-
rin şerefsiz olduğunu” söylediğine dikkat çekerken söz-
lerini şöyle sürdürdü: “Ama devlet görüşme yapabi-
lir, diyor. MİT ve Genelkurmay Başkanlığı doğru-
dan kendisine bağlı. Adalet ve İçişleri Bakanlığı gö-
revlileri ise dolaylı olarak kendisine bağlıdır. İki ay
önce Adana milletvekilimiz Tacidar Seyhan sor-
muştu. Şimdi ben soruyorum ve evelemeden geve-
lemeden cevap vermesini istiyorum Sayın Başba-
kan’ın: Son 2 ay içinde MİT, Adalet Bakanlığı, İç-
işleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’ndan
görevlendirilen kişiler Abdullah Öcalan ile görüş-
tü mü, görüşmedi mi? Görüştükten sonra size bil-
gi verdiler mi, vermediler mi? Eğer sizin bilginiz dı-
şında böyle bir görüşme yapıldıysa ve bunu tespit
ettiyseniz, bilginiz dışında görüşme yapan devlet me-
murları hakkında ne işlem yaptınız?”
‘Devletinzafiyetininitirafıolur’
ANKARA (ANKA) - Eski başba-
kanlardan ve DP Rize Milletvekili
Mesut Yılmaz, başbakanlõğõ döne-
minde sorumluluğu dahilinde, terör
örgütü ile “hiçbir şekilde” bir görüş-
me olmadõğõnõ belirterek “Bu devletin
zafiyetinin itirafı olur” diye konuştu.
Yõlmaz, Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’õn Sivas mitinginde dile getirdiği
ve ANAP’õn da “terör örgütü başıy-
la görüştüğü” sözlerini yalanladõ.
Yõlmaz, başbakanlõğõ dönemine işa-
ret ederek “Devlet kurumları ya da
hükümet olarak hiçbir şekilde bir
görüşme olmadı” dedi. Yõlmaz, “Dev-
let bir şekilde terörü bastırmakta ye-
tersiz kalıyorsa, bu tür yollara baş-
vurabilir ama bu neticede devletin za-
fiyetinin itirafı olur” diye konuştu.
ANAP döneminde Adalet ve Mil-
li Savunma Bakanlõğõ yapan Oltan
Sungurlu da, bakanlõk olarak böyle
bir görüşmeye hiçbir zaman dahil ol-
madõklarõnõ söyledi.
YILMAZ’DAN ‘ÖCALAN’LA GÖRÜŞME’ İDDİASINA TEPKİ