25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
MuratYalçından Hafif MetroCünleri' TEMMUZ SAYIMIZDA: Into0romankahrarnanlarl.com Metro(pol) günlüğü Murat Yalçın'ın romanı Hafif Metro Cünleri, aslında büyük kent sıkıntısını dillendiren bir adamın durmaksızın akan iç sesi ve düşünmekten, incelmekten ve incelemekten, hayatı kıvırmaya çalışmaktan, insanları ve kendini oyalamaktan bıkan bir adamın romanı. • MÜge KARAHAN I "w- TaBiMetro Günle- I m rfnde, hiçbir şeyi içi- f f mize atmamamız bize ~L _ L bir kere daha hatırlatı- hyor. Daha doğrusu anlatıcı, bu tembihin bir uyarı olarak anons edildiğini duymak istiyor: "Tann hepimizi korusun hoşgörüden! 'Lütfen incclmeyin, içinize atmayuı' du- yurusu yapıLmalı, sirenler çalmalı kent- lerde. Her sabah radyolar, televizyon- lar, bilgisayarlar bu anonsla açılmalı, gazeteler birinci sayfalarınm tepesine bu anons kutusunu koymalı artık: 'Lüt- fen içinize atmayın!" Kitabın tamamı da sanki bu anonsla duyurulan uyanya uyarcasına anlatıcı- nın içindeki her şeyi, zihninin takıldığı her aynntıyı, düşünceyi dışa vuruyor. Anlatıcı, günlük metro yolculuklan sı- rasında, çoğu zaman bildik insanlarla katettiği mesafe boyunca gördüklerini, yaşadıklannı ve en önemlisi de düşün- düklerini ortaya döküyor. "Neden met- roda açıldığı" sorusunu anlatıcı metnin içinde kendisi cevaplıyor: "Metroda hızlı düşünülüyor. Kısa, uzun, bir yer- den bir yere gittin mi, aklın da yerinde durmuyor. Olur olmaz şeyler üstünde oyalanıyor, yorumluyor, birtakım dü- şünceleri kolaçan ediyor." Ancak onun bu cevabı bir yanda dursun; metro, metropol yaşammı anlatan güçlü bir im- ge olmasıyla da bu büyük kentin yalnız- lık destanı olan metne çok iyi uyunı sağ- lar. Metro durakları, kapalı bir yerde bu kadar fazla ve farklı insanın bir ara- ya geldiği kilit noktalar. Metronun yü- rüyen merdivenleri, istasyonlar farklı karşılaşma imkânı sağlayan yer. Daha kentli ve daha kozmopolit mekânlar bir bakıma. Bu nedenle metro günlükleri büyük kentin sıkışık yalnızhğını anlat- ması açısından oldukça manidar. Hayatı kıvıramadığından emin anlatı- cı, pek çoğumuzun ortaklaştığı şu sözle- ri döktürür: "Ayakkabı boyacıları, yağ- murlu günlerin sabahında diziliyor ken- tin düğüm noktalarına, fırçasını takır- datarak. Boyacılara göre sorunlu müşte- ri sayılırım. Bir kere ayağımı ayaklıkta tutmayı beceremem, her fırça darbesin- de savrulur, boya sandığmı deviririm. Nasıl da kuruluveriyorlar sandığın başı- na, ayakları milim kaymıyor. Sigaralan- nı tüttürüp boyacıyla havadan sudan konuşmalarına, koltuklarında taşıdıkla- n gazetclerin ilk, son sayfada bir çırpıda göz auşlarına bayılınm. Bu adamlar us- taca kıvırıyor yaşamı. Boyacıyla ne ko- nuşulur, gazeteye nasıl göz atılır, bili- yorlar. Ya ben? Fırtınaya tutulmuş bir kelebek gibi, savruluyorum bir fırça darbesiyle." Yazann bu cümleleri, onun sözcük- lerle nasıl oynadığını, sözcükleri kaba metaforlar olarak harcamaktansa onlan tüm açıklığıyla kullanıp özgün bir anla- tım biçimi yakaladığını gösterir. Bir adamın hayatta tutunamayışı, boya san- dığı üstünde duramayışıyla ve her şeye rağmen ayakkabı boyatmak zorunlulu- ğuyla anlatılır bu satırlarda. Hayatta na- sıl durulur, ayakta nasıl durulur bileme- yen bu adam, hayatı kıvıramayanlardan, bu oyunu beceremeyenlerdendir. Murat Yalçın, metro yolcusu bu ada- mın her biri üç noktayla yani başlangıcı olmadığı imasıyla başlayan kesik frag- manlarında'sözcüklerin her harfiyle, her şeyiyle oynar. Anlatıcının günlüğü için isimler uydurur, benzerlikler yakalar, sözcükleri kesip biçer. Metro istasyo- nunda her gün karşılaşılan piyango bi- leü satıcısının adını Derman Kurtuluş koyar dâhice ve bir adamın metroda gi- derken tıpkı metronun kendisi gibi hız- la akan, önü kesilemeyen, tedbirli git- meyen düşüncelerini dışa vurur ustaca. Aslında bütün bu söz diziliminin na- sıl savruk bir metne, kesintisiz içsesin, düşüncelerin nasü dehaya ulaştığını ro- manda anlatıcının sesinden de duyanz: "Bütün gece sözcükler göçmen kuş sü- rüsü hızıyla küme küme boş kâğıtlann üstüne kondu, cıvıldadı. Sabaha karşı başımı yastığıma koyabildiğimde, başım kum saatiydi, sağa sola dönüp durdum, kum taneleri düştü, pıt pıt, o kulaktan o kulağa." Akıp giden zaman, kafamızın içinde de egemendir, sözcüklerse ancak buna aldırmadığında özgürdür fakat yi- ne de sadece kuşlar kadar. HaBf Metro Günleri, düşünmekten, incelmekten ve incelemekten, hayatı kı- vırmaya çalışmaktan, insanlan ve kendi- ni oyalamaktan bıkan bir adamın roma- nı. Ne münzevi, ne de aylak; o tam an- lamıyla bıkkm ve de sıkkın adamdır. • ~Hafif Metro Günleri/ Murat Yalçm/ Notos Kitap Yaymevi/ 96 s. Handan//Handan - Halide Edip Adıvar Cevdet Bey // Cevdet Bey ve Oğullan - Orhan Pamuk t Raskolnikov // Suç ve Ceza - Dostoyevski ; Gavroche//Sefiller - Victor Hugo Abdillcanbaz// Abdülcanbaz - Turhan Selçuk Naziı Eray'la "Roman Kahratnanı Yaratmak" üzerine söyleşi M R N KRHRRMflNLflRI • A1A0LBEHRAM0ÖLU • AYŞE BAŞCI • BEYHANAYTEMİZ • DİDEM NUR OONGÖREN • EROLKÖROĞLU • ETHEM BARAN • HİDAYETKARAKUŞ • HÜLYASOYŞEKERCİ • KURTULUŞ KAYAU • LÜTFİTINÇ • MEHMET RİFAT • MURAT ÖZYAŞAR • MUZAFFER DERYA NAZLIMNAR • NAZİFEGONGÖR • REZAN ÖZLEM 0T0 • SEÜNIİLERİ • SEMİH POROY • SEYİT BATTAL UGURLU • UBUROUNOUZ VEYSELŞAHİN • YEŞİM DİNÇER • YILDIRIMOOOAN Safranboluda Eski Bir Oüneş Saatt HüseyinAvni Cinozoğhı Türkiye'nin Kentlcri IMzisi İstanbul ileSqfraribohı arasvıdaki benzcrlik en azından benim için gt^crli. İnsanın iki ana vatanmın oldıığumı diişünmesi güzel geliyor bana. Bolki de bu mutlu tcsudüjü, hayatimm yeçen an yılında Snfrunbolu'da yaşcuhğım coşkuya, yaşama scırindne borçluyum. Çocukluğumu biçimlendimn Snfinnhohj, araya gireıı büyük bir zaman )xırqasından sonra, orta yaşlanmda elimden luttu; ötuıe yürümeıne sonra lcnşmama yardımcı oldu. TakirdağSonsuzGurtıet HasanAkarsu Türkiye'nin Kenüeri Dizisi Tekirdağ'la ilk tamştkhğım ı<)O4 yılında yeryekleşiyor. İlkukul son sınıf öğrencücrînden başanlı olcmları, Köy Knstitiilü öğtvtınenimiz Tahir Gönültaş, lievlet l'arasa Yahh ()kul Smavlartna götüriiynr. Jien de onlann arasmdayim. Çnrhı'nım kırlarından yeçip Tekiı-dağ yoluna girdiğiım/Aİe. önümüs.dc uzanan uçsuz bucaksvi diiyJüğün ne oldutjumı anlam veremiyoruz. Çayırlaru benaettiğinıir. düzlüğiin dcniz olduğunu ağmnîyor, ilk key. görüyoruz denizi. lıeyamol.ı 16 371 17 37 www.heyamola.net C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 4 SAYFA 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear