25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
eryüzü Kitaplığı C6LÂLÛ8TER celaluster@cumhuriyet.coni.tr JOSĞ Saramago, soyadını, yoksullann beslendikleri yabani bir şifalı bitkiden almıştı Komünist ve ateist I 1 922 yılında, Lizbon'un 100 kilometre kadar kuzeydoğu- sunda, Ribatejo ilindeki Azinhaga köyünde, toprak- I s ı z bir köylü ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Nüfus memuru, akıl edip, ailesinin köydeki lâkabı olan Saramago'yu eklemeseydi, babasının adı Jose de Sousa'yı taşıyacaktı ömrü boyunca. "Saramago", yöredeki yoksullann yapraklanyla beslendikleri, yabanî bir şifalı bitkinin adıydı. Adam, onun yıllar, yıllar sonra, kalemiyle "şifa dağıtacağını", anamalcı düzenin de, Ka- tolik Kilisesi'nin de ödünsüz karşısına di- kilen, uzlaşmaz, "yabanî" bir komünist ve ateist (tanntanunaz) olacağını bilmişti sanki. Edebiyat okurlan, Jose Saramago'nun, tek çocuğu Violante'nin dünyaya geldiği 1947 yılında, kendisinin Dul adını verdi- ği, ama yayıncının Günah Ülkesi adıyla yayımlamayı yeğlediği ilk yapıtından baş- layarak, onun kitaplannın "yapraklany- la" besleneceklerdi... Birinci Dünya Savaşı'nda Fransa'da topçu neferi olarak savaşmış olan babası, 1924'te ailesiyle birlikte köyden Lizbon'a göç edip, okumayazma bilmenin yeterli olduğu polislik mesleğini seçtiğinde, il- kin başka ailelerle paylaştıklan evlerde yaşamışlardı. Bakla sofa bir eve taşındık- larında, Saramago 13-14 yaşlanndaydı. Ukokulda çok başanlı bir öğrenciydi, ama ailesi ortaokul giderlcrini karşılaya- mayınca meslek okuluna verilmişti. Bura- da beş yıl boyunca mekanik eğitimi gö- rürken, Fransızca ve edebiyat derslerin- den yararlanma olanağı da bulmuştu. Meslek okulunu bitirdikten sonra bir araba tamircisinde çalışırken^fcsatBİan da bir halk kütüphanesine giderek kitap okumaya başlamış; merak ve öğrenme tutkusundan başka hiçbir yol göstericisi- nin olmadığı bu akşamlarda kcndi başına bir edebiyat beğenisi gerçekleştirmişti. 1944'te evlendiğinde, pek çok iş değiş- tirmiş bulunuyordu. O sıra sosyal yardım uzmanı olarak çalışıyordu. Dpmiryolu Şirketi'nde çalışan kansı Dda Reis ise yıl- lar sonra Portekiz'in en önenıli oynıabas- kı ustalanndan biri olacaktı. Saramago, 1949'da, siyasal tutumu yü- zünden işsiz kalmış, ama meslek okulun- daki eski bir öğretmeninin yardımıyla bir maden şirketinde iş bulmuştu. Uk kita- bından sonra yıUardır kitap yjjyımlamı- yordu. Yayın dünyasına, 195Ö"lerde, Es- tudios Cor yayınevine girerek dönecekti; ama yazar olarak değil de, yönctici ola- rak. Böylece Portekiz edebiyatının önemli yazarlanyla tanışma olanağı bulacak, 1955'te hem aile bütçesine katkıda bu- lunmak, hem de çok sevdiği için çeviri yapmaya başlayacaktı. Arta kalan zaman- larını ayırdığı çeviri uğraşını 1981 'e ka- dar sürdürecek; Colette, Pâr Lagerkvist, Maupassant, Tolstoy, Baudelaire, Nikos Poulantzas, Hegel gibi yazar, düşünür ve şairlerin yapıtlannı Portekiz diline ka- zandıracaktı. 1960'lar ve 1970'lerde çeşitli gazeteler- de çalışacak, Diârio de Lisboa gazetesi- nin kültür ekinin editörlüğünü üstlene- cek, edebiyat eleştirileri ve siyasal yazılar MUREKKEBİ KURUMADAN ÇocukJuk anılan T ose Saramago, Küçük Amlar adlı kitabmda, çocukluk ve I yeniyetmelik çağlarından ammsadıklarmı kendine özgü J bir anlatımla dile getirmişti. Babasının Lizbon'da polis- lik yaptığı yıllarda, zaman zaman doğduğu köye, anneanne- siyle dedesinin yanına gönderiliyordu. Dedesini ne güzel anlatıyor: "... îp gibi yağan yağmurun arasmda görüntüsü bulana- rak yaklaşan bu adam benim dedem. Yorgun argın yürüyor yaşlı adam. Yokluklarla, cehaletle geçmiş yetmiş yılbk zor bir hayatı sürüklüyor arkasında. Yine de bilge bir adam, suskun, yalnızca kaçınılmaz olanı söylemek için açıyor ağzı- nı. O kadar az konuşuyor ki, yüzünde uyarı ışığına benzer bir şey yandığında ona kulak vermek için hepi- miz susuyoruz. Garip bir tarzda bakıyor uzakla- ra, hatta o uzaklar karşısındaki duvar olsa da. Yüzü sankikeserleyontulmuş, (...) keskin bakışlı küçük gözleri ara sıra ışıldıyor, sanki düşünmekte olduğu şeyi ke- sin olarak anlamış gibi... "O koca incir ağacının altında yattığımızda, yaşadığı haya- tı, kafalarımızın üzerinde parıldayan Samanyolu'nu, yetiştir- diği hayvanlan, ta uzaklarda kalmış çocukluğunun hikâyele- rini ve efsanelerini anlatmasını dinlediğim o ılık yaz gecele- rini hatırlıyorum... Neredeyse ellerimle dokunabildiğim bu yaşlı adam nasıl öleceğini bilmiyor. Son gününden birkaç gün önce sonunun geldiğini sezinleyeceğini, meyve bahçe- sinde ağaçtan ağaca dolaşarak gövdelerine sanlıp onlarla, dost gölgelerle, bir daha yiyemeyeceği meyvelerle vedalaşa- cağını henüz bilmiyor. Çünkü o büyük gölge gelmiş olacak, sular altındaki o yolda ya da gökkubbenin ve gök cisimleri- nin o sonsuz sorgulamasının altında anılar onu hayata geri döndürmedikçe. O zaman ne diyecek acaba?..." • TÜRKÇE'DE JOSE SARAMAGO Isa'ya Göre încil (Çeviren: E. Efe Çakmak/ Turkuvaz) Filin Yolculuğu (Çeviren: Pınar Savaş / Turkuvaz) Not Defterimden (Çeviren: Nes- rin Akyüz / Turkuvaz) ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş (Çeviren: Mehmet Necati Kutlu / Turkuvaz) Küçük Anılar (Çeviren: tnci Kut /Can) Ricardo Sdş'in öldüğu Yıl (Çe- viren: Saadet Özen / Can) Körlük (Çeviren: Aykut Derman /Can) Görmek (Çeviren: Aykut Derman /Can) Ressamın F.11rit«ıİM (Çeviren: Şem- sa Yeğin / Can) Umut Tarlalan (Çeviren: Ayça Sabuncuoğlu / Can) Kısırdöngü (Çeviren: Soner Bilgiç /Iş Kültür) Lizbon Kusatmasının Tarihi (Çe- viren: îpek Babacan / îs Kültür) Bilinmeyen Adanın Oyküsü (Çe- viren: Emrah Imre / Iş Kültür) Mağara (Çeviren: Sıîa Okur / Iş Kültür) Kopyalanmış Adam (Çeviren: Emrah Imre / Iş Kültür) SAYFA 6 yayımlayacaktı. 1976'dan başlayarak ya- zarlığı tek uğraş olarak benimseyecek, din kurumunu kıyasıya eleştirdiği kimi kitaplan yüzünden Katolik Kilisesi'yle başı sık sık belaya girecekti. 1991'de, Portekiz hükümetinin, îsa'ya Göre lncil adb yapıtınm Avrupa Edebiyat Ödü- lü'ne adayhğını, "Katolikleri aşağıladığı" gerekçesiyle veto etmesi üzerine, ülkesin- den aynlarak Kanarya Adaları'ndaki Lanzarote adasına yerleşecek, 1998'de de Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer gö- rülecekti. 18 Haziran 2010 günü yitirdiğimiz Jo- se Saramago, günümüzün soyu tüken- mekte olan yazarlarındandı. Neden diye sorarsanız, komünist ve tanntanunaz gö- rüşlerinden ödün vermekle kalmadığı, geçmişin pek çok toplumcu yazarının tersine edebiyattan da ödün vermediği için. Üç yıl kadar önce, New York Ti- mes'da yayımlanan bir söyleşide, "Öz- gürlüklerin giderek daraldığı, eleştirinin yer bulamadığı, çokuluslu şirketlcrin, pi- yasanın totalitarizminin artık bir ideoloji- ye bile gerek duymadığı, dinsel hoşgörü- süzlüğün yükselişe geçtiği karanlık bir çağda yaşıyoruz," diyordu. "Onvell'in '1984'ü çoktan gerçekleşti..." Haftaya, Saramago'nun yapıtlanndan söz etmeyi düşünüyorum. Bir yazarın, siyasal tutumunu korurken, edebiyattan ödün vermemesinin ne kadar önemli ol- duğunu anlatabilirim belki... • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear