26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
KITAP VİTRİNDEKİLER siz büyük resmi görebilen insanların hikâyesini an- latıyor. AU" SAMCAK • Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar/ Jale Sancak/ Turkuvaz Kitap/160 s. îstanbul'un her köşesi bir hikâ- ye banndınr. Hepsi birbirin- den farklı binlerce hikâye, bin- lerce hayat gizlidir kuytu so- kaklannda, pırıltılı binalarında. Aşklar, ihaneder, cinayetler, hırsızlıklar, mutluluklar ve mutsuzluklar gizlidir dört bir yanında. Jale Sancak "Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar"daki öykülerinde îstan- bul'un sokaklannı, semtlerini, insanlarını ve birbirin- den iarkh hayatlan anlatıyor, bütün renkleriyle bir Is- tanbul portresi çiziyor: Yoksulu fakiri, Doğulusu Ba- tılısıyla, göçmeni yerlisi, işsizi hırsızıyla, kadınıvla er- keğiyle îstanbullular var bu öykülerde. Kitap, İstan- bul portresi, gizemli bir kentin derinliklerine açılan bir pencere olma özelliği taşıyor. 27 Mayıs: Bir Ihtilal, Bir Devrim, Bir Anayaşa/ Seçil Karal Akgün/ ODTÜ YayıncılıkJ292 s. Türkiye Cumhuriyeti'nin duyu- rulmasından sonra ilk ihtilal olan 27 Mayıs, 1960 ilkbahann- da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin iktidarın anayasayı askıya alan uygulamalarına ve bunun halk arasında doğurduğu bunalıma son vermek üzere ülke yönetimine el koymasıdır. Siyasal ve toplumsal sıkıntı- ları çözeceği umularak getirilen 1961 Anayasası za- manla değişimlere uğradı, kimi zaman bol geldiği, ki- mi zanian lüks olduğu söylendi, kimi zaman rafa kal- dırıldı. Sonunda bir başka askeri müdahaleyle büsbü- tün kaldırıldı. Bununla birlikte, getirdigi geri dönüşü olmayacak kadar benimsenen toplumsal haklar ve Meclis'te oyçokluğuna sahip olmanın bile Türkiye Cumhuriyeti'nin laik kimliğini ve ulusal bütünlüğünü gölgelemesine olanak vermeyen çağdaş kurumlar 21 Mayıs'ın günümüze taşman armağanı oldu. Seçil Ka- ral Âkgün "27 Mayıs: Bir Ihtilal, Bir Devrim, Bir Ana- yasa" isimli çalışmayı "o dönemi yaşamamış kuşakla- rın yakın tarihi bir bütün olarak ele almalanna bir katkı yapabilmek amacıyla hazırladığını" söylüyor. Gelibolu: Denizden Saldırı/ Victor Rudenno/ Çeviren: Dilek Cenkçiler/ ODTÜ YayıncılıkJ 382 s. 1914-1915 yıllarında gerçekle- şen Gelibolu Savaşı, Birinci Dünya Savaşı'nın en çok tartışı- lan olaylarından biridir ve bu- gün bile hayal gücümüzün sı- nırlarını zorlamaya devam et- mektedir. Ingiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelanda- h ve Hindi kuvvetlerin oldukça iyi savunulduğu anla- şılan yarımadaya denizden yaptıkları bu ilk modern kara çıkarması, bireysel kahramanlık ve liderliklere ilişkin birçok öyküye kaynak olmuştur. Özellikle çok etkileyici olan kısmı ise, -tarih kayıtlarında bugüne kadar büyük ölçüde ihmal edilmiş olan- savaş öncesi ve savaş boyunca kullanılan donanmanın devasa bo- yutudur. Lojistik destek ve ilave ateş gücü sağlayan Deniz Kuvvetleri'nin Gelibolu'daki varlığı, başarıda bir süreklilik göstermese de denizaltıların ne kadar et- kili olabileceğinin altmı net olarak çizmiştir. Bu etkile- yici ve ilginç kitap, Müttefiklerin tüm denizaltı faali- yeti ve bağlantılı Alman denizaltı hareketlerine ilişkin tek kaynak olup, tüm kara, hava ve deniz kuvvetleri- nin stratejileri ve harekâtlan hakkında kapsamlı ve et- kili bir analiz sağlamaktadır. Victor Rudenno'nun "Gelibolu: Denizden Saldırı"da yer alan devriye ve teknik raporları kişisel ifadelerle birleştiren anlatımı, Çanakkale Boğazı'ndaki savaşların hakkını tam olarak vermektedir. Her Yönüyle Yelken Kitabı/ Jeff Toghill/Çeviren: Mehmet Çömlekçi/Alfa Yayınları/ 192 s. Bir tekne nasıl hareket eder? Rüzgâr ve suyun gücü birleşe- rek hareketi ve sürati nasıl sağ- larlar? Sıklıkla sorulan yanaşma ve demir atmayı da içeren yel- ken teknikleri ile ilgili birçok il- lüstrasyon ve diyagram. Demir atma, yanaşma ve de- nizde manevra yapmak, zor durumlarda bota hâkim olmak gibi konular hakkında pratik tavsiyeler. Hava- nın değiştiğine dair işaretler nasıl yorumlanır? Kötü havaya yakalanınca ne yapmak gerekir? Jeff Toghill'in yazdığı "Her Yönüyle Yelken Kitabı", her türlü du- rum ve koşulda, kendinizden emin bir şekilde, bu enerjiden nasıl faydalanılacağı konusunda size yar- dımcı olmayı hedefliyor. NANOIST Nanoist/ Umut Yaşar Abat/ Kanguru Yayınları/ 80 s. "Girdim uğundum bir gecenin içine zifir kırmızı/ patladı to- murcuklar ağzımda süt koku- su/ acı kadar ruhsuz dolaştım kederli sokaklarda/ anladım ki insafını kaybetmiş kimsesiz bir tanrı/ dökmez kıyısına son gözyaşlarını/ kendi içinde kıvrı- lan bir ırmak/ içimi böldüm içimde sen bir aynasın/ silik yüz çizgilerimi bana hatırlatan/ ölü bir hafızayım tarihin girdabmda tortusunu kanatan/ portreyim şim- di kimliğini yitirmiş eski çağlardan/ yaşlı bir tanrıça- nın gözleridir/ kırılan zamanın tünelinden bana ba- kan." Umut Yaşar Abat "Nanoist"le şiirseverlerin karşısına çıkıyor. Underground Otopark/ küçük Iskender/ Sel Yaymcılık/ 344 s. "Her şeyi açıklamanın, farklı olduğunu itiraf etmenin ve böy- lece isyanı belgelemenin zama- nı geldiğinde ihtiyaç duyacağı- mız şey cesaret, ironi ve dürüst- lük olacaktır. O zaman aşağıla- ra doğru inip park edeceğiz. Orası sığınağımız mıdır, yuvamız mı, yoksa tek kişilik hücremiz mi? Önce sahne inşa edilsin; sonra karar ve- ririz trajedi mi, komedi mi sahneleyeceğimize." "The Kırmızı Başlıklı Istasyon Şefi", "Belden Aşağı Aşk Hi- kâyeleri", "Pop H'art" bir araya getirilirken gözden geçirildi; düzeltmeler yapıldı. Kimi yazılara ciddi şe- kilde müdahalede bulunuldu; eklemelerden kaçınıl- madı. Sonuçta Türk yeraltı edebiyatının yapı taşların- dan sayılabilecek, sokak çocuklarının temeî ders kita- bı "Underground Otopark" oluştu. Gül/ Ayten Altıntaş/ Hayykitap/ 184 s. Gül, Osmanh hekimlerin ilacı, saraylı kadınların güzellik sırrı- dır. Aroma terapide kullanıl- mıştır...Isparta'da binbir zah- metle üretilmiş ve tarih boyun- ca en önemli kavimler onun pe- şinden koşmuştur. Bebeklere, hamilelere verilmiş; yenilip içil- miş ve yüze sürülmüştür. Ayten Altıntaş, gülün 'teda- vi edici' ve 'doğal güzelleştirici' yönünü anlatıyor. Okuru gülle yeniden tanıştmyor, onun şifa veren dünyasınm kapılarını aralıyor. Bu yolculukta kâh Os- manlı tıp kaynaklarına başvurup birçok hastalığa iyi gelen gülle tedavi usullerini öğreniyoruz kâh bugüne gelip kendi kendimize ev koşullarında uygulayabilece- ğimiz reçetelerle karşılaşıyoruz. Altıntaş, Osmanlı'dan gülbeşeker, gül macunu, gül balı, cüllab gibi tarifleri aktarırken; kendi özel formülleriyle gül şerbeti, gül sürmesi, gül kremi, gülsuyu, gül toniği, gül sabunu gi- bi ürünlerin evde nasıl üretileceğini paylaşıyor. Bir Saniye Sonra/ VVIIiam R. Forstchen/ Çeviren: Barbaros Bostan/Artemis Yayınları/504 s. Savaş, korkunç bir silah yüzün- den kaybedilmişti: Elektroman- yetik Darbe (EMD). Ve bu si- lah düşman güçlerin eline geç- miş olabilirdi."Bir Saniye Son- ra", daha yayımlanmadan aylar önce, başta Amerikalılar olmak üzere tüm insanhğın okuması gereken bir roman olarak duyurulmuştu. Pentagon koridorlarmda bu senaryonun, EMD'lere ve bu silahların Birleşik Devletler'i saniyeler içinde yerle bir edecek şok dalgaları yayabilme yeteneğine karşı gerçekçi bir komplo kurduğu konusunda tartış- malar yapıldı. Zira, EMD, Wall Street Journal'ın Amerika kıtasını ortadan kaldırabileceği konusunda uyarıda bulunduğu bir silah.William R. Forstchen Amerika'yı karanlık çağlara geri götürecek türde ağır bir yenilgiyle sonuçlanan savaşın sonrasında ailesini ve yaşadığı küçük Kuzey Carolina kasabasını kurtar- mak için çabalayan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Kdradeniz Kadın Öykülerinde Karadeniz/ Yayıma Hazırlayan: Efnan Dervişoğlu/Sel Yaymcılık/ 180 s. Karadeniz'i ve insanının özel- liklerini bilen, gözleyen kadın yazarlarımız bu coğrafyayı öy- külerine taşıdılar. Karayemiş dalları, fındık dipleri, kömür vagonları, alabildiğine yeşil yamaçları ve köpüklü dal- galarıyla, bu yurdun denizi insanına, insanı denizine benzeyen kuzeyini anlattılar. Yağmurda ıslanmış dar sokaklardan, rüzgârda salınan mısır tarlalarından, ça- ğıldayıp giden derelerden geçtiler; geçtikleri yerlerden sesler, kokular getirdiler. AnJar yollara, yollar Kara- deniz'e karıştı. Sevinci de öfkesi de başucunda duran- lan; seven, özleyen, çileyi "iş" bilenleri anlatan yirmi üç kadın yazarımız, öyküleriyle "Kadın Öykülerinde Karadeniz" adlı seçkide buluştu. Karpuz/ Marlan Keyes/ Çeviren: ElifSubaş/ Artemis Yayınları/640 s. Claire Websrer, kocası James'le birlikte, sıcacık bir Londra dai- resinde, tam da düşleri süsleye- cek bir hayat sürüyor. Harika bir de işi var. Fakat ilk çocukla- rının doğumundan sadece bir- kaç saat sonra James ne yapı- yor? Claire'den ayrılmak istediği bombasını patlatıve- riyor! Claire, bir ad koymayı beceremediği bebeği, içi- ne girmeyi bile başaramadığı kıyafetlerle tıka basa do- lu gardırobu ve infilak etmiş özgüveniyle sığınabilece- ği yani saklanabileceği tek yerin Dublin'deki ailesinin şefkadi kolları olduğuna karar veriyor. Neyse ki ailesi hâlâ bıraktığı gibi. Çılgın bir baba, manyak bir kız kardeş ve doğru düzgün yemek pişiremeyen bir an- SAYFA 28 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 1 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear