26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Marc Levy'den bir dırenis romani: Ozgurluk için* MMK IJtvv ÛZGÖRLÛK İCİN Başkaldın hayattır Marc Levy, özgürlük İçin'tie Nazilerle işbirliğin e girişen hükümete ve onun denetimindeki kurumlara karşı harekete geçen ve aralarında Levy'nin babasının da bulunduğu gençjeri anlatıyor. Ikinci Dünya Sava- şı'nın Fransa açısından en ateşli günlerinde geçen roman, okuyucuyu ta- rihin önemli bir dilimiyle baş başa bırakıyor. a Ali BULUNMAZ "Berıim ve benim gibilerin istedi- ği, istedigimiz dünya, kimsenin kimse- yi öldürmediğj (o kadar deli değiliz) bir dünya değil, adanı öldürnıenin hiiklt olamayacağı bir dünyadır." (Albert Camus) "Şiddetle değişen bir dünya, ancak daha çok şiddctin var oldıığu bir dün- ya olur." (Hannah Ârendt) S avaş ve zorbalık tarafından kuşatılmışsanız ne yaparsı- mz? Ya teslim olur, dolayı- sıyla yaşamınızı da teslim 1 eder ya da direnir, başkaldırır ve mücadeleyc tutuşur, onurunuzu ayaklar altına alanJarı püskürtmcyc çalışırsınız. Bunların ikisi de tercih meselesidir. Seçim, hayatın kendisi- dir. Nobranlığa direnip var olmayı bir şe- kilde sürdürnick mi, yoksa teslim bayra- ğını çekip tarihtcn sonsuza dek silinmek mi? Hangisi? H YASAMAK ADINA tkinci Dünya Savaşı yılları. Fransa'da Mareşal Petain, Nazilerle işbirliğini çok- taıı kurmuş. Avrupa'ya kan ve işgal dalga dalga yayılıyor. Anlatıcı Jeannot, "içinde yaşadığımız koşullan iyi anlamalısın, bağlam önemlidir" diyor (s. 17). Anla- mak ve ardından anlamlandırmak, eyle- me geçmenin ilk koşulu. Eylemin sağ- lamhğının da habercisi. Charles, Claude, Alonso, Cathcrine, Sophie, Rosine, Marc, Emilc, Robert, François, Enzo, Jaques, Ernest, Marius... Başkaldırımn isim listesi uzayıp gidiyor ve hepsi olup bitenin iarkında. Düşman- la ortaklık kurmanın, işgalin, zorbalığın, geleceğin ve geleccksizliğin; bir şeylcr ya- pılmazsa nasıl karanlığa gömüleceğinin... Her şeyin farkmdalar. Kısıdanan özgürlüğün, bağımsızlığın nasıl elden gittiğinin, belleğin yitirilişinin ve kaybedilen insanlann; her şeyin... Insanların yaftalanıp nasıl mahkûm edildiğini, haksız yere suçlandığını görü- yor direnişçi gençler. Onlara, gizlendikle- ri yerin adından dolayı "Maki" deniyor o dönem. Korkuya teslim olmuş, diktatör- lerle ve düşmanla anlaşmaya varmış li- derlerinin uçuruma sürüklemeye hazirla- dığı ülkclerini, makilerin arasından çıka- rak kurtarmayı tasarlıyorlar. Gerçeği söy- lemeyi, cesareti ve dürüsdüğü savunu- yorlar. Direniş ya da mücadele, kâğıtta yazılı bir sloganın çok ötesinde onlar için. An- lamı olan, anlatılması; sürekli ve dikkadc yayılması gereken bir görev. Çünkü dire- nişin, mücadelenin ve başkaldırının da düşmanlan var. Hcm de gözle görülen- den de fazla. Şavaşımlarmın amacı ise hayli yalın: "Ölmek değil, yaşamak için savaşmak" (s. 27). Bu sözler umudun da adı diğer taraftan. Ama düzınece mahkemelerde yargıla- nıp ölüm ve hapis cezasma çarptırılan di- renişçilerj düşünen arkadaşları, mahke- melerin bu kararları karşısında şaşkına da döner. Ne de olsa yalnızca özgürlük vc bağımsızlık için mücadele etmektedir- ler. Dolayısıyla, mücadeleye tutuşacakları alanlar, savaşın ve zorbalığın kuralsızlı- ğıyla günden güne çoğalır. 'BAHAR BİR GÜN YİNE GELECEK" Oyunun kural tanımazlığına karşın di- renişçiler kendi kurallannı belirler: "In- sanları karşımıza alnıak yerine yanımıza çekmek" (s. 45). Hal böyle olunca silah- lar, bombalar ve eylemin kendisi, ses ge- tirmek amacıyla değil, düşman ile işbir- likçilerine yönelir. Örneğin bir savcının öldürülmesi söz konusu edildiğindc şöyle bir mantık iş- ler: "Bu kanım adamının korunduğuna hiç kuşku yoktu, yalnızca şoförünün sür- düğü araçla yolculuk ediyordu, bizim de haJktan birinin hayaünı tehlikeye atacak bir eylem yapmamız mümkün değildi (...) Ellerffhizi kirletmcye hazırdık ama vicdunlanmız tcmiz kalacaktı" (s. 74). Naziler, işbirlikçiler ve ırkçılığı yurttaş- lık görevi sayanlar, masum insanlan he- def alabilirdi ama başkaldıranlar asla. "Eylemlcr" diyor Jeannot, "yaptığimız eylemlerin intikam almakla uzaktan ya- kından ilgisi yoktu; vicdani bir görevdi yalnızca, insanlan bu kaderi yaşamak zo- runda kalmaktan kurtarmak ve kurtuluş savaşına katılmak için yapıimıştı" (s. 104). Yenilgi, açlık vc korku kader olamazdı dnlara göre. Eylemlerinin en büyük ama- cı, insanların özgürce yagayabileceği bir dünya yaratmaku. Direnişçilerc terörist damgası yapıştıranlara inat onlar, zorba ve teröristin Naziler ve ülke içindeki yar- dımcıları olduğunu sabırla anîatır. Yaşananlara, işgale, kıyım ve yıkıma gözünü kapayan, kulağını tıkayanlar da bulunur başkaldıranlann yanında. Jean- not'nun tasviri, her şeyi açık eder: "Insanlaruı çoğu bir iş, başlarımn üze- rinde bir çatı vc pazar günleri dinlenerek gcçirecekleri birkaç saatle yetiniyordu, kendini böyle mudu hissediyordu; hu- zurlu olduklan için muduydular, yaşa- dıkları için değil. Komşulan ne kadar acı çekerse çeksin önemli değildi, ycter ki onlar evlerinde huzur içinde yaşasınJardı; gözlerini kapamayı, kötü şeyler olmuyor- muş gibi davranmayı yeğliyorlardı. Alçak olduklarından değildi. Bazılan için haya- tın kendisi bile fazla ürkütücüydü" (s. 133). Sürüp giden sava§ ve işgal içinde, dire- nişin güçlenen sesi banşa dair umutlan yeşertmekle beraber, belli belirsiz korku- ları da kıyıya vurdurur. Direnişçilere yö- nelik kimi önyargılar, gün geçtikçe çekin- ceye dönüşür. Nazller'ln Paris'e girisinin ardından 14 Hazlran 1940'da kent düşünce. Fransa'nın hemen her yanında direnişin kapıları da açılmıstı. S AY FA 8 Bazılan Nazilerle kol kola girenlere ka- pıyı açmayı, direnişe kaobnaya tercih eder. Bazdarı ise hayatta kalma dürtüsüy- le, gönülsüz de olsa düşmana ve işbirlik- çilere; yani o zamanın iktidarına boyun eğer. Temel anlayış, o şaıtlarda sorun is- tememekle ilgilidir. Bu yaşananlar, ilk bakışta cesaret kırıcı gibi görünse de, başkaldırıyı yönetenle- rin ve direnişi sürdürenlerin, görev ve so- rumluluklarını fazlalaştırır. Çünkü her ne olursa olsun mücadele sürmeli ve sonuca ya da bahara giden yolda yenilgi akıllara bile getirilmemelidir. Direniş ve başkaldınnın, hiçbir kuralın olmadığı günlerde karşılığı nedir peki? Elbette hapis ve hukuk tanımaz bir yar- gılama süreci. Bu süreç, dünyanın dibin- de olmaktan farksızdır ama umut yitmez, kimi zaman küçük de olsa mutlaka yer bulur kcndine. Hapishane, direnişçiler için "sessizliğin ortasmda insanlığın pay- laşıldığı" bir mekâna dönüşür (s. 163). Hapishane, ranza ve duvarlar, bir baş- kasının özgürlüğü için, göstermelik mah- kemelcr tarafından ölüme sürüklenenle- rin hikâyelerini dinler. Bir de dışarıdaki arkadaşlarının eylemlerinin hızla sürdü- ğünü duydukça elde edilen gücü. Bunu ise "bahar bir gün yine gelccck" cümlcsi anlatır (s. 168). ÇILGIN ZAMANIN İÇİNDE Kurşıma dizilen, işkenceden geçirilen direnişçiler; bunları özgürlük için yaşı- yordu. Ama umut canhydı. Hatta Nazile- rin, Stalingrad yakınlarında yenilgiye uğ- raması umudun parolasını yeniden anım- satır: "Bahar gelecek." Oylc bir dönemdir ki geçirüen, dire- nişçiler, idamı geciksin diye arkadaşları- nın hüstahğının iyileşmemesini umar. Çıl- gınlıkur bu; akıldışı bir zamanın izleridir. Normandiya Çıkarması, direnişçilere dalıa fazla umut aşılar. Hapishanedekiler serbest bırakdmayı, dışarıdakiler de yan- larına gelecek arkadaşlarıyla zafer kuda- ması yapmayı beklemektedir. Ancak po- lis şefinin siyasi tutuklulan Nazilcre tes- lim etme kararı, rüzgârı ters yönden esti- rir. Ölum kamplarına doğru yola çıkarı- lan direnişçiler, bu kuşatmadan da kurtu- lacaklarına inanır. Zorlu tren yolculuğu, Nazilerin baskı- lan, bu sırada ölen arkadaşları, susuzluk, açlık ve işkence... Hiçbiri direnişi kırma- ya, başkaldırıyı sonlandırmaya yetmez. Başarılı olan kaçma planı sonunda gelen zafer, 26 Ağustos 1944 gününü aynı za- manda Nazilerin ölüm treninden kurtu- luş günü haline getirir. Jeannot ve bir avuç direnişçi, hayatta kalmayı başarır. Hayalct trenden kaçışın bir gün öncesi, yani 25 Ağustos, Paris'in Nazilerin kuşatmasından sıyrıldığı gün- dür. Beklenen balnar 1945'te toplama kamplarınm kapılarının açılışıyla gelir. Marc Levy'nin direniş ve başkaldırıyı anlattığı Özgürlük İçin isirnli romanı okura üç aşamalı bir mücadele sunuyor: Ilki, direniş için toplanmaya başlama, ey- lem ve eylemlerin amaçlanna karar ver- me ile ardından harekete geçme. tkinci aşama tutukluluk, kural tanımaz malıkemelerde yargdanma ve idamlarla mücadele. Soriuncusu, siyasi mahkumla- rın Nazilere teslim edilişi, hayalet trenle ölüm kampına yollanma ve kaçış. Tüm bunlardan, romanın özünü oluş- turan şu yargıya ulaşmak olası: Başkaldı- n, o dönem için, hatta belki de her za- man, hayatta kalmariın ya da tarihten si- linmeden hep var olmanın tek koşulu. Tıplu Jeannot ve arkadaşlannın yapuğı gibi. • Özgürlük îçin/ Marc Levy/ Çeviren: Ayça Sezen/ Can Yayınlan/318 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1015
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear