26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 30 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr Prof. Dr. Korkut Boratav, “Hükümet ayakta dursun diye aktarõlan bir para mõ değil mi açõklanmalõ” dedi 18.3 milyar dolarõn kaynağõ ‘sõr’ AYŞE SAYIN ANKARA - AKP hükümetinin IMF ile anlaşmayõ ağõrdan almasõna neden olduğu belirtilen ve Türki- ye’ye Ekim 2008-Mayõs 2009 tarihleri arasõnda giren 18.3 milyar dolarlõk “faili meçhul” kaynakla ilgili tartõş- malar büyüyor. Türkiye’nin küresel ekonomik kri- zin etkisi altõna girdiği Ekim 2008 ile Mayõs 2009 arasõnda Merkez Banka- sõ kayõtlarõna giren 18.3 milyon do- larlõk kaynakla ilgili çeşitli spekülas- yonlar yapõlmasõna rağmen hükümet veya Merkez Bankasõ’ndan şimdiye kadar net bir açõklama yapõlmamasõ dikkat çekiyor. Şenol Özel adlõ bir avukat ise bu pa- ranõn finans işiyle uğraşan İranlõ bir işadamõna ait olduğunu ileri sürdü. Özel, müvekkili olan İsmail Safari- yan Nasab’a ait olan paranõn 7.5 milyar dolarõ nakit, geri kalanõ 20 ton külçe altõn olmak üzere konteynerlerle 7 Ekim’de Türkiye’ye getirildiğini sa- vundu. Özel Ankara gümrük girişin- de para bildirimi olmadõğõ için bu pa- raya el konulduğunu, parayõ getiren küçük ortaklarõnõn da korkup kaçtõğõnõ söyledi. Özel, İranlõ işadamõnõn para- yõ, kamuoyunda “bavul yasası” ola- rak bilinen ve “bazı varlıkların eko- nomiye kazandırılmasına” ilişkin yasa çerçevesinde, tamamen Türki- ye’de yatõrõm yapmak için getirdiği- ni, gümrükte el konulan bu parayõ, hü- kümetin kullandõğõna inandõğõnõ ileri sürdü. Ancak Özel’in, müvekkiline ait olduğunu savunduğu paranõn Türki- ye’ye giriş tarihi olarak açõkladõğõ 7 Ekim’de, “bavul yasası” henüz Mec- lis’ten çõkmamõştõ. Yasa 22 Kasõm 2008’de yürürlüğe girmişti. Söylemez: Manipülasyon amaçlı Konuya ilişkin Cumhuriyet’in soru- larõnõ yanõtlayan eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanõ ve DP Genel Başkan Yardõmcõsõ Ufuk Söy- lemez, paranõn İranlõ işadamõna ait ol- duğu iddiasõnõn doğruluğuna hiç ihti- mal vermediğini söyledi. Söylemez, Merkez Bankasõ kayõtlarõnda görünen paranõn Ekim 2008’den Mayõs 2009’a kadar parça parça girdiğine dikkat çek- ti. Ancak AKP hükümetinin bu para- nõn kaynağõnõ bir türlü açõklayamadõ- ğõna dikkat çeken Söylemez, “Bu para Araplar üzerinden dolandı- rılarak gelen ve belki de dış servislerin yönlendirilmesiyle ge- len, AKP’yi ekonomik krizde yüz- dürmek isteyenlerin, iktidarın devamını isteyen dış güçlerin sağladığı kayıt dışı gelen sıcak pa- radır” görüşünü dile getirdi. AKP hükümetinin bu parayõ yastõk altõndaki paralarõn sisteme kazandõrõlmasõ veya yurtdõşõnda- ki kaynaklarõn Türkiye’ye getirilme- siyle açõklamaya çalõşmasõnõn da inan- dõrõcõ olmadõğõnõ belirten Söylemez, “Çünkü bu yastık altı dövizlerin bozdurulması ile izah edilemeyecek kadar çok ve sürekli olan bir kay- nak akışı. Merkez Bankası’nın inan- dırıcı açıklama yapmaması da şüp- helerimizi kuvvetlendiriyor. Onun için AKP iktidarının derin kriz ko- şullarında ayakta kalmasını sağla- maya dönük manipülasyon amaçlı sokulan sıcak para ih- timali en kuvvetli teoridir” görüşünü dile getirdi. Öztrak: Kaynağı açıklanmalı Eski Hazine Müsteşarõ ve CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Özt- rak ise AKP hükümetinin yastõk al- tõ paralarõ veya off-shore hesaplarõn- den getirilen paralarõ, bu kaynağa gerekçe göstermeye çalõştõğõnõ ancak inandõrõcõ olmadõğõnõ belirterek şun- larõ söyledi:“Çünkü her iki du- rumda da bu kadar yüklü bir mik- tarın gelmesi mümkün değil. Nite- kim, para akışı ekimde başlıyor, oy- sa bu varlık barışı yasası kasım ayında çıktı. Rakamın çok büyük olması da kayıt dı- şından kayda girmeyen para izlenimi veriyor. Onun için ne olduğunun ortaya çıkarılması la- zım. İki açıdan bilme- miz lazım. Birincisi ka- yıtdışılık ve kara para aklaması açısından bil- mek lazım. İkincisi, kaynağı belli olmayan paranın ne kadar ödemeler dengesini finanse edeceğini karar alıcıların bilmesi la- zım ki, bir kez daha bu para gire- cek mi, girmeyecekse hareketlenme nasıl engellenecek ona göre önlem almak lazım. Onun için karar alı- cıların bir an önce bu kaynağı açıklamaları gerekir.” Yılmaz: Bu para 100 ton çeker Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş Yılmaz ise İranlõ bir işadamõnõn 18,5 milyar dolar parayla Türkiye’ye gir- diği ancak bu paraya el konulduğu id- diasõyla ilgili soru üzerine, bunun yak- laşõk 100 ton edeceğine dikkati çek- ti. Böyle bir iddiayõ ilk kez duydu- ğunu ifade eden Yõlmaz, “Bizde böyle bir bilgi yok, olacağını da dü- şünmüyorum” yanõtõnõ verdi. Ödemeler dengesindeki ölçüm ha- talarõ, tablodaki verilerin eksik veya fazla derlenmesinden kaynaklanan “Net hata ve noksan kaleminin 18 milyar doları aştığı yönündeki id- diaların” sorulmasõ üzerine de Yõl- maz, 2008 yõlõ son çeyreğinde görü- len 11.3 milyar dolar tutarõndaki net hata noksan kaleminin 6.9 milyar dolara düştüğünü kaydetti. Rakamõn “revize” edilmediğini ve edilmeye- ceğini ifade eden Yõlmaz, açõklana- bilecek birtakõm verilere ulaştõklarõ- nõ ve bunun, net hata noksandan çõ- karõlarak finans hesaplarõ içinde baş- ka bir kalemde gösterileceğini söyledi. Yõlmaz, “Bu, 10 Ağustos 2009 ta- rihinde yayımlanacak olan öde- meler dengesi istatistiklerinde yer alacak. 2009 yılına ilişkin çalış- malarımız da devam ediyor” diye konuştu. Yõlmaz ayrõca, net hata noksanõn, yalnõzca Türkiye’ye özgü bir durum olmadõğõnõ kaydederek başta AB ülkeleri olmak üzere diğer ülkeleri incelediklerini söyledi ve “Net hata ve noksan kaleminin sermaye hareketlerinin durgun- laştığı kriz dönemlerinde birçok ül- kede sorun yaratabildiğini gör- dük” dedi.  Son küresel ekonomik kriz öncesine kadar milli gelir üzerinde arttõrõcõ etki yapan “stok hareketlerinin” de çok yüksek göründüğünü hatõrlatan Prof. Dr. Boratav, Merkez Bankasõ’nõn da bu konuya açõklõk getirmesi gerektiğini belirtti.  AKP hükümetinin yastõk altõndan veya off- shore hesaplarõndan getirilen paralarõ bu kaynağa gerekçe göstermeye çalõştõğõnõ, belirten eski Hazine Müsteşarõ Faik Öztrak da her iki durumun da sorunu açõklamadõğõnõ söyledi.  Paralarõ bir İranlõ işadamõnõn getirdiği gibi ilginç iddialarõn da ortaya atõldõğõ tartõşmalarõ değerlendiren eski Devlet Bakanõ Söylemez, “Esas kaynak AKP’yi ekonomik krizde yüzdürmek isteyen dõş güçlerin gönderdiği sõcak para” dedi. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Yargının Sonuçlanmamışı... soner@cumhuriyet.com.tr Bizim ülkemizde yargının sonuçlandırılmamışı, yar- gısız infaz, zan altında bırakma makbul, geçerlidir. So- nuçlanmış yargı kararları ile ortaya çıkmış suçsuz- lukların ya da mahkûmiyetlerin ise fazlaca bir anlamı yoktur. Gerçeğin kendisi değil, gerçek olarak neyin pa- zarlandığı, kitlelere inandırıldığı, üzerinden siyaset ya- pıldığı önemlidir... Anayasa Mahkemesi’nin sonuçlanmış kararı ile AKP’nin, bugünkü çoğunluk iktidarının, Cumhuriyet rejimi, laiklik, anayasal düzen için tehdit odağı oldu- ğu saptanmış, sonuç karar metnine yazılmıştır. Mah- keme kapatma kararı vermedi, hükümet kurtuldu ya... Kararın mürekkebi kurumadan içeriği unutuldu gitti... Erdoğan hükümeti astığı astık, kestiği kestik, Ana- yasa Mahkemesi kararına gerekçe oluşturan içerik- teki eylemlerine, yenilerini daha pervasız, sınır hak ta- nımaz boyutlarda katmakta hiçbir sakınca görmüyor. Bağımsız yargıyı ortadan kaldırmaya yönelik girişim tartışmalarında da, toz duman kalktığında bağımsız yargı, hukuk, gerçek adalet adına ortada kalan bir tek sonuç var; HSYK iki ay önce Ergenekon soruştur- masında insan hakları ihlallerinin önlenmesi için dev- reye girmiş, Adalet Bakanlığı’ndan hatalı kararları Yar- gıtay’a taşımasını istemiş. Bakanlık bu kararın gere- ğini yerine getirmemiş.. Dahası HSYK’den Ergenekon hâkimleri hakkında atanma önerilmediği, AKP kad- rolarınca yandaş basına sızdırılan haberlerle siya- setçilerin yargıyı etkileyecek şekilde müdahale edil- mesini sağladıkları anlaşılıyor. Üstüne üstlük Başba- kan, Adalet Bakanı açıklamaları ile, doğrudan ger- çeklerin tersyüz edildiği kamuoyunun oluşmasında ön- cü rol oynuyorlar. Ergenekon davası, şimdiye kadar ortaya çıkmış id- dianamelerin bütününde sonuçta AKP iktidarlarını he- def almış, hukuk diliyle “nakıs teşebüs” olarak kal- mış darbeleri kapsıyor ya... Sözde demokratların en son, en geçerli ortak söylemlerinde “Kimi insan hak- ları, hukuk ihlaleri, yargısız infazlar olsa da, ger- çek darbeciler yanında AKP karşıtlarını sindirme operasyonu içeriğini kazanmış bulunsa da... So- nuçta Türkiye’de darbeler geleneğini yıkmaya yönelik büyük bir operasyon var...” deniliyor. Darbecilerin cezalandırılması adına birbiriyle ilişkilendirilemeyecek insanlar, örgütler, suç ey- lemleri, faili meçhul cinayetler, hukuksal geçerli- liği kanıtlanamayacak gizli tanıklar, itirafçılar üze- rinden birleştirilip, böylesine kitlesel suçlu, mad- di koşulları kanıtlanamayacak suç örgütü yaratıl- maya çalışılırken, atlanan, ağızlara alınmak isten- meyen küçücük ayrıntı ise suçlamanın odağında darbecilik dururken, darbenin bırakınız kendisini, nakıs teşebbüs içeriğinde girişimlerinin ortalıkta bir tek somut kanıtının görülememesi... Tabii söz konusu boşluk çok fazla göze battıkça, toplumun sorgulamasını önlemeye yönelik yeni kamu oyu oluşturma araçları yaratılıyor. Fotokopi darbe bel- gesi ile insanların bilinçaltı doldurulduktan sonra yargısız infazcılar cephesinin galiba öngöremediği bir gelişme yaşandı. Bugünün Genelkurmay Başkanı İl- ker Başbuğ yasal sorumlulukları gereği olayı yargı- sal sorgulamadan geçirerek belgenin hukuki değeri- nin bugünkü aşamada bir kâğıt parçasından öteye gi- demediğini açıkladı. Fotokopi belgenin aslının bu- lunmasını, yoksa düzenleyenlerin yakalanmasını istedi. Başbuğ’un yargısal sonuç bilgilendirmesi niteli- ğindeki açıklamasının ardından AKP, yandaş medya, yargısız infazcılar, tutuklama operasyoncuları cephesi geri adım atıp söz konusu belgeyi ağızlarına almaz ol- dular. Yerine eski Genelkurmay Başkanı’nın verdiği ifade ile darbeciler operasyonu imajının korunması aşa- masına gelindi. Eski Başkan Hilmi Özkök, Ayışığı, Ya- kamoz konularını, darbe girşimlerini biliyormuş, an- cak delil bulamamış. Özetle delilini aramakla yükümlü iken, delilini bulamadığı bir darbe girişiminden söz edi- liyor... Muhalefeti beğenelim, beğenmeyelim; sonuç ola- rak CHP’nin AKP iktidar icraatlarına karşı üst yargı- ya gidip sonuç aldığı tüm yargı kararlarının tek bir an- lamı var; AKP Meclis çoğunluğunu, Cumhurbaşkan- lığı ve bağımsız pek çok kamu kurumunu fethini, ka- mu yararı, hukuka, yasama, yürütme yargı bağımsızlığı olan demokratik düzene karşı kullanıyor. CHP’nin en son mayınların temizlenip, sınır topraklarının temizleyen firmaya tarım için peşkeş çekilmesi yasa girişimi da- hil, çok fazla sayıda Meclis’ten çıkmış yasayı iptal et- tirmiş olması, demokratik hukuk düzeninde AKP ic- ratlarının kamu yararı, anayasal düzene karşıt icra- atlarının çokluğunun belgesi. Hukuk, insan hakları, demokratik düzen, çağdaş- lık savunuculuğu, yargıya inanıp güveneceksek, ba- ğımsızlığından söz edebileceksek, yargının sonuç- lanmış kararları ile ölçülür. İster askeri, isterse sivil dar- be hukukunun mantığında ise suç-ceza ilişkisi yok- tur. Kurunun yanında yaşın yakılabilmesi, darbenin ideolojik amacına ulaşabilmesi uğruna direnebilecek tüm bireyler ve örgütlenmelerin, sonuç kararlara as- la varılamasa da fiilen cezalandırılmaları, mahkûm edil- meleri, yıldırılmaları, sindirilmeleri vardır... Ekonomi Servisi- Küresel ekonomik krizin bütün ülkeleri olumsuz etkilemeye başladõğõ geçen yõl, yatõrõmlarõndan zarar edenler arasõnda, dünyanõn en büyük ekonomisi ABD’nin Merkez Bankasõ (FED) Başkanõ bulunuyor. Geçen yõl FED Başkanõ’nõn serveti yüzde 25’den fazla yani 850 bin ile 1.9 milyon dolar arasõnda eridi. Bernanke’nin, 2007’deki serveti 1.2 milyon dolardan 2.5 milyon dolara çõkmõştõ. Yatõrõmlarõnõ emeklilik programlarõ, yatõrõm fonlarõ ve tasarruf mevduatlarõnda değerlendiren Bernanke’nin, 50 bin ile 100 bin dolar nakit parasõ bulunuyor. Servetinin büyük bölümünü, ABD’nin akademik, sağlõk, araştõrma ve kültürel alanda önde gelen emeklilik hizmetleri ve finansal hizmetler kuruluşu TIAA-CREF’nin yönettiği iki fondan elde eden Bernanke’nin zararõ, geçen yõlõn tamamõnda borsadan daha kötü değildi. Standart and Poors 500 Endeksi geçen yõl yüzde 39 değer kaybetti. ‘Faizlerdeki düşüş sürecek’ sinyali ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Merkez Bankasõ (MB) Başkanõ Durmuş Yılmaz, 2009 yõl sonu en- flasyonunun yüzde 70 olasõlõkla, or- ta noktasõ yüzde 5.9 olmak üzere yüzde 4.9 ile yüzde 6.9 aralõğõnda olacağõnõ belirtti. Yõlmaz, 2011 yõ- lõnda enflasyonun yüzde 4.9, 2012 yõlõ sonunda ise yüzde 4.8 olmasõ- nõ öngördüklerini kaydetti. Yõlmaz, İdare Merkezi’nde ban- kanõn “Enflasyon Raporu”nun ta- nõtõmõna ilişkin düzenlediği basõn toplantõsõnda, küresel krizin derin- leştiği 2008 yõlõ son çeyreğinden iti- baren enflasyonda hõzlõ bir düşüş olacağõnõ öngörerek krizin iktisadi faaliyet ve finansal istikrar üzerin- deki olumsuz etkilerini sõnõrlamaya odaklandõklarõnõ belirtti. Yõlmaz, bu süreçte bir yandan kõsa vadeli fa- iz oranlarõnõ süratli bir şekilde aşa- ğõ çekerken diğer yandan dengele- yici bir likidite politikasõ izleyerek piyasalarda sõkõşõklõğõ rahatlatmayõ amaçladõklarõnõ ifade etti. Yõlmaz, küresel ekonomideki toparlanmanõn yavaş olacağõ anlaşõlmakla birlikte, krizin en kötü döneminin geride bõ- rakõldõğõna dair algõlamalarõn güç- lenmesinin emtia fiyatlarõndaki ha- reketlenmeyi de beraberinde getir- diğini söyledi. Petrol fiyatlarõnõn ni- san ayõ raporunda 55 dolar varsa- yõmõnõn üzerinde seyrettiğini, pet- rol fiyatlarõna ilişkin varsayõmlarõ- nõ güncellenirken temmuz ayõnõn ilkyarõsõ boyunca vadeli piyasada oluşan fiyatlarõn ortalamasõnõn temel alõndõğõnõ ifade eden Yõlmaz, bu çer- çevede, petrol fiyatlarõnõn 2009 yõ- lõnda ortalama 60 dolar, 2010 ve sonrasõnda ise 70 dolar civarõnda gerçekleşeceğinin varsayõldõğõnõ belirtti. Yõlmaz şöyle devam etti: “Tahminlerimiz güncellenir- ken küresel ölçekte faizlerin uzun süre düşük düzeylerde kalacağı bir görünüm esas alınmıştır. Ma- liye politikası tarafında ise bütçe disiplinini sağlayacak orta vade- li bir mali programın uygulama- ya koyulacağı varsayılmıştır. Ay- rıca, 2009 yılı ikinci yarısında yönetilen/yönlendirilen fiyatlar- daki ve vergi oranlarındaki ayar- lamaların enflasyon üzerindeki et- kisinin 1.5 puana yaklaşacağı bir kısa vadeli görünüm çizilmiştir. Bu noktaya kadar çizmiş oldu- ğum çerçeve doğrultusunda, ya- kın dönemde politika faizlerinde bir miktar daha indirim gerçek- leştirildiği ve sonrasında faizlerin 2010 yılı sonuna kadar sabit tu- tulduğu varsayımı altında; en- flasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2009 yıl sonunda orta noktası yüzde 5.9 olmak üzere yüzde 4.9 ile 6.9 aralığında, 2010 yıl so- nunda ise orta noktası yüzde 5.3 olmak üzere yüzde 3.7 ile 6.9 aralığında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Enflasyonun 2011 yıl sonunda yüzde 4.9, 2012 yıl or- tasında ise yüzde 4,8 seviyesine ge- rileyeceği öngörülmektedir.” ‘Daralma yüzde 5.2 olacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Sanayicileri ve İşadamlarõ Derneği (TÜ- SİAD) Başkanõ Arzuhan Do- ğan Yalçındağ, “Borsa iyi gi- diyor olsa bile, tablo hiç iç açıcı değil. İşsizlik rakamları oldukça yüksek. Ekonomik daralma yıl sonu itibarıyla 5.2 civarında olacak” dedi. Merkez Bankasõ Durmuş Yılmaz, TÜSİAD Başkanõ Yalçõndağ ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini ka- bul etti. Kabulün ardõndan bir açõklama yapan Yalçõn- dağ, durum tespiti ve kon- jonktür değerlendirmesi yap- tõklarõnõ, daha çok ileriye dö- nük beklentilerini dile getir- diklerini söyledi. Orta vade- li bir ekonomik program bek- lentisi içinde olduklarõnõ be- lirten Yalçõndağ, programõn 2010 yõlõndan itibaren sürdü- rülebilir büyümenin önünü açacak, üretimi teşvik edecek bir program olmasõ gerekti- ğini kaydetti. Yalçõndağ, şöy- le devam etti: “Borsa iyi gidiyor olsa bile ekonomik göstergele- re bakarken aslında üreti- me bakmak lazım, istih- dam rakamlarına bakmak lazım. Öyle bakıldığında tablo hiç iç açıcı değil. İş- sizlik rakamları oldukça yüksek. Ekonomik daral- ma yıl sonu itibarıyla 5.2 civarında olacak. Buna bağlantılı olarak yeniden büyümeyi yakalayacak ve sürdürülebilir büyümeyi devam ettirebilecek bir or- ta vadeli program olmalı.” PROF. BORATAV: BU İŞTE BİR HESAP HATASI VAR K onuyu gündeme ilk taşõyan isim olan Prof. Dr. Kor- kut Boratav da Merkez Bankasõ kayõtlarõndaki 18.3 milyar dolarlõk “net hata noksan” mikta- rõyla ilgili çeşitli olasõlõklar bulun- duğuna dikkat çekti. Ancak bu ra- kamõn tek başõna, yurtdõşõndaki pa- ralarõn Türkiye’ye getirilmesi ile açõk- lanmasõnõn güç olduğuna dikkat çeken Boratav, bu kapsamda gelen paranõn miktarõnõn belli olduğuna işaret etti. Bu kaynağõn bir bölümünün Türk işa- damlarõnõn faiz, vergi avantajlarõ nede- niyle yurtdõşõnda şubesi bulunan ban- kalardan aldõklarõ kredi dönüşleri oldu- ğu iddialarõ da bulunduğunu belirten Boratav, ancak bunlarõn da “kayıt dışı” görünemeyeceğine dikkat çekti. Bu kadar yüklü mik- tarõn bavulla gelmesinin de mümkün olmadõğõnõ belirten Boratav, şu görüşleri dile getirdi: “Bir ara Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Türk- lerin dışarıda çok parası var demişti. Türkler pa- rayı nasıl çıkardılar? Bunlar araştırılması gereken problemler. Bizim şunu tespit etmemiz lazım. Da- ha önce açıkladıklarım da, bu da ekonomik işlem- ler. Peki bir de ekonomi dışı ihtimaller var mı? Or- tada siyasi iktidarla, şu veya bu motivasyonlarla, şu veya bu taahhüdün veya hizmetin karşı- lığında, koordineli veya koordinasyonsuz bir dayanışma konumu var mı? Türki- ye’de kasalardaki dövizler bankalara ya- tırılsa, bu net hata noksan olarak gös- terilir ödemeler dengesinde. Bu kadar desteklenecek kasa parası var mıydı, böyle bir hareket oldu mu? Hükümet ayakta dursun, sarsılmasın diye, yas- tık altındaki, yani kasadaki paraları Türk iş camiası veya Türk müminler veya dışarıdaki destekçileri Türkiye Cumhuriyeti’ne kaynak olarak ver- diler mi? Verildiyse ne karşılığında verildi? Net hata noksan kalemin- deki kaynakla ilgili bunlar da ihti- maller listesine eklenebilir.” Son küresel ekonomik kriz öncesine kadar milli ge- lir üzerinde arttõrõcõ etki yapan “stok hareketlerinin” çok yüksek göründüğünü, bu kadar yüklü stokun na- sõl saklanacağõ sorulunca TÜİK’in “bu stok hare- ketlerinin, hataları da içerecek şekilde yansıtıl- dığı” açõklamasõ yaptõğõnõ anõmsatan Boratav, Merkez Bankasõ’nõn da net hata noksan kalemiyle ilgili böyle bir hesap hatasõ olup olmadõğõna açõk- lõk getirmesi gerektiğini belirtti. Boratav, böyle bir hesap hatasõ dõşõnda, ekonomik işlemlerle bu kay- nağõ izah etmenin zor olduğunu söyledi. Başkan Durmuş Yõlmaz, “yakõn dönemde politika faizlerinde bir miktar daha indirim gerçekleştirilebileceği ve sonrasõnda faizlerin 2010 yõlõ sonuna kadar sabit tutulduğu varsayõmõ altõnda” enflasyonun yüzde 70 olasõlõkla orta noktasõ yüzde 5.9 olan bir banda oturacağõnõ belirtti. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz (ortada) bankanın hazırladığı Enflasyon Raporu’nu Başkan Yardımcıları Erdem Başçı (solda) Burhan Göklemez ve kurmaylarıyla birlikte tanıttı. Kriz Bernanke’nin de servetini vurdu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear