26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
vasianan insanlık, Genciesen Kapîtalîzm/ "I FÜSUn ÇİÇEKOCLU 1 / " ^ ükrü Argın'ın Agora Kitap- ^ ^ hğı'ndan 2009 Mart'ında « y çıkan söyleşi kitabı Krizden VlJ Önce, Krizden Sonra: Yaş- lonan tnsanhk, Gençleşen Kapitalizm, pan-kapitalizm tespiti- nin etrafmda örülmüş. Pan-kapitalizm dönerninin özel- liklcrindcıı olan, şimdi ve burada olup biten şeylere bambaşka bir açıdan bakabileceğimiz bir noktaya yerleşeme- mek, hatta öyle bir noktanın varlığını id- rak yollarını ükayan bcyhudclik hissi ki- tabın ilk bölümündc irdeleniyor. Sadece muhalif radikaJ hareketlcri değü, hayata dair her şcyi mccalsiz bırakan kapitaliz- min kürcsel düzeydeki zaferi döneminde, "pan-kapitalizm" çağında siyasetin bu- harlaşması üzcrindc dııruluyor kitapta. Söyleşiyi yapan Osman Akınhay'ın, so- rularıyla umut ışığı arayışına cevaben Şükrü Argın, 'sbnraya' dair umut besle- me zorunluluğunu tartışıyor. Kitabın " kavramlan arasında cn çarpıcı olanların- dan biri, 'karanlığa diklenme'. Karanlığa diklencbilmck için, karanlığı görünebilir kılmak, karanlığı görmeyi gözc almak belki de siyasetin, sözün, sömüriinün gö- rünmez hale gcldiği bu çağda şimdilik tek umut ışığı. Kapitalizmin mecazileştir- diği nc varsa sahici adıyla telaffuz ettnek, mccazı bozmaya çalışmak gcrekliliği üze- rinde duruluyor kitapta. Söyleşi bu akışı ile cn karanhk metinlerinde bile umudu saklı tutmaya çalışan Adorno ile umut- suzluğu inançla öteleme gayretindeki Marcuse arasındaki köklü ruh kardeşliği- ni çağrıştırıyor zaman zaman.(l) DEVRİM ARTIK ZARURETTİR Kitabın "Reel Sosyalizmin Çökiişü ve Anarşizmin Önündeki Açık Yol" bölü- münde, gelecek odaklı tarih fikrinin çö- küşünc dair önemli saptamalarda bulu- nuyor Şükrü Argın. Reel tccrübenin ideali aşındırmış oldu- ğu gerçeğini kabuliin gerckliliği üzcrine tartışıyor. güzel günler uğruna devrim ile felaketlere karşı devrim tah'ayyülü arasın- daki farkı vurgulayarak: "'Güzel günler'i hedefleycn bir devrim, adı üstünde 'ya- pılması gercken' bir şeydir. "Felaketler'e karşı devrim ise başka türlü yapamayaca- ğımız için 'yapmak zorıında olduğumıız' bir şeydir. Dolayısıyla bugün devrim, ya- ni 'başka bir dünya tahayyülü' ve inşası, etik bir tercib meselesi olarak da görüle- mez. Hayati bir 'zarurettir'söz konusu olan. Şüphcsiz eskiden ve hâlâ bazılan tarafından algılandığı gibi, devrimin 'ka- çınılmaz' bir şey olduğu anlamına gelmez bu. Zira kaçmılmaz olsaydı, asla zaruri olmazdı" diyor. Buharlaşmaya inat, katı bir gerçeklik olarak hepinıizin ruhunu yıkayan Yuna- nistan isyanını, Osman Akınhay'ın sözle- S A Y F A 6 İnsanlığın ömrü kapitalizmden uzundur Osman Akınhay'ın Şükrü Argın'la gerçekleştirdiği söyleşiyi içeriyor Yaş- lanan İnsanlık, Gençleşen Kapitalizm. Kitap, kapitalizmin küresel çap- ta şiddetli bir kriz yaşadığı bugünlerde, dünyanm geçirdiği köklü dö- nüşümlere ve 'sol'un önündeki güçlükler ile imkânlara odaklanıyor. riyle "bize hâlâ -ve ne iyi ki- isyan etme- nin mümkün olduğunu göstcren" bu ya- kın isyanı, iyi okuma gereği üzerinde de durulmuş kitapta.(2) GÖÇEBE MUHALEFET Sözü buharlaşmaktan koruma sorum- luluğu duyanlar, söyleşinin "'Militan'dan 'Aktivist'e: Soldaki Sinizm" bölümünü ve "'Çatı Partisi' Girişimi Vesilesiyle Sol- da/Siyasette Temsil Krizi" bölümlerini detalarca okuyacaklar belki de. Bu bö- lümlcrde "sinizm" denen belanın oluş- turduğu tehdide dikkat çekiyor Şükrü Argın. Neoliberal hegemonyayı sarsmaya ça- balarken mecalsiz orta sınıf sinizminden kaçınmak ve sözdeki yarılmayı gidermek için ihtiyaç duyulan şeyleri doğru tanım- lamakgerek: "bütünlük", "tamlık", "doğruluk", "dürüstlük". Solun ortak referans değcrlerine sahip bağımsız mecralann ısrarla zorlanması tartışılırkcn, bir kişi ya da grubun özne olmasını imkânsız kılan bu koşullarda sözü ycni baştan kurma yollarının bulun- ması için muhalefetin göçebe olması ge- reği üzerinde durulmuş. Göçebe muha- lefet, kitabın önemli kavramlarından biri ve üzerinde düşünmeye çağırıyor okuru. "Katılımcı Siyaset: Sol Kendi Adına Konuşmalı" başlığı altında Hrant Dink'in katlinin yarattığı infial halinin, solun özneleşme geçmişinden arınması için yapılması gcrekcnlere dair ipuçlarını içinde banndırdığına değinilerek 'olma- yarak olma' önerisi irdeleniyor. Başkaları adına değil kendi adına konuşan ve dav- ranan bir sol inşası bu önermenin gereği. Bu inşanın temellerinin eşit ve özgür ka- tılım temelinde, hiycrarşik değil yatay bir örgütlenmeyi esas alarak kendisi adına sahnede yer almaya talip olarak ve sözüy- lc karanlığa diklenerek atılabileceği tartı- şılıyor. Şükrü Argın, vaadi değil itirazı dillendirmcye davet ediyor solu. Kitabın önemli bir öncrmcsi de, "ycl- kenleri gözdcn geçirme" uğraşısıni de- rinleştirmeyc çalışma gereği. Solun ken- dinc muhatap olarak "herkes"i alması, eğer muhataplardan scs gelmiyorsa da, kendi adına konuşmaya devam etmesi gerekliliği de tefekkürü hak eden bir başka önermesi kitabın. Kesif karanlığa diklenirkcn sola kıla- vuzluk edecek, yelkcnlerin onarımına yardımeı olacak önermelerinden bazıları bunlar kitabın. SAF DEVLET Kesif karanlıktan sıkça bahsediliyor ki- tapta. Karanlığın kesafeti ncdir peki? Ki- tabın "Neo-Liberal Ideolojik Hegemon- ya: 'Piyasa'nın Ardına Gizlcnen Kapita- lizm " ve "Şiddctin Özellcştirilmesi ve 'Saf Devlet': Faşizmden Daha Farklı, Çok Daha Telilikeli" bölümlerinde bu kesafete dair konuşuluyor. "Saf devlet"in kendini, faşist devlette olduğu gibi, siyasetin üstünde değil öte- sinde konumlandırışuıa bağlı olarak sö- zün kaybı, muhalefetin zemininin kay- ganlaşması bölümündeki "Hitlcr: Kitle- nin Timsali" fotoğrafı izdüşünıünü gü- nümüzde dc buluyor. Fotoğraftaki kitle- nin arasında Flitler'i bulan ve o parçayı büyüten totoğrafçı Hoffman'ı bu Çtıba içinde düşünürken başka bir Alman'm, Haftner'in hikâycsi çağrışım yapıyor. Sebastian Haffner "Bir Alman'ın Hi- kâyesi" adıyla kitaplaştırdığı özgcçmişin- de, sıradan bir insanın yaptıklarından çok yapmadıklarıyla faşizmj nasıl makul- leştirebildiği naklcderkcn şöyle der: "Sanki Almanya'da bir j^yler yapılıyor- du da, yapanlar ortada yoktu... AJmanla- ra boyun cğdirildiği söylcniyor şimdi. Bu, gerçeğin ancak bir kısmuıı ifade edi- yor. Başka bir şeydi yaşanan, daha kötü, ifadesi güç bir şey: insanlar ülküdaş hali- ne getirilmişlerdi, korkunç olan buydu asluıda. BüyüJenmiş gibiydi Alman halkı. Aiyonlanmış halde bir rüya âlcminde ya- şıyorlardı. Çok mutluydular ama aynı za- manda korkunç derecede aşağılanıyor- lardı; kendilerinden çok emindiler ama gururları yerlerdc sürünüyordu; çok va- kurduJar ama öyle alçaktılar ki aynı za- manda. Zirvelere tırmandıklannı zanne- derken bir tümseğin tepesine doğru sü- rünüyorlardı aslında. Büyü bozulmadığı sürece bu hastalıklı hali iyileştirecck hiç- bir ilaç yoktu." İNSANLIĞIN ÖMRÜ KAPİTALİZMDEN UZUNDUR O günlerde Hoffman ve Haffner'in cliyle kuruldu aslında faşizm Alman- ya'da. Bugünse, kamusal olanı devre dışı bırakan saf devletin "faşizme ihtiyaç duymayan bir toplum biçimi"ni, Naziz- min kuruluş günlerindeki gibi oyun dışı kalmış o>oıncuJar, kendini vakur sanırken alçaklaşan yurttaşlar üzerinden aklileştir- mesinc tanık oluyoruz. Insansız bir in- sanlık idcali, saf devletin de faşist devle- tin de baş tacı ediliyor. Işte böyle bir ka- ranlık içindeyiz ve 'böyle' derken neyi ta- nımladığımızı da tam olarak bilemiyoruz doğrusu. Solun böyle bir karanlıkla yüzleşebil- mesi için hangi fiilin öznesi olacağını tartması gerek öncelikle. Kısır ayrışma ve tartışmalarla derinleşen uyuşukluğun, "o çocuğun büyüyüp, rüyanm bittiğini" ka- bullenmeden ve "içeride kimse var mı? "(3) sorusunu dillendirdiğimizde "içerideki" karanlıktan yankılanan som sessizliği dinlemeye dayanabilecek gücü kendimizde bulmadan asla bitmeyeceği belli. Üstelik, başkaları adına konuşma, başkalarına seslenme alışkanlığıyla "Hey, sen! Dışarıda kimse var mı? "(4) deyip, bir yankı bulma umuduyla "dışarıya" ku- lak kabartırken olduğundan daha derin bir dikkati gerektiriyor, kendi adına ko- nuşurken yankı bulma çabası. Karanlıkla yüzlcşmeden ona diklene- bilmck mümkün değil. Birilerini değil, birlikteliği, örgütlemenin gereğini kabul- lenmeden, kamunun ve kamusallığın kaybuıın vahameti üzerine kafa yorma- dan, devrimin bir zaruret haline gelmiş olduğunu anlamadan yapılacakların hep- si belki de hcp keskin bir cümleyle so- nuçlanacak: "Devrim, vaktiyle bir ihti- maldi ve çok güzeldi."(5) Mecal azalmışken, vaktiyle ihtimal da- hilindekiler haylidir epeycc uzaklaşmış gibiyken, kitabın sonundaki "her şeye rağmen unıutlusun yani..." sorusuna da, "insanlığın ömrü her halükârda kapita- lizmden uzundur" ccvabına da çok ilıti- yaç varmış meğer... Mcsele dergisinin ilk sayısında Osman Alonhay kitaplara, yazarlara ve okurlara dair, "Mutlaka vardır her birimizin gözü- nün önünden ayırmadığı biricik kitapla- rı, yeryüzünde bir tek kendinin anladığı- nı zannettiği yazarları... Bizim en çok pe- şine düşüp basmayı dileyeceğimiz de, bu derece aziz tutulan kitaplarla yazarlar için henüz kâğıda dökülememiş yazılar" demişti. Karanlığa diklenme inadında sebat ve devrimin zaruretinde inat edcrken Kriz- den önce, Krizden Sonra: Yaşlanan İn- sanlık, Gençleşen Kapitalizm kitabı bclli ki göz önünden ayrılmayacak biricik ki- taplardan olacak. • (1) "Eleştirel Teori'nin Türkiye Mecra- sı" yazısmda Şükrü Argın, kendisinin en uzlaşmaz karşıtlannı bile özümseyip yok eden bir dünyaya karşı ayakta durabilmck adına Marcuse'nin isyanın enerjisini ref- lekslere, tepkilere dek çekilmcyi önermesi ile entelektüelin bireysel varoluşunu ideo- lojiyc dönüştürmeden, tekinsiz bir cşikte salınımını öneren Adorno'nun isyandan çok boyun cğmemekten bahsedişini de- rinlemesine irdeler. Ş. Argın, Toplum ve Bilim, 100. sayı, 2007, "Nihayet, tam za- manında, fakat... Eleştirel Teori'nin Türki- ye Mecrası" (2) "Yunanistan'da Gerçekten Ne Olu- yor" http://bianet.0rg/bianet/di1nya/l 11307- yunanistan-da-gercekten-ne-oluyor (3) Pink Floyd, 'Comfortably Numb', "The child is growtı, the dream is gone./I have bccome comfortably numb." (4) Pink Floyd'in 1979 tarihli "The Wall" albümündeki 'Hey You!' şarkısın- daki 'hin veıme ışığı gömmelerine/Savaş- madan pes erme'sözleri, aradan geçen otuz yıla karşın hâlâ doğrudan buralara yollanmı; bir mektup gibi. (5) Murat Uyurkulak, Tol Bir Intikam Romanı, Metis, Eylül 2002. Krizden Önce, Krizden Sonra Yaşla- nan tnsanhk Gençleşen Kapitalizm/ Agora Kitaphğı/ Şükrü Argın, Söyleşi: Osman Akınhay/ 208 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1015
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear