24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER Emek Cephesini Örme Zamanı TEKEL işçisinin direnişi 10. gününe ulaştı. İşçileri ne biber gazı, ne basınçlı su ne de soğuk hava durdurabildi. Tütün emekçisinin kararlı mücadelesi sürüyor. Bu direniş, AKP’nin “demokrat” maskesini de düşürdü, gerçek demokrasi mücadelesinin emek hareketi üzerinden yapılabileceğini gösterdi. “Sınıf mınıf kalmadı, çalışanlar nitelik değiştirdi” diyen liberallere de iyi bir cevap oldu. Türk emekçisi, Kürt emekçisi, türbanlısı esas mücadelenin emek ekseni üzerinden, birlikte ve sınıf kimliği ile yapabileceğini ortaya koydu. İşçilere geniş bir destek verildi ama ne yazık ki Türk-İş yönetimi işi biraz ağırdan aldı. İstanbul’da genel merkezi bulunan 9 sendika, geçen hafta yazılı bir başvuru yaparak Türk- İş Başkanlar Kurulu’nun bir an önce toplanmasını istedi. Başkanlar Kurulu, TEKEL direnişinin ancak 9. günü toplanabildi. Türk-İş Başkanlar Kurulu, en son toplantısını da bundan 9 ay önce 8 Nisan 2009’da yapmıştı. Türk-İş Ana Tüzüğü’ne göre Başkanlar Kurulu’nun üç ayda bir yapılması lazım, kaldı ki olağanüstü hallerde bu süreyi de beklemesine gerek yok. Türk-İş yönetimi böyle bir tavır içersindeyken demiryolları çalışanları, 25 Kasım eylemi nedeniyle görevden alınan 16 makinist için hemen 26 saat süreyle iş bıraktı. Ülkemizde emek hareketi açısından ortak bir mücadele için koşulların hazır olduğu gözüküyor. DİSK, KESK, TMMOB, TTB gibi emek ve meslek örgütleri TEKEL işçisine büyük bir destek veriyor ve ortak mücadele için çağrı yapıyor. Emeğe topyekûn bir saldırı söz konusu. Sosyal güvenlik haklarının kısıtlanması, işten çıkarmalar, özelleştirmeler, TEKEL’de olduğu gibi fabrika kapatmalar ve ardından da sırada “kiralık işçi” uygulamasıyla “modern köleliğe” yol açacak özel istihdam büroları, kıdem tazminatının tasfiyesi ve sendikal örgütlenmeye yeni sınırlama getirecek yasalar var. İşte bu koşullarda TEKEL işçisi, hem emekçilere, hem de muhalefet partilerine yol gösterecek bir direnişe başladı. Ağır işleyen sendikal bürokrasiyi harekete geçirdi, mücadelenin nasıl verilmesi gerektiğini gösterdi. Bu yazının yazıldığı sırada Türk-İş Başkanlar Kurulu henüz toplanmamıştı. Türk-İş’in alacağı karar önemli, ancak bu karar mücadelenin önünü kesen değil, birleşik bir mücadeleyi öngören ve tüm emek güçlerinin birlikte hareketini sağlayan bir karar olmalıdır. AKP hükümeti, TEKEL direnişinin toplumsal bir muhalefete yol açmasından endişe duymaktadır. Endişesinde haksız değildir. Artık bir emek cephesinin oluşturulması zamanıdır. Emek güçlerinin böyle bir mücadeleye öncülük etmesi, toplumsal muhalefeti derleyip toparlayabilir ve siyasal sonuçlara yol açabilir, seçimler sonucunda da AKP iktidardan düşebilir. Aksi halde sendikal bürokrasinin uzlaşmacı ve teslimiyetçi tavrı, emek hareketinin mücadelesini bir süre engelleyebilir ama kendisinin de tasfiyesini getirir. atillaozsever@ttmail.com GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Tepkilerden Geçilmiyor... Özelleştirmeler sonucu işlerini kay- betme tehlikesi ile karşõ karşõya kalan, bir dizi hak kaybõna uğrayan TEKEL işçilerinin Ankara’daki eylemi 10’un- cu gününe ulaştõ. Biber gazõ, tazyik- li su, kötü hava koşullarõna karşõn iş- çiler hak arayõşlarõnõ sürdürüyor. Toplumun büyük bir kesiminden de destek gören bu eylemlerde dün tüm gözler, TEKEL işçisinin bu direnişini ele alacak Türk-İş Başkanlar Kurulu toplantõsõna çevrildi. Dõşarda işçilerin “Şalter inecek bu iş bitecek” slo- ganlarõ eşliğinde ve genel grev bek- lentilerinin yoğunlaştõğõ bir ortamda, saatlerce süren toplantõnõn ardõndan Tek Gõda-İş’in de bağlõ olduğu Türk- İş’ten taksit taksit destek çõktõ. Başta TEKEL olmak üzere ülkede yaşanan olumsuzluklarõn giderilmesi amacõyla sürekli eylem kararõ alan Türk-İş Başkanlar Ku- rulu’nun kararlarõ şöyle: ? 25 Aralõk 2009 Cuma “TEKEL işçileri ile dayanışmak için eylem gü- nü” ilan etmiştir. Türk-İş’e bağlõ sen- dikalara üye işçiler 25 Aralõk’ta bir sa- at geç işbaşõ yaparak çalõşmama hak- kõnõ kullanacak ve tüm illerde iş çõkõ- şõnda AKP binalarõ önünde kitlesel ba- sõn toplantõlarõ düzenlenecek. ? Bu eylem, dört hafta her cuma gü- nü birer saat arttõrõlarak sürdürülecek. ? 28 Aralõk’ta Türk-İş’e bağlõ sen- dikalarõn tüm merkez ve şube pro- fosyonel yöneticileri Ankara Güven Park’ta buluşacak, topluca TBMM’ye gidilecek ve TBMM’de grubu olan si- yasi partiler ziyaret edilecek. ? 30 Aralõk’ta Türk-İş Başkanlar Kurulu toplanacak ve daha sonra iz- lenecek yol haritasõnõ belirleyecek. Bundan böyle Türk-İş Başkanlar Kurulu her çarşamba günü toplanarak durum değerlendirmesi yapacak ve ye- ni eylem türleri ile takvimini belirle- yecek. Kurul, yapacağõ eylemlerde tüm emek ve meslek örgütlerine destek çağrõsõnda da bulundu. AKP’ye sert uyarı Başkanlar Kurulu tarafõndan yapõ- lan açõklamada, hükümetin, çalõşan- larõn hak ve taleplerine duyarsõz dav- randõğõ dile getirilerek çalõşma yaşa- mõna ilişkin yaşanan tüm sorunlarõn so- rumlusu olarak hükümetin görüldüğü dile getirildi. Türk-İş topluluğunun, hak arama mücadelesinde demokratik her türlü hakkõnõ kullanacağõ, ancak yaratõl- mak istenen bu çatõşma ortamõnõn sebebi ve tarafõ olmayacağõna vurgu yapõlan açõklamada, niçin seslerini yükseltecekleri de şöyle özetlendi: ? Başbakan Tayyip Erdoğan, TE- KEL işçilerine ilişkin “yatarak para kazanıyorlar” söylemini tekrarla- masõnõ, TEKEL işçilerini provokatif davranõş içinde göstermesini, 15 Ara- lõk’tan bu yana Ankara’da ekmek pa- rasõ için mücadele veren TEKEL iş- çilerinin taleplerine duyarsõz kaldõ. ? Türk-İş Genel Sekreteri Musta- fa Türkel’in gözaltõna alõnmasõ. ? TEKEL ve itfaiye işçilerine ses- lerini duyurmak için yaptõklarõ ey- lemlerde güvenlik güçlerince orantõ- sõz güç kullanõldõ. ? Kamuoyunda “kiralık işçilik” olarak bilinen ve özel istihdam büro- larõna işçileri kiralama yetkisi veren düzenleme gündemde tutuldu. ? TEKEL işçileri ile Taşucu Kâğõt İşletmesi’nde çalõşan işçilerin özlük haklarõ için, itfaiye işçilerinin işsiz- leştirmeye karşõ, şeker işçilerinin özel- leştirmeye karşõ verdiği mücadele ile diğer tüm işçilerin çeşitli alanlarda ver- dikleri mücadele Türk-İş’in mücade- lesi olarak görülüyor. ? İşçilerin özlük haklarõnõ yok eden 4-C uygulamasõna son verilmeli. ? Türk-İş, hükümet talimatõyla as- gari ücret yerine “sefalet ücretinin” belirleneceği bu günden belli olan As- gari Ücret Tespit Komisyonu toplan- tõlarõna katõlmayacak. Tüm gözlerin çevrildiği Türk-İş Başkanlar Kurulu’ndan TEKEL işçisine haftada bir gün bir saat iş bõrakma desteği çõktõ. Kurul, 25 Aralõk’ta başlamak üzere her cuma bir saat uzatarak eylemi sürdürecek. 28-30 Aralõk’ta da Türk-İş yöneticileri eylem nöbeti tutacak. E ğitim ve araştõrmalarõn- da insan onuruna yaraşõr bir çalõşma yaşamõ ile is- tihdam hakkõnõ temel ilke edinen üniversitelerin Ça- lõşma Ekonomisi ve En- düstri İlişkileri bölümle- rinin öğretim üyeleri, çalõşma hayatõna ilişkin son gelişmelerden endi- şe duyduklarõnõ dile ge- tirerek hükümeti hak arayan işçiye karşõ daha tahammüllü olmaya ve çalõşmaya, yasalarõna uymaya çağõrdõ. Kocaeli Üniversitesi Bölüm Başkanõ Prof. Dr. Ahmet Makal, Anadolu Üniver- sitesi Bölüm Başkanõ Prof. Dr. Ufuk Aydın, Akdeniz Üniversitesi Bölüm Başkanõ Prof. Dr. Nergis Mütevelli- oğlu, Pamukkale Üniversitesi Bölüm Başkanõ Doç. Dr. Oğuz Karadeniz ve Balõkesir Üniversitesi Bölüm Başka- nõ Doç. Dr. Serap Palaz’õn da yer adõ- ğõ 60 civarõnda öğretim üyesi, kaleme aldõklarõ bildiride “Hak arayan TE- KEL işçilerine ve itfaiyecilere gü- venlik kuvvetlerinin ölçüsüz mü- dahalesi, toplusözleşme ve grev hak- ları için mücadele eden demiryolu çalışanlarına yönelik baskılar, bu ta- hammülsüzlüğün örnekleridir. Ter- sanelerden ve maden ocaklarından gelen iş kazası ve ölüm haberleri, işiyle birlikte umudunu kaybeden in- sanların kendilerinin ve aile yakın- larının canına kıymasına kadar uza- nan gelişmeler, emeğe yönelik ka- yıtsızlığın sosyal ve sendikal hakla- rın yanı sıra yaşam hakkını da kap- sayan ihlallere kadar uzanan acı so- nuçlarıdır” dedi. Hükümeti, işçiler ile kamu görevli- lerinin sendika, toplu pazarlõk ve grev haklarõnõn eksiksiz olarak kullanõl- masõ için gerekli önlemleri almaya; ça- lõşma yaşamõnõ Uluslararasõ Çalõşma Örgütü’nün, Birleşmiş Milletler’in ve Avrupa Konseyi’nin anayasanõn 90. maddesine göre “ulusalüstü” nitelik taşõyan sözleşmelerine uygun hale ge- tirmeye; İnsan Haklarõ Avrupa Mah- kemesi’nin sendika, toplusözleşme, grev ve toplu eylem haklarõ konusun- daki kararlarõna uygun davranmaya ve aralarõnda iş denetiminin de bulundu- ğu önlemlerin titiz bir biçimde haya- ta geçirilmesini sağlamaya çağõran akedemisyenler, muhalefet partileri ile sivil toplum kuruluşlarõnõ ve ka- muoyunu ise çalõşanlarõn hak arama ça- balarõna daha duyarlõ davranmaya ve bu konuda etkin girişimlerde bulun- maya davet etti. Hak arayan işçiye tahammülü olmayan AKP’yi, çalõşma yasalarõna ve ILO sözleşmelerine uymaya çağõrdõlar. TCDD emekçileri görevlerine dönüyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Türk Ulaşõm-Sen ve Birleşik Taşõmacõlõk Sendika- sõ’ndan (BTS) yapõlan ortak açõklamada, 25 Kasõm’da açõğa alõnan demiryolu çalõşanlarõn- dan 14’ünün görevleri- ne iade edildiği belirti- lerek “15 Aralık eyle- minin ardından açığa alınan 30 arkadaşı- mızla ilgili soruştur- ma işlemleri sürdü- rülmekte olup, 24 Ara- lık’a kadar bu arka- daşlarımızın da göreve iadeleri beklenmekte- dir” denildi. Türk Ulaşõm-Sen ve BTS dün yaptõklarõ ya- zõlõ açõklamada Türkiye genelinde memurlarõn 25 Kasõm’da gerçekleş- tirdiği uyarõ grevinin ar- dõndan TCDD yöneti- minin, 16 personeli açõ- ğa aldõğõ anõmsatõldõ. TCDD’nin açõğa alma işlemini durdurmasõ için 15 Aralõk’ta yapõlan 1 günlük uyarõ grevinin ardõndan da 30 perso- nelin daha açõğa alõndõ- ğõ kaydedilen açõkla- mada, şöyle denildi: “Türk Ulaşım-Sen ve BTS Genel Merkez yetkililerinin, TCDD yönetimi ile yapmış ol- duğu görüşmeler neti- cesinde, 19 Aralık’ta 6 arkadaşımız, 21 Ara- lık’ta ise 8 arkadaşımız görevine iade edilmiş, böylece 25 Kasım’da açığa alınanlardan so- ruşturması tamamla- nan 14 arkadaşımız görevlerine iade edil- miştir.” Kalan 2 çalõşanõn da ifadelerini vermelerinin ardõndan görevlerine ia- de edilmelerinin bek- lendiği belirtilen açõk- lamada, 15 Aralõk’ta ya- põlan eylemin ardõndan açõğa alõnan 30 çalõşan- la ilgili soruşturma iş- lemlerinin sürdüğü, ifa- de işlemlerinin tamam- lanmasõnõn ardõndan bu çalõşanlarõn da 24 Ara- lõk tarihine kadar gö- revlerine dönmelerinin beklendiği bildirildi. İki eylem, 16 gözaltıİstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlõ Bimtaş’ta görevli itfaiye personeli, İBB’nin itfaiye hizmetlerini özelleştir- mesini dün Boğaziçi Köprüsü ve İstiklal Caddesi’nde düzenledikleri iki ayrõ ey- lemle protesto etti. Boğaziçi Köprü- sü’nü yaklaşõk 10 dakika trafiğe kapatan 16 iftaiyeci ise polis tarafõndan gözaltõna alõndõ. Geçen hafta düzenledikleri eylem sõrasõnda polisin tazyik- li su ve biber gazlõ müdahalesine mağruz kalan itfaiyeciler dün yi- ne meydanlardaydõ. Anadolu Yakasõ’ndan Boğaziçi Köprü- sü’ne itfaiye araçlarõyla gelen itfaiyeci- ler, ellerinde tuttuklarõ ekmeklerle birlikte asfalta yattõlar. Yaklaşõk 10 dakika süren eylemin ardõndan gruba müdahale eden polis, eylemcileri gözaltõna alarak Çen- gelköy Polis Merkezi’ne götürdü. Tak- sim Tramvay Durağõ’nda toplanan Türk- İş’e bağlõ Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetler İşçileri Sendikasõ (Belediye- İş) üyesi iftaiyeciler ise “Yangında can kayıpları artacak. Sorumluluk Kadir Topbaş’ın olacak”,“Beraber yürüme- dik mi biz bu yollarda Sayın Başba- kanım”,“Küçük hırsız el feneri kulla- nır, büyük hırsız deniz feneri” yazõlõ pankart ve dövizler açtõ. Aralarõnda “TEKEL’de, Demiryol- ları’nda, İtfaiye’de İşçiler Kazana- cak” yazõlõ pankart taşõyan Türkiye Ko- minist Partisi üyelerinin de bulunduğu grup, daha sonra Galatasaray Meydanõ’na doğru yürüyüşe geçti. Deniz Feneri tepkisi Eski Kültür Bakanõ Ercan Karakaş, CHP İstanbul İl Başkan Yardõmcõsõ Mu- harrem Kılıç, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanõ Erol Erdoğan ve SP’nin İBB başkan adayõ Prof. Dr. Mehmet Bekâ- roğlu’nun da destek verdiği iftaiyeciler, basõn açõklamasõ yapan Belediye-İş Sen- dikasõ 5 No’lu Şube Başkanõ Nihat Al- taş, itfaiye ihalesini kazanan şirketin Deniz Feneri yolsuzluğunun kilit isimleri Zekeriya Karaman ve İsmail Kara- han’õn bağlantõlõ olmasõnõ eleştirerek, “İBB yanlışın- dan dönmezse 2010’dan itibaren İstanbul’da çı- kan yangınlar, adını yol- suzluklarla, İBB’de aldı- ğı şaibeli ihalelerle duyu- ran ve itfaiyecilik konu- sunda hiçbir deneyimi olmayan bir şir- ket tarafından söndürülecektir” dedi. Türk-İş İstanbul Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak da dün gerçekleşen Türk- İş Başkanlar Kurulu toplantõsõndan “ge- nel direniş” çağrõsõ çõkmasõnõ bekledik- lerini belirterek “81 ilden Ankara’ya ha- reket başlatacağız. Emekçinin gücünü genel grev yaparak iktidara göstere- ceğiz” dedi. İtfaiyeciler, İBB’nin özelleştirme kararını Boğaziçi Köprüsü ve İstiklal Caddesi’nde düzenledikleri eylemlerle protesto etti. Boğaz Köprüsü’nü 10 dakika trafiğe kapatan işçiler gözaltõna alõnõrken Türk-İş İstanbul Bölge Temsilcisi Büyükkucak, iktidara emekçinin gücünü genel grevle göstereceklerini söyledi. 60 öğretim üyesi, işiyle birlikte umudunu da yitiren işçilere gösterilen tahammülsüzlüğe dikkat çekti Akademisyenler AKP’yi kınadı Kimin söylediğini hatırlamıyorum, dillerde geçen şöyle bir deyiş vardır: “Kalkın ey ehli vatan dediler, kalktık; baktık ki yerimize başkaları oturmuş”. Bana, günümüz Türkiyesi’ni özetleyen tanımların başında yer alması gerekiyor gibi geliyor. Pek çok konuyu bu kapsamda irdeleyebiliriz sanırım. Bugünlük özelleştirmeler ve çalışanlara yönelik uygulamalara değinmekle yetinelim. Özelleştirme çabaları Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde yoğunlaştı. 57’nci koalisyon hükümeti döneminde çıkarılan yasalar ve kanun hükmünde kararnamelerle yönlendirilmeye çalışıldı. Konulan kurallar daha sonra değiştirildi. Ama yapılanlar, hem özelleştirmeleri kolaylaştırmak hem de yararlanacakların iktidara yakın duranlar arasından seçilmesine olanak sağlama yönünde oldu. Planlar, programlar yapıldı. Özelleştirilecek kurumlar arasında kamu bankaları da vardı. Hükümet programlarında sözler verildi. Sonra bakıldı ki kamu bankaları siyasal iktidarların kolaylıkla kullanabilecekleri özel kasalara benziyor. Harcamaları yaptırıp, doğan açıkları “kamu zararı” tanımına uydurdunuz mu hukuki sorunlardan da kurtulunuluyor. Oh... Ne âlâ memleket! Sırada şeker fabrikaları var. Sümerbank’ın kuruluşuyla tekstil alanında başlatılan sanayileşme çabalarına konu olan şeker sanayisi de Atatürk Türkiyesi’nin önemli girişimlerinden biriydi. Sümerbank’ı özelleştirerek fabrikalarını, arsalarının değerinden bile çok düşük fiyatlara peşkeş çekmek çok kolay oldu. Benzer sonucu şimdi şeker fabrikaları için reva görmeye çalışıyorlar. Hem de işçilerinin işsizler ordusuna katılması gibi sosyal yaraları iyice kaşıyacak benzer örnekler ortada iken. Otoyollar ve köprüler de sıraya konmuş durumda. Yabancıların tekelinden kurtarılarak ulusallaştırılan TEKEL İdaresi’nin özelleştirilmesinden çıkan sonuçları bugün yaşıyoruz. TEKEL çalışanlarının haklarını anımsatmak ve aramak için Ankara’da yaptıkları eylemlere yaklaşımında gösterilen hoşgörüsüzlüğü televizyon ekranları sadece Türkiye’ye değil dünyaya yansıtıyor. Göstericilerin istekleri ise çalışmaları sırasında elde ettikleri kazanılmış hakların ellerinden alınmamasıyla sınırlı. İtfaiyeciler ise İstanbul’da işlerini, dolayısıyla ekmeklerini kaybetme tehlikesini önlemek için direniş yapıyorlar. Eczacıları birbirine kırdırma sonucunu yaratacak tek yanlı uygulama da sürdürülmeye çalışılıyor. 2009’u ne yazık ki hiç de iç açıcı olmayan bir ortamda uğurlamaya çalışıyoruz. Gelenin gideni aratmaması için ufukta hiçbir önlem de görülmüyor. oerinc@cumhuriyet.com.tr 7 (Fotoğraflar:UĞURDEMİR) 24 ARALIK 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK emek@cumhuriyet.com.tr 10.gününeulaşanTEKELeylemindeişçiler,“Şalterinecekbuişbitecek”dedi.Türk-İşuzundönemeyayõlanbirtakvimiseçti Türk-İş’tensüreklieylemkararõ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear