26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
D eğinmeler MUSTAFAŞERİFONARAN i l k Ulusal Yayın I Kurultayı • 1939da Ha- san-Âli Yücelin Milli Eğitim Bakanı oldu- ğu dönemde yapıl- dığına göre, "5. Ulusal Yayın Kon- gresi'nin yapıldığı 4-5 Arahk 2009 tari- hine kadar 70 yıl geçmiş. Yayın kesi- mindeki sorunların giderek arttığı, ko- lay çözümlerin çö- zümsüzlük olarak yorumlanabileceği günümüzde bu ku- rultayların ne ka- dar yararlı olduğu- nu bilmemiz gere- kir. "Türkiye Cum- huriyetinin temeli kültürdür" anlayı- şından yola çıkâr- sak, yayın kurul- taylarının önemi daha iyi anlaşılır. Hiç olmazsa 5 yılda bir yayın kurultayı yapılmasının ilke kararı olması gere- kirken bu kurultay- lar yeterince önemsenmemiştir. Dolayısıyla yayın kesimiyle yazar ör- gütlerinin, meslek birliklerinin sorun- ları giderek çoğal- maya, daha karma- şık bir yapı almaya başlamıştır. Kuşku- suz "5. Ulusal Yayın Kongresi'ni düzen- leyen Kültür ve Tu- rizm Bakanlığı, ya- yıncılık kesimi ile meslek birliklerinin, yazar örgütlerinin işbirliğini sağlaya- rak, daha önceki kurultaylarda yapı- lanları da göz önünde bulundura- rak, daha kapsamlı bir çalışmaya giriş- miştir. SAYFA 22 "5. Ulusal Yayın Kongresi" izlenimleriönceki kurultaylarda hangi konular üzerin- de duruldu? Bunlann uygulanması nasıl ol- du? Güncel koşullar ne gibi sorunlar getirdi? Bu konulan iyi bilmeden yeni bir kurultayın başanya ulaşması kolay olmazdı. Daha önemlisi; yayıncılık kesimi ile meslek birliklerinin, yazar örgütlerinin Kültür ve Tu- rizm Bakanlığı ile yaptığı uyumlu işbirliği, "5. Ulusal Yayın Kongresi"nin olumlu sonuçlar getireceği umutlannı taşıyor. DENETİM PULU Kuşkusuz yarkurullardaki tartışmalar belli konulann işlenmesini kolaylaştınyordu. Ancak başka yarkurullarda aynı konu üzerine deği- şik kararlar alındığı da oluyordu. Bu değişik görüşler genel kuruldaki tartışmalarla sonuca bağlanıyordu. Bu tartışmalardan biri "bandrol" dediğimiz "denetim pulu" uygulamasıyla ilgiliydi. Kimi yarkurullarda denetim pulunun isteğe bağlı olması benimsenmişti. Bu durum uygulama- da karmaşaya yol açabilirdi. Yeterince denet- lenemese bile, denetim pulunun caydıncı yaptınmları vardı. Yarkurul yazanağını savunan Metin Celal; "Bir yazar denetim puluna gerek görmüyorsa, yayınevine güveniyorsa, bu konuda üstele- mek gereksizdir" demeye getiriyordu. Yapı Kredi Yayınları'nın yöneticisi Raşit Çavaş da yazaıia yayınevi arasındaki ilişkinin güvene dayanması gerektiği anlayışından ya- naydı. Keşke bu görüşler yaygınlık kazanabilsey- di. Çay aralannda bir romancı arkadaş, "Be- nim ödül kazanan romanım yıllardır tükenme- di. Denetleme olanağım da yok" diye yakınıyordu. Oysa böyle bir olanağı vardı. "Telif Haklan Genel Müdüriüğü" yazann başvurusu durumunda ne kadar denetleme pulu alındığını bil- diriyordu. "Denetleme Pulu" kullanımı kal- dınlırsa "Korsan Kitap" denetimi zorlaşmayacak mıydı? Peki, korsan kitapla yeterince savaşıma gi- rişiliyor muydu? Bu çay arası söyleşileri gerçeklerin öte ya- kasını da gösteriyordu. "Bilgi Yayınevi" en çok vergi ödeyen bir ku- ruluş olarak, korsan kitap önlenebilse daha çok vergi ödeyebileceğini, yetersiz uygula- malardan devletin de zararlı çıktığını anlatı- yordu. Yayıncılık kesimi sorunlannın tartışıldığı yarkurulda denetim pulu uygulamasının sür- dürülmesi görüşü genel kurulda da benimse- nince bu tartışmalar yatışır gibi oldu. MESLEK BİRLİKLERİ Bir başka tartışma konusu, denetim pulu- nun bakanlık eliyle mi, meslek birlikleri eliyle mi verileceğiydi. Pek çok denetim pulunun çalınması, ge- reksiz kişilere denetim pulu verilmesi gibi söylentiler devlet eliyle denetleme yapılması- nın sakıncaları olarak gösteriliyordu. Peki, yazar örgütleriyle, meslek birlikleri bu görevi nasıl sürdürecekti? Yaptınmcı bir gücü olmadığına, değişik yazar kuruluşlan arasında bir eşgüdüm sağlanması kolay oimayacağına göre, bu görev sağlıklı bir biçimde sürdürüle- bilecek miydi? Değişik meslek birlikleri denetim pulu al- mak isteyen gereksiz kişileri, kuruluşlan nasıl saptayacaktı? Kuşkusuz denetim pulu gelirleri önemli bir toplama ulaşıyordu. "Yazar Eyi" gibi kültür ortamlannın kurulması böyle bir gelirie daha kolay sağlanabilirdi. Ama bakanlıkla işbirliği içinde çalışmadan, yaptınmcı bir gücü olmadan bu işin üstesin- den gelinebilir miydi? önemli olan, oylamayla alınan sorumluluğa işlerlik kazandırmaktır. lleriye dönük çalışma- larda yönetmelik, yasa değişimleri gerekebi- lecektir. Dolayısıyla yayıncı ile yazar haklan daha bir güvence altına alınmış olacaktır. YAYINEVt BASIMEVİ DEÖİLDİR Bakanlık verilerine göre yayıncılık kesimin- de 9000'in üzerinde yayıncı görünmektedir. Bunlann hepsi de gerçek bir yayınevi görevini üstlenebilmiş midir? Yayıncılık kesimi sorunlannın tartışıldığı yarkurulda gerçek bir yayınevinin koşullan da belirlenmeye çalışılmıştır. Genel Kurul'da Metis Yayınlan'nın sorum- lusu Müge Gürsoy Sökmen diyordu ki: "Yayınevi, basımevi değildir. Eksiğiyle. yan- lışıyla gelen bir dosyanın kitaba dönüştürül- düğü yerdir." Kuşkusuz bir dosyayı yayıma hazırlayan ki- şinin emeği büyüktür. Açılış açıkoturumunda, biçem özelliği kazanmış bir romancı olan Elif Şafak da yazarla yayıma hazırlayanın işbirli- ğinin önemi üzerinde durmuştu. Bir dosyanın yayıma hazırianmasının önce- si ile sonrası vardır. Bir yayınevine her yıl yüzlerce dosya gelir. Değişik alanlardaki birikimine güvenilen kişi- ler bu dosyalan değerlendirir. Yayımlanması uygun görülenler yayıma hazırlanırken yeni- den gözden geçirilir. Nice okumalardan son- ra yanlışlanndan kurtulması sağlanır. J L U S Aj VAYIN KONGRB Bir yayınevinin basım, tanıtım, dağı- tım gibi nice ayrıntılarla uğraşması artık sıra- dan çalışmalar haline gelmiştir. Yazann emeğiyle yayıncının emeği tartıldığı zaman hangisi ağar basar? 'Telif haklan" sorunu çözülebilmiş midir? Bir yazar "telif hakkı"yla geçimini sağlayabilir mi? Çok satan birkaç yazan ayrı tutalım. Edebi- yat değerini koruyarak çok satmak, pek az yazann başarabileceği bir iştir. Peki, bu 9000'in üzerindeki yayıncı kimin için çalışıyor? Bunlar gerçek yayıncı mıdır? Bu yayıncılann önemli bir bölümü yazann ödediği parayla kitabını basan, bir anlamda basımevi görevi yapan yayıncılardır. Onlar için bir dosyanın yayıma hazırlanması diye bir şey yoktur. Yazann çalışmasını biraz göste- rişli bi biçime sokup basılması yeterlidir. Bu yayıncılarla kurumlaşmış yayınevlerini bir tutabilir miyiz? Ama düşünce özgürlüğüne, düşünceyi yayma özgürlüğüne önem veren bir anayasa olduğuna göre, bu çalışmalan kolaylaştıran yayıncılar da gerekecektir. Yeter ki basımevi görevi yapan yayıncılar arasında korsan kitaba yataklık edenler olma- sın. ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR Daha önceki yayın kurultaylannın birikimin- den yararlanıp, değişen koşullara göre yeni- den örgütlenip yayıncılık kesiminin sorunlannı ele almak gerekiyor. Ders kitaplannın parasız dağıtılması bir hü- kümet siyaseti olmuşsa bunun olumsuz so- nuçlarını tartışmak gerekiyor. Türkçenin gücünü gösteren, iyi okunan ders kitaplan nasıl seçilmeli? Devlet böyle yayınevlerine nasıl destek olmalı? Böyle bir destekle ucuz satılabilen ders kitaplan kita- pevlerinde nasıl yer almalı? AhmetVural'ınçalısmasınagöre, 1 Ekim 2009 tarihinden bu yana Türkiye'de 10 000 dolayında kitap satış noktası vardır. (ADIM ADIM YAYIMCILIK, Elit Kültür Yayını, 2009). Ahmet Vural yayıncılığın değişik boyutlarını incelerken "Kendi Kendine Yayıncılık" üze- rinde de duruyor. Anadolu'daki 10 000 dola- yındaki kitap satış noktası gerçek bir kitapevi özelliği gösteriyor mu? Bu kitapçılara ders kitaplan da girse, onun yanı sıra çocuk kitaplan ile gençlik kitaplan, giderek gerçek edebiyat kitaplan okurlann il- gisine sunulamaz mı? Böylece okuma özendirilirken Anadolu'nun uzak köşelerinde de kültür ortamları oluşturu- lacaktır. Bakanlığa bağlı kütüphaneler gide- rek özel bir işlev kazanacaktır. Kütüphanecilik sorunları, kütüphanelerin çok amaçlı kullanılması üzerinde yeterince durulmadı. Enver Ercan'ın yarkurul yazanağında be- lirttiği gibi, edebiyatta işlevi olan süreli yayın- lann düzensiz alınışı birikimlerin eksilmesine yol açıyordu. Bunlann onanmı yapılmadığı için dergi birikimlerini topluca incelemek ola- nağı yoktu. BU KURULTAY BİR UMUTTUR Dergicilik sorunlannı iyi bilen Adnan Özer' le çay arası söyleşilerine öylesine dalmışız ki, Latin Amerika'ya doğru uzanıver- mişiz. Mavisel Yener'le birlikte "ede- biyat muhabbeti" içinde olanlara gülümsemişiz. Türkçenin gücünü çocuk ede- biyatında yaşatırsak, ders kitap- larını öyle bir özenle işlersek, okumanın önündeki engellerin yı- kılacağına inanan Sedat Sever'le aynı görüş- leri paylaşmışız. Yayın kurultaylannın 5 yılda bir yinelemesi gerektiğine inanan Ertuğrul Günay, sorunla- nnı iyi bilen, takım çalışmasına önem veren bir bakan olduğunu gösterdi. Yayıncılarla meslek birliklerinin, yazar ör- gütlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı'yla or- taklaşa çalışması "5. Ulusal Yayın Kongre- si"ni amacına ulaştırmış sayılır. Genel Kurul'da yarkurul yazanaklan tartışı- lırken gergin ortamı yatıştırmasını bilen, olumlu çözümlerle sonuç alınmasını kolaylaş- tıran Bakanlık Müsteşan Ismet Yılmaz'ın yö- netimi, bu takım çalışmasının ne kadar güçlü olduğunu düşündürüyordu. "5. Ulusal Yayın Kongresi" iki gün sürdü ama, bunun öncesinde, Yayıncıiık kesimin- den Kenan Kocatürk ile Bakanlıktan Ümit Yaşar Gözüm'ün eşbaşkan olarak eşgüdüm içinde yürütülen çalışmalan olmasa başarıya ulaşılamazdı. Belki alınan kararlan erken uygulama ola- nağı bulunamayacak. Bunlann altyapısını ha- zırlamak gerekecek. Ama ileriye dönük olarak yayıncılık kesimi ile yazar örgütlerinin önünü açma umudu gerçekleşiyor. Çözüm bekleyen daha nice sorun olsa bile, bu kurultay iyimser olmayı kolaylaştıran bir ortam yarattı. Böyle bir izlenim edinmek, cumhuriyet kültürünün gelişmesine umutla bakmamızı kolaylaştıracaktır." Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dera/Verin/a ve kitaplannızı aşağıdaki adrese gönderiniz: MustafaŞerifOnamn Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 Ümitköy-Ank. Tel.:(0312)23591 11-2362346 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 3 6
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear