24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
E 9 Cemal tarafından çevrilen romanı Ködeşme'deki (Payel Yay. Ist. 2005) cüce Fischerle de öfkeden do- ğan hırsı, yakıa bir tutkuyu bedeninde taşır. Suç, adeta bir erdemdir onun için. Hizmet eden iken efendiliğe soyu- nur. Karşıunın yerine geçmek için her türlü hileye başvurmaktan kaçınmaz. Canetti'nin cücesi, diğer kahramanlan gibi, işaret ettikleri kategorileri gü- dümlüdür; savaş sonrası toplumsal travmanın yarattığı büinç bulanıklılığı- nın, yer değiştiren karşıt sınıflann sem- bolik öğeleridir. Lagerksvist ile Canetti gibi Yalçın da kişileri aracıhğıyla top- lumsal algıyı betimler. "Afrika Canava- n için bilet kesen ve her türlü ayak işle- rine koşturan Cüce Hamdi," fırsannı bulur bulmaz "Baba Cemal'in yerine geçip bir kralı" oynasa (s. 31), esrarlı cigara çekip kendinden geçmiş luna- park çalışanlahna "Hey gogocular, el- İer yukan, piyastos oldunuz!" diye ba- ğırsa, Hüseyin'i sarhoş edip anlatıcının merak ettiği geneleve gitmesi için ona yolu tarif etse de, her iki yazann cüce karakterlerinden farklıdır. Cüce Ham- di, Hüseyin için çalışır, hatta onun kar- şısına geçip pandomim yapar ancak aralannda efendi-köle ilişkisi yoktur. Lunaparkın eğlencelik doğasına uyum sağlamış, eğlendirmeye koşullanmıştır. KURGUNUN NÜVESİİRONİ Kişinin, roman dünyasında kurgu- nun yaratımı olduğu okura verilirken, yazar, anlatı düzeyinde yarattığı boş- luklarla kurgu kişisi ile okur arasında- ki mesafeyi yakınlaştınr. Yazar, gös- terdiği ve gösterdiğini anlatmadığı, an- latısını eksilttiği alanlarda okurunun alımlama estetiğini geliştirmesine fırsat tanır. Kahramarun eylem alanı, gerçekleş- miş ya da gerçekleşmesi mümkün tasa- rılanyla, başka eylemlere hizmet eden işlevsel araçlardır. Anlatıcı, annesinin hastalanması ve ölümü nedeniyle ba- basına öfke duyar. Çalışması, babası- nın sınıfının onaylamadığı yerlerde bulunması, onu da öfkelendirmeye yö- neliktir. Geneleve gider ve bunu baba- sına anlatır. Babasını öfkelendirmek için mi yoksa orada çalışan insanlara merakla kanşık bir yakınlık duyduğu için mi gittiğinin ucu açıktır. Sonuçta ret ile onayın çatışmasını duyar ve du- yurmak ister. "Evet, bunlar hep; ba§- kalannın yadırgayıp ürktüğü. Derin hüzün kuyularına inip oralarda dolaş- mak, en diplere sıkışmışlara yakından bakmak iyi geliyor. Bir morgda, bir yaşlılar yurdunda ya da bir genel tuva- lette çalışmanın, genelev kadınlanyla arada bir de olsa arkadaşlık yapmanın dahası ölü yıkayıcılığının bile ilginçlik- lerini düşünüyor düşlüyorum. (s. 33) Lukâcs'a göre, ironik yapı, "roma- nın temsil ettiği paradoksal durumun hakikatini gözler önüne serer". Ro- mancının etki gücünü arttıran yapısal bir kategoridir ironi. Yorgun Sevda da ironi bir kategori değil; kurgunun nü- vesidir. Sanrılarından kurtulmak, bo- ğuştuğu acısıyla baş edebilmek için lu- naparkta çalışmaya başlayan kahra- man orada başka türlü acıların içinde bulur kendini. Ölü bir anneyle arasın- daki bağlılık ilişkisi bu defa, kafesteki devasa bir erkekle kurulur. Bağlardan hem kurtulmak ister, hem de bağlara sıkı sıkı sanlmıştır. Acıyla harlanan bir ironidir söz konusu olan. Roman sanatı için çeşitli tartışma- larda söz edilen yaşamda karşdığını bulan gerçeğin taklidi, Irfan Yalçın kaleminde yerini, yeni deneyimler içinde kendini açıklayan gerçekliklere bırakır. Ironiyi besleyen bir yapıdır bu ve anlatı boyunca sürekliliğini ko- rur. "Yağmurda ölüyor lunapark kimse gelmiyor. Dk çağırdığında da Baba Ce- mal, yağmurlu bir gündü yine böyle. Dört yanı açık geniş çadınn altında, yokmuş gibi başka konuşulacak, Tan- n'yı konuştuk. Çingene Nuri, "Tann Çingene'dir," Cüce Hamdi, "Tann cücedir," dedi çok güldük. "Tann manrı yoktur,"diyen Baba Cemal, iki kolunu kaldınp, "Göster kendini var- san, görelim" diye çadırdan çıkıyordu ki, bir uçtan bir uca göğü yırtan bir şimşek çatırdadı üstümüzde tam o an ve o, "Tamam, tamam... Varsın anla- dık" diye bağınp çadıra kaçü; yine çok güldük." Roman, şiirsel üslupta kısa kısa öy- künün ritmini taşıyan bölümlerden oluşur. Anlatılan bir durum farklı kişi- ler tarafından başka biçimde yaşanır ya da anlatıcmın durumlan ifade eden imgelemi başka figürlerde kullandır. Tekrar, sadece bu yöntemle değil, söz- lerde, sözdeki seslerde de karşımıza çı- kar. Zamanı iki biçimde kullanmıştır ya- zar. Anlaücı, 1978 yılından geçmişe dönerek 1954 yılının Ankarası'nda başlayan lunaparkta çalışnğı zamanı; ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yattığı süreci, tedaviden sonra öğret- menliğe başladığı dönemi (1960- 64 yıllan) ve 1978 yılının îstanbuTunu anlatır. Bu tanımlanmış tarihlerde bir- birinden bağımsız hatta kopukmuş gi- bi görünen olayları birleştiren, anlaa- cının kurgu boyunca aktardığı keskin algısı, içgörü ve gözlem gücünde açığa çıkan yorumudur. Kafesin içinde ser- gilenen insan(lık), ihmal edilmiş Ana- dolu ve tüm ülke için aynı ifadeyi kul- lanır anlatıcı; "yaralı bir hayvan". An- laü boyunca kullanılan "hayvan" im- gelemi, acının içselleşririlmiş, kabul görmüş ifadesidir. Irfan Yalçın, zaman sıçramalan, sek- meleri içinde anlatısını zamansızlığa taşır. Tüm zamanlan ifade eden, için- de bulunduğu mekânı aşarak evrensel- liğe ulaşan, içinde kaybolunan zamanı yakalayan, Yalçın'ın ritmik dili, anlatı- mının dinamikliği, insanlığın ortak tra- jedisini, kanayan yaralannı tüm çıplak- lığıyla gösterip duyurabilmesidir. Gö- rünmesi istenmeyen, kaçınılan, baskı- lanan insani güdüler ve kolektif bilinç- te kategorilere ayrdıp değerlendirilen insanlar, Yalçın anlatısmda yargılanıp müdahale edilmeden soluk alıp verir. Anlaucının şu sözleri, yoksa Irfan Yalçın'ın söyledikleri midir?: "Tepi- nen bir tutkum var; ağacı yiyen kurt gibi içimden yiyor beni; onlann, o kö- şeye sıkıştınlmışlann derin yırtıklarla dolu yaşamlarına bir yerlerden girip bakmak; acının inlerine kuyulanna in- mek; onlardan bana, benden onlara sı- zan bir şeylerin varlığım duyumsamak. Niye bu? Öyküler, romanlar mı düşü- nüyorum? Hayır, değil. Hepsini bir romana doldurup yazacak olsam da bir gün- ki yazabilirim- gerçek neden belli; kahn bir ayağın basıp geçtiği yü- reklere akıyor içim." (s. 56) • Yorgun Sevda/ Irfan Yalçın/ Can Yayınlan/102 s. : Ö9ÜMCBİC APAM'PAN ÖQÜMCBK APAM HAyPANLAPIİÇİN ve ıcAPisie Heoiyesî Ctudem C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1036 SAYFA 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear