07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 İstanbul’da yapılacak ‘Uluslararası Kudüs Toplantısı’na Hamas da davet edildi C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 16 KASIM 2007 CUMA Yeni Hamas krizi kapıda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul’da 1517 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan “Uluslararası Kudüs Buluşması”na Hamas’ın da davet edildiği öğrenildi. Dışişleri Bakanlığı ise AKP’ye yakınlığıyla bilinen Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın ev sahipliğinde gerçekleşecek toplantının, sivil toplum organizasyonu olması nedeniyle Hamas’ın çağrılması konusunda herhangi bir bilgilerinin olmadığını savundu. Edinilen bilgilere göre İstanbul’da Feshane’de düzenlenen “Uluslararası Kudüs Buluşması” Ankara’yı 2006 yılında olduğu gibi yine sıkıntıya sokacak. Daha önce 15 Şubat 2006’da ABD ve İsrail’in tüm engelleme çabalarına karşın AKP, Hamas’ın Suriye’de bulunan siyasi lideri Halid Meşal’i Türkiye’ye davet etmişti. Ziyaretin ardından, Türkiyeİsrail ilişkileri ciddi biçimde bozulmuş ve büyük sıkıntılar yaşanmış Karanfiller ve Alkışlar Eşliğinde... Erdal İnönü, Aydınlanmacı Cumhuriyetin insan ve yurttaş modelinin örneği idi. Ya bugün revaçta olan ne? Emre Kongar, yazısında, günümüzde gençliğin “örnek alacağı model insanlar” artık pek kalmadı diyor; gençler ya “popçuların” ya da “topçuların” izinden gitme eğiliminde; onlar ise, sözleri ve hareketleri ile birer “kötü örnek”! Yazara hak vermemek mümkün değil. Ama ne oldu da, zararlı otlar böylesine ortalığı sardı? Aydınlanmacı eğitim, “evrensel”le “ulusal”ı bir bütün olaraköğrencilere götürüyordu; nasıl oldu da “dinsel” ve “bağnaz ulusal” bir bulamaç eğitim diye okula sokuldu. Bunu, “Türkİslam ideolojisi” adıyla dayatan, 12 Eylül faşizmi olmuştur. 1950’lerden başlayarak bugünlere varan bir çürümenin parsasını ise, 2002’lerden kalkarak AKP iktidarı topluyor: Doğrudan doğruya emperyalist Amerika’nın kucağında doğmuştur; onun, ağzına iliştirdiği “Ilımlı İslam Devleti” emziğini eme eme, “laik Cumhuriyet” düşmanlığıyla besleniyor ve devletin tüm kurumlarıyla ordu dahil hesaplaşma hıncı içindedir. Ekonomi ise dış borç ile faiz üstünedir; ve piyasa güçlerine bırakılmıştır. Doğa ve toplumun geleceği, onlara teslim edilmiştir. KürtTürk kardeşliği de, dışarıdan içeriden, etnik terörle yok edilmek isteniyor. Bütün bu çürümenin temelinde Amerikan emperyalizmi varken, o baş dosttur ve gelecek onun eline bırakılmıştır. Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en ağır bunalımını yaşamaktadır. Bu bunalımı AKP aşamaz, çünkü dokusu buna engeldir. Ülkeyi bu çıkmazdan çıkaracak olan, başta sol güçler olmak üzere, yurtsever güçlerdir. İktidar sorun ülkemizde; muhalefet de sorun! Bu arada gözler CHP’ye çevrildiğinde, o, çıkmazlar içinde. Onu, en başta CHP’liler, dut ağacı gibi silkelemelidir ve daha da gecikmeden... İsrail ile 2006 yılında yaşanan Hamas krizinin ardından, örgüt yetkililerinin bu kez de “Uluslararası Kudüs Buluşması” nedeniyle Türkiye’ye davet edildiği ortaya çıktı. Dışişleri Bakanlığı etkinliğin sivil toplum örgütleri tarafından organize edildiğini savunarak müdahale yetkilerinin bulunmadığını belirtti. tı. Edinilen bilgiye göre, İstanbul’da düzenlenecek toplantıya da, yine İsrail’in terör listesinde yer alan Meşal’e yakın isimlerden biri katılacak. Toplantıyı düzenleyen Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı ise katılanlar hakkında bilgi vermekten kaçınıyor. Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise toplantı ve davet edilenler hakkında, etkinliğin bir sivil toplum organizasyonu olması nedeniyle bir bilgilerinin olmadığını savunuyor. Kaynaklar, buluşma için İstanbul’a gelecek olan isimlere müdahale etme şanslarının da bulunmadığını belirtiyorlar. Toplantıyı düzenleyen Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) hükümete çok yakın bir kuruluş. AKP’nin önceki İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek vakfın kurucuları arasında bulunuyor. Eski Başbakanlık Müsteşarı ve AKP milletvekili Ömer Dinçer’in de vakıfla ilişki içinde olduğu biliniyor. Bu nedenle kaynaklar, hükümetin devreye girmesi durumunda Hamas yerine Filistin’den bir temsilcinin toplantıya katılabileceğini belirtiyorlar. İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Kudüs Müftüsü İkrime Sabri ve eski ABD Adalet Bakanı Ramzi Clark’ın da katılacağı ifade ediliyor. Toplantıya İsrail’den herhangi bir temsilci çağrılmadı. ‘SİYASİ AMAÇ YOK’ Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan TGTV Başkanı Necati Ceylan ise Hamas’ın çağrıldığını doğrularken katılımcının kim olduğunu bilmediğini savundu. Ceylan, “Toplantıya iki binin üzerinde, üç bin kadar katılım bekleniyor. Kudüs’ün kültürünü, geleceğini tartışmak üzere gerçekleştirilen bir toplantı. Politik bir amacı yok” dedi. Ceylan, Filistin Kurtuluş Örgütü temsilcilerinin de toplantıda yer alacağını belirtirken, Kudüs Hıristiyanlarını temsilen gelenlerin de olacağını söyledi. İSRAİLLİLER ÇAĞRILMADI Toplantıya, Hamas’ın yanı sıra Filistin Kurtuluş Örgütü’nden bir temsilci, Hisarcıklıoğlu ‘Sanayi bölgelerinin İsrail limanlarından dünyaya açılması zorunluluktur’ dedi İsrail’in garantisi gerekli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Gazze ve Batı Şeria’da sanayi bölgeleri projesini yaşama geçirmek istediklerini, Filistin tarafının bir an önce yer seçim sürecini tamamlamasını istedi. Hisarcıklıoğlu, bölgeden çıkan ürünlerin, kolaylıkla, sınır geçişlerinden çıkarak, İsrail limanları üzerinden tüm dünya pazarlarına açılabileceğinin garantisini almak zorunda olduklarını da söyledi. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Filistin Ulusal Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas ile birlikte Ankara’ya gelen Filistin ve İsrailli işadamları, Ankara Forumu kapsamında, TOBB’da bir araya geldi. Toplantının açılışında konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 4 Eylül 2007’de Doğu Kudüs’te yaptıkları 6. toplantıda, Gazze’ye ek olarak, Batı Şeria’da da sanayi bölgeleri kurulması konusunu gündemlerine aldıklarını anımsattı. Hisarcıklıoğlu, yer seçimi sürecini hızlandırmak amacıyla üç tarafın da temsilcilerinden oluşan bir komite oluşturduklarını ve bu komitenin hazırlıklarını tamamlayarak ön fizibilite çalışmalarını başlattığını söyledi. an önce Filistin’in gerekli adımları atmasını bekliyoruz’’ dedi. İsrail tarafının da projenin etkin işleyişi için üstüne düşeni yapması gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, bölgeden çıkan ürünlerin, kolaylıkla, sınır geçişlerinden çıkarak, İsrail limanları üzerinden tüm dünya pazarlarına açılabileceğinin garantisini almak zorunda olduklarını anlattı. Hisarcıklıoğlu, bu garanti olmadan yatırımcıları ikna etmenin zor olacağını belirterek İsrail tarafı ile “Ticaretin Kolaylaştırılması ve Güvenlik İşbirliği’’ anlaşmasını imzalamak durumunda olduklarını söyledi. Hisarcıklıoğlu, projenin ilk etabının Türkiye’den yatırımcı çekmek olduğunu da vurgularken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayesinde Çankaya Köşkü’nde bir tanıtım toplantısı yapacaklarını kaydetti. İsrail Sanayiciler Birliği Başkanı Shraga Brosh da projenin çok önemli olduğuna işaret ederken Filistin Ticaret, Sanayi ve Tarım Odaları Federasyonu Başkanı Ahmet Elzogheir, Filistin halkına uygulanan ambargonun kaldırılması dileğinde bulundu. Elzogheir, yapılacak çalışmaların binlerce Filistinliye iş sağlayacağını kaydetti. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu Ankara Forumu açılışında yaptığı konuşmada, arsa tahsisinin ardından Batı Şeria’daki sanayi bölgesi projesini bir an önce hayata geçirmek istediklerini belirtti. (Fotoğraf: AA) Sanayi bölgesi projesini bir an önce hayata geçirmek istediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, bu doğrultuda, Filistin tarafının yer seçimini bir an önce tamamlaması gerektiğini ve bölgenin kurulması ile görevli TOBBBİS adlı şirkete bedelsiz arsa tahsisi yapılması gerektiğini bildirdi. Hisarcıklıoğlu, ayrı ayrı arsa sahipleriyle ortaklık kurmalarının projenin işleyişini sıkıntıya sokacağını vurguladı. Arsa tahsisinin ardından, Filistin yönetimi ve TOBBBIS arasında bir imtiyaz sözleşmesi imzalanacağını belirten Hisarcıklıoğlu, “Bir rdal İnönü, son yolculuğuna “karanfiller ve alkışlar eşliğinde”, büyük bir yurttaş kitlesince uğurlanırken, arkasında güzel anılar, fikirler ve örnekler bırakıyordu... Akla ilk gelen de şu oldu: Gökten inmediğine göre, neyin eseriydi bu insan? Emre Kongar, 5 Kasım günlü gazetemizde yayımladığı yazısında bu soruya yanıt veriyordu: “Erdal İnönü: Bir aydınlanma ürünü ve örneği” oldu. Yazarımız, güzel yazısını sürdürüyordu: Cumhuriyet’in ilanından üç yıl sonra doğmuş, Atatürk Devrimleri’nin getirdiği toplumsal ve kültürel yapının içinde ve bu devrimlerin coşkusuyla oluşan ortamda yoğrulmuştu. Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydınlanma Devrimi’nin, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin, “insan ve vatandaş olarak” bir modeliydi. Bir aydındı, bütün aydınlar için bir modeldi. Bir eşti, bütün eşler için bir modeldi. Bir bilim insanıydı, bütün bilim insanları için bir modeldi. Bir politikacıydı, bütün politikacılar için bir modeldi. Bir siyasal liderdi, bütün siyasal liderler için bir modeldi. Çok çalışan ve çok üretendi. Çok bilgiliydi; sadece kendi alanları olan fizik ve matematikte değil; tarihte, felsefede ve edebiyatta da büyük bir birikimi vardı. İnce ve keskin bir zekâ, mizahi bir bakış sahibiydi. Çok sabırlı, çok müsamahalı ve çok kararlıydı. Bu özelliklerini, insan doğasını ve toplum yapısını iyi anlamaya çalışarak, karar vermeden öne ince eleyip sık dokuyarak, koşulları ve insanları derinliğine çözümleyerek, ama karar verdikten sonra bu kararından dönmeyerek geliştirmişti. Özetle, onu “Aydınlanma Devrimi’nin bir ürünü”, bu devrimin bir “model insanı” yapan temel özelliği, “bilimin yol göstericiliğine” olan inancıydı. İşte Erdal İnönü’nün hünerli bir kalemden bir portresi! Onun ölümüyle kaybımız büyüktür... E TRT’de Peres sansürü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TRT, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Ankara’ya yaptığı ziyaret nedeniyle, Banu Avar tarafından hazırlanıp sunulan Sınırlar Arasında programına yine sansür uyguladı. Program ekibinin verdiği bilgiye göre, TRT 1’de 12 Kasım günü yayımlanması gereken Sınırlar Arasında programı, TRT Haber Dairesi’nce yayından kaldırıldı. Programın yayından kaldı rıldığı bilgisi Haber Program Müdürü Meryem Uysal tarafından ekibe bildirildi. Uysal, yayından kaldırmaya Türkiye’yi ziyaret eden İsrail heyetini incitebileceği gerekçesini gösterdi. Ancak daha sonra TRT yetkilileri söylem değiştirdi ve Sınırlar Arası ekibine gerekçesiz olarak programın yayımlanmayacağı ve bu konuda bir gerekçe bildirilemeyeceği söylendi. Banu Avar, TRT tarafından bugüne kadar beş kez sansüre uğradı ve yayımlanan 75 programın çoğu 310 dakika arası kesilerek yayımlandı. Sınırlar Arasında programı geçen yıllarda da sık sık benzer sansür uygulamalarıyla karşı karşıya kalmıştı. 2005’te yayımlanan Suriye programının büyük bölümü “İsrail’i üzer” gerekçesi ile sansürlenmişti. 2006’daki Filistin’le ilgili program ve “İsveç’in Nobeli” adlı program 2007 Eylül’de “Hangi Avrupa” adlı özel bölüm “Avrupalı dostlarımızı üzer” gerekçesiyle yayına konulmamıştı. Mezarlık yıkıma engel Kafa, 1969’da temeli atılan AKM’nin bulunduğu arazinin Osmanlı döneminde gayrimüslimlere ait olduğuna dikkat çekerek “Eğer yıkım kararı alınırsa konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınacak ve gayrimüslimler Lozan’dan doğan haklarını gerekçe göstererek mahkemeye başvurup arazinin iadesini isteyecekler” dedi. Ayça TEZER açıklamayı yaptı. “AKM’nin temeli İsmet İnönü döneminde atıldı. 1969’da açıldı. Arazi Osmanlı döneminde gayrimüslimlere verilmişti. Onlar da mezarlık olarak kullanıyorlardı. Eğer yıkım kararı alınırsa konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınacağını ve gayrimüslimlerin Lozan’dan doğan haklarını gerekçe göstererek mahkemeye başvurup arazinin iadesini isteyeceklerini söyledim.” nin Meclis’e girmesi, SIFIR Kürtler için kendilerini DTP’ meşru zeminde ifade etmeleri açısından bir şanstı. Onların Meclis’teki varlığı, sorunun çözümü noktasında Türkiye için de bir şans olabilirdi. Seçimlerin hemen ardından yaptığımız çeşitli değerlendirmelerde DTP’nin “ikili sıkıştırma” altında kalma tehlikesinden söz etmiştik. Bir yanda şiddet yanlısı Kürtler, bir yanda ise saldırgan Türk milliyetçiliği. İki uç taraf da sorunun yasal zeminde çözülmesini, meşru zeminde siyaset yapılmasını istemiyordu. Onların istediği kavga ve bu kavganın yaratacağı kamplaşmaydı. Kamplaşma bazı kesimlerin varlık nedeniydi. DTP’lilerin işi gerçekten zordu. Durumu idare etmeleri kolay değildi. Her şeyden önce PKK içindeki şahin kanadın onları iş yapamaz hale getirmesi mümkündü. Şu andaki manzara DTP’nin hareket alanının giderek daraldığını gösteriyor. ??? PKK, giriştiği terör eylemleriyle, Türkiye içindeki milliyetçi saldırganlığı kışkırttı. Böyle olacağını biliyordu. Terörü tırmandırarak sürdürdü. Bu süreç DTP’yi köşeye sıkıştırdı. Bağımsız siyaset yapma olanaklarını imkânsız hale getirdi. Sonuç olarak DTP içindeki “şahin” eğilim öne çıktı. “Şiddet karşıtı” güçler ise geri planda kaldılar. Son DTP kong NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR resi bu gelişmenin bir ürünü oldu. DTP’ye yeni seçilen yönetim ve izlenen çizgi “uzlaşma” olanağını zorlaştırıyor. Böyle olunca dosyalar açılıyor. Defterler karıştırılıyor. Fatma Kurtulan’ın gazetelerin manşetlerine taşınan silahlı ve askeri kıyafetli fotoğrafları, karşılıklı tırmanışın sonunda ortaya çıktı. Kurtulan’ın fotoğrafı tartışılırken bu kez DTP’nin yeni başkanı Nurettin Demirtaş’ın askerlik yapmamak için “sahte çürük raporu” aldığı bilgisi gündeme taşındı. Bu bilgileri acaba iki taraf da daha önceden biliyor muydu? DTP’ye egemen olan anlayış, eğer bunları bildiği halde aday gösterdiyse, “meşru zemin”de siyaset yapmanın kurallarına uyma gereğini duymuyor demektir. Bu tabii ki tehlikelidir. Çünkü yasal zeminde siyasetin kendine özgü kuralları bulunuyor. Bu kuralların başında, şiddetle kesin olarak ilişkinin kesilmesi geliyor. Meşruiyete, yasalara uymak, bu alanda siyaset yapmanın olmazsa olmazıdır. DTP’ye ege Köşeye Sıkışan DTP… men olan irade bu kuralları dikkate almazsa işler zorlaşır, şahinlerin harekete geçmesi için elverişli bir ortam yaratılmış olur. ??? Bir başka soru da DTP’lilerle ilgili yayınların bugünlerde neden arkası arkasına gündeme geldiği: Gazetelere DTP’lilerle ilgili servisi kim yapıyor? Bu servisi yapanların daha önceden bu bilgilere sahip olmadıkları düşünülebilir mi? Ortalık gerginleşince, DTP ile ilişkiler sertleşince servislerin hızı da arttı. Sonuç olarak, siyaset alanında çözülmesi gereken konu, bu alandan giderek uzaklaşıyor ve siyaset dışı alana kayıyor. PKK son aylarda tırmandırdığı eylemlerle zaten bu konunun meşru zeminden şiddet alanına kaymasının altyapısını hazırladı. ??? DTP, Kürtlerin bir kesiminin yasal alandaki temsilcisi. Ancak bu temsil her dönemde olduğu gibi şimdi de sorunlu bir şekilde yürüyor. Yasal alanda temsil kolay bir iş değil. Türkiye’de demokratik gelenek ve kültür yerleşmediği için farklı olanın kendini siyaset alanında ifade etmesi kolay olmuyor. Siyasete egemen olan bağnazlık, bir anda süreci etkileyecek müdahalelerde bulunarak, yasal alanı trafiğe kapatıyor. Mahkeme kararları, siyasi linçler, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar derken film kopuyor. ??? DTP’nin grup kurarak Meclis’te temsil edilmesi önemli bir dönüm noktası olabilirdi. Kürtler DTP’li bağımsız adaylara oy vererek, onları yasal alanda desteklediklerini gösterdiler. Türkiye’de barışçı çözümden yana olan tüm kesimler de DTP’nin Meclis’teki varlığını bir olanak olarak gördüklerini ifade ettiler. Tabii şahinler boş durmadılar. DTP’nin Meclis’teki varlığını içlerine sindirmediklerini, kabullenmediklerini, her fırsatta onların bu alandan çıkarılması gerektiğini dile getirdiler. ??? Demokratik ve barışçı çözüm için kritik eşik bir türlü aşılamıyor. Son dönemde DTP’ye giderek egemen olan anlayış da ne yazık ki bu kritik eşiğin aşılmasına yardımcı olacak olgunluğu gösteremiyor. “Umutlar tükendi mi” derseniz, umudu koruyalım demeyi tercih ediyorum. oralcalislar?cumhuriyet.com.tr Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) yıkılıp yeniden yapılması gündeme geldiğinden beri sanat dünyası başta olmak üzere birçok kesimler tarafından tartışıldı. Son olarak konuyla ilgili yasa tasarısı TBMM Genel Kurulu’na İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti hakkındaki tasarının bir maddesi olarak sunulmuştu. Bu tasarının TBMM’de görüşülmesinin ardından AKM’nin yıkılmasının durdurulması kararı alınmıştı. ALPER KAFA’NIN İDDİASI ETKİLİ OLDU TBMM’nin bu kararı almasında Devlet Konservatuvarları Mezunları Derneği Genel Başkanı Alper Kafa’nın, AKM’nin üzerinde bulunduğu arazinin daha önce gayrimüslimler tarafından mezarlık olarak kullanıldığı iddiasının etkili olduğu ortaya çıktı. 31 Ekim 2007 tarihinde tasarının Meclis’te görüşüleceğini öğrenince AKM hakkında edindiği bilgileri Meclis’teki partilerin grup başkanvekilleriyle paylaştığını dile getiren balet Alper Kafa, iddiasıyla ilgili olarak şu MUHALEFETTEN DESTEK SÖZÜ İlk olarak CHP’nin 31 Ekim günü nöbetçi olan grup başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile bir telefon görüşmesi yaptığını söyleyen Kafa, daha sonra ise MHP ve DSP’lilerle görüşerek destek sözü aldığını anlattı. Kafa, “Genel kurulda sanatın birleştiriciliği bütün salona hâkim oldu. 1 Kasım 2007 Perşembe günü başlayan kanunun 11. maddesi görüşmeleri 2 Kasım 2007 Cuma günü de sürdü, Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay’ın da katkılarıyla yıkılmaması yönünde karar, koruma kurullarına bırakıldı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle