08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı Peres, İran konusunda uyarırken Abbas ‘emrivaki’yi kabul etmeyeceklerini söyledi 16 KASIM 2007 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Rica Üzerine Saygınlık uud rica üzerine saygınlık kazanan bir kral! Nereden mi çıkıyor bu yargı? Suud 79 Kasım tarihlerinde Almanya’yı ziyaret etti. Suudi tarafının “ricası” üzerine Federal Almanya Başbakanı Angela Merkel Suud’u havaalanında karşıladı. Böylece kral hazretleri rica üzerine Almanya’da saygınlık kazanmış oldu. Suudi Arabistan’da çıkan şeriat kurallarına uygun yayın yapan gazeteler herhalde Merkel’in Suud’u havaalanında karşılamasını, Almanya’nın krallarına gösterdiği saygınlığın bir kanıtı diye yazmış olabilirler ve fakat: Angela Merkel’den rica üzerine sağlanan saygınlık bir adım öteye gitmiyor. Alman Başbakanı; Çankaya’daki AKP’li gibi apar topar, işaret parmağı ile “Gel bakalım Abdullah otele” deyince 11’inci gibi kral hazretlerinin oteline, ayağına kadar gitmiyor. Rica üzerine kazanılan saygınlığın da bir sınırı var! Merkel kralı Almanya’dan ayrılırken havaalanında uğurlamıyor. Krala her gittiği ülkede geçerli olan protokol kuralları uygulanıyor ve akaryakıt zengini kral bu kurallara uymak, bunları uygulamak zorunda kalıyor. İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ile Buckingham Sarayı’nda görüştü. Başbakan Gordon Brown ile Başbakan’ın resmi ikametgâhında görüştü. Hiçbir ülke Türkiye gibi kral için protokol kurallarını sulandırmadı. Kral da sulandıramadı. ??? Suud’un yanında saray teşrifat memurları gibi dikilmeler, havaalanında karşılama, oteline gidip iki yanında Suudi Arabistan’daki emre kulluk eden bakanlar gibi yer almalar… Bu davranışların altında bir şeyler var a dostlar, bir şeyler! Rica ile saygınlık kazanmanın ötesinde! Yoksa kral burada saygınlık mı satın aldı? Çankaya Köşkü’ne çıkınca kendini ne oldum sanıyor acaba Bay 11’inci? Dilediğini yapacağını, protokol kurallarını kendi anlayışına uygun değiştirmekte özgür bir kimlik mi kazandığını sanıyor? 11’inci, devletin onurunu ayaklar altına alacak bir konumda olduğu sanısına kapıldığını; Al mı El Suud mu her ne ise ziyaretindeki saçmalıklara yönelik eleştirilere yanıt olsun diye Çankaya’dan yayımladığı açıklama gösteriyor: “Protokol kurallarında tek tip uygulamadan söz etmek yanlıştır” diyor. Bu cümle Cumhuriyet kurulalı beri uygulanan protokole uymamak, kral hazretleri için uymayacağını ilan etmek anlamında. Atatürk bile devlet protokolüne riayet ediyor ama AKP’li Cumhurbaşkanı, “tek tip uygulamalardan söz etmeyi” yanlış buluyor! Duyulmadık bir uygulama duyuruyor açıklamayla: Cumhurbaşkanı’nın programı müsait ise veda ve uğurlama için kaldığı yere gitmesi “usulden”miş. Bu, minareyi kılıfa sokma çabasından başka bir şey değil. ??? Öne sürdüğü rastlantıya bakın; 11’inci huzura vardığı sırada adının başı Al mı El mi her neyse Suud’la RTE’nin görüşmesi sürüyormuş ve üçlü buluşma bu nedenle “çakışmış”. Skandal davranışları örtme çabasına bir başka bahane: Suudi Arabistan yüz binden fazla vatandaşımıza ve şirketlerimize ev sahipliği yapıyormuş.. öyleyse? Kral hazretlerinin buyrukları baş üstüne! Almanya’da, Fransa’da, hatta İngiltere’de milyonlarca işçimiz çalışıyor. Rusya’da, Romanya’da büyük şirketlerimiz iş görüyor. AKP’li Çankaya’nın mantığından yola çıkarsak: Merkel geldi mi, Sarkozy havaalanına indi mi, Putin resmi bir ziyarette bulundu mu; yalnız cumhurbaşkanı değil, başbakan, bakanlar, TSK, devletin önde giden bütün kurumlarının karşılama ve uğurlama törenlerinde bulunmalarını koşullaştıracak biçimde devlet protokolünü değiştirmek gerekiyor. Fazla lafa ne gerek: Türbanlı Çankaya ile şeriat devletinin kralı elbette kucaklaşacak, örtüşecekti... Suud’un şeriat düzenine özlem duyan dinci bir kadrodan başka ne bekleyebilirsiniz! TBMM’de tarihi buluşma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda konuşan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Ankara Forumu’nun tarihte başka bir örneğinin olmadığını belirterek, İsrail devletinin anlaşmazlığa son vermeye kararlı olduğunu söyledi. Peres, İran konusunda uyarıda bulunarak “İran diğerleri üzerinde kendi hegemonyasını kurmayı amaçlamaktadır. Türkiye inanca, İran ise endişeye yol açmaktadır” dedi. Filistin lideri Mahmud Abbas ise iki toplum arasında başlayan barış ve uzlaşma girişimine Lübnan toprakları ve Golan Tepeleri’nin de dahil edilmesini isterken, Doğu Kudüs’ten başka bir başkentlerinin olmayacağını söyledi. TBMM, tarihi bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak Türkiye’de bulunan İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile Filistin lideri Mahmud Abbas, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerine hitap etti. Peres ve Abbas’ın gelişi nedeniyle Meclis’te olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Cumhurbaşkanı Gül, konuk cumhurbaşkanlarıyla genel kurul salonuna geçmeden önce TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın makamında bir süre görüştü. Genel Kurul Şeref Kapısı önünde Cumhurbaşkanı Gül, konuk devlet başkanları ve TBMM Başkanı Toptan fotoğraf çektirdiler. Fotoğraf çekiminden sonra muhalefet kulisinden genel kurul salonuna girerken Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın ayağı halıya takıldı. Cumhurbaşkanı Gül, Abbas’ın kolundan tutarak düşmesini önledi. Cumhurbaşkanlarının genel kurul salonuna geçişi sırasında gazetecilerin şeref holü ve koridoru kullanmalarına izin verilmedi. Enerji Veren Yorgunluk! onferans, panel, kitap fuarı türü etkinliklere katılmayı üç nedenle istiyorum: Seviyorum, görev sayıyorum, öğreniyorum... Yürekten inanarak savunduğunuz bir görüşü insanların gözünün içine bakarak anlatmanın tadı şöyle tarif edilebilir: İçtikçe susamak! Aktardığınız düşüncelere karşılık gelen sorular, ayrıca öğretici... 27 Ekim4 Kasım arasında gerçekleştirilen 26. İstanbul Kitap Fuarı’nda da öyle oldu. Bir saatlik söyleşide bu yıl “Atatürk En Çok Okudu” başlıklı anlatımı seçtim. Atatürk’ün okuduğu saptanabilmiş kitap sayısı 3997. Sofya’daki günleri başta olmak üzere kimi görevlerde okuduğu kitapların bir bölümü belirlenememiş. Yazı aramızda, bu konu başlığını ayrıca sevdim, özellikle eğitim kurumlarından çağırdıklarında görüntü desteğinde bunu işlesem diyorum. Cumhuriyet Kitap Kulübü standındaki imza bölümü de fuarın genel kalabalığına koşut, güzeldi. Aile boyu gelenler, her yaştan gençler, ailesinden bir başkası için armağan olarak kitap imzalatanlar... Ayaküstü sohbetler... Gerçekten ayaküstü! Zaman zaman ayağa kalkıp kitap imzalamak, sohbet etmek güzel bir paylaşımdı. Zaman sıkışıklığı nedeniyle “Sizi sonra arayıp bu konuda ayrıca konuşacağım” dediklerim oldu, sözümü tutacağım! ??? “Çok kaygılıyım” deyip karamsar bir ifadeyle yaklaşanlara ilk sözüm şu oldu: “Ne güzel!” Şaşıran gözleri karşıladıktan sonra şöyle devam ettim: “Ya bu gidişten kimsenin kaygısı olmasaydı!” Elbet gönlümüzden geçen ülkenin bütün temel sorunlarının çözümlenmiş olması. Ama öyle değilse, çıkışı bulmak için birilerinin kaygılanması ve çözüm üretmesi gerekiyor. Fuarda kaygılı ve kitaba saygılı insan sayısının çok da az olmadığını görmek umut vericiydi. Söyleşide, imza sırasında “Balbay, somut önerilerin nedir” diyenlere “ilki şu” dedim: “Cumhuriyet’in tirajını 100 bine çıkaralım... Cumhuriyet bir gazete olmaktan öte, toplumsal bir duruş! Cumhuriyet’in tirajı arttıkça, ülkenin virajı azalacak.” 7 saate yaklaşan söyleşiimzadan sonra Ankara’ya dönerken içime doğru şöyle haykırdım: “Keşke fuardan dönüş değil, fuara gidiş yolunda olsaydım!” Çenemde hafif bir gıcırtı, bacaklarımda kaslarla kemiklerin birbirine sarılıp darıldığı bir hareketlilik, başımda ağaç dalları taşıyormuşum gibi bir sarsıntılı ağırlık... Enerji veren bir yorgunluk içindeydim... ??? Hoştur söylemesi, enerji veren yorgunluk içindeyim tanımını ürettiğim günden beri yeri geldikçe kullanmayı seviyorum. Tabii çoğunlukla kendi kendime! Günlük yazı yazarken de benzer duygularla doluyor insan. Benim “güzel bir yazı” tarifim şu: İlhan Selçuk’un aydınlanma felsefesinden bir tutam olmalı. Üzerine şöyle Aziz Nesin’in mizahından usul usul ekmeli. Bir de Uğur Mumcu’nun kararlılığından koydun mu, tamam... Biraz da Melih Cevdet Anday’ın şiirselliğinden olabilirse; oh oh oh... İnsanın kendisini bu ustaların öğrencisi hissetmesi şöyle bir duygu: Çok şeyler öğreneceğin keyifli bir yolculuğun başındasın! Çok fazla olmasa da kimi yazılarımın “Bu ustaların öğrencisi olabilirim” havası koktuğunu hissederim. İçim dolar, “bir yazı daha yazsam” derim... Yazı yazmak insanı yordukça, insanın yazı yazası gelir. Yazdıkları kitaba bürünüp, okurla paylaştıkça da koşası gelir... S K Filistin lideri Abbas ve İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in TBMM’deki konuşmaları sırasında olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. devlet başkanı, Meclis genel kuruluna girişlerinde milletvekilleri tarafından ayakta alkışlanarak karşılandı. İsrail Cumhurbaşkanı Peres, Türk parlamentosunun geçmişte tarih yazdığını ve gelecekte de tarih yazmaya devam edeceğini söyledi. Atatürk’ün “Kendi hayatlarımızda mutluluğa ulaşmanın tek yolu kendimizin değil, bizden sonra geleceklerin çıkarlarını gözetmektir” sözünü anımsatan Peres, Türkiye’nin son 100 yılda bir devrim yaşadığını, eski bir imparatorluktan güçlü bir cumhuriyete dönüştüğünü vurguladı. Tahrik ve terör aracılığıyla İslam kültürünün gerçek imajını bozmaya çalışanlara karşı Türkiye’nin en ön sıralarda İslamı korumaya devam ettiğini belirten Peres, “Burada saklayamayacağım. İran ise diğerleri üzerinde kendi hegemonyasını kurmayı amaçlamaktadır. Türkiye inanca, İran ise endişeye yol açmaktadır. O nedenle Türkiye hem Ortadoğu için hem Avrupa için gereklidir” görüşünü dile getirdi. Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacının, Türkiye’nin Avrupa’ya olan ihtiyacından daha az olmadığını kaydeden Şimon Peres, şu görüşleri dile getirdi: “Terör bir yıkımdır ve mesajı kandır. Türkiye Gazze Şeridi’nin terörden kurtarılması, kaçırılan İsrail askerlerinin iadesine, Filistinlilerin normal hayatına dönmesine de katkıda bulunabilir. İsrail devletinin bu anlaşmazlığa son vermeye kararlı olduğunu beyan etmek istiyorum. Demokratik İsrail’in yanındaki demokratik bir Filistin Devleti, hepimize zarar veren düşmanlığın son bulmasını mümkün kılacak.” Gerçek dostluk ve kararlılıkla Doğu Akdeniz havzasındaki halkların barışı için çalışacaklarını kaydeden Peres, Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim” şiirini okudu. BBAS’TAN SERT MESAJLAR Filistin lideri Abbas ise Filistin’de demokrasinin yerleşmesini arzu ettiklerini, ancak bazı uluslararası baskılara maruz kaldıklarını söyledi. Abbas, bölgede barışın gerçekleşmesini istediklerini, iki taraftan birinin ya barışın ya da savaş taraftarlarının kazanacağını söyledi. Türkiye ve Filistin’in barış tarafında yer aldığını ve barışçıl yolları izlediğini kaydeden Abbas, şöyle konuştu: “Savaştan arındırılmış bir gelecek diliyoruz. Bölgedeki barış çabalarını unutmuyoruz. Bu çabaların Lübnan’ın toprak sorunu ile Suriye’deki Golan sorununu da kapsaması gerekiyor. Tüm ilgili taraflar, Arap girişiminin tüm bölgeyi kapsayacak bir barış için temel oluşturduğunu görmeli.” AŞKENTİMİZ DOĞU KUDÜS’ Kudüs kentinin barışta önemli bir yer tuttuğunu, Filistin’in Doğu Kudüs’ten başka bir başkentinin olmayacağını kaydeden Abbas şöyle konuştu: “Bu yapılırken, tüm dinlerin haklarının korunması, kutsal mekânlara girişin engellenmemesi de gerekiyor. Kudüs’ün etrafına örülen duvarlardan dolayı çekilen zorlukların ortadan kaldırılması için harcanan çabalar, tüm taraflar için işgalin sona erdirilmesi için gerçek bir ölçüyü oluşturuyor. Biz elimizi diyalog için uzatıyoruz. Bu uzlaşı ve diyalog, askeri darbeye dayandırılırsa aramızdaki uçurum derinleşecek, bölünmelere neden olacaktır.” ‘B İRAN UYARISI Tarihi buluşma nedeniyle yabancı misyona ayrılan locaların tamamen dolduğu gözlendi. Peres ve Abbas’ın TBMM konuşmasını ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson da izledi. Temasları izleyen bazı İsrailli gazetecilerin, başlarına dinsel nitelik taşıyan ve “kipa” adı verilen takkeyi takması dikkat çekti. İki konuk A Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ı kaldığı otele çağıran Kral Abdullah, Londra’da belediye başkanıyla bile makamında görüşmüştü. Kral Abdullah, Papa’yla fotoğraf çektirmişti. (Fotoğraflar: AP) Avrupa’da tüm kurallara uydu Haber Merkezi Türkiye’de protokol kurallarını hiçe sayararak programına Anıtkabir ziyaretini koydurmayan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ayağına çağıran Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Avrupa ülkeleri ve Papa’yı ziyaretinde protokol kurallarını aynen yerine getirdiği öğrenildi. İngiltere’de hükümet yetkilileri bir yana, yerel yöneticileri dahi “ayağına” giderek makamlarında ziyaret eden Kral, Papa ile beraber “haç” ve “İsa” resmi önünde poz vermekten çekinmemişti. Kral Abdullah, Londra’da geçirdiği 4 gün boyunca Kraliçe Elizabeth’i Buckingham Sarayı’nda, Başbakan Gordon Brown’ı Başbakanlık ikametgâhı “Downing Street”te, velihat Prens Charles’ı ikametgâhı “Clarence House”ta, Londra’da Belediye Başkanı Ken Livingstone’u de ikametgâhı “Guildhall”da ziyaret etti. Kral Abdullah, Londra’dan ayrılırken de yine Kraliçe’ye giderek “makamında” veda etti. Kral’ın, Türkiye’ye gelmeden son durağı Katoliklerin dini merkezi Vatikan olmuştu. İslamiyetin şiddet yanlısı bir din olduğunu iddia eden sözleriyle büyük tepki çeken Papa 16. Benedikt’i de makamında ziyaret eden Kral Abdullah, Vatikan’ı ilk ziyaret eden Suudi lider olmuştu. Suudi Arabistan’da “din ve vicdan özgürlüğü” önündeki engellerin kaldırılmasını talep eden Papa’ya cevap veremeyen Abdullah, Papa ile beraber İsa’nın göğe yükselen resminin altında poz vermekten çekinmemişti. Kral Abdullah, Almanya ve İtalya ziyaretlerinde de protokol kurallarını yerine getirerek bütün yetkilileri makamlarında ziyaret etti. ankcum?cumhuriyet.com.tr Atatürk’e Layık Olmak Baştarafı 1. Sayfada doğu’da Irak’ın kuzeyiyle bütünleşerek haritanın değişmesine yol açması, sözüm ona dost saydığımız kimi dış odakların da tasarımı olarak gündeme girmiştir. ? Atatürk’ün ölümünden yaklaşık yetmiş yıl sonra “vaziyet ve manzarai umumiye” budur. Halkın tarihsel varoluş sezgisi ve bilinciyle Atatürk’e sevgisi ve bağlılığı bir gerçektir; ama, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yol ağzında bulunduğu da tüm dünyada ve ülkemizde artık açık açık konuşulup tartışılan bir başka gerçektir. O zaman 10 Kasım’daki, kimi içten, kimi zoraki, Atatürk’e bağlılık manzaralarına bakarak kendi kendimizi aldatmak tehlikeli bir rehavete yol açabilir. Atatürk’e sevgi ve bağlılık güzeldir; ama, ona layık olmak zorundayız. Bu aynı zamanda bir insanlık ve uygarlık görevidir. Protokolde tek tip uygulama olmaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın ziyareti sırasında yaşanan protokol skandalına kılıf bulmaya çalışıyor. Skandalın üzerini örtmeye çalışan Cumhurbaşkanlığı, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a uygulanan protokolü örnek gösterdi. Ancak, cumhurbaşkanlarının konuk devlet başkanını “iadei ziyaretleri” daha önce yapılan ön görüşmelerle kesinleştiriliyordu. Kral Abdullah’ın ziyareti öncesinde yapılan temaslarda Gül için bir “iadei ziyaret” öngörülmedi. Gül, son dakikada kralın çağırması üzerine Swissotel’e gitti. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada ise “Protokol kurallarında tek tip uygulamadan söz etmek yanlıştır’’ görüşü savunldu. açıklamada, protokolde karşılıklılık, geleneksel ilişkiler ve işin gereği gibi birçok unsurun dikkate alındığı belirtildi. Cumhurbaşkanı’nın programı uygun olduğunda veda ve uğurlama için konuğun ikametgâhına gitmesinin usulden olduğu ileri sürülen açıklamada, son olarak Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad için de bunun uygulandığı ifade edildi. C
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle