07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Ulusal gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Büyükanıt, ‘Sınır ötesi harekât için yetki hükümettedir’ dedi C haberler 16 KASIM 2007 CUMA Operasyon için hazırlıklar tamam Mustafa BALBAY ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, terör örgütüne yönelik sınır ötesi operasyon için teknik çalışmanın tamamlanarak hükümete iletildiğini açıkladı. BushErdoğan görüşmesinden çıkan istihbarat paylaşımına açıklık getiren Büyükanıt, “Bu, ABD ile karşı karşıya gelmemek için de önemli. Biz istihbaratı alıp turşu kurmayacağız” dedi. Büyükanıt, Kuzey Irak’ta sözü edilen gevşek yapıya dayalı federe devletin olamayacağını, yaşayamayacağını söyledi. Büyükanıt, ulusal gazetelerin Ankara temsilcileriyle Genelkurmay Karargâhı’nda iki saat süren sohbet toplantısı düzenledi. Toplantının birinci bölümünde gündemdeki terörle mücadeleye ilişkin görüşlerini ve gelişmeleri anlatan Büyükanıt ikinci bölümde soruları yanıtladı. Büyükanıt, sınır ötesi harekâtla ilgili değişik tartışmaların yaşandığını belirterek şunları söyledi: “Deniyor ki, bugüne kadar 23 sınır ötesi harekât yapıldı. Başarılı olmadı. Biz değişik zamanlarda ihtiyaç duydukça sınır ötesi harekât yaptık. Sayısı da şu anda tam rakamını veremeyeceğim kadar çok. Ancak bunlardan üçü çok büyüktü ve sonuç alındı.” Büyükanıt, “Bugün itibarıyla sınır ötesi harekâtın neresindeyiz” sorusunu kendisi sorduktan sonra şöyle devam etti: “17 Ekim 2007’de tezkere Meclis’ten geçtikten sonra 19 Ekim’de Resmi Gazetede yayımlandı. 24 Ekim günü Başbakanlık’tan bize sınır ötesi harekât konusunda neler istediğimiz resmi bir yazı ile soruldu. Biz de 1 Kasım günü teknik ayrıntıları içeren, neler istediğimize ilişkin resmi bir yazı gönderdik. Bu süre içinde tabii ki Başbakanlık’la, Dışişleri Bakanlığı ile temaslarımız oldu. Bu aşamadan sonra karar verilirse hükümet direktifi bize gelecek... Yani yetki hükümettedir. Biz asker olarak her türlü olasılığa karşı önceden planlarımızı yaparız. Askeri birliklere görev verildiği takdirde kısa süre sonra operasyon yapabiliriz.” Büyükanıt, sınır ötesi operasyonun siyasi ve diplomatik boyutlarının da bulunduğunu, kendilerini konunun askeri boyutunun ilgilendirdiğini söyledi. İLE İSTİHBARAT PAYLAŞIMI, KARŞI KARŞIYA GELMEMEK İÇİN Büyükanıt sohbet toplantısının birinci bölümünde terörle mücadelenin ABD’yle ilgili boyutuna da değindi. İstihbaratın terörle mücadelenin çok önemli bir unsuru olduğuna dikkat çeken Büyükanıt, şöyle dedi: “Bugün her türlü tekniği kullanarak istihbarat sağlayabilirsiniz. Ancak önemli olan operasyonel istihbarattır. Örneğin, bir terörist grubun üç gün önce bir köyden geçtiği istihbaratının önemi yoktur. Ama üç gün sonra bir köyden geçeceği istihbaratı operasyoneldir. Amerikan Başkanı Bush’la Başbakan Erdoğan arasındaki görüşmeden sonra istihbaratla ilgili paylaşıma önem verildiği açıklandı. Biz böyle bir yapı oluşursa tabii istihbaratla turşu kurmayacağız. Sınırın ötesinde ABD uçakları uçuyor. Başka uçanlar var. Koordine edilmezse birbirimizle de çatışırız. İstenmeyen şeyler olabilir. ” Kamuoyuna “üçlü mekanizma” diye yansıyan tanımlamanın doğru olmadığını söyleyen Büyükanıt, “Bunu Ergin Saygun Paşamız da söyledi. Bizim Ralston’dan kalan bir kuşkumuz var. Bu hiçbir zaman bir mekanizma değil, kırmızı telefonla iletişim gibi bir durum” diye konuştu. Büyükanıt, ErdoğanBush görüşmesiyle ilgili olarak ayrıca şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu tür üst düzey görüşmelerin politik, diplomatik ve askeri yönü vardır. Ben askeri yönüne, ErdoğanBush’un basın toplantısına bakıyorum. Başkan Bush’un konuşması tamamen istihbarat üzerine kurulmuştu. Tabii istihbarat önemli. İstihbarat olursa gider orayı, o noktayı tahrip edersin. Operasyon yapılmayacaksa istihbaratı ne yapalım? Turşu kurmuyoruz. Operasyon yapılmayacaksa onun geçerliliği kaybolur.” Büyükanıt, ABD Başkanı Bush’un terörle mücadele için son 5 yıl içinde söylediklerinden de örnekler verdi. ABD’nin teröre karşı önleyici savaşı da gündeminde tuttuğunu anımsatan Büyükanıt, BM kararlarını da anımsattı. Büyükanıt, daha önceki sınır ötesi operasyonlarla ilgili bilgi verirken, bunda temel amacın örgütün ümidini kırmak olduğunu söyledi. Büyükanıt’ın bu konudaki değerlendirmesi Büyükanıt’ın değerlendirme toplantısına Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’la Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Salih Zeki Çolak da katıldı. Büyükanıt, Saygun’un ABD gezisine katılmasını “terörle mücadeleye verdiğimiz önem” diyerek yorumladı. SORULARI DA YANITLADI ‘Laf olsun diye yapılmaz’ Şu anda operasyon yetkisi elinizde mi? Kamuoyunda bu konuda değişik yorumlar yapılıyor... Bu siyasi bir karardır. Bize 24 Ekim’de yazı yazıldı, 1 Kasım’da da yanıt verdik. Gecikme var mı? Bizim açımızdan yok... Büyük bir operasyonun olmayacağı, nokta operasyonlarının olacağı söyleniyor. Dogru mu? Biz operasyon yapmak için operasyon yapmayız. Laf olsun diye operasyon yapılmaz. Ben 12 Şubat’ta ABD’de düzenlediğim basın toplantısında böyle demiştim. O görüşteyim. Operasyonu ABD’ye niye soruyorsunuz diyenler var. Ben, Kara Kuvvetleri Komutanı iken ABD gezisine çıktığımda bir yazar icazet almaya gidiyor dedi. Hemen yanıt verdim. Biz icazeti yasalardan, halkımızdan alırız. Bu kez durum Irak’ın içinde bulunduğu ortamdan kaynaklanıyor. Koordinasyon için. Operasyonun boyutlarıyla ilgili bilgi verebilir misiniz? O ancak hükümetten direktif aldıktan sonra olur. Irak’a operasyon için geç kalındığını düşünüyor musunuz? Benim bir felsefem var; hiçbir şey için geç kalınmış değildir... İstihbarat paylaşımını açar mısınız? Henüz kesin bir durum yok. Kamuoyunda ABD ile güven bunalımı olduğuna ilişkin yaygın bir kanı var. Sizce de öyle mi? Siz terörle mücadelede ABD’ye güvenim tam diyebilir misiniz? Bu öyle bir konu ki... Düşüncelerim var... Sizin yerinizde olsam, ben de bu soruyu sorarım. Biz düşman kazanmaya değil, dost kazanmaya çalışıyoruz. Bu konuda toplumda negatif duygular var. Resmi ağız olarak konuşmak istemem. Burada tam anlaşılmayan bir şey var. Bu bir mekanizma mı ya da yeni bir iletişim biçimi mi olacak, nedir? Onlar henüz belli değil. Zaten bizim amacımız da bir oyalama duygusu içinde olmamak için bu istihbarat paylaşımının yapılması. Dediğim gibi bu aynı zamanda ABD ile koordinasyon meselesi... Yani istihbarat olursa koordinasyon için mi? ABD böyle bir operasyona taraf mı? Bush basın toplantısında bu konudaki soru üzerine, hipotezler üzerine konuşmayacağını söyledi. Onların görüşü... DTP kongresini nasıl yorumluyorsunuz? Biz olayın şiddet boyutuyla ilgiliyiz. Terör olayını çok boyutlu halden çokuluslu hale getirmek isteyenler var. Bu tehlike var. Ben muhatap olup tartışmaya girmem. Ama toplumu çatıştırma noktasına gelinmemeli, bu çizgi çok önemli. Ben ayağım hep frende konuşuyorum. Ayağımı frenden çeksem, bütün duygularımı söylesem... Kızgınlıklar artar... Sanıyorum en kötü senaryo bu olur... Türk Silahlı Kuvvetleri’ne göre şu anda Barzani düşman mı? Ben bu konudaki görüşlerimi söylemiştim. Belli. Bu gruplar şu anda teröre destek veriyor. Bu nedenle de ben onlarla görüşmeyeceğimi söyledim. Görüşmek isteyen de görüşür. 1997’de Barzani peşmergelerini Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emrine vermişti. Neden? Çünkü KYB ile PKK bir olmuş, Barzani’yi yok etmeye çalışıyordu. Nereden nereye... Oradan buraya geldik... ABD şöyle: “Hiçbir zaman askeri operasyonlarla terör örgütünü tümüyle bitiremezsiniz. Çünkü terör olayı günümüzde küreselleşmiş çok boyutlu hale gelmiştir. Geçmişteki sınır ötesi operasyonlarda aldığımız sonuçlarla terör örgütünün umudu büyük ölçüde kırıldı. 1992, 1995 ve 1997’deki üç büyük sınır ötesi operasyonda 8750’den 4000’lere kadar yarı yarıya düşürüldü.” Bugün sınır ötesi operasyon tartışmalarına bakıldığında Türkiye içinde ikili bir bakış olduğuna dikkat çeken Büyükanıt, “Bir grup sakıncalı buluyor, bir başka grup derhal her şey yapılsın diyor. Dışarıda ise hemen herkes karşı. ABD’nin terörle mücadelesine hak verenler konu Türkiye olunca tavır değiştiriyorlar. Bu çifte standart bizim en çok dikkatimizi çeken durumlardan biri” diye konuştu. Büyükanıt, ünlü araştırmacı yazar Andrew Mango’nun Türkiye’nin Te rörle Savaşı adlı kitabının İngilizcesinin, “Türkiye’nin Terörle 40 Yıllık Yalnız Savaşı” olduğunu anımsattı, bu kitabı gazetecilere hediye etti. AĞLICA’DA ÇATIŞMA 36 SAAT SÜRDÜ Büyükanıt, Güneydoğu Anadolu’nun, özellikle sınır bölgesinin arazi yapısının, görmeyen kişinin tahmin edemeyeceği kadar zorlu olduğunu söyledi. Gabar Dağı’nın 40 kilometre genişliğinde, 30 kilometre derinliğinde 1200 kilometrekarelik bir alan olduğunu, normal arazide 2 saatte alınan yolun burada 6 saatte alındığını söyleyen Büyükanıt, Dağlıca saldırısıyla ilgili şu bilgileri verdi: “21 Ekim gece yarısında 3 koldan saldırıyorlar. Çatışmalar 36 saat devam ediyor. Saldırı birliği yapılmıyor. Dağlıca’daki taburu koruma unsurlarından birine yapılıyor. Oradaki ufak grup müthiş D bir mücadele verdi. Asteğmen ilk anda yaralandı. Bir sıhhiye onbaşı müdahale etti, asteğmen görevini bırakmadı. Onu üstün cesaret madalyası ile ödüllendireceğiz.” SORUŞTURULUYOR söyleyen Büyükanıt, “Bu vatanın her vilayeti bizim için eşittir, kutsaldır. Türk Silahlı Kuvvetleri etnik kökene göre hareket etmiyor” dedi. EHMETÇİKLE TERÖR MÜCADELESİ OLUR Büyükanıt, terörle mücadele yöntemine ilişkin olarak bazı kesimlerin “profesyonel ordu”dan söz ettiğini anımsattıktan sonra şunları söyledi: “Bu elbette düşünülebilir. Şu anda Türk Silahla Kuvvetleri bütçeden önemli bir pay alıyor. Ama profesyonelleşme olursa bu payın iki katına çıkması gerekir. Bu olayın bir yönü. Ama asıl olan Mehmetçiğin vatan sevgisidir. Kurtuluş Savaşı’nı da bu Mehmetçikle yapmadık mı?” Terörle mücadele için verilen eğitimin çok önemli olduğunu söyleyen Büyükanıt, “Bunu kimi gezilerde siz de gördünüz. Biz Mehmetçiğe sonuna kadar güveniyoruz” dedi. 8 ER ÖNYARGISIZ M Büyükanıt Dağlıca saldırısı sırasında kendileriyle irtibatın kesildiği 8 erle ilgili idari soruşturmanın devam ettiğini söyledi. Soruşturma tamamlanmadan hiçbir yorumda bulunmak istemediğini söyleyen Büyükanıt, “Onları şimdiden suçlu ilan etmek çok büyük yanlış olur. Kusur var ise onun yasalardaki karşılığına göre yargılama yapılır. Kimi yayın organlarında bu çocuklar için esir tanımı kullanıldı. Bu çok yanlış. Cenevre sözleşmesinde kimlere esir deneceği çok açık ifade edilmiştir” dedi. 8 askeri doğum yerlerine göre yorumlamanın da büyük hata olacağını Federe devlet yaşayamaz Irak’ın şu anda üniter bir devlet olduğunu söylemek mümkün değil. Parçalanmış bir Irak’ın kuzeyindeki oluşum bizim için ne ölçüde tehdit olur? Barzani, niyetini yıllardır söylüyor. Şu anda Irak’ı üniter olarak göremeyiz. Örneğin Bağdat’taki parlamentodan petrol kanunu geçmedi. Ama Kuzey Irak yönetimi kendi petrol kanununu çıkardı. Bir Amerikan şirketine verdi. Benim Irak’taki duruma ilişkin şu aşamada gördüğüm o ki; orada federe devlet olmaz. Olamaz, yaşayamaz. Tarihte de bunun örneği yok. Ne deniyor? Gevşek bir federasyon. Böyle bir devlet yaşamaz. Eğer ABD çekilecek olursa, kurulacak mekanizmaya göre kuzeyden güneye müdahale edilebilecek, güneyden kuzeye edilemeyecek... Bu yaşama geçecek şey mi? Şu anda bile öyle bir yapı var ki, Kuzey Irak yönetimi merkezi hükümete kimi konularda direktif veriyor. Bunun kalıcı olması mümkün değil. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Basın terörle mücadelenin en önemli unsurlarından biri Büyükanıt, değerlendirmelerinin basınla ilgili bölümünde, “şimdi sıra sizde” dedikten sonra şöyle devam etti: “Ben yeri geldikçe söylerim. Basın, toptan tüfekten, pek çok güçten daha önemlidir. Terörle mücadelenin başlıca unsurudur. Ben, eleştiriden gocunmam, yararlanırım. Ama önyargısız ve bilgiye dayalı eleştiri olacak. Basınla ilgili iki hususa değineceğim. Bunu kesinlikle eleştiri olarak görmeyin. Bunlar terörle mücadelemizi kolaylaştıracak unsurlardır. Birinci unsur, şehit cenazeleri. Bu haberdir. Bizim şehitlerimizi saklamak gibi bir yaklaşımımız asla olamaz. Ama örneğin bir şehidin babasıyla ilgili görüntüyü defalarca döne döne yayımlarsanız, aynı sahneyi sürekli verirseniz, toplumun psikolojisini etkilersiniz. Aynı görüntünün art arda 20 kez verildiği yayınlar oluyor. Bir de dramatize etme, hayat hikâyesi, bu kadar gün sonra terhis olacaktı gibi yayınlar eklenince inanın bu, terör örgütünün çok hoşuna gidiyor” Büyükanıt ikinci unsuru da şöyle açıkladı: “Terör örgütü PKK, çeşitli haber kaynaklarına sahip. Frat News, Roj TV gibi. Bazı yayın organlarımız bunlardan bilgi alıp kaynak da vermeden haber olarak aktarıyor. O zaman haber sanki çok doğruymuş gibi sunuluyor. Kaynak söylense, belki de haberin ağırlığı olmayacak. 8 askerimizin teslimiyle ilgili olarak önce Reuters’e teklif götürdüler. Reuters, terör örgütünü besler diye düşündü ve teklifi reddetti. El Cezire’ye teklif ettiler. Değişik etkilerle o da reddetti. Sonra bu görüntüleri bizim medyamızın Roj TV’den alıp koyması olacak şey mi? Elbet, teslimde olanların gösterilmesi, terör örgütüyle kimlerin bağlantılarının olduğunu ortaya koyması bakımından önemli ama...” Dağlıca ile ilgili basına geç bilgi verildiğine ilişkin eleştirileri dile getiren Büyükanıt, “Saat 2’de ilk bilgileri koyduk. Neden? Çünkü doğru bilgi vermemiz gerekiyordu. Genelkurmay Başkanlığı’nın hata yapma lüksü yoktur” dedi. Büyükanıt, toplumsal bir gerginlik döneminden geçtiğimizi anımsattıktan sonra şöyle devam etti: “Eğer habercilikte gerekli hassasiyet gösterilmezse gerginlik kutuplaşmaya dönüşebilir. Bu da iç çatışma tehlikesini gündeme getirir. Terör örgütünün en büyük isteği bu.” HALKA TEŞEKKÜR Büyükanıt değerlendirmelerinin sonunda Türk milletine çok güvendiğini belirterek şunları söyledi: “Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, tarihimizin hiçbir diliminde bugünkü gibi aynı anda böylesine yoğun sorunlarla karşı karşıya gelmedik. Halkımızın bu sorunlar karşısında duruşu, duygu ve düşünceleri gerçekten mükemmel. Şehit ailelerinin metaneti gerçekten beni çok etkiliyor. Terör örgütü bunu bildiği için kendi elemanlarına psikolojik olarak çok güçlü oldukları havasını veriyor. Geçmiş yıllarda bir örgüt mensubunun sorgusuna katılmıştım. Neden eline silah alıp dağa çıktığını sordum. Her yıl 5 bin asker öldürdüklerini, bunun sonunda ekonominin kötüye gideceğini, halkın isyan edeceğini ve kendilerinin kazanacağını söyledi... Ama görüyorsunuz, şehit ailesi ‘Vatan sağ olsun’ diyor.” BENİ EN ÇOK DİYARBAKIR’DA SEVERLER 8 erin doğum yerleri konusunda bir tartışma başladı. Bir de köstebek olduğu söyleniyor. Bunlara ne diyorsunuz? Ben böyle bir önyargıyı kesinlikle reddediyorum. Köstebek konusunda dediğim gibi soruşturma bitmediği için bir şey söyleyemem. Hassas bir durum. Biz kesinlikle etnik kökene bakıp karar vermiyoruz. Bizim en çok önem verdiğimiz konuların başında teröristle yerel masum halkı birbirinden ayırmak gelir. Sanıyorum beni Türkiye’nin her yerinde sevenler vardır. Ama belki de en çok sevildiğim yerlerden biri Diyarbakır’dır. Adalet Bakanı başta olmak üzere kimi siyasiler 8 erle ilgili tepki çeken yorumlar yaptılar. Bu yorumları nasıl değerlendirdiniz? Sanıyorum kamuoyu gerekli yanıtı verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle