08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 KASIM 2007 CUMA ÇİZMEDEN YUKARI haberler MUSA KART AÇI MÜMTAZ SOYSAL POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Ödülsüz Anteşambr İLİSTİN ve İsrail liderlerini, bir serbest bölge uzlaşmasını imzalama töreni vesilesiyle de olsa, bir araya getirebilmiş olmak elbet Türk diplomasisinin ve özel kesiminin övülmeye değer bir başarısıdır. Yalnız, unutmamak gerekir ki, bu buluşturma, aslında ay sonu Amerika’nın Annapolis kentinde yapılacak büyük toplantının, diplomatik dille anlatmak gerekirse, bir çeşit “anteşambr”ı, yani asıl tören salonuna girmeden düzenlenmiş bir “ön oda” görüşmesi niteliği taşımaktadır. Yine de, “Büyük Birader”in Ortadoğu politikasına ve diplomatik çabalarına önemli bir katkı sayılabilir bu. O zaman, sormak gerekmez mi: Türkiye çabalarının karşılığını, hak ettiği ödülü alabiliyor mu? Öyle bir ödül olmalı ki verilmesi gereken, ülkenin şu sıra en önemli sorununa yine Ortadoğu çerçevesinde rahatlatıcı bir çözüm getirebilsin. Heyhat, aynı zamanda “büyük müttefik” olduğu söylenen “Büyük Birader” bu konuda hayli cimri davranmakta, kendi Irak politikasının amaçlarını Türkiye’nin güncel derdinden öne koymakta. Ama itiraf etmek gerekir ki, Ankara terör belasının çözümüne kritik katkıyı getirebilecek olan uluslararası adımın ne olduğunu ve ABD’nin bu bakımdan ne yapabileceğini Washington’a anlatabilmiş değildir. Başkalarına anlatmak şöyle dursun, Türkiye’yi yönetenlerin bu konuyu derinliğine düşünüp kendi aralarında bir karara varıp varmadıkları bile bilinmiyor. Konu, bu sütunda ısrarla belirtildiği gibi, TürkIrak sınırının yeniden çizilmesidir. Geçmişte, Cihan Harbi sonrasının koşullarında İngiltere’yle müzakere edilerek Milletler Cemiyeti’nce Ankara’ya dayatılan o sınırın bugünkü koşullarda işgalci ABD’yle konuşularak Bağdat ve Erbil’dekilere dayatılması gerekmiyor mu? Öyle anlaşılıyor ki, konu bu biçimiyle Başbakan’ın son Washington seferinde de gündeme getirilmiş değildir. Oysa, sınır böyle kaldıkça, o sefer sonrasında Oval Ofis görüşmelerinin büyük zaferi diye sunulan “istihbarat” vaatleri, ne denli “anında, sıcak ve nokta kesinliğinde” olursa olsun, yararsız ve etkisiz kalmaya mahkumdur. Böyle olduğu halde, Ankara’daki siyasilerin askerlerle ciddi olarak masaya oturup bölgeyi bilenlerin gözlemlerini, deneyimlerini ve görüşlerini harita üzerinde konuşarak yeni bir sınır önerisi ürettiklerine ilişkin hiçbir belirti yok. Üretilenler, askerin sınır ötesi harekâtını ertelemeye ve savsaklamaya yarayacak bahanelerden ibaret: AKP yönetiminin Washington’ı tedirgin edecek herhangi bir politika oluşturmaktan çekindiği, oradan gelecek öğütlerle ve işe yaramaz işbirliği vaatleriyle oyalanmayı tercih ettiği açıkça belli oluyor. Böyle bir sınır değişikliği isteği ve planı onların havsalasını ve çapını aşan bir adım olsa gerek. [email protected] Güneydoğu Notları bizim dostumuz; ABD bizim bir tanemiz, canımız, ABD ciğerimizdir!.. Ne biz ABD’siz yaparız ne de ABD bizsiz!.. Tayyip Bey, kuş gibi uçtu, Washington’da Beyaz Saray’a gidip, Bush’la görüştü... Ne mi görüştü? PKK’yi... Sözde Ermeni soykırımını... Barzani’yi... İran’ı... Sonuç? Sonuç yok!.. Kuru fasulye, nohut, bulgur, kömür dağıtarak necip milletimize “sadaka ekonomisi”nin ne olduğunu öğreten, dini bütün Nakşi Tayyip Bey’in, İskenderpaşa Dergâhı’yla Kasımpaşa arasında gide gele “siyaseti” öğrendiğinden hiç kuşkum yok!.. Kadınlarımız TV ekranlarının karşısında sabahları yemek yaparken Seda Hanım’la vakit geçiriyor, erkeklerimiz de kahvelerde okey oynuyor. Nerede mi? Şanlıurfa’da, İstanbul’da, Diyarbakır’da, Edirne’de, Denizli’de, Konya’da... Şanlıurfa’da Mehmet Faraç’la dolaşırken sağıma soluma baktım, neredeyse 20 çocuk peşimizde. “Parlatalım ağabey!” “Sadaka ekonomisi”yle ayakta duran bir toplum “tarikatların şemsiyesi” altında ABD desteğiyle daha ne denli ayakta kalacak merak ediyorum... ABD ve AB’de AKP ve Fethullah için yazılıp çizilenleri bir okuyup görseniz aklınız durur... AKP = Fethullah Gülen... Nakşilerle Fethullahçılar arasındaki bu bağı ABD kurdu, AB benimsedi... Eh Barzani de Nakşi olunca yeme de yanında yat!.. Canımız, ciğerimiz ABD’nin son kıyağı Temsilciler Meclisi’nin “Şu Ermeni Soykırım Yasası’nı bir an önce çıkaralım, Türkleri yola getirelim” dediği, “Askerlerimiz Kuzey Irak’a girsin mi girmesin mi “diye tartıştığımız günler de oldu... ??? O günlerde ABD, Türkiye’ye savaş gemisi verdi... Bağıştan ve savaştan Türkiye 480 milyon dolar kazandı... Nerede bizim ulusal onurumuz beyler, paşalar nerede? Deniz Kavukçuoğlu “Amerikan Gemileri”ni anlatan güzel yazısında şöyle dedi: “ABD Kandil Dağı’nı Akdeniz’in ortasında bir adacık mı sanıyor?” Aynı günler İngiliz ve Fransız gazeteciler Kandil Dağı’nda PKK’nin liderleriyle röportaj yaparlarken Barzani de şu açıklamayı yapıyordu: “Biz PKK’nin liderlerinin nerede saklandığını bilmiyoruz...” Soros Çocukları, İkinci Cumhuriyetçiler, Mandacılar bu olup bitenleri seyrediyor, “Aman ha Barzani’yi sevelim” derken Fethullahçı Kürtçüler “Barzani bizim kardeşimiz” diye TV’lerde konuşabiliyorlardı... Barzani, Talabani ve onların Türkiye’deki ayakları kapitalizmin ve emperyalizmin maşaları değil mi? Kapitalizm bizi yutar, emperyalizm ise boğar... Deniz Gezmiş’i anımsıyorum bir haziran sabahında... “Yaşasın tam bağımsız Türkiye, kahrolsun Amerika!” Sonra Ahmed Arif’i... “İşte kan tutmuş korsanlar, Haramla beslenmiş azgın, Düzmece peygamberler Ve cüceleri Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı, İşte bir kez daha Bu can bendeyken, Delin, divanenim işte Uuuuy gelin...” ??? İşsizlik ve yoksulluk... Güneydoğu’da geleceğe ilişkin umut yok!.. Şanlıurfa’da, Diyarbakır’da, Batman’da “umut yoksulun ekmeği, aşı” değil artık... İşsizlik oranı yüzde 30’larda... Ayda 500 YTL’ye geçinen ailelerin oranı ise yüzde 85’e ulaşıyor... Okuma yazma bilmeyen çocuklar çığ gibi büyüyor... Birleşmiş Milletler Mayın İzleme Komitesi’nin resmi verilerine göre ağırlıklı olarak Van, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa, Tunceli, Mardin, Batman, Diyarbakır, Gaziantep ve Hatay hâlâ mayınlı bölgeler... GAP kapsamında neler yapıldı bugüne dek? 9 kenti kapsayacak geniş eylem planı nedense yaşama geçmiyor; ŞanlıurfaGaziantep otoyoluyla, SilopiŞanlıurfa duble yolu bir türlü bitirilemiyor... Gaziantep dışında her kente teşvik var ama yatırımcı yok... GAP önemsenmedi siyasal iktidar tarafından... Bugün tüm sulama yatırımlarının bitirilmesi için 16 milyar dolara gereksinim olduğu biliniyor... Harran Ovası’ndayım... Sağım ve solum uçsuz bucaksız pamuk ve mısır tarlaları... Türkiye 6 yıl önce pamuk ihraç eden bir ülkeydi, şimdi ithal eden ülke oldu... Gerisi masal!.. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 F Cezaevlerinde 27 bin Türk varken, üniversitelerdeki Türk öğrenci sayısı sadece 24 bin Almanya’daki acı tablo Mehlika AKGÜN Almanya’daki Passau Üniversitesi’nde okuyan yabancı öğrencilerin vekili Mert Gülbahar, 3.2 milyon Türk nüfusuna sahip olan Almanya’da, yükseköğrenimlerine devam eden Türklerin sayısının ise 24 bin olduğunu belirterek “Almanya’da yükseköğrenim gören Türklerin 6 binini Türkiye’den yükseköğrenim için gelen öğrenciler oluşturuyor. Buna karşılık cezaevlerindeki Türklerin sayısı 27 bin. Türklerin Alman toplumuna entegresinde yaşadığı problemlerin en önemli nedeni eğitimsizlik” dedi. Passau Üniversitesi Yabancı Öğrenci Vekili Mert Gülbahar, Almanya’da yaşayan yurttaşlarımız ve Türkiye’den Almanya’ya yükseköğrenim için giden öğrencilerin sorunlarıyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Gülbahar, “Almanya’da yükseköğrenimde eğitimlerini sürdüren Türklerin sayısı yaklaşık olarak 24 bin, cezaevlerindeki Türklerin sayısı ise 27 bin. Eğitimsizlik, Türklerin Alman toplumuna entegresinde yaşadığı problemlerin en önemli etkeni” dedi. Almanya’da eğitimini sürdüren 24 bin kişinin 6 binini Türkiye’den gelen yabancı öğrenci statüsündeki kişilerin oluşturduğunu dile getiren Gülbahar, 3.2 milyon Türk nüfusuna sahip Almanya’da, yükseköğrenimlerine devam eden kişi sayısının ise 18 bin olduğuna dikkat çekti. AKADEMİK BAŞARI YÜKSEK Görünen olumsuz tablonun aksine, diğer öğrenci gruplarının başaramadığı bir seviyede Türk öğrencilerin akademik başarılarının dikkat çekici boyutta olduğunu sözlerine ekleyen Gülbahar, “Türk öğrenciler, içinde yaşadıkları ülkenin yerlileri kadar akademik başarılara imza atmakta, kurdukları sosyal ilişkileri ile Almanların takdirini kazanmakta. Bunun yanı sıra ‘Türk Öğrenciler Birliği’, ‘Türk Öğrenci ve Akademisyenler Birliği’ gibi derneklerle örgütlenme adına yararlı işler de yapılıyor” diye konuştu.Gülbahar, gelecek yıl Almanya’nın saygın üniversitelerinde eğitim veren profesörlerle sözde Ermeni soykırımı konusunda paneller düzenleyerek Türkiye’nin haklılığını Avrupa’ya duyurmaya çalışacaklarını söyledi. hürriyet renkli ilan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle