08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTA C Miyase İLKNUR Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:[email protected] Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Editör/ Redakteur: Gonca Kanber Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) Nice yıllara İrené Melikoff nsan yaşamı, kendisinin dışında gelişen olaylar, hoş olan ve olmayan tesadüflerin kurguladığı uzun metrajlı bir filme benzer. Bu filmin başrol oyuncusu, tartışmasız insanın kendisidir. Ancak yönetmeni ve senaryo yazarı, birden çok ve belirsizdir. Kimi zaman oyuncusu olduğu filme müdahalelerde bulunsa da aslında tümünde belirleyici olması olanak dışıdır. Finalini ve süresini belirlemek ise imkânsız. İnsana düşen, yaşamın kendisine biçtiği rolü oynamaktır sadece. Prof. Dr. İrené Melikoff da işte bunu yaptı, Rusya’da başlayıp ParisTürkiye ve Strasbourg üçgeninde süregiden aksiyonu bol bir macera filminde başrol oynadı. Çok renkli, çok kültürlü bir 90 yılı geride bıraktı Melikoff, başarılı oldu, tutkulu aşklar, ihanetler yaşadı… Bilimsel bir çalışma için yola çıktı, Anadolu’da uzun bir zaman tüneline girdi. Anadolu insanı da işte bu tünelde geçirdiği zamanla, AlevilikBektaşilik konusundaki çalışmalarıyla tanıdı Melikoff’u. Peki, bilim dünyasının alanında bir otorite kabul ettiği İrené Melikoff'un bizlerle tanışmasını kime ya da kimlere borçluyuz acaba? Doğduğu gün devrim yapan Bolşeviklere mi, devrim gecesi ülkeyi terk etme kararı alan petrol kralı babasına mı, üniversite yıllarında Heterodoks İslami akımlar konusunda ufkunu açan hocası Louis Massignon’a mı, çalışmaları sırasında karşısına çıkan Ebu Müslim Horasani’ye mi? Yoksa uzun uğraşılara karşın bir türlü ulaşamadığı Alevi ve Bektaşilerin kapısını ona açan bir afişe ya da o afişteki adrese gittiğinde tanıdığı ve daha sonra yaşamında büyük yer tutan Hasan Yeşilgül ile ünlü halk ozanı Feyzullah Çınar’a mı? Galiba hepsine birden... Aslına bakılırsa, Me İ likoff’la hocası Louis Massiggündür, doksan yaşında... Unutkanlıktan yakınsa da yakınları non’ın yaşamları arasında paralellikler var, Massigbiliyor ki, buna ilgi alanları dahil değil... Bektaşilik ve Alevilik hakkında yeni non yaşamını Hallacı bilgilerini, eskileriyle ölçerken bir an bile duraksamıyor... İrené Melikoff’u iki Mansur’a, Melikoff da AlevilikBektaşilik’e adadostu, Server Tanilli ve Miyase İlknur anlattılar, yaşama coşkusunu mış. Sufilik ve batıni akımların ve tutkusunu... peşinde oradan oraya savrulmuş. Kâh Himalayalar’ın tepesindeki Alamut Kalesi’ne tırmanmış, kâh bir Altay Dağları’nın karlı zirvelerine iki karılı Altaylı Bir Ankara seyahatinıyla oraya koştu. Son yıllarda kençobanın üçüncü karısı olma teklifi bile mizde, havalimanının lokantasında disinde unutkanlık başladığını söylese de ondaki araştırma tutkusunu frenleyemeçok sevdiği Hünkarbeğendi yebu, yıllardır araştırdığı ve üzerinde çalışmiş. Sıvas, Maraş derken Anadolu’daki meyi, ismimiz okunarak uçatığı konuları kapsamıyordu. Son karşılaşAlevi bölgelerini bir uçtan bir uca dolaşğa çağrılana kadar sürdürmalarımızdan birinde Alamut Kalesi’ne mış. Önceleri evlerine mihman olmuş Alemüştü. Ürgüp’teki bir semnasıl çıktığını anlatınca, Tahtacı Alevilevilerin, sonra da gönüllerine; evdeki mihpozyum sırasında hastalığına rine ait “Alamut Semahı”nın Hasan Sabmanlığı geçiciymiş, gönüllerdeki ebedi. ve uyarılara aldırmaksızın bah ve Alamut’la bir ilişkisi olup olmadı“AlevilikBektaşilik artık benim bir par300 küsur merdivenle Ihlara ğını sormuştum. Bu semahı hiç duymadıçam oldu” diyor, “herhalde ben de onlaVadisi’ne inip çıkmış, sonra iki ğını ve mutlaka dinlemek istediğini söylerın bir parçası oldum”… gün ateşler içinde yatmış, yine mişti. Ertesi gün buluştuğumuzda ben kaMelikoff’un 81. doğum gününü İstande Kayseri’de birkaç saat soluksedi getirmeyi unutmuştum, ama o unutbul’da kutlamıştık. İlhan Selçuk’un, “Balanıp kenti gezme isteğinden mamıştı… Başka bir gün sohbette söz yan Melikoff, babanızın zamanlaması vazgeçmemişti… Önceki yıl da Hurufiliğin önderi Fazlullah’a geldi. Humüthiş. Ekim devriminin gecesi doğma“Hastayım” sızlanmalarını unurufiliğin Alevilik üzerindeki etkilerini konızı babanız nasıl ayarladı acaba?” şeklintup Gökova Körfezi’ndeki Sedir nuşuyorduk. Merak edip sordum, “Aledeki takılmasına kahkahalarla gülmüş ve Adası’nda bulunan antik tiyatro ve vilerde çok yaygın olan Feyzullah adı acasonra “Kimbilir belki de annem ayarlaApollon Tapınağı’nı, kıyı ile tarihi ba Fazlulla’'ın dönüşmüş şekli mi?” Dümıştır” diyerek kontr bir espri yapmıştı. kalıntılar arasındaki uzun yolu yüşündü ve “olabilir” dedi. Akşam ayrılır82. doğum gününde ise Strasbourg’da rümeyi göze alarak bizlerle gezmişken, “Hayallah, Fazlullah ve Feyzullah… birlikteydik. Kızları, torunları, geçen yıl ti. Neden olmasın? Daha önce niye aklıma kaybettiği sevgili damadı Kasım Yeşilgül Her zaman bakımlı, her zaman şık gelmedi ki?” diye kendi kendine konuşuile onur başkanı olduğu AleviBektaşi bir kadındır İrené Melikoff. Rus asıllı yordu. İşte o zaman anladım ki, “unutuKültür Enstitüsü’nün yönetim kurulu olan annesine benzer. Biriyle buluşacayorum” diye sızlanmasına karşın üzerinbaşkanı Gülizar Cengiz’in de olduğu sofğı ve dışarı çıkacağı zaman itinayla süslede çalıştığı konularla ilgili en küçük ayrınrada kendi hazırladığı yemekler ve şarapnir. Ev hali dışında onu kimseler bakımtıyı bile unutmuyor. la kutlamıştık. sız görmemiştir. Her kıyafetine uygun bir Son yıllarda ne zaman karşılaşsak hasArtık emekli olan Melikoff, gözlerinin şapkası vardır. Strasbourg’da üniversite talıklarından yakınan Melikoff’u, canlaniyi görmemesine ve artık bastonsuz yürümahallesinde kedileriyle birlikte yaşar. En dırmanın ve ayaklandırmanın sihirli foryememesine karşın bilimsel çalışmalardan mutlu olduğu anlar torunları ve kızlarıymüllerini artık keşfetmiştik: İlgisini çeken hiç kopmadı. İlgi duyduğu konularla ilgila birlikte olduğu andır. Nice yıllara İrekonularda yeni şeyler keşfetmek, görmeli nerede bir bilimsel sempozyum ya topné Melikoff, sizi bizlere tanıştıran bütün diği yerleri gezmek ve sevdiği yemekleri lantı olsa öğrencilik yıllarındaki heyecatesadüflere selam olsun. yemek… Bunlar için Fizan’a bile gider. Türkolog Prof. Dr. İrené Melikoff dört İrené Melikoff üstüne Server TANİLLİ elikoff, sonradan anne ve babasından duyduğu bir kaçış hikâyesini, sanki kendisi de görmüş gibi heyecanla anlatır. Rusya’da Ekim Devrimi’nin gerçekleştiği gündür. Bolşevikler iktidara gelmişlerdir, tarih, eski Rus takvimine göre 25 Ekim7 Kasım 1917. Yalnız bir halkın değil, insanlık tarihinin de dönüm noktalarından, Stefan Zweig’ın deyimiyle “yıldızın parladığı an”lardan biri. Söylemeye gerek yok; bir ana baba günü. Aynı gün, Petrograd’da, petrol krallarından baba Melikoff’un 40 odalı konağında, bir kız dünyaya gelmiştir: Annesi gibi güzel, Slav şarışını tombul bir bebek. Adını İrené koyarlar yavrunun; geleceğin ünlü Türkologu İrené Melikoff’tur bu. ….… Aile, 1919’da Fransa’ya gelerek, kesin olarak Paris’e yerleşir. ……. İrené, ilk ve ortaöğrenimini Paris’te yapar. Aile “cultivé” bir aile olduğundan, yetişmesi için hemen hemen bütün koşullar hazırdır. İngiliz mürebbiyesi vardır; İngilizce ilk dili olur. Evde Rusça konuşulduğundan, onu öğrenmek için ayrı bir çabaya gerek yoktur. Okulda ve çevrede konuşma dili, doğallıkla Fransızcadır. Baba Azeri olduğundan, eve gelip giden ahbaplarından Azeri Türkçesine aşinalık başlar. İrené, Paris’te liseyi bitirdikten sonra, yüksek tahsilini, Paris Edebiyat Fakültesi'nde (Sorbonne) tamamlar. Aynı zamanda, Paris’te Ecole Nationale des Langues Orientales Vivantes’ın Türkçe ve Farsça bölümünden mezun olur. Ünlü hocaları vardır: Türkçeyi Jeari Deny ile Adnan Adıvar’dan öğrenir. Farsçayı Henri Masse’den elde eder, Claude Cahen’le Louis Massignon da hocaları arasındadırlar. Önce Sorbonne’daki Ecole Pratique des Hautes Etudes’den Umur Paşa Destanı adlı çalışmasıyla diploma alır. Onu izleyen la Geste de Melik Danişmend adını taşıyan teziyle edebiyat doktoru unvanını kazanır. Böylece, uzmanlık yaşamı başlar. Kendisini Türkoloji’ye yönelten nedenler vardır. Ailesi bakımından küçük yaşından beri Doğu ile teması olmuştur, babası, Azeri edebiyatının yanı sıra Fars edebiyatını da çok iyi bildiğinden, kütüphanesinde bu konuda yığınla kitap bulunuyordu. Örneğin 14 yaşında Hafız Divanı’nı babasının kütüphanesinde bulur ve okur. Ömer Hayyam ve Sadî Şirazi için de öyle olur. Kendisini Doğu dünyasına “initié” eden önce bunlar olmuştur, bir de, babasının güzel sesiyle söylediği Azeri türküleriyle, çok zengin Kafkasya hatıraları... 18 yaşında Halide Edib’in M İrené Melikoff annesiyle... İrené Melikoff’un babası... Ateşten Gömlek’ini okur; bu kitap Atatürk’e karşı bir büyük bir hayranlığa götürür kendisini. Bunlar gibi, yüksek tahsilini yaparken hocaları olan özellikle Jean Deny ile Louis Massignon ve Henri Masse’nin de, meslek yaşamının ana çizgilerinin çizilmesinde büyük rolleri olur. Türk dilinin derinliğini ve yetkinliğin Jean Deny’den öğrenirken, Louis Massignon da, kendisini Sufliğe çeker. Meslek yaşamının gelişmesinde, başka ünlü kişilerin etki ve yardımlarını görecektir. Bunlar arasında Salih Zeki Aktay’ı, Ömer Lütfi Barkan’ı, Faik Reşit Unat’ı, Fuat Köprülü’yü özellikle zikretmeli. Barkan’dan bahsederken, “Onun ölümü yalnız kültür dünyası için değil, benim için de büyük boşluk oldu” der; Bektaşiliğe ve Aleviliğe merakını uyandıran da, başta Fuat Köprülü olmuştur. Melikoff, bilimsel incelemelerine, Türk “epik” edebiyatı ile başlar ve giderek Türkİslam bâtinî edebiyatında derinleşir. Kendisini bâtınî edebiyata çeken Abu Müslimname olur. Bu konuda, Abu Müslim, le “PorteHache” du Khorassan dans la tradion epique turacoiranienne adlı bir kitap yazar ki, meslek hayatında pek önemli olduğunu söyleyecektir. 1969 yılı, Melikoff'un yaşamında bir büyük dönüm noktası olur. O yıl Bektaşilik üzerinde araştırmalarda bulunurken Alevi dünyası ile karşılaşır. Bir “révolution”dur bu onun için, “manevi bir uyanış” da diyebiliriz; çünkü, bütün yaşamına olduğu gibi, fikri yaşamına da yeni bir yön verir bu. İşte, o tarihten başlayarak çalışmalarında temel konusu, Bektaşîlik, Alevîlik ve Kızılbaşlık olacaktır…. … (Server Tanilli’nin, İrené Melikoff’un 1994 yılında basılan “Uyur İdik Uyardılar/AlevilikBektaşilik Araştırmaları” kitabına yazdığı yazıdan alınmıştır)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle