18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Üniveritesi Filoloji İspanya’dan tatil beldesi... CoğrafyaTarih Fakültesi’nin düzenlediği "Türk Günleri"nde güzel bir sunum yaptı ve Cemal Nadir’in mizah gücünü kullanarak Türk kamuoyuna, Almanya ve İtalya’nın İspanya İç Savaşı’na ve Franco’nun zorbalığına katkılarını çizgileriyle sergilediğini dile getirdi. Yerel gibi görünen ama tüm Avrupa’yı derinliğine etkileyen bir zorbalığın öyküsüdür İspanya İç Savaşı. Prof Uriarte Avrupa’daki bu can pazarına karşın Atatürk’ün "ne pahasına olursa olsun barışı devam ettirmeye" çalıştığını söylerken tüm Avrupa’daki faşist idarelere karşın Anadolu topraklarında Avrupa’nın reddettiği Cumhuriyetçi rüzgarları estirdiğinin altını çiziyordu. "Türk Günleri" Türk sinemasının eşliğinde sürerken on yıldan bu yana İspanya’da oturan ve üniversitede Türkçe dersleri veren Prof. Dr. Gül Işık kadın haklarından söz Büyükelçimiz Müsteşarı Ayhan Enginar da vardı. ederken sürecin tarihsel evrimini anlattı. Altını çizdiği Enginar Türkiye’nin Avrupalılığını tartıştı. 15. önemli husus Müslüman bir toplumun laik olmaktaki yüzyıldan bu yana Avrupa kıtasındaki konumunu zorluğuydu. Ancak Atatürk gibi bir dahinin ortaya anlatarak söze başlayan Enginar, "1856 Paris Barış attığı devrimlerle "kadınlara önde gelen bir rol" Konferansı’nda Avrupalı olarak tanınmasına karar verilmişti. Prof. Işık, Tanzimat’la birlikte kadın verilmiştir" dedi. Enginar, ülkemizin 1949’da kurulan haklarına bir açılım sağlanmaya çalışılmışsa da PanAvrupa siyasi örgütü olan Avrupa Konseyi’ne dönemin karakterine aykırı düşen bu yaklaşımın kuruluş yılında üye olduğunu anımsattı ve Avrupa ancak "1924’te Hilafete son verilmesini izleyen on yıl Konseyi üyesi olarak 1977 yılında, Franco sonrası içinde" sonuca gidebildiğini belirtmiştir. Ayrıca Türk İspanya’nın da aynı örgüte katılmasını olumlu kadının "sosyal ve siyasal haklarına" kavuştuğunun; oyumuzla desteklediğini belirtti. Enginar, AB ile "eşitlikçi ve dengeli bir toplumun hukuksal ilişkilerimizi 1959’daki üyelik başvurumuza ve temeli"nin oluşturulduğunun altını çizen Prof. Işık, 1963’de imzalanan Ortaklık Anlaşması’na kadar yüreği burkularak söz konusu kadın haklarının geri giderek özetledi. Türkiye’nin AB üyeliğine alınmak istendiğini ve kadını yeniden çarşafa ve adaylığının kabulü ve müzakerelerin açılışına giden örtünmeye zorlayan bir anlayışla karşı karşıya dönemde (19992004) ülkemizde gerçekleştirilen olduğumuzu dile getirdi. önemli gelişmeleri anlatan Enginar, 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan müzakere sürecine de değindi ve SPANYOLLARIN BAKIŞI AB üyeliğine kabul edilsin edilmesin Türkiye’nin "barışçı, demokratik, istikrarlı ve medeni büyük bir İspanyollar merakla dinliyorlardı. Kıyılarımız aynı Avrupa ülkesi olduğunu ve öyle kalacağını" denizle ıslanıyor ama Cumhuriyet Türkiyesi’ni pek vurguladı. bildikleri; Türkiye’yi çok da tanıdıkları söylenemez. Böylesi bir günde yazın (edebiyat) gündeme İspanya, uzak komşu mu yoksa? Uzun yıllar gelmez mi! Ayfer Teker, "Türk Romanının Kökeni"ni ülkemizde büyükelçilik yapan Ramon Villanueva o irdeledi. Avrupa’da Cervantes ile başlayan serüvenin kanıda değil. Çünkü Türkiye ve İspanya, ikisi de Türk yazınında Tanzimat’la başladığını söyleyen Avrupa sınırları dışına itilmiş iki ülke. Bir zamanlar Teker, Türkiye’de roman "bir gereksinime yanıt Avrupa’nın Pirene dağlarında son bulduğunu vermek amacıyla Tanzimat yazarları sayesinde ortaya söyleyenler varmış. Dahası, İspanyollar, Hıristiyan çıkmıştır" dedi. Fransız romanından yapılan çeviriler Araplar olarak kabul edilirmiş. Öte yandan irtica iki ve bu çevirilerin Tanzimat yazarları üzerindeki ülkeye de dışarıdan ithal edilmiştir. Fransa, etkileri, Tanzimat yazarlarının roman anlayışları ve İspanya’ya; Amerika da komünizme karşı Yeşil Kuşak romandan beklentileri dile getirildi. Prof Türkkaya savsatasıyla Türkiye’ye. Ramon, "Avrupa önem Ataöv’ün o toplantılarda bulunması ayrı bir tat verdi. kazanmak" istiyorsa Türkiye’yi içine almak Türkiye’nin AB’ye girme konusunda karşılaştığı zorundadır, diyor. İspanya ile Türkiye arasında bu güçlüklerden söz eden Ataöv, "kültürlerarası çatışma bağlamda bir ittifakın gerekli olduğunu; kuzey yada karşıtlık en büyük engel. İslam kültürüne büyük Avrupa ittifakına karşı güney ülkeleri arasındaki bir kuşkuyla yaklaşılıyor. Unutmamak gerekiyor ki ittifak olmazsa olmaz, diye ekliyor ve Türkiye’nin biz laik bir devletiz, çoğunluğumuz Müslüman ama kafaca Avrupalı olduğunun unutulmaması gerektiğini bir İslam toplumu değiliz" dedi. Ayrıca Ataöv, bilgi söylüyor Büyükelçi. Bana göre, Türkiye, İspanya ile noksanlığına bağlı olarak "kökten dinci" İslamcılarla ilişkileri sıcak tutmalıdır. İspanya AB konusunda ve karıştırıldığımızı düşünüyor. Prof. Ataöv bir başka kalkınmışlıkta bize örnek olmalıdır. Yeni neden olarak ekonomik nedeni görüyor. "Yetişmiş Büyükelçimiz Ender Arat ve eşi Ayşe Arat’a çok iş insan açısından güçlü bir ülke olan Türkiye AB için düşüyor. pekala bir tehdit olabilir" diye konuşmasını sürdüren Ataöv, Avrupa’daki "ırkçılık" olayına dikkat çekti ve ÜRKİYE’NİN AVRUPALILIĞI Türkiye’deki "etnik" unsurların çok çeşitli olduğunu; çözülmesi gereken sorunlar arasında "ülkenin "Türk Günleri"nin konuşmacıları arasında C S TRATEJİ 21 güneydoğusundaki terör olaylarının" yer aldığını "bu tür zorluklar aşıldığında 21. yüzyılın Türklerin yüzyılı olacağını" belirtti. TÜRKİYE VE AB DENEYİMLERİ Benim bildirimin başlığı "Cumhuriyet Türkiye’sinde Ankara Üniversitesi ve DTCF" idi. Etkinliği düzenleyen Fakülte ile DTCF arasında ad benzerliği vardı. Ona da kısaca DTCF diyebiliriz. Sanıyorum ben İspanya’da eksikliği duyulan bir konuya değindim: Cumhuriyet Türkiyesi. Osmanlıyı tanıdıklarını düşünüyorum. Oldukça engin boyutlarda ilişkileri olmuş ama Atatürk’ün Franco’dan uzak duruşu ve Franco’nun kapalı siyasalar izlemesi nedeniyle İspanya modern Türkiye’yi tanımıyor diye düşünüyorum. Biz de elimizdeki bildiriyle Cumhuriyetimizin bilinmeyen yönlerini açıklamaya çalıştık. Cumhuriyetle birlikte gerçekleştirilen devrimlerin öncesinin olmadığını; iddia edildiği gibi Tanzimat ve Meşrutiyet’in Cumhuriyet devrimlerinin öncüsü olamayacağını; temelde şeriat devleti isteyen bir Tanzimat hareketinin laikliği reddettiğini bu nedenle Atatürk’e yol göstermiş olmayacağını; oysa Atatürk’ün ana hedefinin şeriatı yıkıp laik bir devlet dizgesi kurmak olduğunu söyledik. Bu laik devlet dizgesi içinde yol göstericinin bilim olduğunu ve DTCF’nin alnındaki "En Hakiki Mürşit İlimdir" sözünün rastlantı olamayacağını; Ankara Üniversitesi’nin de temel kuruluş amacının Batılı anlamda bilim adamı yetiştirmek; her konuda olduğu gibi bilimde de Batı ile yarışmanın kaçınılmaz olduğunu göstermek olmuştur, çünkü "muassır medeniyetler"in Batı’da yaşadığını; Batı’yı da siyasetçilerine bakarak değil, yetiştirdiği bilim ve uygarlık insanlarına bakarak değerlendirmek gerektiğini bizzat Atatürk’ün sözleriyle dile getirmeye çalıştık. Ayrıca Anadolu’nun hiç de gözardı edilebilecek bir toprak parçası olmadığını; Çatakhöyük’ten başlayarak sayısız uygarlıklara kucak açtığını ve Cumhuriyet Türkiyesi’nin de her uygarlıktan esin kaparak oluştuğunu;ve bir uygarlıklar bireşimi olduğunu sözlerimize ekledik. Bu bağlamda Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde öz güvenini ve öz yeterliliğini ortaya koyarak öne çıkması gerektiğini bir kez daha anımsatarak Avrupa’nın da bu engin deneyimden yararlanmasının kendi yararına olacağını söyledik. Bu tür toplantıların çok yararının olduğunu her zaman söyledik; şimdi de söylüyoruz. Bu toplantıyı İspanyollar düzenlemişti. Oysa bizim, yurtdışında sık sık düzenlememiz ve olduğunca dinleyicinin katılmasını sağlamamız gerekir. Hep AB’ye bağlı değil kalkınmamız, diyoruz da... AB olsun olmasın biz kalkınırız diyoruz da günün birinde biri çıkar ve "bugüne dek niye kalkınamadınız" derse, ne yanıt veririz, bilemiyorum. Güncelde yaşadığımız yozluk, düzenbazlık, çetecilik, locacılık, tarikatçılık ve benzeri, toplumu geri götüren ve bıraktıran tüm olumsuzluklar; trafik kazaları, töre cinayetleri, hırsızlık, orman talanı, arsa spekülasyonları, çarpık çurpuk kentleşme, saygısızlık, sevgisizlik hangi AB ülkesinde oluyor, bakmak gerek. AB’ye üyelik ile ülke kalkınması aynı döneme denk geliyor. Türkiye için AB yolunda sosyolojik ve ekonomik açıdan iyi bir örnek olabilir. İ T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle