02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bütün büyük güçlerin problemi, uygar ve demokratik de olsalar, gücün kullanımı ile özgürlük, ahlak ve adaletin nasıl bağdaştırılacağı olmuştur. Fransız aydınlanması Amerikan ihtilalinin öncülüğünden kaynaklandı ise de, tekerklik daha yıllarca devam etti. Amerikalılar ise bir daha özgürlüğü bırakmadılar, kendilerinin insan gelişmesinin öncüleri olduğuna, uygarlığı yaymanın kendi hak ve sorunları olduğuna inandılar. İlerlemeyi yaymanın önünde duranları uygarlaştıracaklarına, gerekirse yok edileceklerine, nasıl olursa olsun, toprakların zapt edilip yerleşime açılacağına kararlıydılar. 1817 de Quincy Adams, "Şayet bütün Amerika kolonileri birleşirse, biz dünya ülkeleri topluluğunun çok tehlikeli bir üyesi, aksi halde de birbirine düşman parçalanmış bir ülke oluruz" demişti.(1) Nitekim yüzyıl sonra GüneyKuzey iç savaşı kardeşi kardeşe saldırttı. Güneyin esir çalıştırmasına karşı olma bahanesiyle başlayan kanlı savaşlarda, çıkarlar çarpıştı. Bu anlayış içinde gelişen, bir yandan demokrasi ve özgürlük öncüsü, diğer yandan doymayan bir istilacı Amerika’yı, iki yüzyıl sonra Ortadoğu keşmekeşi içinde buluyoruz. C S TRATEJİ 15 gereksinimlerinden kısarak yardımlar göndermişlerdi. Daha fazla altın verdikleri için Batılı istilacılarla beraber olup, Müslüman Türkleri arkadan vurup, Hıristiyan yönetimi altına girmeyi kabullendiklerini düşünmüyor. Bugün ABD orada olmasa da, istediklerinin nasıl gerçekleşeceğini söylemiyor. Hür bir toplum olmak için sadece iyi niyetli olmanın yeterli olmadığını, göçebelikten yerleşime, topluluktan topluma geçmek için gerekenleri yapmadan, hayallerin gerçekleşmeyeceğini ya bilmiyor, ya düşünmüyor. Laden’in arzularını doğru bulsak da, bunlardan ötürü İsrail’in kuruluşunda yaptıklarını örnek göstererek terörizme baş vurmasını kabul etmek, Kızılderililere yapılan soykırımı kabul etmek kadar olanaksız. Uygarlık bize bazı temel kuralları uygulamamızı gerektirir. En başında, Batı’nın hala uygulamayı başaramadığı, İnsan Hakları’na ve ülkelerin Milli Haklara saygı gelir. Saddam’ın asılmasını protesto eden Sunniler... Usame bin Ladin’in anlayışı Ortadoğu’da olup bitenlerin tamamını Batılıların yaklaşımına bağlıyor. Ladin, servetini fedai yetiştirmek yerine cahil halkı eğitmeye harcamayı düşünmüyor. Bölgedeki halkın bir arada yaşayamadığı gerçeği DEĞİŞİM VE GELİŞİM BEKLENTİSİ tarihi gerçek olarak duruyor. Diğer yandan ABD’nin ve olduğu gibi kabul edilemeyeceğinin seslendirilmesidir. Geçen yüzyılın başından beri devam eden Batı emperyalizminin Ortadoğu’daki etkilerini anımsamamak başını kuma gömmektir. Yapılanları türlü isimler altında saklamaya çalışılmasını ise, artık çıkarları olanlardan başka kimse kabul etmeyecektir. ORTADOĞU’DA SORUNUN TEMELİ ABD’nin Büyük Ortadoğu Planı’nı uygulamasındaki başarısızlığından sonra yeni bir çözüm arama süresi yaşanırken, en çok konuşulan da Irak’taki askeri gücü azaltmak veya çoğaltmak. Esas açıklık gereken ise, savaşın kiminle yapıldığı ve yapılacağıdır. Düşman kimdir? İran bağlantılı Şiiler mi? Sadr’a bağlı Şiiler mi? Sünniler mi? Kürtler mi? El Kaide’mi? Taliban mı? Hamas mı? Hizbullah mı? Saddam taraftarları mı? Yoksa düşman yok da beraber yaşamak istemeyen topluluklar mı var? Yoksa sadece sorun istilacı haline düşen ABD’nin varlığı mı? Hıristiyanların Müslümanları hakir görmesi mi? Bölgenin zengin kaynaklarını kontrole almak mı? ABD’nin yöredeki çıkar ve gayelerinin bölge sakinlerinin doğal haklarına aykırı düşmesi mi? ABD’nin bir numaralı düşmanı Saddam 1980’de İran’a saldırdı, 1983’de Donald Ramsfeld Saddamı Bağdat’ta ziyaret etti, ABD dört yıl ona yardım etti. 1990’da ABD’den aldığı cesaretle Saddam Kuveyt’i işgal etti, ABD bu fırsatı kullanarak Arap yarımadasına yerleşti. ABD Kürtleri Saddama karşı ayaklanmaya teşvik etti, sonra Saddam’ın onları yok etmesini kenardan seyretti. 2006’da da Saddam’ı Kürtleri öldürme suçuyla astı. Saddam son nefesinde yaptığı uyarı, Eugene Robinson’a göre: "Şayet fütursuz Saddam’ı bir köpek gibi asabilirlerse, aynı şeyi herkese yapabilirler" oldu.(2) Yukarıdaki soruların yanıtını vermemek, Ortadoğu’daki problemlere yalnız Batı’nın bencil gözüyle bakmak, soruna çözüm bulunamamasının temelinde yatmaktadır. Osama bin Ladin’in konuşmalarını derleyen kitap(3) incelendiğinde birçok soru akla geliyor. Dikkate alınması gereken Ladin’in tekrarlarla dolu, tek açıdan yaklaştığı, koyu din anlayışı değildir. Dikkate değer, Hıristiyanların nasıl Müslümanları, biz siz ayrışmasına sokmasının, acı hıçkırıklarıdır. Batı emperyalizminin, sömürge sisteminin, geri kalmış topluluklarda bile, artık çağımızda eskiden LADİN’İN BİLMEDİKLERİ Ladin’in yazdıklarını incelediğimizde, onun da Kolonistler gibi olayları tek yönlü düşünmek istediğini görüyoruz. Ladin bütün yazılarında, yıllardır Müslümanların haklarının yendiğini, topraklarının istila edildiğini, mallarının yok pahasını ellerinden alındığını, insan yerine konulmadıklarını, hakir görüldüklerini savunuyor. Bunları kanıtlamak için gerçek olan çok örnekler veriyor. Amacının; Müslüman topraklarında tekerkliği kaldırmayı, emperyalist ve taraftarlarını kovmayı, kaynakları kendilerinin kullanma haklarını, din kardeşlerinin refah ve mutluluklarını sağlamak olduğunu söylüyor. Bunların Batılılar tarafından ellerinden alınmış olduğunu ve artık karşı koyulacağını belirtiyor. Olanlar için de, en başta ABD’yi ve Ziyonist İsrail yönetimini suçluyor. Bütün Batılılara ve onlarla işbirliği yapanlara, tutumlarını değiştirme fırsatı tanıdıktan sonra da, sömürmekten vazgeçmedikleri takdirde, hepsinin haklı nedenle cezalandırılacaklarına ant içiyor. Ladin’in de, Kızılderilileri yok eden kolonistlerin düşünceleri benzeri, yanıldığı çok noktalar var. Servetini fedai yetiştirme yerine cahil halkı eğitmeye yöneltse daha faydalı olacağını düşünmüyor. Ortadoğu’da ve bütün Müslüman ülkelerde olanları yalnız Batılılara bağlıyor. Yıllardır Müslümanların kendi aralarında huzur içinde yaşayamadıklarını, etnik ve mezhep ayrılıklarından ötürü birbirlerini öldürdüklerine değinmiyor. Osmanlı döneminde, yörenin yüzyıllarca Müslüman eller altında adilane yönetildiği zaman bile, kendi aralarında huzur ve barışla yaşamadıklarını anımsamak istemiyor. Osmanlılar, yüzyıllarca o topraklara kendi tümüyle Batı’nın herkesin bildiği bu gerçekleri yok saymaları Ladin gibi bağnazların doğmasına neden olduğu da kaçınılmaz bir gerçek. Değişim ve ilerlemenin zayıftan, bilgisizden gelmesi beklenemez. Şayet Batı her zaman böbürlendikleri ve diğerlerini her fırsatta kınamaktan çekinmedikleri uygarlık davulunu çalacaksa, yeni bir nota uygulamalarından başka çare yok. Görülüyor ki aksi halde daha çok kan dökülecek. Adam Smith’in dediği gibi: "İnsanoğlunun koşullarını geliştirme arzusu, ana karnında doğup bizi mezara kadar bırakmayacaktır." Bu çelişkiler içinde Türkiye’nin tutumu, pisliğe bulaşmamak olmalıdır. Durum, terörist damgasını vuranlara katılmadan evvel, olayların temeline inmeyi ve ayrımları yapmayı gerektiriyor. Yüzyıllardır kimin saldırgan kimin mağdur olduğu bakış açısına bağlı kaldı. Ortadoğu keşmekeşinde Batı’nın zayıf not aldığı şüphesiz. Biz bu aşamada ne ABD, ne AB, ne de Ortadoğu ülkelerine katılmak zorundayız. Geçmişimiz temiz, geleceğimizi de temiz tutmalıyız. Jeopolitik oturumumuz bizim kimseyle yatağa girmeden, herkesle tarafsızlığımızı koruyacak yeterliği sağlıyor. Elimizdeki fırsatları kaçırmak geri dönülmez sonuçlara gider. Ancak bilinçli bir halk ve onun seçtiği çağdaş bir yönetim, gerçekleri değerlendirebilir. Gericilik yolundan çıkmamız, Batı boyunduruklarından kurtulmamız ilk koşuldur. ABD Vietnam’a sözde demokrasi götürmek için girdiği harpte, Vietkong’a yenildi, 1975’de resmi evrakları bile bırakarak kaçtılar. Geride CIA Phoenix programında yitirilmiş otuz bin, sivil hizmette de 1900 Güney Vietnamlı kaldı. Bunlardan ancak 537 tanesi kaçabildi. Bir kısmı sonra uydurma kayıklarla Pasifiği geçerek Amerika’ya varmak çabasında heba oldular. Geri kalanlar da düşmanla işbirliği suçuyla Vietkog’un elinde kaldı. Bugün stratejik ortaklık havucuna kanıp Lübnan’a asker gönderenler, yukarıdaki gerçekleri anımsamalıdır. Dipnotlar: (1) Dengerous Nation Robert Kagan (2) Washington PostEugen Robinson, 2 Ocak 07 (3) Messages To The WorldThe Statements Of Osama Bin Laden Bruce Lawrence
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle