18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Doç. Dr. Kemal YEŞİLÇİMEN Küresel yaşam tarzı, nedenle değil sonuçla ilgileniyor… C S TRATEJİ edilse toplam ölümlerin yüzde 86'sı önlenebilir. Uyutulan toplumun zihnine şırınga edilen ise, uçurumdan atlayan 372 koyun! Çünkü bu felaket her yıl tekrarlanıyor. Tarihimizin hiçbir döneminde böyle sürekli bir felaketle karşılaşmadık. Derelere akıtılan zehirler, içme suyumuza karışan kanalizasyon suları, yemyeşil çevreye atılan, toprağa gömülen binlerce varil içindeki kimyasal atıklar, filtresiz bacalardan üstümüze çöken zehirli dumanlar, devasa gemilerle ülkemize sokulan milyonlarca ton radyasyonlu hurdalar... Kanserojen maddeler ve kirletilen hava her çeşit kanser, kalpdamar ve akciğer hastalığına davetiye çıkarıyor. Çevre kirlenmesi, korunmasız zavallı halkımız da her çeşit kanser, hastalık ve ölümlere yol açarken, sözde uygar (!) dünyanın çöplüğü oluyoruz. Bize dayatılan kirlenmiş çevre ve yaşam tarzı hastalık saçıyor. AİDS, hepatit B ve C, kuş gribi, kene virüsü… Sağlığa zararlı yüzlerce madde; sigara, alkol, boyalı içecekler, hamburgerler ve sağlığa zararlı bir sürü katkı maddeleri… Batı ülkelerinde yasaklanan sağlığa zararlı bir sürü kimyasallar, zirai ilaçlar, zehirli variller, radyasyonlu hurdalar… saymakla bitmez. Ölümlerden ölüm beğenin! Bir toplumu yok etmenin yeni yöntemi bu olsa gerek. Önce, hastalık üreten ortamlarda yaşamaya zorlanan ve sonra da kendini tedavi ettirmek için çırpınan zavallı bir toplumun kısa yaşam öyküsü budur... A çlık ve kıtlığın hakim olduğu yüzyıllardan sonra 20. yüzyıl, her türlü rafine gıda ve teknolojiye kolayca ulaşabileceğimiz bir refah ve konfor sağladı. Konforlu yaşamın bir parçası olarak algılanan asansör, araba ve koltuktan oluşan Bermuda şeytan üçgeni’nin gönüllü hücre hapsi olduğunu fark etmeden göbekli bir toplum yarattık. Dünyamız, binalar ve caddelerle işgal edildi. Temiz havamız egzoz, sigara gibi kanserojen maddelerle kirletildi. Vücudumuz boyalı sıvı ve içkilerle şişirildi. Yemek kültürümüz, hormon ve sindirim sistemini alt üst eden tıkınma kültürüne yenik düştü. Dünya savaşları sonrası sinsi ve daha ölümcül bir savaşın kurbanı olduk. Bu düşmana karşı koymak çok zor. Bize dost gibi yaklaşıyor, yaşamı kolaylaştırma, konfor ve refah gibi maskeler takarak bizim kuyumuzu kazıyor. Kullandığı silah ve yöntemler mükemmel. Bunlarla baş etmek gerçekten çok zor. Hamburgerden kolaya, sigaradan oturgan yaşantıya kadar her şey insanları gönüllü olarak teslim alıyor. Geçtiğimiz yıl dünyada 7 milyon, son 10 yılda ise 60 milyon insan sadece yüksek tansiyondan öldü. İki dünya savaşında ölenlerden daha fazlasını sadece yüksek tansiyondan yitirdik. Dünyadaki şeker hastası sayısı ise, son 10 yılda 30 milyondan 230 milyona çıktı. Büyüyen sağlık sorununa ulusal çözüm Modern ve kentli yaşam tarzı, en çok ölüm nedeni olan hastalıkları beraberinde getiriyor. Küresel yaklaşım ise, hastalıkların nedenleriyle değil, sonuçlarıyla uğraşıyor ve paraya tahvil ediyor. Sağlık hizmeti koruyucu olmaktan ÖLÜMCÜL DÜŞMAN çok, tedavi edici yönüyle ön plana çıkıyor. Sağlıklı gençlerimizi alıyor, hantal, göbekli, Üniversitesi işbirliğiyle yurt çapında yapılan araştırma; bir yıl içinde yaşamını yitiren 430 bin kişiden 372 bininin, yaşam tarzını değiştirmediği için öldüğünü gösterdi. Türkiye'de sağlığa dikkat sigara kokan hastalıklı yaratıklara çevirip atıyor. Şimdi de masum yavrularımıza saldırıyor. Çocuklarda bile metabolik sendrom oranı çığ gibi artıyor. Bu felaket değilse nedir? Dünyada ve Türkiye’de ölümlerin birinci nedeni olan kalp damar hastalıkları ve insanlığın en yaygın sağlık sorunu olan hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, şişmanlık ve metabolik sendrom; bu yaşam tarzıyla yakından ilişkilidir. Amerikan Kalp Birliği’nden, Avrupa ve Türk Kardiyoloji Derneği’ne kadar tüm bilimsel kuruluşlar, şeker hastalığından yüksek tansiyona, metabolik sendromdan şişmanlık ve kolesterol yüksekliğine kadar sağlığımızı ve yaşamımızı tehdit eden risk faktörlerinin tedavisinde ilk önce ve ısrarla yaşam tarzı değişikliğini koşul olarak getiriyorlar. Çünkü yaşam tarzındaki köklü değişiklik, 1 yıl içinde bile koroner damar sertliğinde önemli gerilemeye yol açar. Yaklaşık 4 kg’lık kilo kaybı bile riskli hastalarda şeker hastalığına gidişi önler. Fiziki aktiviteyi artırmanın hemen akla gelen önemli iki yararı, HDL kolesterol düzeyinde artma ve tüm nedenlere bağlı ölüm oranında azalmadır. Bütün bu yararlara rağmen, nasıl oluyor da aşağıda özetlenen F tipi yaşam tarzının kölesi oluyoruz? YAŞAM TARZI HASTALIK ÜRETİYOR Türk toplumu kalp damar hastalıkları, kanser ve bulaşıcı hastalıklar da milli bir felakete doğru hızla ilerliyor... Son 10 yılda kanserli hasta sayısı 6 kat arttı. Sağlıksız çevre ve yaşam tarzı nedeniyle her yıl 120 bin kişi kanser oluyor. Nefes darlığına yol açan ilerleyici akciğer hastalığı ise hızla artıyor. Şişman insan sayısı ülkemizde 10 yıl içinde iki kat artarak 11 milyon oldu. Şişmanlık, hareket azlığı ve aşırı beslenme zemininde gelişen şeker hastası sayısı, 1990 yılında 1 milyon iken, şimdi gizli şekerle birlikte 5 milyonu aştı. Toplumun yüzde 56’sının kan basıncı normalin üstündedir (2). Erişkin nüfusun 15 milyonu yüksek tansiyon hastası(3). Metabolik sendrom giderek artıyor. Yaşam tarzını düzeltmek yerine, hastalarının teşhis ve tedavi sorunlarıyla baş edemeyen sağlık sistemimiz yorgun. Felaket büyük: Ülkemizin sadece kalp damar sağlığı alanındaki kayıpları bile, günümüzün işgallerinden, tsunamiden ve beklenen depremde tahmin edilen kayıplardan daha fazla, farkında değiliz. ÜRKÜTEN TESPİTLER Her yüz bin erişkin erkek nüfusta koroner kalp hastalıklarından ölüm oranı, Kore ve Çin’de 50 iken Türkiye’de 650! Bizde 13 kat fazla (5). Koroner kalp hastası sayısı ise 3 milyon. Önümüzdeki 10 yıl içinde önlem alınmazsa 3 milyon insanımızın bu sinsi savaşta kırılacağı bekleniyor. Sağlık Bakanlığı ile Başkent ‘F TİPİ’ YAŞAM TARZI Dış dünyadaki yaşama alanlarımız, binalar, caddeler, arabalar ve çevre kirliliği ile işgal edilmiş durumda! İçinde yaşamaya çalıştığımız küçücük evlerimiz ise eşyalarla... TV karşısında gömüldüğümüz, bize kalan tek özgürlük alanımız olan rahat koltuğumuz ise uzaktan kumandalı bin bir kanal ve reklâmla beynimizin işgal edildiği, yeniden düzenlendiği F tipi mini
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle