Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yücel ÇAĞLAR Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi ürkiye’de "orman" sayılan alanların genişliği toplam olarak yeterli sayılabilecek düzeyde olmakla birlikte, bu alanların yarısı verimsizdir ve yersel dağılımı da dengesizdir. Buna karşılık ülkemizin her yanında yurttaşlarımızın "orman" sayılan alanlardan sağlanabilecek ürün ve hizmetlere yönelik gereksinmesi giderek artmakta ve çeşitlenmektedir. Ancak, yürürlükteki ormancılık düzeni ve donanımı hem ormanların korunması, niteliğinin yükseltilmesi ve yersel dağılımının dengeli duruma getirilmesi hem de söz konusu gereksinmesinin yeterince karşılanmasına olanak vermemektedir. Bu nedenle, yaklaşık yetmiş yıldır yürürlükte bulunan ormancılık düzeninin yeniden yapılandırılması zorunlu olmaktadır. Ne var ki, önümüzdeki genel seçimlerde de iktidara aday olan siyasal partilerin hemen hemen hiçbirisi bu doğrultuda ciddiye alınabilecek bir yaklaşım içinde değildir. Bu nedenle, en azından seçimler sonrasının girişimlerine yararlı olabilir umuduyla aşağıdaki önerilerin duyarlı kamuoyunun bilgisine sunulması yararlı görülmüştür. T Ormancılığımız yeniden yapılandırılmalı ¦ Çevre ve Orman Bakanlığı, başta karar süreçlerinin demokratikleştirilmesi olmak üzere tümüyle yeniden yapılandırılmalıdır: Çevre ve Orman Bakanlığı’nın "çok başlı", keyfi uygulamaları kolaylaştıran son derece antidemokratik; birimleri arasında yetki ve sorumluluk çatışmaları bulunan; işlevleri artık çoğunlukla geçersizleşmiş kurumsal yapısı ormancılık tekniğinin gereklerinin yerine getirilebilmesine, çatışmalı halkorman ilişkilerinin düzeltilmesine olanak vermemektedir. Bu olumsuzlukların aşılabilmesi için tüm ormancılık çalışmalarının tümleşik bir düzen içinde yürütülmesine olanak verecek biçimde yeniden yapılandırılacak olan devlet orman işletmeleri özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır. ¦ Orman sınırlandırma ve kadastro çalışmaları sonuçlandırılmalıdır: Türkiye "orman" sayılan alanların sınırlarının belirlenmesi ve kadastrosunun yapılması çalışmaları henüz sonuçlandırılamamış olması, ilgili kuruluş ile yurttaşlarımızın arasında çatışmalı durumlara yol açmakta ve ormancılık çalışmalarının etkenlik düzeyini düşürmektedir. Bu nedenle, orman sınırlandırma çalışmalarının gelecek beş yıl içinde bitirilmesine yönelik eylem planı yapılmalı ve uygulanmalıdır. ¦ Ormanlarımızın yapısal özellikleri gerektiğince ayrıntılı belirlenmelidir: Ormanlarımızın ağaç varlığı dışındaki yapısal özellikleri yeterince bilinmemektedir. Bu durum, gerçekçi orman yönetim planlarının yapılmasını olanaksızlaştırmaktadır. Ormanlarımızdaki yabanıl bitki ve hayvan varlığının niteliğinin ve niceliğinin belirlenmesine; yapısal özelliklerindeki değişmelerin ve nedenlerinin gerektiğince yakından izlenmesine olanak verebilecek orman envanter sistemleri geliştirilmeli ve gerektiğince işletilmelidir. ¦ "Orman" sayılan alanların yönetim amaçları yerel düzeyde ve gerektiğince ayrıntılı olarak belirlenmelidir: Türkiye’de "orman" sayılan alanlardan yararlanma amaçları, yurttaşlarımızın beklentilerinin karşılanmasına olanak verecek ayrıntıda, yöresel olarak belirlenmemektedir. Ulusal düzeyde belirlenen ormancılık amaçları ise, yerel halkın çevrelerindeki ormanlara yabancılaşmasına; dolayısıyla da ormanlarımızın yeterince korunamamasına yol açmaktadır. Bu nedenle, orman yönetim amaçları devlet orman işletmeleri düzeyinde belirlenecek kurumsal ve hukuksal düzenlemeler yapılmalıdır. ¦ "Orman" sayılan alanların planlanmasında merkezi ve demokratik bir yapı oluşturulmalıdır: Son yıllarda "orman" sayılan alanların yönetiminin planlanmasında da yılların birikimini dikkate almayan düzenlemeler yapılmış; ormanlarımızın yapısal özelliklerinin bozulmasına yol açan planlama süreçleri işletilmiş, çoğu durumda ve yörede de plansız uygulamalar gerçekleştirilebilir olmuştur. Ormancılık planlama çalışmalarında merkezi ve demokratik bir yapı oluşturularak tüm ormanlarımızın çok boyutlu yönetim planları kısa sürede tamamlanmalı; uygulamada plan amaç ve hedeflerinin gözetilmesini, etkili bir denetim düzeneğinin işletilmesini güvenceye alacak hukuksal düzenlemeler yapılmalıdır. ¦ Ormancılık tekniğinin gereklerinin ödünsüz olarak yerine getirilmesi yerine popülist uygulamalardan kaçınılmalıdır. Son yıllarda "kent ormancılığı", "baltalık ormanların koru ormanlarına dönüştürülmesi", "açık artırmalı dikili ağaç satışları ", "rehabilitasyon çalışmaları", ormanların ve gençleştirme alanlarının yanı sıra koruma statüsü altındaki alanların korunmasının köy tüzel kişiliklerine bırakılması vb uygulamalar hızla yaygınlaştırılmaktadır. Bu uygulamalar, ormanlarımızın yapısal özelliklerinin yanı sıra ormanhalk ilişkilerinin de bozulmasına yol açmaktadır. Örneklenen türden uygulamaların yol açtığı her türlü sonuç irdelenmeli; kamu yararına sonuç vermeyen uygulamalar durdurulmalıdır. ¦ Ormanlarımızla ilgili mevzuat günümüzün gerekleri ve kamu yararına uygulamalara dayanak olabilecek doğrultuda yeniden düzenlenmelidir. Yürürlükteki ormancılık mevzuatı ormanlarımızın korunmasını, iyileştirilmesini ve genişletilmesini; kamu yararı doğrultusunda verimli olarak işletilmesini güçleştirmekte; kimi durumlarda da olanaksızlaştırmaktadır. Başta Anayasamızın 169 ve 170. Maddeleri olmak üzere; 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1, 2, 6, 711, 1618, 52, 57 ve 115; 3800 sayılı Orman Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 25; 3234 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında ...Kanun’ un 2; 2634 sayılı Turizmi Teş vik Kanunu’nun 8; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4; 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun’un 11; 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun, 7 ve 8; 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu’nun 2 ile 4; 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirler ile Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un Ek 10. Maddeleri yürürlükten kaldırılmalıdır. Ek olarak, "6831 Sayılı Orman Kanunu’na Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulaması...", "6831 Sayılı Orman Kanununun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına Çıkarılacak Yerler..." ve "Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler..." ile ilgili olanların yanı sıra çoğu Anayasanın 169. Maddesine aykırı olan Yönetmelikler yeniden düzenlenmelidir. ¦ Ormancı çalışanların çalışma koşulları iyileştirilmeli demokratik örgütlenmeleri engellenmemelidir. Ormanlarda ağaç kesme, tomruklama ve taşıma işlerinde işlendirilen köylüler toplumsal güvenceden ve sendikalarda örgütlenme haklarından yoksundur ve hiçbir eğitimden geçirilmemektedir. Ormancı kamu çalışanlarını atama ve yer değiştirme uygulamalarında ise yürürlükteki hukuksal düzenlemelerin bile gerekleri yerine getirilmemektedir. Çalışmaların ormancılık bilimin gerekleri doğrultusunda yapılabilmesini olanaksızlaştıran, dolayısıyla ormancılık çalışmalarının da ormanlarımıza zarar vermesine yol açan bu işlendirme düzeni ormancı çalışanların ekonomik ve demokratik haklarını iyileştirebilecek ve güvenceye alabilecek doğrultuda değiştirilmelidir. Açıktır ki, belki de çoğu okurumuza, "olmayacak duaya amin" olarak değerlendirecekleri bu türden önerilerin gerektiğince yaşama geçirilebilmesi, güçlü örgütlenmeleri ve kararlı savaşımları zorunlu kılmaktadır. Pek, bu zorunluluğun yerine getirilmesine yönelik çabalara girmekten başka bir çare var mı? 23