Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Orman yağması bitmeli Orhan ÖZKAYA (Eski Tapu ve Kadastro Genel Md. Yrd.) H er yıl binlerce hektar orman alanı, halkımızın içini sızlatarak yanmaktadır.Bu konuda alın ması gereken önlemler,duyarlı kamuoyu tarafından defalarca dile getirilse de,sağır bir duvar halindeki yetkililere ulaşamaz.17 Ağustos Marmara depremi, doğayı acımasızca ve sorumsuzca, aç gözlülükle yok etmenin ne korkunç bedeller ödenmesine neden olduğunu göstermiştir. Ülke nüfusunun %25’i İstanbul’a tıkıştırılmış, %47’si Marmara’ya doldurulmuş ve sonunda korkunç facia ile yüz yüze gelinmiştir. ğına dönüştürmesi ola nak dışıdır.Ormanın odunu,havası ve yağışı onun en değer verdiği varlığıdır.Ayrıca,arıcılık içinde ormanı bilinçle korumaktadır.Ormandan açma ile kazandığı alan kendisinden "kadas tro" esnasında "tapu fazlası" olarak kesilmektedir.Bunun bilincinde olduğu için ormandan ka zandığı tarım arazi sözü edilemeyecek kadar az olmaktadır.Ormanlara ekonomik rant aracı olarak bakılmaktadır.Şayet tarım alanı olarak kullanılması daha ekonomik değer taşıyorsa, orman alanı olarak kalması gerekmez denilerek bu alanlar orman dışına itilmektedir.Oysa orman alanının değerinin ne ekonomiyle ne de parayla ölçülemeyecek kadar yüksek olduğu göz ardı edilmektedir.Önceleri kentsel tarım alanları hızla konut alanlarına dönüşmüş,ye ve sonuç da karnı doymamış top rak ana,üzerindeki insanını besleyememektedir. Orman toprağı, orman kalmalı Kanada gibi ülkelerdeki orman köylüsü orman endüstrisi sayesinde zenginleşmiştir.Berga ma’nın Kozak yaylasında fıstık çamı üretimi yapan köylümüz,domates,patlıcan üretimine geç meyi herhalde düşünmemektedir.Yani orman onu beslemektedir.O nedenle yakmayı düşüne ni,Kozak köylüsü yakar...İşte bu olanakları güçlendirmek,endüstrileştirmek gerekir.Orman içi ve orman kenarındaki köylünün topraktan sağladığı rantı ele alacak olursak;genelde, orman köylüsü, pazara en uzak köylüdür.Bir avuç toprağından elde ettiği gelir, "emek rant" ve "ürün rant" ekonomisi olarak düşünülebilir. Toprağında yetiştirmiş olduğu ürününün cinsine, kalite sine ve kapasitesine bağlı olarak bir rant elde edebilir.Eğer tütün yetiştiriyorsa ve iyi kalite bir tütünse,ya da haşhaş veya bağcılık üretimi yapmakta ise sebze üretiminden daha fazla rant el de edebilir.Ancak bu üretimden elde ettiği gelirde,sadece onun günlük yaşamını belirler.Bir anlamda bu rant "emek rant" oluşumunu sağlayabilir.Ancak tüm bu gelirlerini de kasaba ve kent ekonomisinde tüccar,tefeci,ağa üçgeninde yitirir gider ve yoksulluğun çemberini kıra maz. Ormancılığın Tarihi Gelişimi 05/02/1937 Tarihinde 3115 sayılı Orman Kanunu yürürlüğe girmiş ve ormancılık,belli esas lara bağlanarak,geniş bir perspektif içerisinde ele alınmıştır.1956 yılına kadar uygulamada ka lacak olan 3116 Sayılı yasa çıkarılmıştır.1945 yılında özel ve tüzel kişiler elinde bulunan tüm ormanlar 4785 sayılı yasayla devletleştirilmiştir.Belediyelere,özel idarelere,vakıflara ve kamu tüzel kişilerine ait ormanlara devlet el konulmuştur.1956 yılında ise bugün uygulamada yer alan 6831 Sayılı Orman Yasası yürürlüğe girmiştir.Daha sonra 1961 Anayasa’sının 131.mad desinde ormanlarımızla ilgili daha kapsamlı bir düzenleme getirilmiştir.Tüm bu çabalar, ormanların korunması ve geliştirilmesini amaçlamış,son derece net ifadelerle ormanların daral tılmasına,özel mülk haline dönüştürülmesine; tarla, bağ, bahçe gibi tarım amaçlı kültür arazisi olarak kullanıma açılmasına olanak vermemeye çalışmıştır. Kent ormanları, rant ekonomisinin yağmasına uğruyor Orman vazgeçilmez yaşam kaynağı Orman,fay hareketlerini de dengelemektedir.Yağışlarla gelen ve yoğunlaşan suyun yer kabuğunun katı,sıcak hareketlerini bir anlamda dengelediği ve olası şokları önlediği bilim çevrelerince dile getirilen bir gerçektir.Yani yeşil örtü,iklimlerin bozulmasını önlemekte, top rağın elden çıkmasını durdurmakta,jeolojik yapıyı dengede tutmaktadır.Bir başka olgu ise,yok edilen doğal çevre ve yeşil örtü sonucunda, dünya ısısı 0,5 santigrat derece artmış olup, küresel ısınmadan dolayı iklimler de nasibini almıştır. Oysa ormanlar, atmosferde bulunan karbondioksit miktarını dengelemekte; ayrıca, magmada bulunan enerjinin açığa çıkmasına katkıda bulunmaktadır. Ormanların yok edilmesi atmosferdeki karbondioksit ve diğer gaz ların artışını sağlıyor ve dünyanın doğal dengesini bozuyor. Giderek çölleşen yeryüzü büyük toprak kaymalarına,sel felaketlerine sahne olmaktadır.Yakıp yıktığımız Karadeniz’in yeşil örtüsü, büyük sel facialarına,toprak kaymalarına tanık etti bizi… Sonuç Olarak: 1) Ormanla ilgili tüm olumsuz yasa ve yönetmelikler iptal edilmeli,6831 Sayılı Yasanın 2B maddesi ve 2924 Sayılı "Orman Köylülerinin Kalkındırılmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun" yürürlükten kaldırılmalı, 2) 3194 Sayılı İmar Yasası ile orman alanlarının talanına neden olan "Mevzii İmar Plâ nı", "Plân Tadilâtı" gibi uygulamalar tamamen yasaklanmalı;yerleşim alanları; yeşil alan lardan, orman alanlarından uzakta ve deprem analizleri dikkate alınarak seçilmeli, 3) Deprem kuşakları orman alanı haline dönüştürülerek,yer kabuğundaki fay hareketle rinin zararlarının bu alanlarda kalması sağlanmalı, 4) Orman alanları havadan ve karadan kesintisiz olarak, "Orman Güvenlik Örgütü" tanımıyla kurulacak çok güçlü bir organizasyonla korunmalı,yapılaşmaya izin verilme melidir. 5) İstihdam olanağı yaratacak orman endüstrisi kurulmalı, 6)Neoliberal çözümlerden vazgeçilmelidir. Orman Afları Siyasal Rant Amaçlı Yanan ormanların yerine yenisinin oluşturulması ve bunların kültür arazisi olarak kullanıl masının mümkün olmaması yasalarda vurgulandığı Plansız yerleşim ormanları affetmiyor. halde,ülke ormanlarının yarısı çeşitli amaç larla yağmalanmış,yok edilmiştir.1961 Anayasası 15/10/1961 tarihini baz kabul ederek tersiz imar planlarının yaz boz tahtası haline gelmesi ve geri ye doğru af getirmiştir. Oysa orman suçlarını hiçyeni imar planlarının üretilmemesi sonucu ülkenin akbir şekil ve şartta affedilmesi olanaksız olduğu halde, ciğerleri taş yığını olmuştur.Bu acımasız "parasal rant" bu getirilen hükümle,"15/10/1961 tarihinden önce, biekonomisi taş dikecek, be tonlaştıracak tarım alanı bulim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaylamayınca,kent ormanlarına saldırmıştır. Elli yıllık ülke betmiş yerlerden, tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi tayönetimi, "parasal rant" ekonomisini körüklemiş,kente rım alanları, hayvancılıkta kullanılmasında yarar bulugöç olgusuna bir çözüm üretmemiş, aksine bu gö çün nan yerler; şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu ola rak hızlanması "siyasal rant" açısından onun işene yaramışbulunduğu yerler orman dışına çıkartılabilir." Bu hütır.Tarımsal üretimin artırılama ması, tüketim toplumukümle,bir af gündeme gelmektedir. Burada amaçlanun acımasız bireyci yapısı kendi içinde yalnızlaştırılnan,ormanın korunması ve geliştirilmesinden ziyade mış,kaderci top lumlar oluşturmakta ve bu toplum gideoluşan fiili durumun popü list yaklaşımlarla kabulü ve rek bu yapıyı beslemektedir. Günümüz koşulları bunu olaya teslimiyettir.Orman kıyımını,orman köylüsü yapaçıkça ortaya koymaktadır. Tüm bunlar düşünüldüğünmamakta dır.Onun neden olduğu açma olayı,kent orde 6831 Sayılı yasanın 2B maddesinin uygulama alanımanları ile kıyı ormanlarındaki kıyımın yanında son nın, ülkenin "parasal rant" getiren turistik, tarihi ekonoderece küçük ölçektedir.Zaten orman köylüsü göç olgumik,sosyal ve kültürel açıdan en yüksek düzeyde olan sunun mağduru durumundadır.Olayın akıl almaz boyualanlarında uygulandığını görmemek biraz saflık olur. tu, İstanbul’ un ve diğer kıyı kentlerimizin,turizmi teşHalkı mızın belleklerine yerleşmiş o ünlü deyişi; "İstanvik yasası adı altında taş yığınlarına dönüştürülmesibul’un taşı, toprağı ve ormanı altın" şeklinde değiştirdir.Bunun yanında,1974 yılından günümüze kadar,"Ormek gerekir.İstanbul,bir taş kavanoza dönüşmüş, sınırlı man köylü sünü kalkındırma" bahanesiyle orman dışısorumlu vs.lerin işgali altına girmiş,arazi mafyasına na çıkarma olayı devam etmiştir. Ancak, Bebek, Sarıteslim olmuştur. Ülkemizde yılda 1,5 milyon/ton toprak yer, Boğaz,Beykoz,Çavuşbaşı ve ülkenin en güzel kıyı parçası erozyonla yok olmaktadır. Bu da tarım ala nınve kent ormanları,rant ekonomisinin yağmasına uğradaki körelmeyi daha da arttırmakta,verimsizleştirmekte mıştır. Orman köylüsünün orman toprağını tarım topra 24