02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hem bereketin, hem de kıtlığın simgesi: Zeytin Gökhan GÜNAYDIN (Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı) D oğanın, sağlığın, bereketin simgesi bir Akdeniz ürünü olan zeytin, Akdeniz coğrafyasının doğu kısmından köken almış, Anadolu üzerinden denizin iki yakasındaki ülkelere uzanmış. Okyanus ötesinde Amerika ve Avustralya’ya kadar ulaşan zeytin üretimi, günümüz dünyasında 35’in üzerindeki ülkede gerçekleştiriliyor. Ağaç varlığının yüzde 97’si Akdeniz bölgesinde bulunan zeytinde, dane üretiminin yüzde 72’si, bölgenin beş ülkesi tarafından gerçekleştiriliyor. Bereketin simgesi demiştik zeytin için, hemen tüm kutsal kitaplarda adı geçen zeytin, aynı zamanda kıtlığı da insanoğluna anımsatıyor, bereketin değerini bilsin diye... "Var" ve "yok" yılları sarkacında, verim ve üretim gidip geliyor. Herkes hesabını buna göre yapmak zorunda; doğa temel belirleyici olduğunu gösteriyor... Yaklaşık 15.5 milyon ton olan dane zeytin üretiminde başı, var ve yok yılları hesaba katıldığında, 4 ila 7 milyon ton arasındaki üretimiyle İspanya çekiyor. İtalya ve Yunanistan, 2.5 – 3 milyon ton bandında üretim gerçekleştiriyorlar. Türkiye’nin üretimi 600 bin ton ila 1.8 milyon ton; Tunus’un üretimi ise 150 bin ton ila 500 bin ton arasında bir salınım izliyor... Türkiye’de yaklaşık 100 milyon zeytin ağacı var. Her ne kadar beş bölgede ve 36 ilde üretiliyor da olsa, üretim, Ege ve Marmara bölgelerinde yoğunlaşmış durumda. Ege yağlık, Marmara sofralık üretimi ile meşhur. Türkiye’de 400 bin ailenin geçim kaynağı olan zeytin üretiminde ilk üç sırayı Aydın, İzmir ve Muğla illeri paylaşıyor. Üretimin yaklaşık yüzde 30’u sofralık, yüzde 70’i yağlık zeytine yönelik.. 2003 yılı değerleri dikkate alındığında, 15.5 milyon ton olan dünya dane zeytin üretiminin 12.5 milyon tonunun, Avrupa Birliği ülkeleri olan İspanya, İtalya ve Yunanistan tarafından gerçekleştirildiği görülüyor. Bu durum, Türkiye’nin zeytin pazarlaması açısından büyük önem taşıyor. Türkiye zeytinde dışsatımcı bir ülke. Başlangıçta dışsatımın hemen tamamı Avrupa Topluluğu ülkelerine yapılmakta idi. Ancak 1958 yılında kurulduğunda zeytin üreten yalnızca İtalya’ya sahip olan AET, 1981 yılında Yunanistan ve 1986 yılında İspanya’nın katılımıyla kendine yeterliliği yakaladı. Ortak tarım Politikası’nın "Topluluk tercihi" ilkesi uyarınca, AB pazarına bu üç üye ülke dışında zeytin ve ürünleri sokabilmek, ancak olağandışı üretim koşullarının egemen olduğu yıllar için söz konusu olabilmektedir artık... Bu bağlamda dışsatımda Ortadoğu ülkeleri ağırlık kazanmış, zeytinyağı tüketiminin artmasıyla ABD’ye olan dışsatımda da bir canlılık ortaya çıkmıştır. Ancak yaşanan deneyimler, dışsatımın yıldan yıla önemli oranda değişebildiğini ortaya koymaktadır. Bu çerçeve, Türkiye’de zeytin üretiminde planla ma, verimlilik ve kalite unsurlarının öne çıkarılmasıyla daha rekabetçi bir yapının oluşturulması, aynı zamanda da iç tüketimin artırılması gerektiğini ifade ediyor. Bu bağlamda, öncelikle sertifikalı fidan üretimi desteklenmelidir. Eşzamanlı olarak, gerçekçi iç ve dış pazar gereksinim öngörüleri uzun erimli olarak yapılarak, ekolojik özellikler elverdiğince, standart zeytin çeşitlerinin ülke genelinde planlaması yapılmalıdır. Yüksek verimlilik, düzenli ürün sağlama ve mekanizasyona uygunluk, bu çalışmanın temel parametreleri olacaktır. Sulanabilen zeytin alanlarının artırılması ve işletmelerin ölçek ekonomisine ygun olarak yapılandırılması, yaprak ve toprak analizlerine uygun gübreleme ve entegre mücadele yöntemlerinin kullanılması; tarımsal altyapı ve uygulama sorunlarının çözümlenmesinde ana başlıklardır. Üretim ve zeytinyağına işleme süreçlerinde modernizasyon ve kalitenin artırılması, zeytin ve zeytinyağı üretiminde organik tarım yönteminin yaygınlaştırılması, giderek yükselen tüketici duyarlılığı çerçevesinde, sağlıklı beslenme için zeytin – zeytinyağı tüketiminin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması da, sektörün önemli çalışma alanlarını oluşturmaktadır. Kuşkusuz bu bağlamda, AB ülkelerinde olduğu gibi, üretim – işleme – pazarlama – tüketim süreçlerine yönelik seçici kamusal desteklerin sağlanması, büyük önem taşımaktadır. Konu ile ilgili Tarım Satış Kooperatifleri’nin, örgütlü üretici yararına olmak üzere, politikalarını bu çerçevede şekillendirmeleri gerekiyor.. Zeytin ağacı, Türkiye’nin özellikle Ege ve Marmara bölgeleri için, sağlıklı doğanın simgesi konumundadır. Tersinden söylersek, ikinci konut, turistik tesis ve kuralsız maden arama faaliyetleri için katledilen zeytin ağaçları, ülkemizin yok olan doğal zenginliğinin de işaretleyicisi olmuşlardır. Bursa, ‘Zeytincilik Sektörü ARGE Merkezi’ istiyor Levent GENCELLİ BURSA Sofralık zeytin lideri Bursa’da tarıma dayalı sanayide zeytin ve zeytin ürünlerinin dış pazar sorunun çözümü için "Zeytincilik Sektörü ARGE Merkezi " kurulması isteniyor.Uludağ Üniversitesi, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği (BUSİAD), Marmarabirlik ve sektör temsilcilerinin bu konuda yaptığı bir araştırmaya göre, Zeytincilik Sektörü ArGE Merkezi"nin kurulması durumunda, zeytinciliğin önü açılacak, sektörün dünya ile rekabet edebilmesinin yanı sıra üniversitesanayi işbirliği sağlanacak. ARGe merkezinin oluşturulması için yapılan ön çalışmada, Türkiye’de zeytin işleyen tesislerin sayısının tam olarak bilinmediği, bu sayının 8 bin dolayında olduğu bunun 7 bininin "kayıtlara girmeyen işletme" olarak nitelendirilmesi gerektiği vurgulanıyor ve merkezin kurulmasına yönelik ihtiyaç şöyle açıklanıyor: "Salamura zeytin işletmelerinin temelini küçük kapasiteli çok sayıda aile iletmelerin oluşturması sonucunda altyapının yetersizliği ve mevcut altyapıda istenilen nitelikte üretim yapılamaması nedeniyle bu sektör bugüne kadar istenilen gelişmeyi gösterememiş, neticede istenilen sanayileşme kriterlerini de tamamlayamamıştır. Son yıllarda gıda yasasına ait yönetmeliğin her ne kadar tam anlamıyla hayata geçmese de devreye girmesi, özellikle küçük işletmelere belli bir disiplin getirmiştir. AB ile entegrasyon sürecinin tamamlanması sonucu, bugün önemi çok fark edilmeyen bazı standartlara ilişkin uyum zorlukları da beraberinde gelecektir. Gelişmiş ülkelerde sanayi ile üniversite tam bir işbirliği içinde çalışarak ilerleme hızını koruyabilmektir. Yeni fikirleri üretmeyi öğrenmenin, üniversitelerle sanayi kuruluşlarını özellikle ARGE amacıyla bir araya getirmekten daha efektif bir yolu yoktur. Dolayısıyla üniversite bünyesinde oluşturulacak ARGE merkezleri Türkiye’nin bilim ve teknoloji yeteneğinin geliştirilmesinde büyük yararlar sağlayacaktır. " Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, zeytinin Türk tarımının en önemli ürünlerinden biri olduğunu, Bursa ve yöresi zeytininin dünya pazarlarında rekabet şansı bulunduğunu, üniversite olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını ve Ziraat Fakültesi’nin ilgili birimlerinin zeytinle ilgili araştırmalarda Türkiye’de söz sahibi olduğunu bildirdi. Rektör Yurtkuran, "Zeytincilik Sektörü ARGE Merkezi konusunun uzun süredir Bursa’nın gündeminde olduğunu bildirdi ve şunları söyledi: "Uludağ Üniversitesi Bursalı sanayici ile işbirliği yaparak Türkiye’nin en önemli teknoloji geliştirme merkezini kurdu. Uludağ Teknoloji Geliştirme Merkezi 471 bin metrekarelik alanda hazır bekliyor. Kuruluş amaçlarından biri de tarım konusunda araştırma yapmaktır. Bizim kapımız sanayicimize açık. Ulusal çıkarlarımız, üniversitesanayi işbirliğinin eşit koşullarda olmasını öngörür. 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle