02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Zeytinyağını değerden düşürmeyelim’ H. Cahit ÇETİN (TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı) Ü lkemiz tarım cephesinde savunmada. Türkiye, yıllarca tarımsal üretimde dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olmakla övündü, gururlandı. Şimdilerde ise "tarıma ne yaparız, tarım nüfusunu nasıl azaltırız, tarımsal üretimi nasıl düşürürüz de AB müzakerelerinde sorunsuz görüşmeler yapabiliriz" diye tartışıyoruz. Yakın geçmişte Türkiye, tarımsal üretimiyle nüfusunu besleyen, sanayisine hammadde temin ederek can veren, geliştiren, hatta ürettiğinin fazlasını ihraç ederek döviz geliri elde eden konumdaydı. Ülkemizin tarımdaki bu avantajını çiftçi kesimini horlayarak, destekleri azaltarak hatta sıfırlayarak kaybettik. Türkiye’de tarım ve sorunları uzun yıllar günlük, seçimden seçime değişen popülist politikarla ve geçici çözümlerle aşılmaya çalışıldı. Maalesef bu köksüz çözümler gelecekte daha büyük sorunların kaynağını oluşturdu. Ötelenen, göz ardı edilen, uzaklaşılan bu sorunlar bir kavanozun içine konuldu ve yıllarca bekletildi. Şimdi karşımızda ve yüzleşiyoruz. Daha doğrusu yüzleşmek istemeyenler, yıllardır bunları görmeyenler yüzleşiyorlar. Türkiye tarımı bunca ihmal ederken, AB ve ABD geçen sürede sektöre inanılmaz destekler verdiler. AB, nüfusunun sadece yüzde 5’ini oluşturan tarım kesimine, toplam bütçesinin yaklaşık yüzde 45’ini ayırırken, Türkiye’de tarıma ayrılan sübvansiyonların tamamen kaldırılmasını istiyor. Dünün tarım ithalatçısı ABD ve AB, son yıllarda yaptıkları desteklerle ciddi üretim seviyelerine ulaştı. Türkiye’de ise toplam nüfusun hala yüzde 35’ini oluşturan tarım sektörüne destek neredeyse sıfırlanmıştır. Gelişmiş ülkeler tarımsal üretimlerini daha pahalıya maledip, daha ucuza satarak, Türkiye gibi ülkeleri tarımsal üretim alanından uzaklaştırma stratejileri izliyor. Çünkü artık tarım gelişmiş ülkelerin, ileriyi gören ülkelerin en etkin silahı. Tarım gelecekte dünyanın en önemli stratejik silahı olacak. Artık jeopolitiğin eskisi kadar önemi kalmadı. Gelişmiş ülkeler için tarım ekonomik faaliyet olmaktan öte stratejik bir silah ve hakimiyet modudur. Türkiye ise tarım cephesinde savunmada ve biz toprakta çalışan insanlar ise direnmeye çalışıyoruz. Türkiye 1994 yılından bu yana tarımda kan kaybı hızlanarak sürerken, bu alanda ithalatımız ihracatımızı aştı. Şimdi de zeytinyağı ithalat izni tartışılıyor… Akdeniz ülkelerinin en önemli ürünü olan zeytin ve zeytinyağında dünya arz talep açığı hızla büyüyor. Üretim, tüketime yetmiyor. Bu açık büyüdükçe dünya zeytinyağı üretiminde söz sahibi ülkelerin gücünü kırmaya dönük satranç oyunları da hızlı hamlelere dönüştü. Zeytinyağı ticaretinde söz sahibi ülke İtalya, en önemli üretici ülke İspanya kooperatiflerini satrançta "şah’’ olarak görürken, Tunus ve Suriye’yi de oyunun piyonları olarak öne sürüyor. Yaklaşan yeni sezona dünya zeytinyağı üretiminin yüzde 40’ını gerçekleştiren, Avrupa’nın zeytinyağı ambarı İspanya’da bu yıl geçmiş yıllara göre ciddi rekolte düşüşü beklenmektedir. Yılda ortalama 1 milyon 600 bin ton üretim gerçekleştiren İspanya’da bu yıl yaşanan önce "don vurgunu’’ ardından aşırı kuraklık nedeniyle rekoltenin 500600 bin ton seviyelerinde kalacağı tahmin ediliyor. İspanya’da beklenen rekolte düşüşü Avrupa’yı ciddi telaşa düşürdü. Öte yandan AB’de devir stoğunun olmaması, her yıl dünya tüketiminde görülen minimum 100 bin tonluk artışla beraber zeytinyağı önümüzdeki sezon ciddi dengesizliklerle karşılaşacaktır. Üretimde görülen eksilmeler, tüketimde beliren artışlarla zeytinyağı çok daha değerli bir ürün olacaktır. Bu verilerle bile sezon açılmadan ürünün değeri dünyada ar Üretim, tüketime yetmiyor. Bu açık büyüdükçe dünya zeytinyağı üretiminde söz sahibi ülkelerin gücünü kırmaya dönük satranç oyunları da hızlı hamlelere dönüştü. tış gösterdi. Dünyada yaşanan bu gelişmelere paralel Türkiye için önemli şanslar doğmuştur. 20052006 üretim sezonu ülkemiz için "yok yılı’’ olmasına rağmen, geçmiş yok yıllarına göre rekoltede iyi bir sene yaşayacağımız bugünkü verilerle ortadadır. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’nin yaptığı rekolte çalışmalarına göre Türkiye zeytinyağı rekoltesi 9095 bin ton olarak gerçekleşecektir. Yaklaşık 15 bin ton seviyelerinde de bu yıldan devreden stok olacaktır ki bununla beraber 100 bin tonun üzerinde bir ürünle yeni döneme girilecektir. Ülkemizde beklenenden fazla ürünün olması, dünyada rekolte düşüşleri bir arada değerlendirildiğinde Türkiye için çok büyük şanslar olarak değerlendirilmelidir. Oysa yaklaşan kampanya döneminde geçmiş ve bildik türküler yeniden söylenmeye başlandı. Dünya zeytinyağı rakamları ortadayken bazı çevreler yarı mamul zeytin ve zeytinyağı ithalatı türkülerini söylemeye başladı. 20052006 sezonuna zeytinyağında sorunsuz gireceğimiz 100 bin tonun üzerindeki ürün miktarıyla ortadadır. Avrupa’da zaten olmayan zeytin ve zeytinyağını nasıl ithal edeceksiniz? Bu ne teknik olarak ne de matematik olarak mümkün. Çünkü iç tüketimimiz yılda ortalama 5055 bin ton seviyelerindedir ve kalan kısım ise ihraç edilmektedir. İhraç kaydıyla ithalat başvurusu yapanlar ise "kazanılmış pazarların kaybedilmemesi’’ diye bir cümlenin arkasına sığınmaktadırlar. Türkiye’nin yılda ortalama 14 bin ton kutulu, yaklaşık 50 bin ton kadar da dökme ihracatı vardır. Dökme zeytinyağında kazanılmış bir pazar olmadığından kaybetme kaygısı da olamaz. Bu aldatmacadan öte geçmez. Kaldı ki Avrupa yağ sıkıntısı içinde, ürün yok, fiyatlar hızla artıyor. Bu koşullarda Türkiye’den daha ucuza zeytin ve zeytinyağını nereden ithal edecekler? Çok yakın geçmişte gerçekleşen ithalatla, bu ülkeye giren bozuk kalitede, kansorejen içeren pirina yağlarının zeytinyağı diye ithal edildiği resmi kayıtlarda halen mevcuttur. Hal böyleyken bu ithalat iznini talep etmenin nasıl bir amacı olabilir? En başta Türkiye’de üretici fiyatlarını aşağı çekme isteği ve iştahı vardır. İkincisi ithal edilecek düşük kaliteli ve sağlıksız yağlarla yüksek kalitedeki yağlarımızın değiştirilmesi gündeme gelebilir. Yıllardır gelişmesi engellenen bu sektörün son yıllarda yaşadığı iyileşme ve motivasyon kırılmak istenmektedir. Gerçekleştirilmek istenen ithalatla üretici küstürülür ve üretim düşerse sorunlar başlar. Gelin Türkiye’nin bugün ve gelecekte olan şansını bugünden yok etmeyelim. Akdeniz çanağının bu kıymetli ürününü değerden düşürmeyelim, değerlerimize sahip çıkalım. Dünyadaki artan talep karşısında düştüğümüz "dünya zeytinyağı ligi’’ne markamızla yeniden çıkalım. Bu yıl sektör için, ülkemiz için bir şans olsun. Kutulu ve markalı ihracatımızı artıralım. Devlet, üretici, tüccar, sanayici ve ihracatçı sektörün tamamı ama önce ülkemiz kazansın…. 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle