Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zeytinyağı sağlığa birebir Dr. Yasemin ŞAHAN / Prof. Dr. Fikri BAŞOĞLU (Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü) Pazarlamada tanıtım yetersiz Dr. Sertaç GÖNEN (Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi) Z eytin ağacının tarihinin, insanlık tarihi kadar eski olduğu düşünülmektedir. Çünkü tek tanrılı dinlerden en büyük üçünün kutsal kitapları olan, Tevrat, İncil ve Kuranı Kerim’de zeytin ve zeytinyağından bahsedilmektedir. Zeytinin anavatanı Güneydoğu Anadolu olduğu ve zaman içinde önce Akdeniz kıyıları daha sonrada Asya ve Amerika’ya yayıldığı bilinmektedir. Zeytin ve zeytinyağı, sağlık açısından olumlu etkileri göz önüne alındığın da en iyi beslenme modeli olarak kabul edilen Akdeniz diyetinin ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır. Özellikle zeytinyağı doğal olarak tüketilebilen tek yağ olması yanında içerdiği tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri, yüksek antioksidan maddeler ve fenolik bileşikler nedeniyle insan sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Zeytinyağı; insanın doğumundan ölümüne kadar geçen sürenin her evresinde sağlık üzerinde olumlu etkiler göstermektedir. Bu etkilerden kısaca söz edecek olursak; atardamar plaklarını önleyerek kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltmakta, gastrit ve ülsere karşı koruyucu bir özellik göstermekte, safra taşı oluşumunu önlemekte, bebek ve çocuklarda kemik gelişimini olumlu yönde etkilemesi yanında yaşlılıkta görülen kemik dekalsifikasyonunu engellemekte, saç ve cilt sağlığını olumlu etkilemekte, obezitenin önlenmesinde etkili olmakta ayrıca yaşam süresinin uzamasına katkıda bulunmaktadır. Sağlığımız açısından bu denli önem taşıyan zeytinyağı ne yazık ki üretiminde ve tüketiminde pek çok problemle karşı karşıya kalmaktadır. Ülkemizdeki zeytinyağı üretim sorunlarından birincisini hammadde sorunları oluşturmaktadır ki bunu da zeytin yetiştiriciliğine ait sorunlar, hasat sorunu ve zeytinlerin taşınması ve depolanması sırasında karşılaşılan sorunlar olarak alt gruplara ayırmak mümkündür. Hammadde sorunlarını, zeytinlerin yağa işlenmesindeki teknolojik sorunlar, zeytinyağının depolanması ve ambalajlanması sırasında oluşan problemler, iç ve dış satım sorunları, fabrikaların finans ve teknik eleman sorunları, bakanlıklar ile ilgili sorunlar v.b. izlemektedir. Ayrıca zeytinliklerin yapılaşmaya açılarak zeytin ağacı yerine konut yapılması ve haksız rekabete sebep olan ve nasıl üretildiği belli olmayan, yol kenarlarında "hakiki zeytin yağı" diye satılan sağlıksız yağlarda büyük önem taşımaktadır. Bu sorunların aşılmasında eğitim büyük önem taşımaktadır. Zeytin üreticilerine ağaçların yetiştirilmesi, bakımı ve ürünlerin hasadı ile ilgili en doğru ve güncel bilgilerin ulaştırılması amacıyla eğitim etkinliklerinin gerçekleştirilmesi, zeytinyağ üreticilerine gerekli teknik bilgiyle donanmış eleman yetiştirilmesi, uygun pazarlama taktiklerinin oluşturulması iyi bir eğitim aracılığıyla sağlanabilmektedir. Ayrıca zeytin ve zeytin yağ için gerekli kanunların çıkarılması ve üreticilere gerekli finansal desteğin verilmesi hükümetlerin üzerinde önemle durması gereken konular arasında gelmektedir. Bunlara ek olarak dünya zeytinyağı pazarında ilk üç sırayı paylaşan ülkelerin Avrupa Birliği üyesi olması nedeniyle ülkemizin rekabet şansının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Ülkemiz dünyada zeytinyağı üretiminde en ön sıralarda yer alırken, tüketimde kişi başı yıllık 1 kg ile dünya sıralamasında çok aşağılarda bulunmaktadır. Bunun nedenleri arasında uygulanan fiyat politikaları, tanıtım eksiklikleri, finans sorunları, ve bölgesel beslenme alışkanlıkları gibi pek çok neden sıralanması karşın bu sorunların en kısa zamanda çözümlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla devletin etkin desteğinin sağlanması, üreticilerin daha kaliteli zeytinyağ eldesi konusunda bilinçlendirilerek tüketicide damak tadı oluşturulması, ayrıca zeytin yağının sağlık üzerindeki etkileri her türlü yayın ve reklam hizmetleriyle topluma devamlı olarak duyurulması ve zeytinyağı tüketiminin hızla arttırılması gerekmektedir. yılı FAO verilerine göre dünya toplam zeytin üretimi 15.990.353 tondur. Yine aynı yıl sofralık zeytin üretimi 1.581.000 ton olarak gerçekleştirilmiştir. Dünya toplam zeytin üretiminin yüzde 10’u sofralık, geriye kalan kısmı ise yağlık olarak değerlendirilmektedir. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Türkiye, Fas, Suriye, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dünya sofralık zeytin üretiminin yüzde 82’sini gerçekleştirmektedir. Dünya ihracatının yüzde 67,9’u AB ülkeleri ve Fas tarafından gerçekleştirilmektedir. AB ülkeleri ve Brezilya en büyük ithalatçı konumundadır. Türkiye sofralık zeytin üretiminde son on yılın ortalaması olarak AB ülkelerinden sonra 2. sırada yer almaktadır. Ülkemiz sofralık zeytin ithal etmemekte ve dünya ihracatında, AB ve Fas’dan sonra 3. sırada yer almaktadır. Türkiye dünya zeytinyağı pazarında üretimde ve ihracatta AB ve Tunus’tan sonra 3. konumda bulunmak 2004 ta, ithalatı ise birkaç yıl çok düşük miktarlar haricinde bulunmamaktadır. Türkiye üretim ve ihracat miktarı bakımından dünya genelinde ilk üç sıraya giren bir ülke konumunda olmasına rağmen, ihracatımız genellikle etnik pazarlarla sınırlı olup, kalite, fiyat ve pazarların sürekliliği konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. Türkiye en fazla siyah sofralık zeytin ihraç etmektedir. Dışsatımın yaklaşık yüzde 75’i siyah zeytinden oluşmaktadır. İhracatın büyük bir bölümü dökme zeytin şeklinde yapılmakta olup, ülkemizin elde ettiği birim ihracat fiyatı dünya ihracat fiyatı ortalamasının altındadır. Zeytinlerin çeşidine göre dışsatım yaptığımız ülkelerin kompozisyonu değişmekle beraber, dışsatımda AB ülkeleri ağırlıklı bir pay almaktadır. Bu payın yüksek olmasının temel nedeni Türk vatandaşlarının fazla bulunduğu Almanya, Hollanda gibi ülkelerin birlik üyesi ülkeler olmasıdır. Siyah zeytin dışsatımımızın neredeyse yarısı Romanya’ya (yüzde 49,85), yüzde 21’i ise Almanya’ya yapılmaktadır. Yeşil zeytinde ise Almanya, ABD, İspanya ve İtalya gibi ülkeler ilk sıraları alırken Romanya’nın payı yüzde 5 düzeyinde kalmaktadır. Ülkemizde zeytin üretiminde bulunan ve zeytin işleyen işletmelerin küçük ölçekli olması, üretilen ve ihraç edilen sofralık zeytinlerin genel olarak tuz oranının yüksek olması ve kalitede belli bir standardın yakalanamamış olması ihracatımızın önündeki en ciddi engellerdir. Sofralık zeytin ihracatında dünya lideri olan İspanya’nın ihracat kompozisyonuna bakıldığında Türkiye’nin tam tersi bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. İspanya’da toplam sofralık zeytin üretiminin yüzde 75’i yeşil, yüzde 25’i ise siyah ve rengi dönük zeytinlerden oluşmaktadır. Dışsatımın yüzde 75’i ambalajlanmış üründen yüzde 25’i ise dökme üründen oluşmaktadır. Tariş ve Marmarabirlik ülkemiz zeytinyağı ve sofralık zeytin sektöründe faaliyet gösteren iki büyük tarım satış kooperatifidir. Marmarabirlik kurulu bulunduğu Güney Marmara bölgesinde üretilen sofralık zeytinin yaklaşık yüzde 45’ini almaktadır.Söz konusu tarım satış kooperatifleri 01.06.2000 tarih ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Hakkında Kanun ile yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Söz konusu kanun ile kooperatif ve birliklerin, ilk işleme hüviyetindeki işletme ve tesisleri dışında kalan sonraki üretim aşamaları için kuracakları iktisadi işletmelerin, anonim şirket statüsünde ayrı bir tüzel kişilik olarak kurulması öngörülmüş ve bu yapılanma gerçekleştirilmiştir. Yeniden yapılandırma süreci ile tarım satış birlikleri daha fazla ticari karakter kazanmıştır. Ancak mevcut birlikler de sektördeki küçük ölçekli işletmelerin hakimiyetine dayalı üretim yapısından kaynaklanan sorunları çözmekte yetersiz kalmaktadır. Dünya sofralık zeytin piyasasına hakim olan İspanya, Yunanistan ve İtalya gibi ülkeler, son dönemlerde piyasalarda ülke ve bölge imajı yaratacak bir pazarlama stratejisi izlemeye başlamışlardır. AB ülkelerinin sofralık zeytin sektöründeki üstünlükleri üretim aşamasıyla tüketim aşamasını bir araya getirerek sektörü tümü ile kalkındırma çabalarından ve sektöre verilen desteklerden kaynaklanmaktadır. Özellikle İspanya sofralık zeytinlerinin kalitesini garanti altına almak için; üretimden, işlemeye, paketlenmeden, tüketime kadar geçen tüm evrelerde planlı ve örgütlü hareket etmektedir. AB ülkeleri tüketici isteklerini yakalamak, tüketicileri ve yeni pazarları kendi ülkeleri ve markalarına çekmek için yoğun çabalar sarf etmektedirler. Bunun en belirgin örneği son yıllarda orijini belgelendirilmiş ürün sayısındaki ve tanıtım çalışmalarındaki artıştır. Son dönemlerde dünyanın en gelişmiş sofralık zeytin üreticisi ve ihracatçısı ülkelerin temel odak noktası tüketicilerdir. Ülkemizde sofralık zeytin ve zeytinyağı pazarlamasında tüketicilere yönelik tanıtım ve reklam çalışmaları çok yetersiz olup, sektör büyük ölçüde üretmek ve ürettiğini satmak yönünde bir yapılanma içerisindedir. Zeytin sektöründe üretim ve işleme bazında işletme ölçeği büyümeden ve gerekli modernizasyon sağlanmadan sektörde gelişme beklenmemelidir. 21