25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bertrand russell’ın klasikleşen kitabı Özgürlük Yolu Bertrand Russell’ın “Sosyalizm, Anarşizm, Sendikalizm” alt başlığıyla yayımlanan “Özgürlük Yolu” adlı kitabı, yaklaşık yüz yıl önce yazılmış radikal bir ademimerkeziyetçilik ve özyönetim çağrısı. NECDET HASGÜL S avaşın (Birinci Dünya Savaşı) bitmesine dair umutların kalmadığı, baskı ve hak ihlallerinin arttığı, özgürlüklerin kısıtlandığı, aydınların, muhaliflerin hapse atıldığı bir ortamda, özgür toplum hayalini korumak ve geleceğe dönük perspektifler geliştirmeye çalışmak; günümüz Türkiyesi’nde de fazlasıyla geçerli bir ironi. Abluka altına alınan şehirler, halkın haber alma hakkı için mücadelelerinden dolayı hapse atılan gazeteciler, yasaklanan kitaplar... Özgürlük Yolu, bu karanlığa ışık tutar nitelikte bir eser. ADEMİMERKEZİYETÇİ SOSYALİZM Özgürlük Yolu’nun, Russell’ın kendi siyasi ideolojisini en açık şekilde dile getirdiği eseri olduğu söylenir. Kitabın içeriğinin daha iyi yorumlanabilmesi için kitabın yazıldığı dönem ve Russell’ın yaşadıkları hakkında belli bir fikir sahibi olmamızda fayda var. Russell, Özgürlük Yolu’nu 1917 sonlarında yazmaya başlar ve Mayıs 1918’de tamamlar. Russell bu dönemde bir yandan savaş karşıtı aktivist faaliyetlere katılır, diğer yandan da Britanya hükümetinin baskılarına ve zorunlu askerlik yasasına karşı mücadele edip sık sık hapse girer. Bu kitabı da hapiste olmadığı altı aylık bir ara dönemde yazar. Bir yandan savaşın bitmesine dair umutların hemen hemen yitmeye başladığı karanlık ve baskıcı, diğer taraftan da 1917 Sovyet Devrimi sonrası gelişmelerin merakla ve umutla takip edildiği bir dönem... Russell, Mart 1917 ayaklanmasını, Rusya’da özgürlükçü bir aşamayla başlayıp kendi ülkesi de dâhil tüm Avrupa’yı değiştirebilecek barışçı ve “kansız devrim” olarak yorumluyordu. Zira devrimin ardından kurulan Geçici Hükümet, “hiçbir ilhak, hiçbir tazminat olmaması” esasına dayalı barış talebini ilan etmişti. Russell’a göre bu, ademimerkeziyetçi sosyalizmin(1) ilkelerini ve devrimcilerin iyi niyetini ifade ediyordu. “Devrimciler sadece barış için bir çağrı yapmakla kalma mış, kapitalizmin açgözlü doğasını da reddetmişti.” Russell ve diğer önde gelen savaş karşıtı aktivistler, İngiltere ve Almanya’daki savaş yanlısı hükümetlerin, devrimcilerin yayılmaya başlayan baskısına boyun eğeceğine ve Rusya’nın ilham verdiği “halkların barışı”nı kabul edeceğine inanmıştı. 1918’in başlarında Russell’ın Mutluluk Çağı’nı yazmasını bu inanç sağladı. Ancak yaşanan olaylar sonrasında Russell’ın iyimserliği tam tersine hayal kırıklığıyla sonuçlandı: “Mutluluk Çağı henüz uzak görünüyor. O büyük an geçti ve bizlere ilham vermesi gereken şey, bir solukta kurtuluş arayışı değil, yine o uzak umut” (s. 155). İşte tam bu sırada, Amerikalı bir yayıncı Russell’dan sosyalizm, anarşizm ve sendikalizm hakkında bilgi verme amaçlı bir kitap yazmasını istemişti; Özgürlük Yolu da bunun üzerine kaleme alındı. RUSSELL’IN UYARILARI VE ÖNERİLERİ Özgürlük Yolu’nun içeriği, iki temel açıdan önem taşır: Bir yandan oldukça öğretici, öte yandan geleceğe dönük öneri ve öngörüleriyle yol gösterici nitelikte bir kitap. Zira çalışma, Russell tarafından iki kısım olarak tasarlanır: “Tarihsel Gelişim” ve “Geleceğin Sorunları”. Birinci kısımda, Marx’ta görülen ve daha sonra öğrencileri, özellikle Bernstein tarafından geliştirilen devletçi sosyalist fikirlerin, Bakunin ve Kropotkin’e göre anarşizmin ve Sorel’e göre sendikalizmin çıkış noktaları ve tarihsel gelişimi açıklanır. Bunu yaparken Russell, lonca sosyalizminin özgürlükçü doğasını vurgular ve devletçi sosyalizmin tehlikeleri hakkında uyarılarda bulunur(2). İkinci kısımda ise Russell, bu üç öğretiyi özgürlük, paylaşım, özyönetim ve yaratıcılık gibi kavramların süzgecinden geçirerek “Russellvari lonca sosyalizmi” diyebileceğimiz kendi sosyalizm anlayışını ortaya koyar. Russell, devletin bizzat yaşattığı baskıdan nefret ediyordu ve yeni bir toplumsal düzen arayışındaydı. Onun Özgürlük Yolu’nda, anarşizm ve sendikalizme önemli ölçüde sempatiyle yaklaşmasının ve yaşamının diğer dönemlerine göre çok daha fazla benimsemesinin nedeni bu olmalı. Russell’ın özgürlükçü özyönetim anlayışına göre yerel, dinsel veya etnik konuları ya da belirli iş kollarını ilgilendiren kararlar, konuyla ilgisi olmayan “çoğunluk” tarafından değil, bizzat bu konuların ilgili olduğu toplumsal kesimler tarafından alınmalıydı. Örneğin; iş kolları için önerdiği modele göre, iş kolları işçiler tarafından yönetilmeli, değişik iş kolları arasındaki koordinasyon bir “Lonca Kongresi” tarafından sağlanmalı, üreticiler ile tüketiciler arasındaki sorunlar “ortak komiteler” aracılığıyla çözülmeliydi. Böylece anarşizme bir hayli yaklaşan Russell, yine de “savaş tehlikesi varlığını koruduğu ve insanların vahşi güdüleri kontrol altına alınmadığı sürece” yetkileri zayıflatılmış bir devletin gerekliliğini savunuyordu. bulunmadığı ama özgüreşitlikçi bir dünya arayışının ve toplumsal hareketlerin canlı olduğu bir dönemde, 1918’de yazılmıştı. Ardından gelen Sovyet deneyimi, İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş ise reel politika ile insanlığın hayatta kalma mücadelesini öne çıkardı. Tüketimci kapitalist dünyanın, yaratıcı potansiyelimizi baskı altına aldığı ve tam bir yabancılaşmanın yaşandığı 2000’lerde, bir tür “köklere dönme”, öte yandan özgürlükçü düşünceye yeni bir dinamizm kazandırma çabası olarak yayımlanan Özgürlük Yolu’nun, Türkiye’deki gündem açısından önemli bir katkı oluşturabileceği de gözden uzak tutulmamalı. n Özgürlük Yolu/ Bertrand Russell/ Çeviren: Şebnem Duran/ bgst Yayınları/ 206 s. BUGÜNE SESLENEN KİTAP Russell’a göre, uluslararası ilişkilerdeki en tehlikeli konu olan savaş ve hegemonya girişimlerine karşı da Milletler Cemiyeti, iş kollarındaki Lonca Kongresi’nin benzeri bir işlev üstlenmeliydi. Öte yandan, savaşın son aşamaları ve ardından gelen ilk yıllarda, sosyalistler arasında çokça tartışılacak olan başlıca konular arasında bu çalışmada yer alır. Mesela toplumda en tekdüze ve tehlikeli işleri yapanların, en büyük ödülü alması gerektiği yönündeki fikirler... Yine Russell sanatçılar, yazarlar ve soyut zihinsel faaliyetlerle uğraşanlar için olduğu kadar, müzmin tembeller için de “işsizlik ücreti” adını verdiği bir sistem önerir. Özgürlük Yolu, Birinci Dünya Savaşı’nın akıbetinin belirsizliğini koruduğu, bu açıdan fazla umudun (1) O dönem, bir Bolşevik sloganı olan “Tüm iktidar Sovyetlere”, parlamenter değil de az veya çok sendikalist olan yeni bir demokrasi anlayışını ima etmek için kullanılıyordu. (2) Birkaç yıl içinde Sovyetler Birliği’nde otoriter bir sosyalizmin kurulması, bu uyarıları haklı çıkaracaktı. Russell, 1948’de yazdığı kitabın üçüncü baskısının önsözünde şöyle demişti: “...Acil sorunlar ve umutlar artık 1918 yılındakilerle aynı değil. Fakat sosyalizm içinde mümkün olan en fazla özgürlüğü gerçekleştirme sorunu, şu anda o zamanda olduğundan çok daha acil ve bu kitapta bu konu üzerine söylenenlerin çoğu bana hâlâ geçerli gibi görünüyor” (Özgürlük Yolu, s. 23). 6 14 Ocak 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle