25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

charles kıng’den “pera palas’ta gece yarısı” OKURLARA İstanbul’un yaşayan tarihi Ali BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Charles King, “Pera Palas’ta Gece Yarısı”nda Osmanlı’nın son demleriyle Türkiye’nin kuruluş günlerinden, İkinci Dünya Savaşı arifesine dek önemli pek çok dönüm noktasına, Pera Palas’ın içinden bakıyor. Kendisi olamayanların öyküsü emal Varol’un yeni romanı “Ucunda Ölüm Var”, aşkının izlerini arayan bir ağıtçı kadının peşinden Tanpınar’ın beş şehrini de içine alarak İslamcısından askerine, gerillasından ülkücüsüne, kendi olamadıkları için başka kimliklere mahkum olan hayatların ucuna değiyor. Varol’la Sibel Oral konuştu. Ann Leckie’nin romanı “Adalet”, yapay zekâ ve insan arasındaki ilişki gibi bilimkurguda çok işlenmiş bir konuya yepyeni bir soluk getiriyor. Hikâyenin temelindeki aynılıkfarklılık, toplulukbireysellik ikilikleri yapay zekâ temasını zenginleştiriyor. Kitabı Irmak ErtunaHowison değerlendirdi. Suat Duman’ın yeni romanı “Dünyanın Leşleri”nde kahraman, eril özellikleri ortaya çıkarılmış, gündelik hayatın dayatmalarına karşılık kendi istediği hayatı kurmaya çalışan, neredeyse bencil bir tip. Seval Şahin irdeledi romanı. Kızıldere Katliamı’nın ardından sona eren Hava Kuvvetleri Devrimci Proleterya Örgütü’nün en etkin ve önemli isimlerinden biri Orhan Savaşçı’ydı. İlbay Kahraman o günlere ait ayrıntıları hiç anlatmayan Orhan Savaşçı’yla konuştu, biz de ona sorular yönelttik Tek amacı vardı, ırkın ve genlerin saf kalması. Verdiği tüm acımasız savaşın en can alıcı yanı da işte buydu... Ya Ari ırk korunacak ya da ırklar birbirine karışacaktı. Lucía Puenzo’nun “Wakolda”sını Mustafa Özkan tanıtıyor. Bol kitaplı günler... K azı tarih kitaplarını satır dahi atlamadan okursunuz; kendilerini okuturlar, bunda romanvari üslup son derece etkilidir. Charles King, Pera Palas’ta Gece Yarısı’nda işte böyle bir yoldan ilerliyor. Kitap, bir yandan da zamana yayılan titiz bir araştırmanın ürünü. Yazar, kendisinden önceki çalışmaları, hatta not ve eski yazıları hiç üşenmeden bulmuş, belgeleri sorup soruşturmuş. Tüm malzemeyi içselleştirip romandan daha roman bir tarih anlatısı ortaya çıkarmış. Yeni bir tarihyazımı örneği olan Pera Palas’ta Gece Yarısı’nı okurken belgesel izliyor gibiyiz bir taraftan da. King, ilk gördüğü günkü heyecanla Pera Palas’ın tarihteki yerini araştırırken Şark’taki Garb türünden bir etkiden bahsediyor. 1923’ün, yeni bir tarihin başlangıcı kabul edildiğini atlamadan, hem 1923 öncesine hem de sonrasına, Pera Palas’ın penceresinden bakıyor. Değişime tanıklık eden ve zamanı değiştirenleri ağırlayan otele, iki dünya savaşı arasında hüzünden keyif yaratanlara, önemli kararlara imza atanlara ve dönüşümü onaylayan ya da reddedenlere değiniyor: “...Dalga dalga gelen mülteciler, göçmenler ve sürgünler için bu eski çokkatlı otel, eski bir çağdan yenisine geçişin simgesi, Doğu ile Batı, imparatorluk ile cumhuriyet, nostalji ve yeni tecrübeler arasındaki bağların ete kemiğe bürünmüş biçimi oldu.” Orient Express’in vagonları gibi Pera Palas da Avrupa’daki örneklerinin bir devamı olarak kuruluyor. Daha doğrusu standardı tutturuyor. Tabii aynı sağlamlığı Osmanlı için söylemek mümkün değil. Pera Palas’ın inşa edildiği yıllarda, yöneticilerinin iyimserliğine rağmen Osmanlı İmparatorluğu, siyasi, sosyal ve ekonomik olarak enikonu sallanıyor. Eski kuşak Osmanlıların yerini yenileri almaya başlıyor ve Pera Palas onları da ağırlıyor. Türkiye’nin kurulma aşamasında, modernizm ve reform hareketlerinin öncüleri de karşıtları da birbirine yakın odalarda konaklıyor. Otelin barında ise iki şey konuşuluyor: İşgal ve direniş. B Elden ele gezen bir otel Pera Palas. Aynı zamanda dönemden döneme geçen, dün olduğu gibi bugün de yaşayan bir tarih. İŞGAL VE DİRENİŞ YILLARI King’in anlattığı, Pera Palas’la İstanbul’un ve yeni bir ülkenin kesişen tarihi aynı zamanda. El değiştiren ülke gibi otel de bu dönemde devrediliyor: 1927’de Pera Palas, Hazine’den devlet denetimindeki Emlak Bankası’na geçiyor, sonra da Misbah Muhayyeş tarafından satın alınıyor. Otelin restoran katından müzik asla eksik olmuyor; caz, yerel tınılar ve Klasik Batı Müziği sürekli birbirini izliyor. 31 Aralık 1925 günü, ilk kez Pera Palas’ta kutlanan yılbaşını ise bir kenara not etmek gerek. Aslında bu, kimilerince Türkiye’de modern zamanların milâdı olarak niteleniyor. King, olayı Pera Palas’la sınırlı tutmuyor; sık sık otelin dışına çıkıp sokaklarda gezinerek dönemin ruhuyla buluşuyor. Sanatın, siyasetin ve sosyal yaşamın dalgalanışını yansıtıyor. İttihat ve Terakki’den 1930’ların Türkiyesi’ne ve oradan daha ileriye yürüyor. İstanbul’un kabuğunu kırıp Türkiye’nin dışa açılan penceresine nasıl dönüşmeye başladığına da değinirken Pera Palas, hem anlatıcı rolüne soyunuyor hem de anlatılan bir tarih kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Orada savaşların kokusu da var 1939’dan itibaren Türkiye’ye sıçrayabilecek bir yenisinin korkusu da. Düzenlenen güzellik yarışmasının yankıları da var Varlık Vergisi’nin yansımaları da. Bu akışın, 1941’deki bombalı saldırıyla kesintiye uğradığını ve Pera Palas için yeni bir tarihin başladığını da hatırlatıyor “CAZ VE SÜRGÜLÜK ÇAĞI” King. 1920’lerin sonundan beri otelin sahibi olan Muhayyeş’in, patlamanın ardından Winston Churchill’e telgraf çekip tazminat istemesi Pera Palas’ın geçmişindeki ilginç ayrıntılardan sadece biri. Otelin telgraf odasından diplomatik yazışmalar da yapılıyor ve King, Pera Palas’ın bu anlamda da bir merkez olduğunu söylüyor. Yazışmaların ötesinde, otel, görüşmelere de sahne oluyor; Joseph Goebbels’in gelip tam da İkinci Dünya Savaşı öncesinde Pera Palas’ta kalmasının başka bir açıklaması olabilir mi? King, Pera Palas’ın ayakta duruşunun anlamını bize özetliyor: “Şehrin global bir merkez ve cilalı bir metropol olarak yeniden doğduğu günlerde, İstanbul’un o caz ve sürgünlük çağını tanımlayan eski şaaşalı yapılar hâlâ orada. Pera Palas, artık eski kimliğinin yeniden icat edilmiş hali. Dubaili bir şirketin yönetiminde, göz kamaştıran beyaz balo salonu terütaze oldu, demir döküm asansörü yeniden kuruldu, yalancı mermerler tekrar boyandı. Otel artık hepimizin, göçmen giden yerlilerin ve yerlileşen yeni gelenlerin sonuçta birer emanetçi olduğu gerçeğinin çarpıcı bir anısı.” Elden ele gezen bir otel Pera Palas. Aynı zamanda dönemden döneme geçen, dün olduğu gibi bugün de yaşayan bir tarih. King, bu tarihi anlatırken geçmişle günümüz arasındaki bağı atlamıyor; bir zamanlar otelin içinde dolanan ve oraya kimliğini kazandıranları da unutmadan saygıyla anıyor. n Pera Palas‘ta Gece Yarısı/ Charles King/ Çeviren: Ayşen Anadol/ Kitap Yayınevi/ 406 s. KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar l Yayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden l Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü l Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. 14 Ocak 2016 3 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle