Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> suf Küpeli’yle ve Mahir Çayan’la tanışıyor Orhan Savaşçı. İdeolojik tartışmalar yapıyor ve düşüncelerinden, örgütlenme anlayışlarından bahsediyorlar, siyasi atmosfer bu şekilde oluşuyor. O ev, THKPC’nin merkezi değil. Bir öğrenci evi, o evde her türlü düşünce tartışılıyor. Orhan Savaşçı da ev sahiplerinden birisi olduğu için o insanlarla tanışıyor ve ortak düşünceleri yeşeriyor. n Muhsin Batur, Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü mensuplarını korudu mu, korumadı mı? n Hayır. Kitapta onu çok açık bir şekilde söylüyoruz. Muhsin Batur, Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü mensuplarını hiçbir şekilde korumadı. Korusaydı, Binbaşı İbrahim Keskin’i korurdu. Keskin, zannedildiği gibi THKPC’li değil, onların sözcüsüydü. THKPC askerlerinin Muhsin Batur’la tanışıklığı bile yok. Bu ilişki İbrahim Keskin vasıtasıyla kurulmuş ve onun aracılığıyla DevGenç’in 9 Mart’a desteğini sağlamak amacını taşır. n THKPC’den yargılanıyor İbrahim Keskin de... n Evet, THKPC davasından yargılanıyor. Muhsin Batur ona sahip çıkamamış. Orada ne tür dengeler söz konusu olmuş onu biz bilmiyoruz. Ama görünen o ki koruması gerekirken çünkü kuracağı cuntada bile ona yer vermiş korumamış. Ayrıca sosyalist subaylara sahip çıkmadığının göstergeleri var. Bu ilişkiler çorap söküğü gibi, Mahirlerin yakalanmasından sonra, Haldun Yeşil’in evinin basılması, askerî ilişkilerin çözülmesi, Merzifon’da Orhan Savaşçı’nın tutuklanması ve sonrasında sosyalist askerlerin üzerine gidiliyor. THKPC’nin içerisinde askerlerin örgütlenmesi deşifre olmuş değil, dolayısıyla koruması da mümkün değil. Deşifre olduktan sonra da en ağır işkenceleri görmüşler o döneme göre. Hepsi bir kere Ziverbey’den geçmiş. Dolayısıyla öyle bir koruma kesinlikle söz konusu değil. rekiyorsa uyarırsın. Böyle bir durumda, üstelik Mahir Çayan içerideyken yoldaşlarını yargılayıp, “o öyle demeseydi, onun vurduğunu biz biliyoruz, hadi ben söylüyorum” demek, Hürriyet gazetesinde çıkan haberlerle arkadaşını yargılamak demek. Gerçekten Mahir öyle mi demiş? Mahir ne düşünmüş? Yusuf Küpeli’nin bunları bilme ihtimali yok. Yusuf Küpeli, Hürriyet gazetesi okuyor ve oradan okuduklarıyla arkadaşını yargılıyor. Talihsizlik bu. n Bu tutumu neden yanlış buluyorsunuz? n Birlikte kararlaştırdıkları bir eylemin tüm sorumluluklarını Mahir’e yükleyerek sıyrılacaklarını düşünmelerini yanlış buluyorum. Yanlış bulmamın ötesinde Mahir’in düşündüğü gibi düşünüyorum, bu bir ihanet! Çünkü yoldaşlık ilişkisi böyle bir şey değil. İTHAKİ DÜNYA KLASİKLERİ Amerikan edebiyatının en sevilen isimlerinden Washington Irving’in en güzel öyküleri bu seçkide… “BİR DEVRİMCİNİN İŞKENCE YAPMASI SORGULANMALI” n İlyas Aydın ajan mı, değil mi muammasında en önemli etken ortadan bir anda kayboluşu galiba. Doğal olarak şüphe uyandırmış insanlarda ve bu çok doğal değil mi? n Böyle düşünülmesi doğal ve diyelim ki çok gizli çalışarak bu bilgileri edindi. Kitapta anlatılıyor uzun uzadıya ama ben özetleyeyim. Bir MİT ajanı düşünün. Deşifre olmuş ama deşifre olduktan sonra gitmiş Kürecik’te Süleyman Kırteke’nin evinde misafir olmuş. Süleyman Kırteke de devrimci bir arkadaşımız. Onun evinde uzun süre kalmış, sonra Filistin’e gitmeye karar vermiş. Filistin’e gidince Gülten Çayan’a mektup yazmış, ben buradayım gel konuşalım demiş. Böyle bir MİT ajanı var mıdır? n Gülten Çayan, İlyas Aydın’ın çağrısı üzerine gidiyor Filistin’e, sonra ne oluyor? n Gülten, Filistin’e gidiyor ama havaalanında İlyas’ın öldürüldüğünü öğreniyor. Durumu Ercan Erciyas anlatıyor. Bu, Gülten için büyük bir şok oluyor. O günün travması içerisinde bilinen şu: Dört ya da beş kişilik bir ekip İlyas Aydın’ı sorguluyor. İlyas Aydın önce Filistin’e geldiğinde Gülten Çayan’la görüşmek istiyor ama bir şekilde Teslim Töre bundan haberdar oluyor. İlişkilerini kullanarak getirip sorgulama hakkını kendinde görüyor. Birincisi İlyas Aydın’ı sorgulayacak bir ekip varsa onun THKPC olması gerekirdi. Ahlaki olarak da alıp gelse bile bu sorgulama işini ağırlıklı olarak THKPC’lilerin olduğu bir ekibe vermesi lazımdı. n İlbay Bey, kitapta anlatılanlara göre sorguda işkence uygulanıyor galiba İlyas Aydın’a? n Hiçbir şekilde devrimciler işkence yapmaz, yapamaz, yapmamalı! Ben bunun altını çizerek söylüyorum. Hiçbir koşulda bir devrimci, bir sosyalist işkence yapmaz. n Ama yapmış. n Eğer işkence yapıyorsa bu durumun İlyas Aydın’ın ajanlığından bile daha çok sorgulanması lazım. Diyelim ki İlyas Aydın ajandı. Ajan bile olsa bir devrimcinin işkence yapması sorgulanması gereken bir durum. n Cepheden AnılarOrhan Savaşçı‘nın THKPC Anıları/ Söyleşi: İlbay Kahraman/ Ayrıntı Yayınları/ 208 s. “KİM HATA YAPTIYSA ONU YARGILARIM” n Efraim Elrom’un kaçırılması THKPC’nin bölünmesini ve Mahir ÇayanYusuf Küpeli ayrımını nasıl etkiledi? n Efraim Elrom olayı THKPC’de kopuşun başlangıcıydı. Neden mi, sonuç mu, o bence de muğlâk. Efraim Elrom’un kaçırılmasını THKPC’nin İcra Komitesi kararlaştırıyor. Kim bu İcra Komitesi? Münir Ramazan Aktolga, Yusuf Küpeli ve Mahir Çayan. Daha sonra Münir Ramazan Aktolga’yla Yusuf Küpeli, Efraim Elrom olayının bir hata olduğunu söylüyor ve olayın planlanmasında kendi rollerini inkâr ediyor. Solda bir bölünme daha diye acıyla bakıyor insan bu sonuca. Gerekli miydi peki böyle bir bölünme? Oradan yola çıkarak THKPC’de bir bölünmenin gerçekleşmesi bana göre talihsizlik. Ben olsam o günün koşullarında, önce Mahir’in cezaevinden çıkmasını ya da kaçırılmasını sağlarım. Genel Komite’yi toplarım, bu olayı değerlendiririm. Kaçırılması mı yanlıştı, öldürülmesi mi, yoksa eylemin kendisi mi yanlıştı diye değerlendirme yaparım. Kim hata yaptıysa onu yargılarım. Cezalandırılma gerekiyorsa Genel Komite aracılığıyla cezalandırılsın. Görevden almak gerekiyorsa görevden alırsın, uyarmak ge Hayatın Sınır Çizgileri, kısa öykünün ve “acı” İngiliz mizahının parlak isimlerinden Saki’nin tadına varabileceğimiz geniş bir seçki, gerçek bir şölen... KItap 14 Ocak 2016 33 www.ithaki.com.tr İnternet satış: www.ilknokta.com twitter.com/ithakiyayinlari facebook.com/ithakiyayin