25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

suat Duman’dan “dünyanın leşleri” can erok Günü kurtarmanın kahramanı SEVAL ŞAHİN sevals@gmail.com Suat Duman’ın yeni romanı “Dünyanın Leşleri”ndeki kahramanı, eril özellikleri ortaya çıkarılmış, gündelik hayatın dayatmalarına karşılık kendi istediği hayatı kurmaya çalışan, neredeyse bencil bir tip. yarattığı bakış açısı darlığının yerine okurlara yeni pencereler açmak hedeflenmiş gibi görünüyor. Kurgu hızla ilerlerken, karşımıza kahramanımızın sevgilisi Nina’nın eski belalısının çıkmasıyla olayların birden yön değiştirmesi söz konusu oluyor. Tam da bu noktada bana kurguda bir aksaklık var gibi geldi. Belalının ortaya çıkışının bir tesadüf sonucu gerçekleşmesi, öncesinde Nina’nın başlattığı olay örgüsünün devamını sağlama görevinin dışında bir yük üstleniyor. Elde edilen harddisk’in bu belalı ve arkadaşlarına bırakılması, olaydaki tesadüf unsurunu ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim olarak yer alsa da bunu tam olarak sildiğinden bahsetmek biraz zor. S uat Duman, son kitabı Dünyanın Leşleri ile karşımızda. Birbirinin devamı niteliğindeki üniversite öğrencisi kahramanın yer aldığı Cinayet Mevsimi ve Müruruzaman Cinayetleri’nden sonra bu kez ondan çok daha farklı, yeni bir kahraman karşımıza çıkıyor. Hapisten yeni çıkmış, “belalı”sının elinden kurtardığı bir kadın ve onun etrafındaki olayların anlatıldığı Dünyanın Leşleri’nde anlatının fonuna Gezi Olayları da eşlik ediyor. Bu nokta önemli zira kahramanımız tesadüf eseri olayların içine düşüyor ve romanın asıl olay örgüsü Gezi Direnişi sebebiyle bir aksamaya uğramıyor. Dolayısıyla Gezi, romanda başat bir unsur olarak durmuyor, olay örgüsü içinde ne kadar yer kaplaması gerekiyorsa o kadar yer kaplıyor. OLAYLAR SİLSİLESİ Dünyanın Leşleri’nin kahramanı hukuk fakültesi terk, ablasını darp ettiği için hapse girmiş, belirli bir işte sabırlı bir şekilde çalışmak yerine günü ve kendisini kurtarma peşinde, dünyanın hallerini çok da fazla takmayan fakat karşısına fırsatlar çıktığında bunları değerlendirme isteği kadar, kendine has bir gurur anlayışına da sahip, deyim yerindeyse serseri bir tip. Bu tip bana Peyami Safa’nın Server Bedi takma adıyla yazdığı romanlardan biri olan Hey Kahpe Dünya’nın kahramanını hatırlattı. İyi ve varlıklı bir ailede büyüyen bir çocuğun kendisine verilen değerleri reddedip sokaklarla tanışmayı ve sokakların ona bir hayat bahşetmesini tercih etmesi gibi, Dünyanın Leşleri’nin kahramanı da hukuk fakültesi bitirip gündelik hayatın sıkıcı atmosferinin çarklarında dönmek yerine, bir nevi içinden geleni yapmanın peşine düşerek benzer bir yol izliyor. Roman boyunca her şey bize kahramanımızın gözünden anlatılıyor. Kimi zaman onun zihninden geçenleri de görebiliyoruz ama bu zamanlar sınırlı. Zihninden geçenlerin ortaya çıktığı yerlerde kendine dair düşünceler ve akıl yürütmeleriyle karşılaşıyoruz. Aslında roman, akıl yürütmelerden çok hızla devam eden bir olaylar silsilesinin arka arkaya başka karakterler tarafından kahramanımıza aktarılması şeklinde ilerliyor. Dolayısıyla olay örgüsü içeriden bir bakışla örülmesine rağmen bu görüşü destekleme yolu olarak romandaki diğer karakterlerin konuşmasının onda yarattığı izlenimlerden yararlanılmış. Bu şekilde sadece tek bir anlatıcı karakter kullanımının MERAK UNSURU HER ZAMAN CANLI Kahramanımızın, ablasını darp etmesi sonucu hapse girmesine paralel olarak onu karakolda döven iki polisin peşine düşmesi var. Bu polislerle bir kez ikisi bir arada iken, bir kez de Gezi Direnişi sırasında karşılaşıyor. Polislerden intikam almak ya da doğrusunu söylemek gerekirse kendisine yapılanı onlara da yaşatmak için çabalayan kahramanımız sonunda ise bu isteğini gerçekleştiremiyor. Polisiyelerde başkahramanı yakından tanıtmak için asıl olay örgüsünün içinde ikincil olay örgüleri üretilir. Burada Gezi ve polisleri yakalama, asıl olay örgüsünün yanında başkahramanı daha yakından tanıtmak için kullanılan unsurlar. Bunlardan ikincisi, polisleri bulma ve cezalandırma, kurguda sadece başkahramanı daha yakından tanıtmak gibi bir işlevi üstlenmiyor, ayrıca asıl olay örgüsünde başat bir unsura da yine tesadüfen dönüşüveriyor. Polislerden birinin Nina’nın apartmanından çıkarken görülmesi bunun ispatı. Ayrıca baştan beri kahramanımızın bu polislere dair anıları ve onları yakalama arzusu da böylece bir süre sonra asıl olay örgüsünde de bir rol üstleneceklerine dair biz okurları hazırlıyor. Romanda merak unsuru her zaman canlı tutulmuş ve bu karakterin çizimindeki gerçekçiliği güçlendirme konusunda da işlevsel bir unsur olmuş. Çünkü kahramanı da sayfalar ilerledikçe tanıyoruz, olayların gelişimiyle birlikte ona dair bilgilerimiz de giderek artıyor. Suat Duman’ın kahramanı eril özellikleri ortaya çıkarılmış, gündelik hayatın dayatmalarına karşılık kendi istediği hayatı kurmaya çalışan, neredeyse bencil bir tip. İstediği tek şey var: Hayatında ne yaşamak istediğinin kendi elinde olduğunu bilmek. Bu kahraman, yazımın başında da belirttiğim gibi; Suat Duman’ın daha önceki kahramanından çok farklı. İlkinin naifliği, burada yerini kurnazlığa bırakmış. Diğer kahramanın doğrudan politik bir karakter olarak çizilmesine karşılık burada bizzat hayatın kendisine bakışıyla minör politika alanından seslenen bir karakter çizilmiş. Bu karakter yeni bir polisiye dizinin habercisi olabilir ve umarım olur. Suat Duman’dan yeni bir polisiye okumayalı epey olmuştu, sonrakine bu kadar beklemeyeceğimizi umut ederek, yeni kahramanına bol şanslar diliyorum. n Dünyanın Leşleri/ Suat Duman/ Alakarga Yayınları/ 188 s. 4 14 Ocak 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle