Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
orhan savaşçı’nın thkpc anıları ‘Elrom olayı, THKPC’de kopuşun başlangıcıydı’ Kızıldere Katliamı’nın ardından sona eren Hava Kuvvetleri Devrimci Proleterya Örgütü’nün en etkin ve önemli isimlerinden biri Mahir Çayan’ın kayınbiraderi, Gülten Savaşçı’nın ağabeyi ve Hava Kuvvetleri mensubu Orhan Savaşçı. O günlere ait ayrıntıları hiç anlatmayan Orhan Savaşçı’yla 45 yıl öncesinin atmosferini İlbay Kahraman konuştu ve bu, “Cepheden Anılar” ismiyle kitaplaştı. SERAP ÇAKIR cakirserap@yahoo.com HKPC’yi ilk olarak Orhan Savaşçı’yla konuştunuz. Neden? Solda hiç konuşmayan insanlardan birisi Orhan Savaşçı. Onun benimle konuşması, benimle konuşmayı kabul etmesi onur. Ayrıca kiminle konuşsaydık? Genel Komite’den bir sürü insan kaldı ama yönetici kadrolar içinde THKPC ideolojisini savunanların başında olması bakımından da önemli Orhan Savaşçı. n Merak ettiğim bir şey var: Üzerinden 45 yıl geçen bir zaman diliminden bahsediyoruz. 68 Kuşağı’nın özellikle Türkiye’de hâlâ merak ediliyor olması ama yazılı kaynağının çok az bulunması neyle ilintili? n Ben bu yakın tarih dizisini yayınevimize önerirken şöyle bir düşünceden yola çıktım: Sol, arşivlerini polise kaptırmama kaygısı nedeniyle elindeki belgeleri yani belleğini yok etti. Solun belgeleri ve belleği yok Türkiye’de. O bellek hep çeşitli aralıklarla imha edildi. Bazıları yurt dışına bazı belgeleri kaçırıp korudu ama genel olarak bizim belleğimiz yaşayanların zihninde kaldığı kadarıyla. n Çok hüzünlü! n Bu hüzünlü bir şey evet. Bu diziyi başlatırken ben belleğimizi biraz gün yüzüne çıkaralım istedim. Belleğimiz yok, yeniden bir bellek oluşturmaya çalışıyoruz. n Askerî kanada dönersek Ankara Büklüm Sokak, Çam Apartmanı’nda dört tane genç subay kalıyor evde, onların arkadaşları gidip geliyor derken askerlerin içinde sosyalist bir örgütlenmeye gidiliyor. Askerler böyle mi örgütleniyor? n Aslında o dört kişi değil olay. n Nasıl? n O dört kişi, diğer askerleri temsilen orada. n Ana kaynağı Çam Apartmanı değil mi demek istiyorsunuz? n Hayır değil ama onlar bu hareketlerle bir koordinasyon kurmuş. Yani Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü’ne giden yolun koordinasyonunu onlar sağlıyor. Afyon’dan gelenler de Büklüm T Sokak’taki eve yerleşiyor, Eskişehir’den gelenler de Merzifon’dan da. Bu koordinasyon sağlanarak askerler arasında birlik oluşturuluyor. Büklüm Sokak’ın özelliği o. İkinci özelliği de Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü kurulduktan sonra da o ev bir askerî kanadın merkezi gibi bir fonksiyon görüyor. Zaten orada yer alan askerler de harekete öncülük eden insanlar. “GÜLTEN ÇAYAN YİĞİT BİR KADIN” n Gelelim Orhan Savaşçı’nın Mahir Çayan ve Yusuf Küpeli’yle tanışmasına ve sivil hareketin ordunun, ordunun da sivil hareketin içine sızmasına. Nasıl tanışıyorlar? n Gülten Çayan vasıtasıyla tanışıyorlar. n Mahir Çayan’la nişanlı mı o za manlar? n Hayır, arkadaşı. Gülten Çayan’ın yalnızca Mahir Çayan’ın eşi olarak görülmesi biraz erkek söylemi. Ben buna karşıyım. Yani Gülten Çayan, Mahir’in eşi olarak değil, devrimciler arasında öne çıkmış bir kadın olarak bilinmeli. Gülten Savaşçı o dönemde fen fakültesinde devrimci örgütlenme içerisinde sorumluluk üstlenmiş yiğit bir kadın. Fizik bölümünde ve üstelik geleceği çok parlak bir asistan. Bu parlaklık içerisinde yurt dışına gidiyor. Fransa’da doktora yapıyor. Yani öyle sıradan bir insan gibi değerlendirilmesin. Herkesin kafasında öyle bir imaj var. Sanki Mahir’le evlenmiş, evlendiği için de devrimci olmuş. Böyle bir şey yok. Bu yanlış bir algı. n O zaman biraz daha Gülten Çayan’ı konuşalım. n Fen fakültesinde sorumluluk üst İlbay Kahraman lenmiş bir kişi Gülten Çayan. Dolayısıyla gençlik örgütlenmesi içerisinde. O dönemde öğrenciler ya kafelerde buluşur veya evlere gider konuşurdu, tartışırdı. Bu evlerden birisi de Gülten Çayan’a ait. Buraya Yusuf Küpeli, Sinan Cemgil, Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir gibi pek çok isim geliyor. Bu gidip gelmeler sırasında zaten Mahir Çayan’la duygusal bağ gelişiyor. Tabii bu eve aynı zamanda abisi sıfatıyla Orhan Savaşçı da geliyor. n Birlikte mi yaşıyorlar abisiyle? n Hayır. Orhan Savaşçı o zamanlar asker. Bazen birlikte kalıyorlar. Bu gidip gelmeler sırasında Yu >> ‘İnsan geçmişini her zaman özler’ O rhan Bey, sizin yıllardır en çok karşılaştığınız soru İlyas Aydın’la ilgili olsa gerek. Ben de sormak istiyorum. İlyas Aydın ajan mıydı size göre yoksa değil miydi? n Bu konuda ne lehte ne de aleyhte belge yok. Ama fikir yürütecek olursak Mahir, İlyas Aydın için “ajan” dedi. Neden dedi? Mahir, Maltepe’ye giden yolda hangi eve gittiyse o ev deşifre oldu. Birisi o evleri deşifre etmiş olmalı. İlyas Aydın, THKPC mensubu değildi. Ama Haldun Yeşil ve benim devre arkadaşımdı. Daha çok Haldun Yeşil’le ilişkisi vardı. Haldun Yeşil’in de ondan istediği şey ev kiralarken kefil olması. Yani örgütsel bir görev üstlenmiyor. Dolayısıyla bütün örgüt şeması hakkında en küçük bir fikri yok, ideolojisi, eylemleri hakkında en küçük bir fikri yok. Bildiği tek şey evler. Mahir de Levent’ten yola çıkarak gittiği her yerde evlerin deşifre olduğunu görünce bunu bilebilecek tek kişinin İlyas Aydın olduğunu düşünüyor ve İlyas ajandır diyor. Ama daha sonra anlaşılıyor ki evlerin deşifre olması başka bir olay. İlyas Aydın’la ilişkisi yok. Kendini yurtsever bir asker olarak tanımlayan Orhan Savaşçı dostlarıyla... mediklerine ilişkin belgeler de var. Ama nedense özellikle 12 Mart söz konusu olduğunda ve 9 Mart esasen, bütün solun cuntayı desteklediği düşünülür. Ben aynı kanıda değilim. Sol, hiçbir şekilde askeri bir darbeden yana değildi. Çünkü THKPC ve onun bileşenleri sınıf mücadelesinden yanaydı. n Mahir Çayan sizin kız kardeşinizin kocası oluyor aynı zamanda. Onu ilk ve son kez nerede görmüştünüz? n İlk olarak Gülten’in evinde karşılaşmıştık ve son olarak ise Mahir’lerin kaçışından sonra Levent’te Alankuşların evinde görüşmüştük. n O günlere dair en çok neyi özlüyorsunuz? İnsan geçmişini her zaman özler. Ben, yurtsever bir asker olarak girdiğim siyasal faaliyet süreci içinde, yolumu aydınlatan Marksizm ışığını THKPC hareketi içinde gördüm. Bugün geriye dönüp baktığımda, burjuvalaşan, kendi halkına yabancılaşan bir dizi sınıf arkadaşıma kıyasla ne kadar onurlu bir iş yapmış olduğumu görüyorum. Devrimci faaliyetlerim benden bir şeyler almadı, aksine o yolda pek çok şey kazandım. En önemlisi de kişisel menfaatlerin toplumsal çıkarların yanında hiçbir anlam ifade etmediğini biliyorum. Bu bana yetiyor. n n “68 Kuşağı, özünde ve merkezinde bir cunta hikâyesi” diyenler var. 68 Kuşağı, darbe peşinde koşan bir gençlik hareketine indirgenebilir mi? n Darbe peşinde koşan, cuntayı destekleyen gruplar vardı. Mesela Doğan Avcıoğlu’nun çevresinde örgütlenen devrimciler böyle, cuntayı destekleyip bunu açık açık söylediler. DevGenç’in söylemi zaten ortada; 12 Mart’ı desteklemediğini ayan beyan ilan etti. O dönemde THKPC kurulmadığına göre, bileşenleri ve THKPC’yi kuracak olan unsurlar da 12 Mart’ı desteklemediğini açıkça beyan etti. Destekle “SOL, ASKERİ BİR DARBEDEN YANA DEĞİLDİ” 32 14 Ocak 2016 KItap