Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
sonra, Hatay kendi meclisinin kararıyla Türkiye topraklarına katılmış. Reisi Cumhur Gazi Mustafa Kemal hazretleri hayata veda etmiş. Dersim’e giden peder beyden iki defa öldü haberi gelmiş. Bu iş iki defa olamayacağı için sonra da kendi geri dönmüş. Bir dolu da orada çektiği fotoğraflarla birlikte hem de. Çocukluğumda evdeki sıradan fotoğraf albümlerinden birindeydi onlar. Arada elime alır, bu bilmediğim olayların fotoğraflarına sinemaymış gibi öylesine bakardım. Bu konuda kendisi hiç konuşmazdı. Aramızda resmiyet olmalı, ona hiçbir şey sormazdım ben de. Sormak aklıma da gelmezdi. Ama iyi hatırlıyorum, dostlarıyla konuşurken bir gün, “Adamlar haklıydı, sadece vergi alınmış, hiçbir şey verilmemiş” dediğini duydum. Sonraki uzun yıllardan bu günlere kadar bu konular, tam sessizlik içinde Tan Oral’ın tarih tanımı: “Olanların elenip, süzüunutturulmuş olmalı ki ülke lüp, kaybolup, yok olduktan sonra geriye kalan, gündemine gelemediydi. Be‘suyunun suyunun suyuna’ razı olmanın adıdır.” nim evden ayrılışım, büyüklerin hayattan ayrılışı, ülkehalam Memduha ile... Babamın banin demokrasiden ayrılışı gibi, kabası sevgili dedem Osman Bey arotik günlerin karmaşasında savrutık adı belli olan torununu, elinden lan pek çok şey gibi o fotolar da yittutup çevrede dolaştırırmış. Yollati gitti. Yıllar sonra baba evinin tarı oradaki Amerikan Koleji’nin yemvan arasına çıkıp baktığımda, geçyeşil, düzenli bahçesine düşmüş. mişi orada aradığımda ayaklarım saMerzifon’da 1871’de açılmış o zamadece bir karış tozun içine gömülnın Amerikan Koleji. Kolejin bir samüştü, o kadar. O zaman düşünat kulesi ve onun da bir çanı var ve müştüm, tarih denilen bilgi yumağı, saat başlarında “taan... taan... tan...” olanların elenip, süzülüp, kaybolup, diye çalıyor. Dedenin elinden tutyok olduktan sonra geriye kalan, tuğu velet de her defasında, üstüne “suyunun suyunun suyuna” razı olalınırmış numarasıyla bu sese yamanın adıdır diye. Belki bu nedennıt verirmiş, “efendiim... efendiim... le okullarda verilen tarih dersleriefendim” diye. Dedem rahmetli yılne inanmadım ve hiç hoşlanmadım. lar sonra anlatırken kıkır kıkır güDaha sonra da tam tersine, bu konulerdi. Sordun diye söylüyorum sevlara olan ilgim ve merakım hiç söngili Faruk Şüyün. Devam ediyor mumedi. Belki de yine aynı nedenle eliyuz? min değdiği herhangi bir kâğıdı atan Bence edelim... Devamı okurlamayıp saklar olmuşum. Şimdi evde rımızı da meraklandıracak... dönecek yer kalmadı, kâğıt ve kitapn Ufaklığın artık bir isme sahip tan. Bir tek sevgili kedim bu durumoluşundan sonraki o uzun savaş yıldan çok memnun, aralarında yatıp larını aile Ağrı’da geçirdi. Lo taşıyuyku çektiği için. İşte yer ve zaman la sıkıştırıldığı halde yine de topkonumuz da böyle Faruk Şüyün. rak damı akan, tandırlı bir evde yaşadılar. Odanın tavanına ortası de“TAN... TAN... TAN...” lik bir branda gerilir, deliğin hizasına da bir kova yerleşirdi. Arka tarafn Tamam da ben bu söyleşiyi kitaki odunluğa giderken de yolda bir minle yapıyorum? Hâlâ bilmiyorum. helâ vardı. Hatırladığım kadar keyifMadem anlatmaya karar verdiniz, ler yerindeydi. Ne de olsa bir genç, biraz daha derinlere inelim mi? Enyakışıklı, muhabereci suvari teğmen dişelenmeyin, sizi soluksuz bırakile İstanbullu bir genç kadın birmayacağım! likteliklerinin ilk yıllarında idiler. n Kimden mi söz ediyorum? HakAnam yemek pişirmek üzere maltılısınız. İşte size iki üç fotoğraf: Dazı yelpazeler ya da gazocağını pomğıstanlı anneanne, Melek Hanım kupalarken babam kulağını lâmbalı cağında geleceğin TÜYAP Kitap Fuaradyonun kumaş kaplı hoparlörürı Onur Çizeri’ni taşıyor. İşte dedem ne dayar, hışırtılı parazitler arasınOsman Bey’in Osmanlı aile fotoğradan harp haberlerini duymaya çafı ve... İşte dedem Osman Bey’in bilışırdı. Evin küçük haşarısı ise baraz sonraki TC aile fotoğrafı. Babazen çok kötü havalarda, altmış anne İkbal Hanım, oğulları babam santimlik kerpiç duvarın penMuhtar ve amcam Mümtaz, kızları >> >> 6 5 Kasım 2015 KItap