25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y 012, İngiltere’de Dickens Yılı. İngiltere, dilinin ve edebiyatının ortak bir değeri olarak gördüğü Charles Dickens’ı, doğumunun iki yüzüncü yılında, alışılagelmiş, beylik yazılar, konuşmalar, söylevlerden uzak, anıyor, anımsıyor. Alışılagelmiş, beylik yazılar, konuşmalar, söylevlerden uzak derken, Rusya’da Dostoyevski ve Tolstoy’la doruğuna erişen 19. yüzyıl büyük roman geleneğinin İngiltere’deki en saygın temsilcisi olarak Dickens’ın, çağdaş, günümüzden bir bakış açısıyla yeniden ele alındığını söylemek istiyorum. Dickens üstüne şu sıralar yayımlanan yeni incelemelerin, yeni eleştirel basımların, dergi ve gazetelerden çıkan yazıların, nitelikli televizyon dizilerinin yanı sıra, Londra Müzesi’nde açılan “Dickens ve Londra” sergisine değinmeden edemeyeceğim. Evet, Dickens, romanlarında, Sanayi Devrimi sırasında geniş kitlelerin çektiği acıları ve yoksulluğu gerçekçi bir bakışla anlatmıştı. Pek çok edebiyat eleştirmeni bu genel tanım konusunda aynı düşüncede. Ne ki, Dickens’ın yapıtlarında, havası ve kokusuyla, çeşitli sınıflardan insanlarıyla ve çarılçamur sokaklarıyla Londra kenti, handiyse gerçek anlamda bir roman karakteridir. “Dickens ve Londra” sergisi de, Antikacı Dükkânı, Oliver Twist, David Copperfield gibi on dokuzuncu yüzyıl klasiklerinin yaratıcısının aynı zamanda bir Londra yazarı olduğu gerçeğinden yola çıkarak, Victoria çağı Londra’sının kendine özgü ortamını yeniden kurguluyor. Ses efektleri ve projeksiyonlarla oluşturulan sergi mekânı, izleyicileri, Dickens’ın yapıtlarına esin veren kentte unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor. “Dünyada öyle aç insanlar vardır ki, Tanrı onlara ancak ekmek biçiminde TÜRKÇEDE DICKENS (Bir seçki) eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr 19. yüzyılın usta romancısı Charles Dickens, 200. doğum yıldönümünde anılıyor Dickens’ı yeniden okumak 2 görünebilir” diyen Dickens’ın romanlarında işlediği yoksulluk, çocukluk gibi izlekler, dönemin ressamlarının fırçasından çıkmış tablolarla, Dickens karakterlerinin dolaştığı sokakların, yaşadığı mekânların fotoğraflarıyla, roman sayfalarında betimlenen kılık kıyafetten örneklerle gözler önüne seriliyor. “Dickens ve Londra” sergisini gezenler, sanki görsel ve işitsel bir “Dickens romanı” izliyorlar. Dickens’ın yapıtlarının sinema uyarlamalarına da çok yatkın olduğu (David Lean, Carol Reed gibi yönetmenlerin filmleri hâlâ belleklerimizde) düşünüldüğünde, böylesi bir serginin, romanların havasının solunmasını sağladığı, yeni Dickens okurları yaratma ortamı doğurduğu söylenebilir. Kuşkusuz, Dickens’ın doğumunun iki İki Şehrin Hikâyesi / Çev. Meram Avras (Can Yayınları) Kasvetli Ev / Çev. Aslı Biçen (Yapı Kredi Yayınları) Büyük Umutlar / Çev. Nihal Yeğinobalı (Can Yayınları) Edwin Drood’un Gizemi / Çev. Işıl Aydın (İmge Kitabevi Yayınları) Müşterek Dostumuz / Çev. Aslı Biçen (İthaki Yayınları) Oliver Twist / Çev. Nihal Yeğinobalı (Can Yayınları) Mister Pickwick’in Sürüvenleri / Çev. Tektaş Ağaoğlu (YKY) Gelin Odasındaki Hayalet / Çev. Özgü Çelik (Say Yayınları) Zor Günler / Çev. Lütfi Baydoğan (Adam Yayınları) Martin Chuzzlewit / Çev. Murat Belge (İletişim Yayınları) David Copperfield / Çev. Burhan Bolan (Engin Yayıncılık) Antikacı Dükkânı / Çev. Azize Bergin (Elips Kitap) SAYFA yüzüncü yılında daha pek çok etkinlik düzenleniyor İngiltere’de. Ben yalnızca bir örneğe değinmek istedim. Kanımca, burada önemsenmesi gereken, bir ülkenin, evrensel bir yazarını bir bütün olarak benimseyerek ortak bir değerde buluşması… İngiliz diline olduğu kadar İngiliz toplumunun 19. yüzyıl portresinin betimlenmesine de ölçüsüz katkılarda bulunmuş bir yazarını, uzun yıllar sonra, edebiyat eleştirisinin çağdaş yöntemleriyle, günümüzden bir bakışla durmadan yeniden ölçüp tartması… Böylesi yaklaşımları gördükçe, ister istemez, bizdeki “yaklaşımsızlıklar” geliyor aklıma… Dilimizi yaşar kılmakla kalmayan, Türkçeye uçsuz bucaksız zenginlikler katan, toplumumuzun ruhsal dokusunun bilimsel araştırmalardan çok daha değişik boyutlarda algılanabilmesini sağlayan yazarlarımız, ozanlarımız neden farklı kesimlerin uzlaşımıyla anılıp anımsanmaz, çağdaş olanakların getirdiği yepyeni bakış açılarıyla değerlendirilmez? Bunu söylerken, bizim edebiyatımızın, yazarlar ve şairlerimizin de, hiç değilse yıldönümleri fırsat bilinerek, modern yöntemler ve teknolojiden yararlanılarak geniş kitlelere ulaştırılmasının gerekliliğinden söz ediyorum. Başka bir yazıda da değinmiştim: Yaşar Kemal, 2013’te doksan yaşında ola cak. Yaşar Kemal’in yapıtlarını yayımlayan Yapı Kredi Yayınları’nın ya da Kültür Bakanlığı’nın gelecek yıl için bir Yaşar Kemal projesi var mı? Belki daha açıklamadılar. Ama bu türden kapsamlı, ciddi projelerin çok önceden hazırlanması gerekir. Ne bileyim, belki çağdaş müzecilik yöntemlerinin kullanılacağı bir Yaşar Kemal Müzesi… Ya da, İnce Memed romanlarından, “Dağın Öte Yüzü” (Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu) üçlemesinden, “Akçasazın Ağaları” dizisinden, tüm bu yapıtların unutulmaz karakterlerinden, doğa betimlemelerinden yola çıkılarak hazırlanacak görselişitsel bir “Yaşar Kemal ve Çukurova” sergisi… Yeniden Dickens’a dönecek olursak, bizim de, bu büyük yazarın iki yüzüncü doğum yılını, yeni ve usta işi çevirilerle karşıladığımızı söylemeden geçmemek gerekir. Charles Dickens, sanırım, dilimize en çok çevrilen yazarların başında gelir. Bu sayfada Dickens çevirilerinden bir seçki sunmaya çalıştım. Ama adı üstünde, yalnızca bir seçki. Hele çocuk kitabı uyarlamalarını da katarsak, sayısız Dickens çevirisi var Türkçede. Ne ki, son zamanlarda yayımlanan birkaç çevirinin, Dickens’ın dilimize çevrilmesinde yeni bir aşama açtığını söylemeliyim. Aslı Biçen’in Kasvetli Ev ve Müşterek Dostumuz çevirileri ile Tektaş Ağaoğlu’nun Mister Pickwick’in Serüvenleri çevirisinden söz ediyorum. Daha önce, bu çeviriler üstüne bir şeyler karalamaya çalışmıştım. Ama Dickens’ın iki yüzüncü doğum yılında, birer başyapıt olarak nitelediğim bu üç çevirinin beni çok mutlu ettiğini söylemek isterim. Karl Marx, Dickens ve öteki Victoria dönemi İngiltere’si romancılarının “dünyaya tekmil profesyonel politikacılar, siyaset yazarları ve ahlakbilimcilerden daha fazla siyasal ve toplumsal gerçek sunduklarını” yazmıştı. Klasikleri zaman zaman yeniden okumanın, gerçek bir edebiyat okuyucusu için dünyanın en zevkli işlerinden biri olduğunu düşünürsek, iki yüz yaşındaki Dickens’ı bir de bu gözle okumakta yarar olabilir… ? DICKENS’TAN SÖZÜN ÖZÜ “Dünyada öyle aç insanlar var ki, Tanrı onlara ancak ekmek biçiminde görünebilir.” “Gözyaşlarımızdan utanmamalıyız.” “İnsan yüreğinin derinlerinde bir avlanma tutkusu yatar.” “İşte pazarlığın kuralı: ‘Başkası seni becereceğine sen onu becer.’ İş yaşamının gerçek kuralı budur. Öteki kuralların hepsi palavradır.” “Kötü insanlar olmasaydı iyi avukatlar da olmazdı.” “Tek isteğim özgür olmak. Kelebekler özgürdür.” 6 ? 23 ŞUBAT 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1149
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle