23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 6 ŞUBAT PAZARTESİ ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER renk bir eşarp bile olsa yapılan bu eylemin adı yine de “el sallamak” değil midir? “(Birine) kol kanat olmak / germek, kol uzatmak, kol vermek, kol vurmak, kolları kopmak, kolları sıvamak, (birine) kollarını açmak, kollarını sallaya sallaya gelmek, kollarının arasına almak” vb. pek çok “kol”lu kullanım var da “kol sallamak” diye bir kullanım yok. Bunu söylemek istemiştik. “Solgun bir güle dokunmaksa niyetin / Haberi olmalı Necatigil’in / Duvara dörtlük yazmaksa beklentin / Hatay Lokantasında Cemal Süreya // Cebeci Köprüsünün onaran kim / Sivas Yollarında Cahit Külebi / ‘Masa da masaymış ha’ ver ver ver / Son çiviyi çakıyor Edip Cansever” Necdet Tezcan’ın Az Bulutlu Kuşlar (Sone Yayınları) kitabının Nice Şair’inden iki dörtlük… Şükran Bingül’ün ‘yok sanki’ adıyla kitaplaştırdığı şiirlerin yayınevi de Sone. Halk edebiyatı tarzında söylenmiş tek şiirin son dörtlüğü: “Şükran söyler acısını / Düşüncenin yarısını / Açar sevgi kapısını / Dürüst olan girsin diye” Kuş Ucu Sone Yayınları) Hakan Sürsal’ın altıncı şiir kitabı. Öykü de yazıyor Sürsal (Sigaralar ve Kargalar adlı öykü kitabını okumuştum daha önce) ama öncelikle şair. Sözcüklerle oynamayı seven; bunu oyun olsun diye yapmayan, eleştirel şiirlerin şairi. Kitaptaki gar gara şiirinden: “orada bir şeyler yapalım / boş durmayalım üşütürüz / çünkü çocuklar çıplak / çünkü yalnızız hâlâ / ve hâlâ konuşuyoruz / gözleri yumup yarına / dünümüze kına yakalım / herkes kendine döşensin / işgal sermayeli bu garda”. İngilizce hayranlığına sık sık değiniyorum bu köşede. Televizyon kanallarına bakarsanız herkes İngilizce biliyor. Kullanılan İngilizce sözcük sayısı, çağdaşlığın biricik ölçütü sayılıyor. Kimileri o kadar biliyor ki söylediği Türkçe sözcüğü, İngilizcesiyle açıklamaya çalışıyor. A. Tarık Emre, bu İngilizce hayranlığı konusunda bana hak verdikten sonra şöyle demiş: “Bu hayranlığın en basit örneğini televizyon kanallarına çıkan herkesin illa ki İngilizce bir şey yumurtlamasından anlıyoruz. Ancak, Muck isimli yeni diziyi yapanlar bu kelimenin İngilizce (gerçi Türkçe böyle bir kelime var mı bilmiyorum) anlamını bilmiyorlar galiba. Çünkü kelimenin özellikle Britanya İngilizcesinde değişik anlamları var. Çiftlik hayvanlarının dışkısı, gübre, pislik, kir ve iğrenç olan her şey!” Sözlüklerimizde “mucuk” (bir çeşit küçük sinek) diye bir sözcük var da “muck” yok. Henüz yok, demek gerek. Bu diziden sonra, öpüşme sesinin taklidi, yansıma bir sözcük olarak belki girer sözlüklere. Tarık Bey’e güvenmediğimden değil, sağlama yapmak istediğim için ben de baktım İngilizce Türkçe sözlüğe. İngilizce sevdalılarına bir katkımız olsun diye, işte “muck”un anlamları: 1. gübre, 2. gübreli kara toprak, ümüs, 3. bataklık çamuru, pislik, 4. karışıklık, keşmekeş, 5. (Britanya İngilizcesinde) çöp, çöplük, 6. (madencilikte) maden damarı bulununcaya kadar kazılması gereken işe yaramaz taş, toprak vb. 7. gübrelemek, gübre dökmek, 8. kirletmek, pisletmek, lekelemek… Aynı doğrultuda beş altı anlamı daha var; ama sevdalılara bu kadar katkı yeter. ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com 9 ŞUBAT PERŞEMBE en Türkçe öğretmeni değilim, gramer kurallarını pek bilmem, sadece okuma kültürüm vardır” diyen Ercan Ertem, “kendisini basının amiral gemisi olarak gören bir gazetenin” (Hürriyet) attığı bir başlığı bildirmişti. Üzerinden çok zaman geçti; ama bu acınacak durumun yinelenmeyeceğine ilişkin bir güvencemiz yok; bundan sonrasını kurtarabilme umuduyla değinelim. Başlık şu: “İsrail’in olmasını en çok istemeyeceği şey oldu.” Gerçekten ne kadar dolambaçlı bir anlatım bu! Bu haber metnini yazan, daha havalı söyleyeceğim diye kendisini kasmasa, rahat bıraksa, İngilizce söyleyişlere özenmese böyle çeviri Türkçesiyle haber yapmaz. İletişim fakültelerinde bile İngilizceye gösterilen özen Türkçeye gösterilmediğine göre, bu hatalara şaşırmamak gerek. Doğrusunu da bildirmiş Ercan Bey: “İsrail’in olmasını hiç istemediği şey oldu.” Şöyle de denebilir bence: “İsrail’in en istemediği şey oldu”. Prof. Dr. Emrulah Güney, dilimize çoğul olarak girmiş, kullanımda tekilleşmiş sözcüklere değindi bir iletisinde. Asıllarının çoğul olduğu zamanla unutulunca sözcükleri yeniden çoğul yapmakta sakınca görmemişiz. Sözgelimi “baharat”, “bahar” sözcüğünün çoğuludur. Bu unutulunca rahatça “baharatlar” diyoruz. Emrullah Bey de “ulema” ve “cühela” sözcüklerini anımsatmış: “Ulema, âlimin çoğulu. Biz ulemalar diyerek bir kez daha çoğul yapıyoruz. Vurgu için, güçlendirme için de tekil ile çoğulu yan yana kullanıyoruz: Cahil cühela gibi...” Başka dillerden alınan sözcüklerde sıklıkla yaşanan bir durum bu. “Enkaz” sözcüğü de “bina yıkıntıları” anlamındadır ve (aslında) çoğuldur. “Erbab” çoğuldur, “esnaf”, “esvap” çoğuldur. Bu ve benzeri sözcüklerin çoğulluklarını dikkate almak zorunda mıyız? Değiliz, olmamalıyız. Dikkate almamız gereken, bu sözcüklerin Türkçede kazandıkları anlam. Türkçe konuşmak, yazmak için Arapça bilmek zorunda değiliz. Şimdi Arapça dersleri mi konuyormuş, hem de ilköğretime? Eyvah ki ne eyvah! Yüzlerce yıl denendi, başarılamadı; şimdi Araplaştırma uğraşı yeniden mi başlatılıyor? Yahya Kemal’in Sessiz Gemi şiirinde, “Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol / Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol” dizelerinde geçen “kol sallamak” kullanımını Hasan Ali Koyuncu “B 7 ŞUBAT SALI sormuştu. Ben de bunun bir çeşit “uyak kazası” olduğunu yazmıştım. Servet Torun’u kızdırmışız anlaşılan. Bu konuda bana da Hasan Ali Koyuncu’ya da katılmadığını yazdıktan sonra bir veda tablosu çizmiş: “Uzaklaşan bir gemide bir yakınınız var, siz rıhtımdasınız. Ona nasıl el sallarsınız ki, kolunuzu tamamen yukarı kaldırır, elinizle birlikte kolunuzu da bir hayli güçlü bir şekilde sallarsınız, hatta belki elinizde bir mendil ya da bir açık renk eşarp olabilir, ta ki siz onu o sizi seçemeyinceye kadar hüzünle devam eder bu kol sallamak. Ya da tam tersi, bir gemi uzaktan yanaşıyor, içinde beklediğiniz var. Daha onu güvertede seçemeden önce kolunuzu kaldırıp sallamaya başlarsınız iki yana, elinizle birlikte, sevinçle. Bu sahneyi hayal edin, kolunuzu kaldırıp sallayın, ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. El sallamak çok yakın gidişlerde; kapıdan ya da bir arabayla gidenlere yapılabilir. Bebeklere söylenir, yanına giremediğiniz hastanedeki birisine pencereden veya kapıdan, yakın durumlarda yapılan bir veda ya da selam işaretidir. Hakaret anlamındaki kol sallamak zaten kolu yukarıya kaldırarak yapılmaz.” Kol sallama eyleminin nasıl ve hangi durumlarda yapıldığını ayrıntısıyla öğrendim de salladığımız kol ya da mendil ya da açık 11 ŞUBAT CUMARTESİ 8 ŞUBAT ÇARŞAMBA BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Delibal adlı şiir kitabını da yaratan şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiir kitabından dizeler ortaya çıkacaktır. 20 1 D 2 A 3 F 4 G 5 C 6 E 7 A 8 D 9 F 10 C Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 11 B 12 A 13 C 14 G 15 D 16 E 17 C 18 M 19 G 70 32 52 27 I 21 A 22 E 23 A 24 K 25 J 26 F 27 H 28 L 29 F 30 F I. Emile Zola’nın bir romanı. 31 F 32 H 33 D 34 L 35 F 36 E 37 A 38 F 39 C 40 G 20 65 75 74 J. Kitap getirmeyen peygamber. 41 A 42 A 43 J 44 F 45 A 46 A 47 A 48 F 49 A 50 A 51 B 43 55 58 25 52 H 53 B 54 M 55 J 56 F 57 C 58 J 59 D 60 A 61 G K. Bir tarım ilacı. 62 A 63 K 64 A 65 I 66 A 67 G 68 A 69 D 70 H 71 G 72 F 23 80 63 L. Freddy Krueger’ın dehşet saçtığı sokak. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Şule Gürbüz’ün bir şiir kitabı. 73 M 74 I 75 I 76 A 77 F 78 C 79 L 80 K 81 G 82 G 34 28 79 M. San Marino’nun plaka işareti. 2 41 60 64 45 42 76 21 66 49 12 47 7 23 50 68 62 46 37 78 39 13 57 5 17 10 D. “Barut …” (Dejan Dukovski’nin oyunu). 31 30 29 72 56 38 35 18 54 73 44 77 48 26 9 3 1148. sayının çözümü: A. SIRTLAN PAYI, B. “… Ruleti” (Tomris Uyar’ın bir öykü kitabı). 33 69 8 59 1 15 E. Napoleon Bonaparte’ın sürgün adası. G. Panait İstrati’nin bir romanı. 51 53 11 C. “Hepsi de üslup ve … bakımından aynı milletin damgasını taşımaktadır.” (Yakup Kadri Karaosmanoğlu). B. USTADIR ARI, C. DEDALUS, D. AŞIKANE, E. SETH, F. EH, G. KADIN, H. EZAN, I. NE, J. HST, K. AŞKIN ROMANSI, L. YAŞ, M. AYI, N. TED. 61 82 19 81 14 71 4 67 40 22 6 16 36 F. Duygu Asena’nın bir romanı. H. Venedik denizkulağını Adriya Denizi’nden ayıran ada. 23 Şiir: “suda seken taş/ onların hayatıdır/ suda seken/ yassı parlak taş/ hayatımızın en dehşet anıdır” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1149 ŞUBAT 2012 ? SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle