19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş nlü Rus şairi ve Doğu dilleri çevirmeni Arseni Aleksandroviç Tarkovski 12 Haziran 1907’de Elisavetgrad’da halkçı görüşe sahip bir ailede dünyaya geldi. 2025 yıl içinde çeşitli gazete, dergi ve almanaklarda yayımlanan şiirleri 12 şiir kitabında toplandı: Kar Öncesi (1962), Dünya Toprağı (1966), Haberci (1969), Şiirler (1974), Sihirli Dağlar (1928), Kış Günü (1980), Seçme Şiirler (şairin o zamana değin yazdığı ve çevirdiği şiirlerin tamamı, 1982), Farklı Yıllarda Yazılan Şiirler (1983), Gençlikten Yaşlılığa Değin (1987), Yalnız Kendiniz Olun (1987), Kutsanası Dünya (1993), Toplu Şiirler (3 Cilt, 19911993). Şiir dışında birçok kuramsal ve eleştirel yazılara da imza attı. O, klasik Rus şiir söylemine yenilik getirmiş önemli şairlerden biridir. Kişilik yönünden ciddi bir karaktere sahip oluşu nedeniyle, edebiyat dedikodularının uzağında kalmaya büyük bir özen gösterdi. Yıllarının çoğunu sürekli Peredelkino’da geçirmiş olması da ancak böyle açıklanabilir. Arseni Tarkovski 27 Mayıs 1989’da dünyamızdan ayrıldı. iir Atlası CEVAT ÇAPAN Arseni TARKOVSKİ/ Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin ATASOY ‘Çok uzun yaşadım ben bu dünyada Belki yüz yıl, belki bin yıl hep sağım!’ Arseni TARKOVSKİ N Ü Ölümü ölülerden daha iyi bilen biriyim, Dirilerin içinde en diri bir diriyim. Ve ey Tanrım! yarattığın kelebeklerden biri Yosma edasıyla gülüyor karşımda benim Tıpkı altın sırmalı kumaş parçası gibi. 1958 KORA* Sonsuz ayrılığı, buzlu Civa gibi içtiğim gün, Gitme, sarıp vücudumu Son sefere yolla, gülüm. Işık gibi akşama dek Ölüm eşiğinde bekle, Varlığımı hissederek Üç metrelik derinlikte. Kraliçe Kora küstahtır Gülüşle tavlar bizleri, Sonra ruhumuzu alır Kör ve ölümcül gözleri. Korkuluksuz, altı yaman! Orada sorguya girer Senin farklı dilli dünyan. Yollarında hep çamura batacak ayaklarım, Tozların tuzlanacaktır şehitlerin kanından. Erlerinin gözyaşları – güvencesi yarının Ve sen hep güç alacaksın dulların feryadından. *** Bilmediğim dilde etrafta yine İnanılmaz şeyler duyar gibiyim, – Bir ses mi bu, çarpan nehrin sesine, Ya da dallardaki o hoş titreşim? Gözalıcı sonbahar mı kim bilirBehçede sessizce böyle dolaşan? Belki kötü ruhun ta kendisidir, Aralıksız kendisiyle konuşan. Ya da inkâr eden öz benliğini… Ben de keşke bir denizde yüzseydim; Bağrı yanık, özgür kayıkçı gibi Yüreğimi şarkılara dökseydim. Alıp yağmurlukla dost kasketimi Kendimi sonsuza bir bıraksaydım – Bağrı yanık, özgür kayıkçı gibi Bahtsız aşkım için şarkı yaksaydım. İLK GÖRÜŞMELER Tarihseldi bizim her görüşmemiz Onları anbean kutsuyorduk biz. Tekrarsızdı onlar. Özellikle sen Farksızdın kanatlı hoş bir periden, Merdivenden çıktın ruh gibi, sessiz, Yürüdün kibarca, hiç irkilmeden Ve emrine aldın beni, tepkisiz – Duvardaki ayna bile sezmeden. Gece bana gayet cömert davrandı Mihrabın o siyah ahşap kapısı Işığa büründü ve aralandı Arzı endam etti sevdanın hası Ruhum “Şad Ol!” sesleriyle canlandı – Cesurca söylenen şeylerdi benim Dediklerim. Mutlu uykudaydın sen Tüm evren hayrandı sana, eminim, Öptükçe o leylak, dışardan gelen, Senin mavilikte yüzen gözlerin Ve ellerin emindiler kendinden. Kristalde ırmağın nabzıydı atan Dağlar dumanlıydı, dalgındı deniz Elindeydi artık kristaller senin. Sen mihrapta uyuyordun, çok derin, Ve –ey Tanrım! sen benimdin tertemiz. Uyanınca, tıpkı büyücü gibi Eski yaşam kitabını yok saydın; Sesin bile değiştirdi rengini Sen sözcüğü buldu kafa dengini Ve sen artık bundan böyle bir kral’dın. Dünyamızda her şey değişti, hatta Tas ve kova gibi mutfak sözleri Katı su, en katı muhafızlarca, kat kat aramıza gireli beri. Bilinmez yönlere savrulduk birden Önümüze sanrılarca dikildi Yeni kentler, çıkıp yerin dibinden, naneler yol verdi kendiliğinden Ve kuşlar yoruldu uğur dilerken, Ve nehirdeki balıkların her biri, Derken gökler açılıverdiler birden… Yazgı bizim peşimizden koşarken Eli usturalı bir deli gibi. ? 1958 1914’TE GÜNEŞ TUTULMASI O yaz ki, halkın hüznü nafile Demir prangalarda çırpınıyordu… Deniz boyundaki bozkırlar bile Dumanlar püsküren devasa kordu. Günbatımlarının acısı vardı Yanmış kadın kalbi gibi yıllarca, Kızıl telaşlarla soluyorlardı Tanrı’ya küfreden günahkârlarca. Bu sabah bahçeye arka duvardan Bir firari geçti, acıkmış belli, Yalınayak, başıkabak bir oğlan – Kararmış suratlı, yırtık gömlekli. Bir ikondu sanki, kutsal sütunda, En masum yüzüyle melun dünyanın; Bir süre seyretti ufkun koynunda Elmas orağını eriyen ay’ın. Bu bakış başka bir evrenden gibi Bilinmez bir yere mıhlanıp durdu Sanki askerliğin kör talihini Kahrın mührü gibi bağrıma vurdu. Karanlık bastı. Ve o sessizce Çekip gitti yine – aç, yalınayak… Bir mermi bıraktı gitmeden önce Bana gerçek bir anmalık olarak. Kör edici o patlama anında Korkutucu alameti anladım… …………….. Çok uzun yaşadım ben bu dünyada Belki yüz yıl, belki bin yıl hep sağım! DÜNYANIN ORTASINDA Ben insanım, dünyanın ortasına hükümdar, Ardımda milyarlarca infüsoria var Önümdeyse milyar milyar yıldızlar Onların arasına gerilmiş benim ömrüm Bir denizim, sularım kıyılara yol arar, Sanki iki evreni bağlayan bir köprüyüm. Ben Nestor’um, tanıklık ettim mezazoiğe Ermiya’yım geleceğin zor günlerinde. Saat ve takvim hiç düşmüyor elimden, Rusya gibi geleceğin kurtarıcısıyım ileride, Dilenci kralım geçmişini habire lanetleyen (.) ??? SOKRATES Celbetmez beni hiç erk deliliği, Ne savaş zaferi, ne büyük tören. İsteyin donayım reçine gibi Kral değilim, farklı bir cinstenim ben. Sizler de, içtiğim bu baldırandan Tadarsınız sağırlığı, körlüğü. Kulluğu kaldırmak gerek dünyadan Tek umudum – geleceğin gördüğü. Ben ve sizler etle tırnak gibiyiz – Dağ doruğu, denizin en durusu. Kavkı dolu dünyamızda çok sessiz Gürlemekte olimpiyat suskusu. ŞİİRLERİME Şiirlerim benim, civcivlerim, Hem davacı, hem de mirasçılarım, Benim sırdaşlarım, öğrencilerim, Melek huylularım, savaşçılarım! Ne bir soy var, ne de budun ardımda, Bir mucize eseridir doğuşum; Zamanın küreği fırlattığında Bir çömlekçi tornasına konmuşum. Boğazımı çekip sündürmüş önce Sonra bir ruh takmış en gerçeğinden Sırtıma ilk resmi çizmiş güzelce Doğanın en şirin çiçeklerinden. Huşların korları yaktı canımı, Sanki Danail’in emrinde idim; Kutsayarak kendi günbatımımı Peygamberler gibi sözler söyledim. Topraktım ben, kalakalmış doğmadan, Huzursuz, nefessiz, kokusuz, renksiz… Kuş gagalarından, ot kokusundan Öyle tesadüfen döküldünüz siz RÜYALAR Gece, gözlüğüyle seçkin, Eşik üstüne oturuyor Kâhin gibi Babillerin Düş yorumunu okuyor. Göğe çıkan merdivenler Ne bir anlam, ne ölçü var, Yargı niye? Suçun nedir? Biz – aynı mağaralılar, Çiviyazımız da birdir. Tufandan Evklid’e kadar Anlat neler olduğunu – Bildiğin, gördüğün ne var! Oğulların çağrısı bu! Ve sen de seçip bir eşiği Sığınak bulduğun o an Tanrılar boğalar gibi Sürtüyor böğürlerini Ve geviş getiriyor zaman. GECE YAĞMURU Yağmur damlaları siyah göklerden Süzülürken sicim sicim dört yana O günün kasveti içersinde ben Kaderin emriyle rastladım sana. Etrafı kaplayan sisin içinde Fenerler saçarken loş ışığını Muştuluyorlardı sana belki de Benim ilk aşkımın yaklaştığını. Belki yaz sonunun haberiydi bu Ömrümüzden kopan – gergin ve aydın, Oysa sen az tanıyordun bu yolu, Çünkü bu dünyada çok az yaşadın. Gül yüzünde gözyaşını andıran Yağmur damlaları titreşmekteydi Ve ben habersizdim olacaklardan – Bizi ne çılgınlıklar beklemekteydi. Hâlâ duyuyorum uzak sesini Ne yazık elime değmiyor elin, Ve yağmur her defa eskisi gibi Çatısında dövünüyor evimin. VATAN TOPRAĞI Ben ömrümü acemice yaşadığım sebepten Sana hizmet bilincinden ayrılmadım tek adım; Baki olmadığı için taşıdığım bu beden, Harika yazgına senin var gücümle sarıldım. Kanı çekilmeden önce, çaresiz ellerimi Aşkların en büyüğüyle sana uzatacağım; Yine tavaf edeceğim Velikiye Ruki’yi Çarmıhtaki acıları yeniden tadacağım. 23 i A y mancılı sında A kuruluş Muman Yükek Lening çeşitli i niz onb hizmett grad’a y olarak O, yaşa ğiştirm Rubtso biyat E V. Koji lar saye hem de du. Ens da olsa, talarınd 1969’da de ilk k gelsk’te ra onu (1969), hazırlığ ölümün (Mosko Sinirotl şairin ö lay Rub cunda V HUŞ A Seviyo Düşüşü Birikiyo (*) Kora (Yun. Kız) Persefona ŞUBAT 2012 SAYFA 21 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1149 ? CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle