Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gürol Sözen’le Anadolu topraklarında küçümen(!) kare mozaiğin izini sürdük ‘Hayatın kendisi bir mozaik’ Ömer Kayalıoğlu’nun önerisi üzerine HSBC’nin sponsorluğunda ve Gürol Sözen’in koordinatörlüğünde hazırlanan Anadolu Topraklarında Mozaik adlı çalışmada bilimsel kanıtlar ışığında, öyküsel tatta metinler eşliğinde mozaiğin binlerce yıllık serüvenini anlatıyor. Alanlarında uzman Türk ve yabancı akademisyenlerin de yazılarıyla katkıda bulundukları araştırma, çekim ve yazım aşamalarıyla toplam üç yıllık bir çalışmanın ürünü. Sözen’le Anadolu Topraklarında Mozaik üzerine söyleştik. Ë Gamze AKDEMİR alt bir kitap yapısıyla yetinmemeyi ilke edindiğinizi belirtiyorsunuz, üç yıla yayılan bu çalışmanın aynı zamanda edebiyatın da konusu olduğunu imleyerek... Aslında bilinen gerçek: Öylesine bir derinlik ya da sonsuzluk ki Anadolu toprağı, altını mı deşeleyeceksiniz, üstünü mü yoksa? Evet bir de “yoksa”sı var. Karadeniz’den gelip Akdeniz’e doğru yol alan Boğaziçi’nin suları gibi bu topraklar; birbirini besleyen ters akıntılar yumağı. Kentlerin, mimarinin, taş, toprak, maden işçiliği ve resmetmenin simgesi Menderes Nehri’nden kaynaklanan Meandr gibi bir yumak bu. Birbirinin içinden dolanıp, birlikte çıkılan uzun yolculuk. Doğanın görkemli güzelliğine, değişimine tanık olanların 12 bin yıllık serüveni üzerinde yaşadığımız bir Anadolu. İşte o nedenle, “salt bir kitap yapısıyla yetinmek” yerine, onu besleyen edebiyat ve sözlü geleneğin de izini sürmenin daha doğru olacağını düşündüm... “Ben ayımı yerde gördüm/ ne işim var gök yüzünde/ benim gözüm yerde gerek/ bana rahmet yerden yağar” diyebilen Yunus Emre’nin toprağı burası. Ülkesini saran veba salgını için tanrıya yakaran 3500 yıl öncesindeki Hitit kralı II. Mursilis’in de şiirsel toprakları burası. Günümüzde reddetmeyi şiar eylediğimiz bir uygarlığın yani... Bu bağlamda öyküler ve söylencelerle de zenginleştirilen kitabın izleğini, hazırlanış aşamalarıyla açarsak... Mozaik sanatının Anadolusu, sanat dalları içinde bir ayrıntı belki ama büyük bir mirasın da görsel şöleni. Tekrarlamaktan usanmayacağım mavi gökyüzü, ay, bulutlar, güneş, karanlık ve yıldızlar, tuzlu sular, kuşlar ve balıkları da ekleyelim tüm bunlara. Kuşkusuz, böylesine büyük değişimini yaşamış, ardı arkasına imparatorlukların konup göçtüğü topraklarda mozaik kendi koşulları içinde görsel şiirini de yaratacaktı. Tabii ki halkın beğenip benimsediği söylencelere yaslanarak. Kuşkusuz, mozaik sanatının güçlü belgesiydi söylenceler. Her birinin besin kaynağı, söylencelerdi, şiir ve sesti. Doğanın, lirin, koroların sesi. O nedenle, mozaik sanatını, el verdiğince kaynağına yaklaşarak okurun karşısına çıkarmayı yeğledim. Seçtikleri efsaneler, doğanın kuşu, balığı, dalgaları, bulutu ile iz sürmeye çalıştım. Anlatım dili olarak onlardan esinlenip masalsı dilin okuru daha çok kendine çekeceğini düşündüm. Bir de kötü huy belki; şiirsiz bir toplumun hiçbir şeyi doğru dürüst üretemeyeceği kanısındayım. Önem verdiğimiz bir başka olgu da kitabın yapısını oluşturan ana anlatımın yanı sıra İstanbul’daki mozaikler üzerinde uzun yıllar çalışmış bilim adamları ve konservatörlerin yazılarının SAYFA 14 28 TEMMUZ ¥ Go bii ğını da likle Ro zaman d ama çok ğin, ren ğünüz z yabilirs şeyebili ve İstan revaklı olgusun ya bırak de büyü toplum S bu kitapta yer alması doğru bir yaklaşım olacaktı. Pennsylvania Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert Ousterhout ve Ayasofya kubbe mozaikleriyle Kapadokya freskoları konservasyonunda yıllarca çalışmış olan Revza Ozil bu konuda öncülük ederek yazılarının dışında kitabın danışmanlığını da üstlendi. Ayrıca HSBC Türkiye Kurumsal İletişim Grup Başkanı Ömer Kayalıoğlu bu olayın yaratıcısı. Fotoğraflarıyla, Bahadır Taşkın’ın görsel zenginliği, yılların içinden Erkal Yavi ustanın tasarımıyla bu uzun yolculuk yorumlandı. Kuşkusuz, bilim dünyasından, müzeci dostlardan, edebiyattan, tasarımı uygulayan bir çok gönüldaş bu kervana katıldı. Toprağın ve suların şiiri, sesi ve gizemi ile dostluk kurmadan tarih, arkeoloji, sanat tarihinin etkin ve kalıcı olabileceğine inanmıyorum ben. nin. Yan yana gelince de bütünü, resmi oluşturuyor. O nedenle kitabımız, “Rengin köşeleri için bir başlangıç” ve “Uygarlıkların kareleri” ara başlığı ile yola koyuluyor. Mozaik sanatının kökeninde yatan kare binlerce yıldan beri hiç durak ve hiç ödün vermeden neden ve nasıl yol aldı? Mimaride kareler! 12 bin yıllık Göbeklitepe, daha sonra Çayönü ve Urartu kazılarındaki taş döşemeler, çakıltaşları? “Karelerin sonsuzluğa yürüyüşü” olarak adlandırdığımız bu yolculuktan örnekler sunup sorular açıyoruz kitapta. Maden çağı, Hitit, Frig, Helenistik, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı çağıdan görsel belgeleYaradılış tanrıçası Ktisis ri sunuyoruz. Bilgelerin kareleri yanında zikretmediğim ne örenyerleri, bulgular ve bronz, altın, taş, toprak, ahşap, çini, merbilim adamlarının saygın görüşleri var mer mozaik, halı ve kumaşlardaki renkli daha. Tabii ki destanlar, efsaneler, şiirler, kareler bunlar ve sorumuz; “İnsanoğlu toplumsal yapının oluşumunu irdeleyen niçin, ömrü boyunca karenin peşini bıyazılar heybemin içinde ve hep benimleyrakmadı?” Tabii ki işin içinde dikdörtdi. Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, İsgen de var üçgen de. Kareden dikdörtmet Zeki Eyüboğlu, Talat S. Halman begen de çıkıyor üçgen de. Ur kentinin nimleydi hep. Elbette maden çağı, boylu 2700 yıl önceki İştar kapı bezemelerindeboyunca Mezopotomya, Hitit, Mısır, ki dikdörtgenlerden oluşan renkli küpler Frig, Urartu, Batı Anadolu Uygarlığı yani çok ilginç. Antakya ve Zeugma mozaikle“İNSANOĞLU ÖMRÜ BOYUNCA İyonyalılar ve diğerleri, Helenistik, Rorindeki perspektifli kare mozaikler neyin KARENİN PEŞİNİ BIRAKMADI” ma, Selçuk ve Osmanlı’nın iş erbabı da! nesi? Aralarındaki bağlaç, akrabalık ne Araştırmalarınız ve ortaya koyduğuHomeros, Herodot, Miletli Thales, olabilir? İstanbul Büyük Saray mozaikleri nuz bulgular özellikle hangi bölgelerde Aneksimenes, Anaksimendros mimar ile Urfa, Antakya ve Gaziantep, Efes, ve zaman dilimlerinde yoğunlaştı? Hippodomas, Vitruvius ve daha nice bilMetropolis arasındaki benzerlikler?.. Ka Antakya, Gaziantep, Urfa yöresi yeni ge de bu kervanda. Bir de kervana, son re ve küp başlı başına bir kişilik; geometteşhir ve bulgularla çok ilginç bir ivme günler de mozaik ustası Zeugmalı Zosirinin ötesinde, uygarlığa açılan küçücük gösteriyor. Bizi şaşırtan ayrıntıları, araştımos usta katıldı. bir objenin yarattığı özel dünya. Mısır’darılması, birbirleriyle bağlantıları gereken “Kare, uygarlık adına önemli bir bulki pramitin oturduğu alan da kare. Öygudur” diyorsunuz... Açar mısınız? İnbakir ve çok yoğun bir bölge. Her bir leyse, mozaikte ki karelerin bir türevi var. sanlık kitabınızın da ortaya koyduğu gibi mozaik kompozisyonu önce bir efsane ile Urfa Haleplibahçe, Antakya, Gaziantep besbelli ki sevmiş kareyi, hele ki ustalar, başlıyor. Soyutlaması, geometrisi ve doğa Zeugma, Efes’te ki üçgenler içine yerleşsanatçılar, bilgeler... yorumları yer yer çok büyük ustalıkla restirilmiş kare mozaikler ve İstanbul mozamedilmiş. Arka planları gizem! Yaşam Önce, teşekkür ediyorum bu sorunuz iklerinin her biri de bu masalın kahrabiçimleri, beklentiler, ustaların kendi içiçin. Kare, su gibi uygarlığın simgesi. Mamanları. Hiçbir mozaik sanatçısı ya da lerinde ki tartışmaları bilmiyoruz bugün? tematik ve geometriyle uğraşan bilgelerin mimar, “yuvanızı yapalım” zihniyeti ile Mozaik sanatı adına arkeologların özveribu konuda söyleyeceği çok şey var. Koişe başlamıyordu o çağlarda. Günümüzli çalışmaları çok önemli. Önce onlar bu num değil ama hayatın kendisi için, bir den 2100 yıl önce yaşamış olan mimar dünyanın kapılarını aralıyorlar. Adını sığınılacak kutu, ev olduğu da kesin kareVitruvius’un belirttiği nitelikte işe başlıyorlardı. “Edebiyatçı olacak, müzikten anlayacak, tıp bilimine vakıf olacak, geometriyi iyi bilecek, tarih ve felsefeyi ve gökbilimlerini ve teoriyi iyi bilecek. Hukuk bilgisi tam olacak.” Tıpkı, günümüzde aranılan özellikler! İşte tüm bu birikimlerin ışığında “Anadolu Topraklarında Mozaik” kitabı yazıldı. Bu kitap da kesin yargı yerine, metin ve görsellik açısından okurda sorular açan bir güzelleme olsun istedik. Sanki kitabı biz oluşturmamış gibi görsel örnekleri sunup sorumuzu sorduk… Mermerin bütün ihtişamıyla alıp yürüdüğü dönemlerde mozaik zamanında öyle pek de matah sayılmamış değil mi? Sanırım, mermer çok Gürol Sözen, mozaik sanatının Anadolu’daki serüvenini anlatırken sanatın toplumsal yapıdan soyutlanamayacaetkileyici bir malzemeydi. ¥ ğına vurgu yapıyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1119 “MO GÖR VE K Moz ayrıcalığ toplum notlar b tanrılı d dar, zaf kareleri metmey lu’daki lumsal y na vurg ması’nı mısınız? Yoğ tanrılı d nelerini daha öz doğa öy ci ve ze kalıyor gerekçe suna ya rıçaları Ama ef rın söyl şey dah man’ın dığı Esk Şiirleri ve Orta kitabınd ri: “İnsa rattı tan giysileri yıllarınd Buyuru farkınd nelerine sek. Asl yaratıla uygarlık nun için iyi bakm doğaçla yallerin lar için, için. Bin rini, ku hep gül çücük r mettiler zanan B neler di Kutsak saneleri imparat re. Çün ra da ka Kariye ler, öyk İnsanoğ Altına, neşe de değiştir naklard cam mo Kuşkus en görk 2011 CUMH