04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

maz, lioğlu. com EDEBİYATIN SESSİZ KAHRAMANLARI Hazırlayan: Aytül AKAL ış ış Kitabı sonuna kadar heyecanla okumamızı sağlayan, kurgusu mu, konusu mu yoksa dili mi? Dilden dile çevrilirken, yazarın üslubunda değişiklik olmaması ve neredeyse aynen korunabilmesi olası mı? Çevirmenlere sorduk, bir dilden ötekine çevirdikleri kitaplar hakkında neler söyleyecekler diye... Konuğumuz, “gerilim, korku, fantezi ve bilimkurgu” çevirileriyle ünlenen Arif Cem Ünver. erden aklınıza geldi çevirmen olmak? Kendimi bildim bileli, istediğim zaman ve istediğim yerde çalışabilmeyi arzulamışımdır. Siz de kabul edersiniz ki, 95 çalışmak herkese göre değil. Edebiyat dünyasını ve kitap okumayı çok sevdiğimi de göz önünde bulundurunca, çevirmenlik en uygun aday olarak kendiliğinden çıktı ortaya. Hangi dilden çeviri yapıyorsunuz? İngilizceden Türkçeye çeviriyorum. Tersi istenirse yapmam; yirmili yaşlarımda 7 yıl ABD’de yaşamış olmama rağmen, çocukluğunu İngilizce konuşulan bir ülkede geçirmemiş birinin bu işi hakkını vererek yapabileceğini sanmıyorum. Yapacağınız çeviriyi siz mi seçiyorsunuz, yoksa yayınevi mi seçip size veriyor? Bu konuda şanslıyım, çünkü yayınevim içime sinmeyen kitapları çevirmemi istemiyor. Çevirip çevirmeyeceğime karar vermeden önce kitabı mutlaka okuyorum. En çok hangi türde çeviri yapmayı seviyorsunuz? Favorilerim öykü ve roman. Şiir de çevirmek isterdim ama hiç fırsat olmadı. Çevirdiğiniz romanların bir bölümünün gerilim ve heyecan dolu olması bir rastlantı mı, yoksa bu sizin tercihiniz mi? Sınavlar ölümcül, anılar korkunç, tüneller kanlı... Bir yanda vam Arif Cem Ünver 1976 yılında İzmir’de doğdu. İzmir Amerikan Lisesini ve Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümünü bitirdikten sonra ABD’ye gitti ve 7 yıl New York şehrinde yaşadı. Burada her öğrenci gibi, bir yandan çeşitli işlerde çalışıp bir yandan da öğrenimine devam etti. 2005 yılında kesin dönüş yaptığında, elindeki ekonomi diplomasını kendisinin bile bulamayacağı bir yere saklayıp hayallerinin peşinden gitmeyi tercih etti ve arkadaşlarıyla bir müzik grubu kurup bir süre sahneye çıktı. 2007 yılından bu yana da kitap çeviriyor. kili ve ndaki a çoklu ol açarak uğunu enme merak itap. Kiir çalışe aynı lümler, oğuk plara alardaki arfler çodiğer N zırlanırduğunda arihçisierine, a bu kiduğu nlar için göz kıre Tarihi, epsini pirler, sihirbazlar, avcılar... Daha çok benim tercihim diyebilirim. Çocukluğumdan beri gerilim, korku, fantezi ve bilimkurgunun özel bir yeri oldu bende. Anne Rice, Dean R. Koontz, Douglas Adams ve Isaac Asimov’un en sevdiğim yazarlar arasında olmaları da tesadüf değil tabii. Ortalama 300 sayfalık bir romanı ne kadar sürede çevirebiliyorsunuz? Net bir cevap vermek çok zor. Yazarın kullandığı dile ve o sırada benim içinde bulunduğum ruh haline bağlı olarak değişiyor bu süre. Ayrıca bu konuda çok titiz biri olduğumdan, çevirileri normal kabul edilenden daha uzun zamanda bitirdiğim de bir gerçek. “En sevdiğim” diye ayırdığınız bir çeviriniz var mı? Henüz “en sevdiğim” diye adlandırabileceğim bir çeviri olmasa da, beni çok tatmin eden bir çeviri oldu. “Korkusuz Hiçkorkmaz’ın Korkunç Anıları” adlı kitap üzerinde çalışırken, yeni ve komik kelimeler yaratmak zorunda kaldım ve bu beni çok eğlendirdi. Sonuç da çok tatmin ediciydi diyebilirim. Çevirmen olduğunuzu duyan arkadaş ve aile çevresi, “Benim için şunu çevirir misin?” diyerek angarya çevirilere boğarlar mı sizi? Hem de nasıl! Çoğu zaman kibarca reddetmek zorunda kalıyorum bu istekleri, aksi tak dirde kendi işimi yapacak zamanım kalmayabilir. Öykü, şiir roman türlerinde yazmak da planlarınızda mı? Henüz değil, ama ileride öykü yazmayı istiyorum. Bir gün başkalarının şarkılarını çalmaktan bıkıp, kendi bestelerimi de yapmaya başlayabilirmişim gibi geliyor. Şimdiye kadar Türkçeye kaç kitap kazandırdınız? Sayamayacağım kadar çok! Şaka yapıyorum tabii, henüz o mertebeye erişmedim. Daha yayımlanmamış olanlarla birlikte 20 kitap oldu. Hangi yayınevlerine çeviri yapıyorsunuz? Şu ana dek sadece Tudem Kültür Yayınları için çeviri yaptım. Daha önce de dediğim gibi, bu konuda şanslıyım çünkü bana epey esneklik ve serbesti sağlıyorlar. “Bir gün şu kitabı çevireyim” diye bir hayaliniz var mı? Evet, her çevirmenin böyle bir hayali vardır herhalde. George R.R. Martin’in “A Song of Ice and Fire” serisini çevirmeyi çok isterdim. Henüz 4000 sayfa yazıldı ve bir o kadar daha gelecek gibi. Beni çok heyecanlandıran, bittiğinde “Yüzüklerin Efendisi”ni gölgede bırakabileceğini düşündüğüm bir eser bu. Çeviride özellikle deyim, atasözü ve terimler zorluk çıkarır. Bir metine çevirdiğiniz dilde tam karşılığı olmayan bir anlatım ile karşılaştığınızda ne yapıyorsunuz? Önce yazara, sonra da çevirmen olduğum güne bir güzel verip veriştiriyorum; sonra da o kısmı editöre havale ediyorum. Şaka tabii, böyle bir lüksüm yok. Kendimi önce yazarın, daha sonra da okuyucunun yerine koyup, farklı ama paralel bir anlatım bulmaya çalışıyorum. Çevirmenliğin kilit noktalarından biri bu bence. Zor, ama aynı zamanda çok da keyifli anlar bunlar. Son zamanlarda “Çeviri Türkçesi”, hatta “Kötü Çeviri Türkçesi” diye garip bir dil gelişti. Sizce gerçekten böyle bir kirlilik ya da bozulma var mı? Varsa nasıl aşılır? Evet, böyle bir bozulmanın varlığı su götürmez bir gerçek. Bence burada yayınevlerine büyük iş düşüyor; bazen çalıştıkları çevirmen sayısı ya da bütçeleri elvermediği için, bile bile yetersiz çevirmenlerle çalışıyorlar. Tabii tüm suç onlarda değil; editör ve çevirmenler de bu konuda kendilerini yetiştirmek ve birbirlerini tamamlamak zorundalar. Birbirleriyle iletişim içerisinde olabilseler ve editör çevirmene nerelerde hata yaptığını gösterebilse, zamanla çok daha kaliteli işler çıkacağından eminim. Sizce iyi bir çeviri nasıl olmalı? İyi bir çeviri, okunduğunda çeviri olduğu anlaşılmayan ve bunu orijinal metne bağlı kalarak başarabilen çeviridir bence. Hele bir de yazarın tarzını da yansıtabiliyorsa, değmeyin okuyucunun keyfine! Başkasının çevirdiği bir kitabı okurken, çevirisine takılmadan okuyabiliyor musunuz? Başka bir deyişle, okurken çevirmen kimliğinizden uzaklaşabilir yor musunuz? Ne yazık ki bunu başaramıyorum. Meslek hastalığı diyebiliriz. Çeviri yeterli değilse, daha ilk cümleden itibaren rahatsız etmeye başlıyor. Sırf bu yüzden birkaç sayfa okuyup bırakmak zorunda kaldığım kitaplar oldu. Sizce Türkiye’de yeterli sayıda, yetişmiş, konusunda yetkin çevirmen var mı? Açık konuşmak gerekirse yok. Ancak bunun Türkiye’nin genel bir sorunu olduğunu düşünüyorum. Yeterli sayıda ve kalifiye öğretmenimiz, doktorumuz, hukukçumuz, yazarımız, aşçımız, vb. oldu mu ki çevirmenimiz olsun? Çeviri yaparken, kitabın yazarı ile iletişim kuruyor musunuz? Yazarlar kitaplarını “Türkçeye çevrildiğinde bu kısım nasıl durur” diye düşünerek yazmadıklarından, zaman zaman metinlerde sorunlu noktalar oluyor tabii. İşte o zaman, kafamdaki soruları doğrudan yazara sorabilmeyi diliyorum. Fakat henüz böyle bir girişimim olmadı. ecek. asında heyeBay SİHİRLİ KONUK ner.com mail.com enler: r Çocuk, Yaşam ve özgürlük Ë Bahri KARADUMAN chiller’in şu sözü ünlüdür: “İnsan özgür yaratılmıştır. Fakat o, zincirler içinde doğar.” Çocuk yazınının önemli yazarlarından Eşref Karadağ, o zincirlerin değişmeyecek yazgı olup olmadığını ÖZGÜRLÜK MÜ O DA NE (*) adlı kitabıyla sorguluyor. Yalnız çocuklar için değil; özgürlüğün tüm yaşayanlar için ne denli önemli bir kavram olduğunu kitabında çok değişik, her şeyin olabileceği farklı bir dünya içinde vurguluyor. Fabl türü her dönemde ilgi çekmiş; özellikle didaktik metinlerde iletinin iyi vurgulanması, çok iyi anlatılması için sanatçının en önemli seçeneklerinden biri olmuştur. Eşref Karadağ da bu bilinçle okuru fareler dünyasına götürüyor. Bu gezinti mutluluklar ülkesinin güzellikleriyle dolu bir yolculuk değil. Tam tersine varlığını sürdürebilmek, tüm tehlikelerden kendini ve sevdiklerini koruyabilmek için verilen mücadelenin ne denli zorlu olduğunu gösteren çetin bir yolculuk. Ahır faresi Kocagöz, annesi ve kardeşinden ayrı düşünce çok heyecanlı bir maceraya sürükleniyor. Tutsaklığın çilesini çekiyor. Yalnız deney için üretilen hemstır cinsi fareleri tanıyor. Görünüşte rahat ve bolluk içindeki bu fareler, özgürlüğün ne olduğunu bile bilmemektedirler ve kendilerini bekleyen tehlikelerden habersizdirler. Kocagöz, yaşam deneyimini onlara aktarabilmek ve özgürlüğün önemini anlatabilmek için çok büyük bir savaşımın içindedir. Acaba başarabilecek midir? İşi çok zorCUMHURİYET KİTAP SAYI 1107 OKUYAN/OKUTAN ÖĞRETMENLERDEN MEKTUPLAR Ë Recep ÖZDEMİR (Sınıf ÖğretmeniBilecik) S mış yaa çok revleri de ba ? evdiniz? ydi? Nemayan mektup No: 1 D: eyenler efonunue yayıneviak! r mu? Biz, ok merak dur. “Anlamıyorsunuz beni. Anlayamazsınız. Çünkü siz hiç özgür olmamışsınız. Özgürlük binlerce ses duymaktır doğada. Her sesin kime ait olduğunu bilmektir. Bazen de o seslere katılmak için şarkı söylemektir” diyen Kocagöz’ün öncü kimliği nasıl bir son hazırlayacaktır dostlarına? Sanırım tüm çocuklar sürükleyici, gerilimin hiç eksilmediği bu macerada onları yalnız bırakmayacaklar. Farelerin yaşamları ile kendi yaşamları arasında şaşırtıcı benzerlikler bulup yaşadıkları toplumu, çevrelerindeki insanları yeniden değerlendireceklerdir. Hazıra alıştırılıp kendilerine sunulanla yetinerek gerçekleri göremeyenlerin ne büyük tehlike içinde olduklarını anlayacaklardır. Doğruyu bulmak için iletişimin ne denli önemli olduğunu, düşünmenin, sorgulamanın bireye kazandırdıklarını göreceklerdir. Aile kavramının, sevgi bağlarının sıcaklığını içlerinde duyumsayacaklardır. Özgürlük mü O da Ne? Eşref Karadağ’ın, ozanlığından gelen duyarlıkla, eğitimciliğinden gelen bilincin bileşkesi bir kitap. Çizer Anıl Tortop’un nefis resimleri içerikle bütünleşiyor ve yapıta görsel zenginlik kazandırıyor. Yalnız çocuklar için değil; büyüklerin de beğeniyle okuyacakları bu kitabı öğretmenlerin ders aracı olarak kullanmalarında eğitim adına büyük yarar var. Doğduğumuz anda bize vurulan zincirleri bir bir kırabilme mücadelesi olan yaşamı, doğru algılayıp insanca yaşayabilmek için bu tür kitaplara hepimizin gereksinmesi var. Son yıllarda çocuk yazınının nitelikli yazarların çabalarıyla sürekli gelişmesi eğitim adına mutlu ediyor beni. Dileğim bu tür kitapların her kitaplıkta bulunması ve anlaşılarak okunması. [email protected] (*) Özgürlük mü O da Ne?/ Eşref Karadağ/ Top Yayıncılık/ 96 s. S ınıf öğretmeni olarak görev yapıyorum. Bu yıl 4. sınıfları okutuyorum. Öğretmen isterse çocukların ve insanların okuyabildiklerini kanıtladım. Sınıfım 25 kişi. Okullar açılınca Mümin Sekman’ın yazdığı, Oyuncu Sinem Kobal’ ın fotoğraflarının yer aldığı, “Herşey Seninle Başlar 9+” kitabını toptan satın alıp öğrencilerime dağıttım. Her öğrenci olmasa bile büyük bir çoğunluğu okudu. 23 kez okuyanlar oldu. Bu kitap öğrencilerin başucu kitabı oldu. Canı sıkılan, morali bozulan öğrenci bu kitaptan bölümler okudu. Bu kitabın çok yararını gördük. Fazladan satın alarak arkadaşlarımın çocuklarına da armağan ettim. Sınıf olarak sınıf kütüphanesi kurmak yerine, bireysel kitap satın alıyoruz. Her öğrenci kendi kütüphanesini kuruyor. Her ay bilgisayar laboratuvarına giderek, internetten kitaplar seçip satın alıyoruz. Her öğrenci kendi kitabını alıp okuyor, okuduğu kitapları arkadaşlarıyla paylaşıyor. Satın alıp üzerine adını yazdığı kitabını öğretim yılı sonunda kendi evine, kendi kütüphanesine koyuyor. Böylece hem okuyor hem de okutuyor. Her öğrenci kendi harçlığı ile kitap satın alıyor ve aldığı kitabı mutlaka okuyor. Valilik ve Bakanlık emirleriyle okumayan öğrenci kendi satın aldığı kitabı okuyor, arkadaşlarına da okutuyor. Alınan kitapların kapaklarında, Adı, Soyadı, alınan tarihin yanında “Kendi Harçlığımla Aldığım 1.,2., .. kitabım” veya “İnternetten Satın Aldığım İlk Kitabım” yazıları ayrı bir önem kazanıyor. Mümin Sekman, İnsan isterse kitapları yazıyor. Ben de bunu “Öğretmen İsterse Çocuk Okur”a uyarladım. “Karanlıktan şikâyet edeceğine bir mum yak” edebiyatı yapmak yerine örnek olmanın bu uygulamayı yaymanın daha yararlı olacağına inanıyorum. Selamlar. ÖĞRETMENLERE SİHİRLİ DUYURU: Cumhuriyet Çocukları’ndan gelen mektupların her geçen gün artması bizi sevindiriyor. Okuyan/Okutan Öğretmenlerden Mektuplar köşemizde sevgili öğretmenlerimize kulak vereceğiz. “Bu kitabı öğrencilerimle okuduk/okuyoruz. Çünkü…” diyecek öğretmenler. Çocuklara salık verdiğiniz, birlikte okuduğunuz kitapları, niçin bunları seçtiğinizi bize yazar mısınız? Adresimiz: [email protected] SAYFA 33 1107 5 MAYIS 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle