27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O kuduğum Kitaplar MET N CELÂL metin. Marias’ın deneme ve anlatı arasında salınan metni üslubunu oluşturan uzun ve karmaşık cümleleriyle yapılanıyor. İki ana kahraman Deza’nın ve Peter Wheeler’ın edebiyat eğitimi almış olmaları ve dilin arkeolojisine, unutulmuş İspanyolca, İngilizce ve yer yer Latince sözcükleri konuşmalarında kullanıma sokma merakları metni çevirmen için daha da çetrefilleştirmiş. Javier Marias’ın ve biz okurların şansı Roza Hakmen gibi usta bir çevirmenin bu romanı çevirmesidir. Tıpkı, yine Hakmen’in çevirdiği Proust’un Kayıp Zamanın İzindesi’nde olduğu gibi çevirinin başarısının katkısıyla da Yarınki Yüzün edebi tadın peşindeki has okur için büyük bir ziyafet halini alıyor. Yarınki Yüzün’ün Metis’in yayın programında olduğunu ilan ettiği diğer ciltlerini de heyecanla bekliyorum. avier Marias, günümüz dünya edebiyatının önemsenen isimlerinden. Kırktan fazla dile çevrilmiş. Nobel Edebiyat Ödülü’nü alması beklenen bir yazar. Türkçede de kitapları yayımlanmış ama okurdan hak ettiği ilgiyi görememiş. Başyapıtı sayılan üç ciltlik, 1200 sayfalık Yarınki Yüzün’ün yayımlanan ilk cildi belki de ülkemizde de daha çok tanınıp sevilmesini sağlayacak. J Javier Marais Joseph Conrad Yarınki Yüzün’ün (Ocak 2011, çev. Roza Hakmen, Metis yay.) beğenilip önemsenmesinin nedeni hem işlediği konu hem de romana verilen yoğun edebi emek. Yarınki Yüzün’ün ilk cildi Ateş ve Mızrak adını taşıyor. Londra’da yaşayan İspanyol çevirmen Jaime Deza “keskin bir gözlem ve çözümleme yeteneğine sahip” bir kişi. Birkaç dakika gördüğü, uzaktan izlediği, daha önce hiç tanımadığı bir kişinin bile karakterini çözümlüyor, gerçek niyetini, yalan söyleyip söylemediğini anlıyor. Bu özelliğiyle İngiliz dostlarının dikkatini çekiyor, farkına varmadan çeşitli kereler sınanıyor. BBC’nin İspanyolca bölümündeki işinden sıkıldığını söyleyince de bu özel niteliğini kullanabileceği bir iş öneriliyor. “İnsan tercümanı ya da yorumcusu” olacaktır. “insanların davranış ve tepkilerinin, eğilimlerinin, kişiliklerinin, dayanma güçlerinin; esnekliklerinin ve itaatkârlıklarının, gevşek ya da sağlam iradelerinin, tutarsızlıklarının, sınırlarının, masumiyetlerinin, ilkesizliklerinin ve dirençlerinin; sadakat ya da alçaklıklarının muhtemel derecesinin, hesaplanabilir bedellerinin, zehirlerinin ve kışkırtılarının; ayrıca çıkarsamayla varılabilecek hayat hikâyelerinin, geçmiş değil gelecek, henüz gerçekleşmediğinden önlenebilecek hayat hikâyelerinin. Ya da oluşturulabilecek hayat hikâyelerinin” (s.22) tercümanı ya da yorumcusu. Deza, ismi bile bilinmeyen ya da hiç anılmayan bir İngiliz Gizli Servisi’nde çalışmaya başlıyor. İspanya ve Güney Amerika müdahalelerinde aracılık ya da mütercimlik yaparken edindiği izlenimleri iş arkadaşlarıyla paylaşıyor, görüşülen kişiler hakkında yazılı ya da sözlü raporlar veriyor. Bu konuyu öğrenince heyecanlı bir casus romanı okuyacağınızı düşünebilirsiniz. Yarınki Yüzün’de böyle heyecanlı sayfalar da var kuşkusuz ama romanın geneli geçen yüzyılın Avrupası ile insani açıdan bir hesaplaşma. Deza insanların niyetini okuyan, gizledikleri düşüncelerini ortaya çıkartan bir karakter olmasının yanında her konuyu ya da olayı en ince ayrıntısına kadar didikleyen, laf arasında söylenmiş bir cümleyi bile unutmayan, yıllar sonra sorgulayabilen yapıda. Bu haliyle Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzindesi’nin anlatıcı kahramanını hatırlatıyor. Roman, Deza’nın, bu ilginç işe girme arifesinde yakın dostu ve hayatta yol göstericisi sayılabilecek profesör Peter Wheeler’la yaptığı 2011 uzun söyleşiler sırasında gelişiyor. Peter Wheeler, gerekli ya da gereksiz yapılan konuşmaların insan hayatını nasıl bağlayıp belirlediğini, insanın doğasına aykırı da olsa konuşmamayı becerdiğinde yaşadığı ana ve geleceğine dair birçok zarardan, acıdan, dertten kurtulabileceği gibi bilmeden diğer insanlara da zarar vermeyeceğini, acılar çektirmeyeceğini, geleceğini belirlemeyeceğini uzun monologlarda anlatıyor. Deza da bu monologlar sırasında geçmişe ve geleceğe uzanıp kendi kendisini, yaşadıklarını sorguluyor. Deza’nın hayatında İspanya İçsavaşı belirleyici olmuş. Daha o doğmadan öldürülen dayısını ve savaş ortamında dostlarının kendilerini korumak amacıyla yaptıkları hainlikler nedeniyle büyük acılar yaşayan babasını hatırlıyor. İçsavaş sırasında Cumhuriyetçiler arasında yaşanan bölünme, Troçkistlerin lideri Andrés Nin’in anlatılandan çok farklı hikâyesi. Aslında bir hain olmadığı, sadece dönemin Sovyetlerinin İspanya’daki politikasına uymadığı için esas olarak da tüm işkencelere rağmen susmayı başarıp, yoldaşlarının adını bile vermemesi nedeniyle öldürüldüğünü anlatıyor. Tabii ki bu romanda anlatılan susmak ve gerekli ya da gereksiz konuşmayla ilgili anlatılan öykülerden sadece biri. Javier Marias, kahramanı Deza’ya uyup ele aldığı konuları, özellikle olguları derinlemesine inceliyor, en ince ayrıntılarına kadar girip tartışıyor. Bunu yaparken de anlatım gücünü sonuna dek kullanıyor. Hemen her cümlesinin, sayfalarca süren paragraflarının üzerinde durulması, düşünülmesi gerekiyor. Emek vermek, deneme türüne yakışan uzun monologları sabırla okumak gerekiyor. Javier Marias, 20. yüzyılın ruhunu konuşmak ve susmak üzerinden, siyasi tarihle bağlantılandırarak ve de felsefi göndermelerle çözümlüyor. Zaman zaman sıkan, yoran bu bölümlerin verdiği ağırlığı ise karısından ve çocuklarından ayrı, onların yeni hayatını merak ederek yalnız bir hayat süren kahramanı Deza’nın yaşadıklarını, Oxford’dan emekli dostu Peter Wheeler’ın aslında hiç bilmediği hayat hikâyesini ve tabii insan yorumculuğu görevi sırasında yaşadığı olayları, şahit olduğu hikâyeleri, gözlemlediği insanları anlatarak dengeliyor. Bir romanın okunurluğunda gerekli olan merak unsurunu hep üst seviyelerde tutuyor. Yarınki Yüzün okur için olduğu kadarıyla ve belki daha fazlasıyla çevirmen için de güç bir GİZLİ AJAN Joseph Conrad’ın dünya edebiyatının klasiklerinden olan eserlerinin büyük bir çoğunluğu kendi mesleği de olan denizcilerin hayatından kaynaklanır. Denizlerde geçer. Conrad’ın belki de tek farklı eseri Gizli Ajan’dır. Gizli Ajan masum insanların ölümüyle sonuçlanan anlamsız ya da anlaşılmaz görünen bir terör eyleminin hikâye edildiği belki de ilk roman. ABD’de yaşanan 11 Eylül olaylarından sonra tekrar gündeme gelmiş. Okunmuş, tartışılmış bir klasik. 2006’da İmge Kitabevi Süha Sertabiboğlu çevirisiyle Gizli Ajan’ı yayımlamıştı. Şimdi de İletişim Yayınları’ndan Hasan Fehmi Nemli çevirisi ile yayımlanmış. Conrad, 1907’de basılan Gizli Ajan’ı 15 Şubat 1884’te İngiltere’de Greenwich Park’taki Kraliyet Gözlemevi’ni bombalamak için Fransız anarşist Martial Bourdin’in giriştiği eylemden yola çıkarak yazmış. “Mantıklı ve mantıksız hiçbir düşünce tarzı bu kadar ahmakça ve çılgınca türden bir kanlı eylemin nedenlerini anlamazdı. Çünkü sapıtmış bir manasızlığın bile kendince mantığı vardır. Ama bu saldırıyı hiçbir akıl yürütmeyle kavramanın imkânı yoktu; neticede anarşist ya da başka türlü hiçbir fikirle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir nedenle paramparça olmuş birisinden başka hiçbir şey kalmadı geriye. Gözlemevi’nin dış duvarına gelince, duvarda en ufak bir çatlak bile oluşmamıştı” diyor Conrad 1920’de yayımlanan romanla ilgili notunda. Ve bir dostunun “o adam yarım akıllının biriydi. Bu olaydan sonra kız kardeşi intihar etti” cümlesi ile birlikte bu konuyu yazmaya karar veriyor. Dinamitli suikastların yapıldığı 1880’lerde Londra’da görev yapmış bir Emniyet Müdür Yardımcısı’nın özet halindeki, oldukça ketum anılarından da faydalanarak romanı kuruyor. İletişim’in baskısının arka kapağında yazıldığı gibi, Londra’da karısı, kayınvalidesi ve karısının zekâ özürlü erkek kardeşiyle birlikte yaşayan Bay Verloc, ıvır zıvır şeyler satan bir dükkân işletmektedir. Anarşist bir grup arkadaşı olan Verloc, Greenwich’teki bombalama olayının sorgulandığı günlerde büyükelçilik sekreteri Bay Vladimir tarafından çağrılır. Birçok büyükelçiliğe ve polise anarşist çevrelerden bilgi sızdırdığı anlaşılan Verloc’a ortalığı karıştıracak bir eylem yapması emri verilir. Bir taraftan iyi bir aile babası gibi görünen, diğer yanıyla dönemin devrimci – sosyalist çevrelerinin tipik bir örneği olan ajanprovokatör Verloc sırf karısının kendisine çok bağlı kardeşine yaptırdığı anlamsız eylemle değil kişiliği, ruh hali ve ilişkileri ile de ilgiye değer. Tabii, kardeşine aşırı derecede düşkün, hayatını onun koruyup kollamak üzerine kurmuş karısı Winnie’nin sonu intihara varan acısı da okuru oldukça etkiliyor. Gizli Ajan, bir yanıyla da döneminin siyasi tarihine, uluslararası ilişkilerin nasıl geliştiğine de çok farklı bir açıdan ayna tutuyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1097 SAYFA 12 24 ŞUBAT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle