27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Casus romanlarının ustası David Cornwell 80 yaşında Son elli yıldır John le Carré takma adıyla casusluk romanını bayat klişelerden arındırarak, derin ve labirentli karakter portrelerine dönüştüren, ve bu süreç içinde toplumsal hayal gücünde Soğuk Savaş’ı yeniden tanımlayan David Cornwell, 19 Ekim’de 80. yaşına girdi. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla kariyerinin yerle bir olacağını iddia eden birçok eleştirmene, düşmansız kalan kapitalizmin yavruladığı sayısız farklı sorunu (Balkanlar’daki katliamdan, köktendinci teröre, ilaç firmalarının yolsuzluklarından ekolojik çöküşe) teşrih ederek cevap veren Le Carré’’nin kurgusu, zaten en başından beri ideolojik karşıtlıklardan değil de devingen dünya düzeninde müphemliğe mahkum düşmüş ahlak anlayışından beslenmiştir. ? Zeynep KAYHAN ençlik yıllarında MI5 ve MI6’da görev yapan Le Carré, gizli servisleri ulusların bilinçaltının ve politik sağlığının yansıması olarak gördüğünü her fırsatta ifade etmiş ve burada yaşanan parçanlanma ve çöküşü, 1960’ların başında ortaya çıkan ihanetleriyle İngiliz servisinin ve Le Carré’nin kendi istihbarat kariyerinin köküne kibrit suyu döken Kim Philby ve Cambridge Beşlisi’nden esinlenerek yarattığı çift ajan karakterleri üzerinden çözümlemeye çalışmıştır. Bedbaht ve tombul emekli casus George Smiley’nin, Karla kod adlı iflah olmaz Rus ajanının bulanık izini sürdüğü o en meşhur Soğuk Savaş romanlarında bile esas düşman Karla ve Sovyetler Birliği değil, açık bir toplum içinde fikirlerini tartışıp konuşabilecekken gizlilik ve kalleşliği seçen köstebekler olmuştur. 1986’da yayımlanan ve birçok eleştirmen tarafından Le Carré’nin hem teknik hem de psikoljik anlamda en tatmin edici romanı addedilen Mükemmel Casus, yazarın o ana değin hep bir mesafeden tasvir ettiği esrarengiz ve daima karizmatik vatan hainlerinin ızdıraplı iç dünyalarını, kendi mutsuz çocukluğu ve dolandırıcı babasının fırtınalı hayatıyla ilişkilendirerek anlama çabasıdır. Bu romanların ayrı bir erdemi de, örneğin Ian Fleming ve kaygan kahramanı James Bond’un aksine, sıcak veya soğuk, bütün savaşları banal yenilgilerden muhtelif gösterişsiz maceralar olarak betimleme dürüstlüğünü gösterebilmesi. Le Carré romanının arka perdesinde dünyanın hangi egzotik lokasyonu olursa olsun, asıl hikâye soğuk tren istasyonları ve rutubet kokan otel odalarında, sadece radyo sinyallerinin yankılandığı kayıp, isimsiz diyarlarda geçer. Bu kitaplarda sık sık karşımıza çıkan yatılı okul teması ise tesadüfi değil. Çoğu orta yaşı geride bırakmış bu casuslarin Sirk’teki (Le Carré’nin kurgu gizli servisinin Londra merkezi Cambridge Circus’ta bulunur.) klostrofobik ve girift hayatları, İngiliz kültüründe özellik G le sınıfsal çağrışımları olan “public school” müessesesinin bir nevi devamıdır. Sirkte çalışan sekreter ve kadın araştırmacılara “anne”, koruma görevlilerine “bakıcı”, bütün casusların ilk eğitimlerini aldıkları Sarratt Enstitüsü’ne de “anaokulu” denmesinin sebebi biraz da bu içsellestirilmiş körpeliğe “school boy” mantalitesine dikkat çekmektir. Hong Kong’da geçen bir diğer romanın adının Onurlu Bir Öğrenci olması da boş yere değildir. Soğuktan Gelen Casus’un Alec Leamus’ından Köstebek’in Jim Prideaux’suna nice Le Carré kahramanı hizmet etmek ve yönetmek için eğitilen ancak miras aldıkları dünyanın buna izin vermeyecek denli muğ David Cornwell (John le Carré) lak ve karanlık olduğunu kavrayınca derin bir düş kırıklığına saplanan, buna rağmen kendilerini, artık ne olduğundan emin olamadıkları bir amaca kurban eden kayıp ve yalnız ruhlardır. Le Carré’nin betimlediği hüsran, sonraki nesillere paralize edici bir sinizm olarak nüksetmistir. İdeallerin sıfır, beklentilerin asgaride tutulduğu, bireyler ve topluma güvensizliğin norm oldugu bir düzenekte esas fantezi imgesi smokini ve parlak oyuncaklarıyla gece kulüplerinde caka satan James Bond değil de, ıslak yağmurluğunun altında Grimmelshausen’den pasajlar okuyan ve hâlâ sukutu hayale uğrayabilecek denli düz ve onurlu kalabilen George Smiley’dir. Hollywood da öyle düşünmüş olacak ki, BBC’nin 1979’da eşsiz bir minidiziye uyarladığı Köstebek’in (Tinker Tailor Soldier Spy) yeni ve şüphesiz bolca traşlanmış yorumunu aralık ayında sinemalarda izleyebilecek, ardından Soğuk Savaş’ın dahi nostaljisi yapabileceğiz. ? 24 KASIM 2011 ? SAYFA 9 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1136
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle