25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

maz, ioğlu. OK U YA N / OK U T A N Ö Ğ R E TM EN L E R D E N M EK T U P L A R ? Hüseyin SETTAR Öğretmen, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yük. Lis. Öğr. com .. aşlar. uda bün her en açıkoyunlar, ğer kavri gereseçtiklena katu bir öyama ile benzer ği” başişbirliğicesi Eğiokulda tabın enlikli zgi 12 yaşında. Kitapkurdu bir öğrencim. Yeni edindiği her kitaptan beni (öğretmenini) haberdar etmekten çok keyif alır. Bu kez yanıma elinde “Korkak Kızlar, Cesur Erkekler” diye bir kitapla geldi. Kitabın adına takılmadan edemedim. Ezgi’ye sordum: Kızlar korkak mı? Önce ne demek istediğimi anlamadı. Bu sual de nereden çıktı der gibi yüzüme baktı. Derken gözü kitabın kapağına takılınca hemen itiraz etti: Hayır! Mesel öyle diyor. Yaren’e korkak olduğunu söylüyor. Kitabın kahramanlarıyla tanışıyor olmalıydım. Mesel, sanırım kızlara burun kıvıran erkek çocuklardan biriydi. Birden öğretmenlik damarım kabardı. Ezgi’nin kitabı okuyup okumadığını, daha doğrusu okuduğunu ne kadar anladığını merak etmiştim: Mesel, Yaren’le pek anlaşamıyor galiba. Yaren, Mesel’i seviyor. Emin değilim; ama ona âşık da olabilir. Demek Mesel cesur bir erkek. Belki de Ezgi’nin aklından cesur bir erkeğin nasıl olması gerektiği geçti. Doğrusu ben bunu düşünmedim değil. Birbirimize baktık ve kısa bir an sustuk. Cesaretin ne olduğuna karar ver E meyi sonraya bırakarak sözlerimi sürdürdüm: Neler yapıyor Mesel? Mesel, tek başına bir şey yapmıyor. Hep birlikte yapıyorlar: Yaren, Dilşad, Kerem ve Mesel. Demek bu kitapta dört kafadarın maceraları anlatılıyor. Kerem’le Yaren kardeş. Dilşad da Mesel’in amcasının kızı. Aynı sokakta oturuyorlar. Komşu çocukları. Evet. Bir kese buluyorlar. İşte o keseyi bulduktan sonra… Kese mi? Ne kesesi bu? Lavanta kesesi. Ama içinde yalnızca lavanta tomurcukları yok. Tarihi paralar da var. Ezgi’yle söyleşimiz ders zili çalana kadar sürdü. Ezgi’nin bu kadar keyif alarak okuduğu bir kitabı ben de okumak istiyordum. Bu, Ezgi’nin çok hoşuna gitti. Bu kez o, öğretmenine bir kitap veriyordu. Sevda Müjgan, çocuk edebiyatı alanında adını yeni duyduğum bir yazar. “Korkak Kızlar, Cesur Erkekler” yazarın, çocuk okurlarla buluşan 3. kitabı. Bugüne kadar kız ve erkek çocukların çekişmeleri pek çok edebiyat eserine konu olmuştur. Roman adını bu çekişmeden alıyor. Kitabı okuyup bitirdiğimizde ise kimin korkak, kimin cesur olduğunu en iyi hayatın tayin ettiğini görüyoruz. Hayat korkakları ve cesurları gün yüzüne çıkaran bir mihenk taşı. “Kızlar korkaktır” diyen Mesel’e en güzel cevabı Veda (Yaren’in ablası) cesaretiyle veriyor. Genç kız, annelerini kaybettiklerinde kardeşini de yanına alıp hemşire olarak atandığı ilk gö rev yerinde yeni bir yaşama doğru yürümekte tereddüt etmiyor. Hayatın güçlendireceği bir genç kız ve kardeşi… Kitabın sözü bu noktada bitiyor; ancak okur Veda’nın ve Yaren’in gücüne inanıyor. Bir yanda içinde tarihi paralar da bulunan lavanta kesesi, bir yanda tarihi para kaçakçıları, öbür yanda Yaren’in ailesinin kimi acı, kimi sevinçli hikâyeleri… Çocuk saflığında yeşeren ilk aşk… Bu arada Sevda Müjgan’ın kitabı adadığı kişiler de gözümüzden kaçmıyor: “Çocukluğun bütün kahramanlarına!” Kahramanlarımız belki de ilk aşklarımız… Ya da başka bir isimlendirmeye gerek duyulan o ilk sıcaklıklar, ilk yürek kıpırtıları… Terazi zaman zaman erkeklerden yana ağır bassa da… Mesela Yaren izci olmak istediğinde. Küçük kızın babası, Yaren’in de öğrencisi olduğu okulda öğretmendir. Hem öğretmendir hem de izci lideri. İzci olmak isteyen kızı ve oğlu karşısında seçimini oğlundan yana yapmakta tereddüt etmez. İkisine birden para yetiştiremeyeceğine göre birini tercih etmesi kaçınılmazdır. Hayat böyledir. Hayat başka nasıldır? Okuyup görmek gerek. Öyleyse haydi çocuklar, kitap başına! ? *Korkak Kızlar Cesur Erkekler/ Sevda Müjgan/ Gendaş Yayınları 2011 ÖĞRETMENLERE SİHİRLİ DUYURU: Cumhuriyet Çocukları’ndan gelen mektupların her geçen gün artması bizi sevindiriyor. Okuyan/Okutan Öğretmenlerden Mektuplar köşemizde sevgili öğretmenlerimize kulak vereceğiz. “Bu kitabı öğrencilerimle okuduk/okuyoruz. Çünkü…” diyecek öğretmenler. Çocuklara salık verdiğiniz, birlikte okuduğunuz kitapları, niçin bunları seçtiğinizi bize yazar mısınız? Adresimiz: sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com EDEBİYATIN SESSİZ KAHRAMANLARI Sevin Okyay 1942 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Sevin Okyay, 1964’ten beri çevirmenlik ve gazetecilik yapıyor. Daha çok sinema, müzik eleştirileri ile bilinen Okyay, Harry Potter serisi çevirileriyle kitap okurlarının daha yakından tanıdığı bir isim oldu. Çalışmaları sadece kitapla sınırla kalmayan Okyay, tiyatro oyunları da çevirmiştir. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen, “Hamlet 2001” adlı oyununun çevirmenliğini ve dramaturgluğunu üstlenen Okyay yanı sıra “Bernarda Alba’nın Evi”, “Üç Kişilik Gezegen”, “Eski Günler” ve “Othello Arabın İntikamı” oyunlarını dilimize kazandırmıştır. “Seeking For Helen”, “Benim Cyreno’larım” oyunlarını ve Nuri Pakdil’in “Korku” adlı oyununun İngilizce liriklerini yazan Okyay, Reha Erdem’in yönettiği Kaç Para Kaç isimli filmde konuk oyuncu olarak rol almıştır. Televizyon ve radyo programcılığı da yapan Okyay, “Ve Sinema” adlı televizyon programını yıllarca başarıyla sürdürmüştür. Halen, özel bir radyo kanalında, polisiye kitapları incelediği, tanıttığı “Cinayet Masası” adlı bir programın yapımcılığını ve sunumunu yapmaktadır. dir; dee deetişim debilen, i haklaanma değerli un! ? ner.com Çevirmen, dramaturg, gazeteci, sinemamüzik eleştirmeni, yazar Sevin Okyay “Virgülü virgülüne çeviri yapmak özgün kitabı öldürür ama...” Sözcüklerle ilişkisi sadece çeviri ve eleştiri ile sınırlı kalmayan Okyay’ın “İlk Romanım” isimli bir romanı, eski yazılarının yer aldığı “Çiçek Dürbünü”, spor yazılarını bir araya getirdiği “Gol Atan Kaleye” isimli derlemeleri bulunan Sevin Okyay’a birkaç soru yönelttik. İşte yanıtları. İyi okumalar… ? Söyleşi: Çiğdem GÜNDEŞ zun yıllardan beri çeviri yapıyorsunuz. Nereden aklınıza geldi çevirmen olmak? Dille hep ilgilenmiştim. Okulu bitirip çalışmaya başlayınca, İngilizceden uzak kalmamak için herhalde. Bir de, para kazanacağımı sanmıştım. Yapacağınız çeviriyi siz mi seçiyorsunuz, yayınevi mi? Genelde yayınevi. Bazen yalvar yakar benim de bir şeylere ikna ettiğim olabiliyor. Ender ama. Çeviri yaparken, kitabın yazarı ile iletişim kuruyor musunuz? Hayır. Edebiyat dalında, pek çok ödül, ödüllü yarışma düzenlenmekte. Çeviri dalında, özellikle edebiyat çeviri dalında bu tür ödüller veriliyor mu? Veriliyor. Sizce iyi bir çeviri nasıl olmalı? Özgün eseri tahrif etmeden, çevrildiği dilde iyi bir metin olmasını sağlayacak bir kıvraklığı olmalı diye düşünüyorum. Virgülü virgülüne çeviri yapmak özgün kitabı öldürür ama yazarın dediklerinin yerine kendimizce başka şeyler koymak da yazarın bizi öldürmek istemesine yol açabilir. Neyse ki (anlaşıldığı kadarıyla) haberleri olmuyor. Çevirdikten sonra “Keşke böyle demeseydim!” dediğiniz bir çalışmanız oldu mu? Daha çok teknik çevirilerde, belki. Ne kadar araştırsanız da konuyu tam olarak anlamak zor. Aslında somut bir şey hatırlamıyorum ama en çok mesele çıkaran şartname türü şeylerdir. Harry Potter serisi dışında da fantastik yapıtları çevirdiniz? Bunun özel bir sebebi var mı yoksa öyle mi denk geldi? Sebebi, fantastik edebiyattan hoşlanmam. Polisiye türde de oldukça hatırı sayılır eser sizin kaleminizden geçmiş. Malum polisiye okurken sonunu merak ederiz en çok. Çeviri için kitabı okumadan önce, yazarından, yayınevinden ve veya ajanstan katilin kim olduğunu öğreniyor musunuz? a) Polisiye çevirim yok pek. Bir “Marazi Bir Kemik Merakı” var, bir de (polisiye sayılırsa eğer) “Kate Moss”un “Labirent”i. “Shakespeare Secret”ı çevirecektim, elim doluydu. Raymond Chandler’in “The Long GooddBye”ının yarısını çevirmişken yayınevi vazgeçti. Şimdi başka bir yayınevine yapıyorum. Bir aksilik çıkmazsa bir de Dashiel Hammett çevireceğim. Ama kesin değil. b) Yani, kitabı alıp okumak en kolay çözüm. Aceleci olanlar sonuna bakıp işin tadını kaçırmakta da serbest. Radyoda “Cinayet Masası” adlı bir programı hazırlayıp sunuyorsunuz. Neden “Cinayet Masası”? Çünkü polisiye kitaplar genellikle cinayeti kimin işlediği üzerine kuruludur. Son zamanlarda, polisiye, gerilim türündeki kitaplara büyük ilgi var. Sizce bunun sebebi nedir? ğr. Gör. ./2011 pöge/ a “Buraor. Neler aki gizeyolu, kirüven si k Kayıder/reordquist/ / Pega/ 2011 kler ahırÖ Anün inekAnne ahıbakara penceukların erini verirda yuünce neİnsan niyor ki kaymak bilirler sıl eğlenrüvenleri ı. Daha a cesaarının nıyor, Su Gakgak ğlenceli, an biri U “Son Zamanlar”, burası için geçerli. Yoksa dışarıda hep rağbet bulmuştur polisiye kitaplar. Belki şimdiki itibarı (özellikle burada), artık Altın Çağ’ın geride kalmasından, DNA meselesinin ve modern karakterlerin işin içine girmesinden kaynaklanıyordur. Gençler belki de bunları seviyordur. ‘Kaçış edebiyatı’ olduğu iddiası da var ama hep vardı zaten. Kitap çevirmenliğinin dışında tiyatro oyunları da Türkçeye kazandırdığınızı biliyoruz. Ayrıca bir oyunun, İngilizce liriklerini de yazmışsınız. Sizce hangisini çevirmek daha zevkli ve kolay? Kitap mı oyun mu? İkisi de zevkli, kitap daha kolay. Çok yönlü bir yazarsınız, çevirmenliğin dı şında sinema, spor, müzik yazıları da yazıyorsunuz. Kendi kitaplarınız ve oyunlarınız da var. Demek hamurunuzda yazmak varmış. Ama daha çok çevirmen kimliğiniz biliniyor? Sizce neden? Onu da Harry Potter’a borçluyum aslında. Niye tanınmadığımı bilmiyorum. Belki bu yönde hiçbir çabam olmadığı içindir. Kitaplarınız, İngilizceye çevrilecek olduğunda kendiniz çevirmeyi mi yeğlersiniz yoksa güvendiğiniz bir başkasın mı? Şu anda elde sadece “İlk Romanım” var. Onun da çevrilmesi (âdetler, belli bir yer ve dönemin kültürü) zor ama gene de başkasına vermeye kıyamazdım herhalde. “Bir gün şu kitabı çevireyim” diye bir hayaliniz var mı? Hangi kitap? Hep “Finnegan’s Wake”i hayal etmiştim ama sanırım hayal olarak kalacak. Çevirmen olmak isteyenlere önerileriniz olabilir mi? Nereden, nasıl başlasınlar? Bunu maddi getirisi olan bir iş diye düşünmesinler, her şeyden önce. Çok yanılırlar. Başlamak için de, çeviri yapılan dilleri çok iyi bildiklerinden emin olmalarını tavsiye ederim. Komik görünüyor ama ne yazık ki doğru. Önce küçük metinler çevirsinler. Romanlar yıpratıcı olabilir.? KASIM 2011 ? SAYFA 25 1136 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1136 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle