29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA lanya’nın Başyörük Yaylası’nda doğan Gazipaşalı Pakize Türkoğlu, belleğine kazıdığı nakış sözlü Zühre Kadın, dağ kahramanı sarı çizmeli yörük kızları gerçekliğinden ilerleyerek Türkiye’de “ayağı yere basan bir eğitim” tartışmasını sürdürüyor. Yakacık Yetiştirme Yurdu öğretmenliğinden eğitim fakültesine, TÖS üyeliğinden eğitim danışmanlığına, çok yönlü eğitim görevleri üstlenen Türkoğlu, ‘Tonguç ve Enstitüleri’ ve ‘Kızlar da Yanmaz’ kitaplarını yazdı. Cumhuriyetin onuncu yıl törenine hürriyet düğünü diyenlerin okulsuz Çile köyünden aynı yıl çıkıp zorlukları aşarak Gazipaşa’da okula başlayan, ilköğrenimini Alanya’da tamamlayıp ardından Aksu Köy Enstitüsü ve sonra da Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitiren Pakize Türkoğlu’yla ‘Kızlar da Yanmaz: Genç Cumhuriyet’in Köy Çocuğu Olmak’ kitabını konuştuk. “Saf ve Düşünceli Romancı”, Orhan Pamuk’un yayımlanan son kitabı. Alman düşünür, şair ve oyun yazarı Friedrich Schiller’in aynı adlı yazısının, Orhan Pamuk tarafından derin ve içten bir kavrayışla nasıl muhteşem bir tarzda yazınsal üretime dönüştürüldüğünün bir kanıtıdır. Bunun ötesinde, zengin içeriğinden ötürü, bir okur, özellikle de bir edebiyat bilimci için bulunmaz bir hazinedir. Bu kitap, Orhan Pamuk’un yazar olarak dünya ölçeğinde ulaştığı yazınsal başarısının rastlantı olmadığını, romancılığını büyük emekle ve sağlam felsefi temeller üzerine kurduğunu da ortaya koymaktadır. Kitabı Prof. Dr. Onur Bilge Kula’nın olağanüstü çözümlemesi ile tanıtıyoruz sizlere. Bol kitaplı günler... Thierry Paquot’dan şehre dair düşünceler A Kentin telaşlı bedeni Thierry Paquot, Şehirsel Bedenler adını verdiği çalışmasında, bedenle kentin uyumunun koşullarını ve kimi zaman ortaya çıkan uyuşmazlığın nedenlerini, ikisinin birbirini nasıl şekillendirdiğini anlatıyor. ? Ali BULUNMAZ hierry Paquot için “şehir felsefecisi” diyorlar; bisikletiyle insanoğlunun başını soktuğu, eğlendiği, kavgaya tutuştuğu veya sadece vakit öldürdüğü alanları turlayarak türdeşinin yolundan gidiyor, onun neler kotardığını anlamaya uğraşıyor. Şehirle insanın ilişkisinin Paquot için ayrı bir önemi var. Kişinin bedenini kullanma biçimi şehrin kuruluşu ve kullanılışını etkilerken kentin yapılandırılışı da beden kullanımını aynı oranda şekillendiriyor. Kısacası insan, insan bedeni ve şehir arasında yüklü bir etkileşim var. şarabilen ya da bunun için çaba harcayan şehir planlamacılara Paquot, insanın ve kentin soluk almasına uygun şehirler oluşturulması ve çevrenin yalın güzelliğinin ortaya çıkarılması adına ter dökmelerini önerir. Paquot, uzuvlarla şehir arasında bağlantı kurmayı denerken kentin devinimini eller ve ayaklar aracılığıyla aktarmaya yönelir. Eli, bedeni ve şehri dönüştüren bir organ olarak gören Paquot, ayakları da incelik ve hareketliliğin simgesi biçiminde algılar. Bedenin hareketliliği gibi şehir de sürekli hareket halinde; oturuyor, uyuyor, ayağa kalkıyor, siesta yapıyor, yürüyor. Kısacası beden, şehrin bedenine, şehir de insan bedenine karışıyor. T TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] ŞEHRİ PLANLAMAK ŞİFRELER VE ADIMLAR Michela Marzano, kitapta Paquot’nun Paquot, şehri “duyan ve kendini duyune yapmaya çalıştığını “şehirdeki bedenin ran” bir var olan diye adlandırır. Onun keşfi” ifadesiyle özetleyerek önümüze kendini duyurma yolları içinde saklıdır: anahtarı veriyor; böylece okurun, o kilidi “Edebiyat, arşivler ve heykeller, şarkılar, kendisinin açması adına bir adım atıyor. suçlar ve ayırt etme yetileri; bunların bize Hiçbir şehrin hiçbir beden gibi “Altın atalarımızın aşkı, ölümü, yaşamı, endişesiOran”la kurulmadığını bilen Paquot, ni ve korkusunu, umut edilenleri ve lütfe“oransız bir binanın insanı ezdiğini, ‘insani ölçekte’ bir yapının ise hoşa gittiğini ve yayanın esenliğini ve şehirdeki rahatını arttırdığını” söyler. Bir kafeden veya herhangi bir noktadan şehri ve insanları gözlemeye koyulurken tüm hareketliliği kaydeder, öte yandan şehrin tarihine ve oradaki yapılanmayla iktidar biçimlerine doğru süzülür. Ona göre şehir “kurucu söylencelerini ve tanrıların varlığını ahaliye hatırlatan söylencelerle dopdoludur.” Bunları ve tarihi gelişimlerini anlatması için şehrin dilinin olması yeterlidir aslında: “Caddelerin, sokakların kulağı olsaydı şehir muhitlerinin olağandışı çeşitliliğini ortaya koyacak ne hikâyeler anlatırlardı bize. Bir sokaktan diğerine ‘dünya’ ne başka bir hal alır; konuşma biçimleri, ahalileri, davranışları renklenmeyi, değişime uğramayı sürdürür.” Şehir planlamacı bolluğuyla karşı karşıya olduğumuz bugünlerde Paquot’nun asıl derdi “yaşam Paquot, şehir planlamacılara, insanın ve kentin soluk almasına uykalitesi” deyiminin içinin gun şehirler oluşturulması ve çevrenin yalın güzelliğinin ortaya çıkadoldurulabilmesi. Bunu ba rılması adına ter dökmelerini önerir. dilenleri duyumsama tarzı hakkında hayli bilgilendirir.” Dolayısıyla şehir, kültürün taşıyıcısı ve koruyucusu olarak duyularımıza seslenir; insan da beş duyusuyla bir şeyler kapar. Kentteki her kıpırtı, her gürültü ya da sessizlik, tüm tatlar ve görsellik insanla etkileşime geçer. Şehir, Barthes’ın da dediği gibi gösterenlerle dolup taşması nedeniyle anlatımlar yansıtır. Bu yüzden de Paquot’ya göre şehirlerin kendine özgü şifreleri vardır. Bunu kavramak kolay olmayabilir, çünkü “gösterilenler itişip kakışırken gösterenler anlam bütünlüğünü yitirebilir.” Paquot, Jean Giono’ya söz verirken onun şehri metinle özdeşleştirmesini öne çıkarır: “Şehir tamamen tekniğe (şebekeler, musluklar, denetleme araçları, enerji kaynakları) bağımlıdır ve bu da şehri insanlıktan yoksunlaştırır. Jean Giono’ya göre, şehir metni üzerine yeni bir metin yazmak için öncelikle eskisinin kazınması gereken parşömene benzer. Yazılar birbirinin üstüne eklenir, düzenlenir, birbirine dokunur.” Kentte yürümek ise Paquot’ya göre “şehrin adımlarına ayak uydurma” anlamına gelir. Bir ölçüde Benjamin’in “avare”siyle benzerlik gösterir bu; başına buyruk gezinmek ve böylelikle şehri turlayıp olan biteni gözlemek. Yani şehri göze takılan anlamlı bir inceleme nesnesi haline dönüştürmek. Şehirle iletişim kurmak, onunla bir beden olmaya bağlı. Paquot’ya göre bu bir ritim uyumu. Ritim uyumu ise kentin organik kurallarını benimsemekle mümkün. Şehir yaşantısı, sıkıntılar taşısa da bunu uygarlaştırmayı; insanı inceltmeyi de becerir. İnsan, şehirle beraber kendini denetlemeyi öğrenir. Bir bakıma kentle iletişime geçerek eğitimini sürdürür. Kısacası kent, her anlamda kültürün bedensel ve algılanabilir ifadesine dönük eylemler üretmemizi sağlar. Baudelaire’in dediği gibi “kendi yalnızlığını zenginleştirmeyi bilmeyen kimse, telaşlı kalabalığın içinde de tek başına kalmayı bilmez.” Galiba hem şehrin kurulumu ve işleyişindeki hem de kişinin oraya uyumunu sağlayacak “Altın Oran”ın formülü bu sözde gizli. ? [email protected] http://bulunmazali81.blogspot.com Şehirsel Bedenler/ Thierry Paquot/ Çeviren: Zeynep Bengü/ Everest Yayınları/ 134 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1136 24 KASIM 2011 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle