05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T engi Ötgen, ‘home’ sözcüğünün her durumda ‘ev’ diye çevrilmesinden yakınmıştı da Ayşe Özyağcılar bunun B üzerine filmlerden saptadığı çeviri yanlışlarını göndermişti bana. İçlerinde eğlenceli olanlar da var, acıklı olanlar da. * Kahve siparişi verilen bir sahnede “coffee with cream”, (kremalı kahve ya da sütlü kahve yerine) “yağlı kahve” olarak çevrilmiş. * Uçaktaki bir sahnede “Tuvalete gitmem gerek.” anlamındaki “I have to go to the bathroom”, uçakta banyo yapılabilirmiş gibi, “Şimdi banyoya gitmem gerek.” diye çevrilmiş. * İngilizcede çoğul olarak kullanılan sözcükleri Türkçeye öyle çevirmek acemi çevirmenin kolayına geliyor besbelli. “I wore my glasses”, “Gözlüklerimi taktım.” diye çevrilmiş bir filmde. “Gözlüklerimi giydim.” de denebilirdi. Buna da şükür! “I wore my trousers.” yerine “Pantolonlarımı giydim.” dendiği bile oluyormuş. Zihni Türkçeye göre biçimlenmiş kişi, bu sözleri duyduğunda, konuşanın, gözlükleri üst üste taktığını, pantolonları üst üste giydiğini düşünür herhalde. * Evlenme teklifi veya kız isteme durumlarında İngilizcede kullanılan ‘to ask one’s hand’ deyişi bu durumların işlendiği sahnelerde bire bir çeviriyle ‘elini istemek’ olarak geçiyormuş. Alt yazıda ‘Annemden elimi istediğin günü unutamıyorum.’ gibi garip çevirileri okuduğunda, “Türkçede böyle bir deyiş varmış gibi!” diyor Ayşe Hanım. Aslında var. Biriyle evlenme isteği, onun “desti izdivacına talip olmak” diye açıklanırdı eskiden. * “Hope Floats” adlı dizi “Umut Dalgaları” adıyla gösterilmiş. “Buradaki ‘float’ kavramı, batmamak, suyun üzerinde yüzmek ya da dalgalarla ilgili değil, ‘bitmemek’ anlamında olduğundan dizinin adının ‘Umut Bitmez’ olmasının çok daha uygun olacağını düşünüyor Özyağcılar. * Bir filmde oyunculardan biri, diğerine, “Ortamı yumuşatmak için ona nasıl olduğunu sordum.” anlamında, “I asked how she was feeling just to sugar up the evening.” demiş. Bu alt yazıda nasıl geçmiş? ”Şekeri yükseldiği için ona nasıl olduğunu sordum.” * İngilizcedeki tasarruf etmek anlamındaki “to make economy” deyişinin Türkçede de bire bir “ekonomi yapmak” olarak kullanılmasından da yakınıyor Ayşe Hanım. “Sıradan çamaşır suyu kullanıp ekonomi yapayım dedim.” diye başlayan bir reklamı anımsatıyor ve “...‘tasarruf edeyim dedim.’ dese anlaşılmayacak sanki!” diyor. * “Telefon konuşmalarında İngilizcedeki ‘We’ll get back to you.’ deyişinin kelime kelime çevirisi olan ‘Size geri dönece ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER 22 EYLÜL ÇARŞAMBA ğiz.’ deyişi ne yazık ki dilimize yerleşmiş durumda. ‘Biz sizi ararız.’ demek çok mu sıradan geliyor acaba?” diye soruyor Ayşe Özyağcılar. Bu sözün son zamanlarda, “Döncem ben sana.” halini aldığını duymamış olmalı. Son derece baştan savma, son derece özensiz kitap çevirileriyle de çok sık karşılaştığımızı söyleyen Özyağcılar, sorunun “kaliteli iş gücü kullanmaya önem vermemek”ten kaynaklandığı saptamasını yaparken de pek yanılmıyor bence. “Trilyonlar harcayıp özel televizyon hizmetleri üretiliyor, ama sonra çevirmenlere ödenecek paradan tasarruf edeceğiz diye izleyiciye de Türkçemize de büyük saygısızlık ediliyor. Aynı sorun kitap çevirileri için de geçerli. Çeviri kitaplardaki okunma oranının yüksek olmamasının nedeninin, kötü çeviri nedeniyle ortaya zevkle okunacak ürünler çıkmaması olabileceği kimsenin aklına gelmiyor mu? Sinemacılar, televizyoncular ve yayınevleri neden çevirmene bu kadar az değer veriyorlar? Neden kaliteli çeviriye bu kadar az önem veriliyor? Asıl önemli olan neden güzel Türkçemize özen gösterilmiyor?” Bu sorulara verilecek sağlam yanıtı olan var mı? urali Yılmaz, önsöz yerine “Önemli Bir Açıklama” koymuş kitabının başına. Açıklamayı okuyunca “Donuklar” (Kapı D Yayınları) adlı romanı okumaya dalmamak için insanın gerçekten donuk olması gerekiyor. Kapı Yayınlarının bu yaz yayımladığı kitaplardan biri Beşir Ayvazoğlu’nun “Bir Caddenin Hikâyesi” alt başlığını taşıyan “Divanyolu”. Beşir Ayvazoğlu önemli bir işe daha el atmış; yedi kitapta tamamlanacak olan Malik Aksel Külliyatının hazırlığıyla ilgili sorumluluğu da üstlenmiş. Bu külliyatın ilk kitabı: “Malik Aksel (Sanat Hayatı) Resim Sergisinde Otuz Gün”. Malik Aksel’in “Anadolu Halk Resimleri” kitabını yayıma hazırlayan yine Beşir Ayvazoğlu. İskender Pala’nın anlamlarının yanında hangi durumlarda kullanıldıklarıyla ilgili bilgileri de içeren “Atasözleri” kitabının üst başlığı ise “Sözün Özünden Dünden Bugüne”. Mazhar Bağlı’nın yine Kapı Yayınlarından çıkan araştırma inceleme kitabı “Modernizme Direnen Estetik”, “Gittikçe tekdüzeleşen modern hayata; edebiyat, mimari, müzik ve sinema sanatlarından verdiği örneklerle bir karşı tez oluşturuyor.” Kemal Gündüzalp’in “Birebir Şiir”i (şiirden yayınları) yalnız şiir yazanları değil, şiir seven herkesi memnun edecek yazılarla dolu, okuyanı hoşnut edecek bir kitap. yıllarda yanlış kullanılan sözcüklerden birinin ‘mürettebat’ olduğunu söyleyen Hakan Altınok, sözcüğün Türk Dil Son 24 EYLÜL CUMA Kurumu sözlüğündeki tanımını da yazmış: “Gemi, uçak gibi taşıtlarda işbaşındaki görevlilerin tümü.” “M 60 tankının mürettebatı toplam 4 kişidir.” dendiğinde, “Boeing 747 uçağı düştü; 150 yolcu ve 8 kişilik mürettebattan kurtulan olmadı.” dendiğinde, “Pasifik Okyanusunda bir gemi battı, mürettebattan 8 kişi kurtarıldı, 15’i kayıp.” dendiğinde doğru kullanılmış oluyor (Örnekler hep Altınok’tan). Ancak… “M 60 tanklarının toplam 4 mürettebatı vardır.” dendiğinde ne oluyor? “‘M 60 tanklarını sayıları belli olmayan, ancak en az iki kişi ve daha fazlası olmak üzere birbirinden ayrı ve farklı, toplam 4 ayrı ekip ancak sevk ve hareket ettirebilmektedir’ anlamı” çıkıyor. Duya duya kanıksadığımız tümcelerden biri değil mi şu? “Boeing 747 uçağı düştü; 150 yolcu ve 8 mürettebattan kurtulan olmadı.” Açıklamayı Hakan Altınok yapsın: “Demek ki o sırada yolculardan başka, uçakta sayıları belli olmayan, ancak en az iki kişi ve daha fazlası olmak üzere, birbirinden ayrı ve farklı toplam 8 ayrı uçuş ekibi bulunuyordu.” “Mürettebat”, birçok kişiden oluşan bir birlik, bir ekip demek olduğuna göre, “Pasifik Okyanusunda bir gemi battı, 8 mürettebat kurtarıldı, 15’i kayıp.” denmişse, o sırada gemide ‘sayıları belli olmayan, ancak en az iki kişi ve daha fazlası olmak üzere, birbirinden ayrı ve farklı toplam 8 ayrı ekip bulunuyordu’ anlamı çıkıyor. Dahası da var: Denizde kaybolmuş, kaçar kişilik oldukları belli olmayan 15 ekip daha varmış. Neden oluyor bu? Arapça “mürettebat” sözcüğü, yapısı, eki, kökü bilinmediğinden, “tekil bir seyrüsefer görevlisi” olarak, tek kişi anlamında kullanılıyor; oysa çoğul bir sözcük. “Eğer Cumhuriyet Kitap köşenizde bu yanlışa değinirseniz, ‘belki birkaç genç haberci bunu okur da hiç değilse onlar kendilerini düzeltirler’ düşüncesiyle.” göndermiş iletisini bana Hakan Altınok. Ben de “belki” diyerek yer veriyorum. ? [email protected] [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. DÜZELTME VE ÖZÜR: 1076. sayımızdaki Feyza Hepçilingirler’in “Türkçe Günlükleri” köşesinde “20 Eylül Pazartesi” tarihi 30 Eylül Pazartesi şeklinde çıkmıştır. Bu ve bundan önceki tarih yanlışlıklarımız için yazarımız Feyza Hepçilingirler’den ve okurlarımızdan özür dileriz. (Feyza Hanım’ın eposta adresleri de yukarıdaki şekilde düzeltilmiştir.) 27 EYLÜL PAZARTESİ B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şairin Ağıtlar adlı şiir yapıtından dizeler ortaya çıkacaktır. 1 E 2 C 3 H 4 A 5 F 6 H 7 F 8 I 9 D 10 F 11 D 12 H 13 I 14 F 15 I 16 B 17 H 18 L 19 K Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 12 55 72 42 50 38 3 I. “Bütün ...” (Arthur Miler’ın bir oyunu). 20 G 21 M 22 H 23 D 24 H 25 H 26 L 27 D 28 K 29 A 13 70 15 67 8 74 62 65 37 J. Birahane. 30 M 31 L 32 D 33 M 34 A 35 B 36 H 37 I 38 H 39 H 40 M 43 78 68 41 H 42 H 43 J 44 C 45 C 46 E 47 D 48 F 49 L 50 H 51 H K. Bir Küba dansı ve müziği. 52 C 53 H 54 F 55 H 56 K 57 H 58 F 59 F 60 F 61 L 62 I 56 19 64 28 66 L. Cazibeli. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Tarih Felsefesi adlı yapıtında, “Az gelişmiş, ilkel halklarda dil, daha zenginir; uygarlığın gelişmesi ve dilbilgisinin oluşması, dile yoksullaştırır.” diyen filozof. 63 L 64 K 65 I 66 K 67 I 68 J 69 B 70 I 71 B 72 H 61 31 26 17 49 63 73 A 74 I 75 F 76 H 77 A 78 J 79 G 80 G M. “Yüzümdeki ...” (Metin Kaygalak’ın şiir kitabı). 77 29 4 34 73 B. Aşmak işi. 23 27 11 47 32 9 G. Optik kaydırma. 30 21 33 40 69 16 71 35 E. Niyobyumun simgesi. 20 80 79 1076. sayının çözümü: A. KONUR C. “ ... Selçuk” (Hukukçu). 46 1 H. Emin Çölaşan’ın bir kitabı. 44 45 52 2 F. Nikolay Gogol’un bir romanı. 39 76 41 57 17 22 ERTOP, B. ÜTOPYA, C. MÜZEYYEN, D. EROL TOY, E. SABAHAT, F. İDADİ, G. NÖRON, H. ÖZNUR, I. TADIM, J. ERDİNÇ, K. SÜVARİ, L. İHTİŞAM. D. Eugene Ionesco’nun bir oyunu. 7 14 5 10 58 59 60 48 75 6 51 25 36 53 54 24 Metin: “Horoz dört duvar arasından hoşnut. Yiyip içip üstümüze atlamak yetiyor ona. Bodur Minareden Öte” SAYFA 35 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1077
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle