05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Frances S. Saunders’tan ‘Parayı Verdi Düdüğü Çaldı’ CIA’nın ‘edebi’ icraatları Parayı Verdi Düdüdüğü Çaldı’da Saunders, SSCB gerçeğine karşı, başta ABD olmak üzere, dünyadaki tüm kapitalistlerin nasıl kolları sıvadığını, yeşermek üzere olan komünizm düşüncesini yok etmek için, kültüre, sanata, edebiyata nasıl el attığını örneklerle sıralıyor. Ë Aysel SAĞIR çüncü dünya ülkelerinin darbe organizatörü CIA’nın ilk ortaya çıkış gerekçesinin kültür ve sanat oldğunu; yani bununla, insanların ruhlarını ve beynini ele geçirmek istediğini biliyor muydunuz? Tabii, buradan CIA’nın kültür ve sanata düşkün olduğu çıkarılmasın. Parayı Verdi Düdüğü Çaldı, şimdiye kadar “felaketle” (CIA), ilgili bildiklerimizi yeniden gözden geçirip, doğru bilgileri yerli yerine oturtmamız için çok önemli bir kaynak işlevi görüyor. Frances Stoner Saunders, çalışmasında, unuttuğumuz, daha doğrusu unutturulan bir gerçeği açığa çıkarıyor. Değiştirilmek istenen düşünce ve bilgi formatlarını yerli yerine oturtarak dünyanın, insanlığın nasıl bir kamplaşmayla birlikte, kapitalizm ve sosyalizm karşıtlığının içinde olduğunu, bunun için de kıran kırana mücadele verildiğini hatırlatmıyor sadece, söz konusu bilgilerin derhal yeniden düzenlenmesi için uyarı işlevi görüyor. Zira, Parayı Verdi Düdüdüğü Çaldı’da Saunders, SSCB gerçeğine karşı, başta ABD olmak üzere, dünyadaki tüm kapitalistlerin kolları sıvayarak, yeşermek üzere olan komünizm düşüncesini yok etmek için, kültüre, sanata, edebiyata nasıl el attıklarını tek tek örnekleriyle sıralıyor. hangi yazarlar, aydınlar, sanatçılar bilinçli ya da farkında olmayarak CIA’nın isteği doğrultusunda hareket ediyor? Tüm dünya insanlarına ulaşmak için ne türden araçlara başvuruluyor? Türkiye dahil bir çok ülke insanı; Farfield, Ford, Rockefeller, Fulbright vakıflarının sunduğu burslarla Amerika’ya niye gidiyor? Sunday Times’ın “Atticus” sütununda dergiden “Amerikan işgali altındaki ülkelerin polis dergisi” olarak söz ettiği CIA’nın Encounter adlı dergisi, yayın hayatında kaldığı uzun yıllar boyunca Soğuk Savaş’ın önemli bir organı olarak nasıl çalışıyor? Tüm bunlar, kitabın kapsamında yer alan bir kaç soru sadece. Zaten kitapta sergilenen bütün belgelerle birlikte, söz konusu sorular, gerekçe ve cevaplarıyla birbirinin peşi sıra diziliyor. Böylelikle, en can alıcı durumu da, sosyalizm ve komünizm düşüncesinin tek bir kırıntısının dahi kalmaması için nasıl çalışıldığını açığa çıkarıyor: “Almanya ile Sovyetler arasında saldırmazlık anlaşmasının imzalanması üzerine pek çok aydın rotasını Leninist komünizm ortodoksluğundan, muhalif Troçkizmin radikalizmine çevirmişti. Bazıları solu hepten terk edip siyasal yelpazenin ortasına ya da sağına kaydı. Partisan Review şimdi Stalinizm karşıtlığını dile getirmek ve komünist olmayan bir bağlam çerçevesinde radikalizmi yeniden tanımlamak için bir karşı dil oluşturmaktaydı.” Çalışmasında, komünizm karşıtı propaganda yapmıyormuş gibi yapıp, propaganda yapan CIA destekli yayınlar ve faaliyetleri belli bir mesafeden objektif bakarak açığa çıkarmış Saunders. Ama Stalin politikalarına da aynı mesafeden lere’ ulaştırılması için ellerinden geleni yapacaklarını açıkladı. Filmin büyük bir ilgiyle karışlanması için gerekli adımlar atıldı, örneğin ‘New York gazetelerinde başyazılar’ yazdırıldı, ‘çok fazla sayıda indirim kuponu’ dağıtıldı.” Hitler yenilgisinin ardından hızla kolları sıvayan Amerika, Stalin’den kaçan Doğu Bloku aydınları ve dünyanın diğer aydınlarıyla ne türden bir ilişki içindedir? Her şeyden önemlisi edebiyatın bu “savaşta” yeri nedir? “ABD psikolojik savaşının siyasal bir planı”nın parçası olarak nereye ulaşacaktır? “Psikolojik Strateji Komitesi’nde başkan yardımcılığı yapmış olan Barnes, komünizm ile savaş silahı olarak edebiyatın kullanılmasını sarsılmaz bir inançla savunuyordu, CIA’nın yayın programını güçlendirmek için çok çalışmıştı... UZUN MENZİLLİ STRATEJİ: KİTAP CIA’nın Örtülü Eylem Teknik Personeli’nin şeflerinden biri, “Kitaplar bütün öteki propaganda araçlarından farklıdır” diye yazıyordu; “bunun en önemli nedeni bir okurun tutum ve davranışını bir kitabın başka hiçbir araçla ölçülemeyecek oranda, değiştirilmesidir. Böylece kitaplar uzun menzilli stratejik propagandanın en önemli silahı olmaktadır.” CIA’nın gizli kitap programı, yine aynı kaynağa göre şu amaçla yürütülmüştür: “Yabancı yayıncılara ya da kitapçılara gizlice para yardımında bulunarak, bu işlerin gerisinde ABD’nin bulunduğunu hiçbir şekilde belli etmeden, yurtdışında kitaplar yayımlatın ya da dağıtın. Özellikle yazarının durumu ‘nazik’ ise, ABD yönetimiyle herhangi açık bir bağlantı dolayısıyla lekelenmemiş olması gereken kitaplar yayımlayın. Ticari kârı hiç dikkate almadan harekâtlara destek olacak kitaplar yayımlayın. Kitap yayımı ya da dağıtımı yapacak yerel ve uluslarlarası örgütler kurun, bunları paraca destekleyin. Bilinmeyen yabancı yazarların siyasal açıdan önemli kitaplar yazmalarını teşvik edin gizli ilişki kurma olanağı varsa yazara ya doğrudan doğruya para yardımında bulunun veya edebiyatın temsilcileri ya da yayımcılar aracılığıyla dolaylı olarak.” Kitabın sunduğu verileri dikkate aldığımızda özellikle edebiyat alanında karşımıza çıkan tabloya okuyucunun dikkat etmesinde yarar var. Bu durumda, bazı yayınevlerine ve yazarlara yönelik sorgulayıcı bir bakış sunabiliriz. Öyle sanıyorum ki daha şimdiden bir kaç yazar aklımıza geldi bile! Amerika imgesini yayma işini üstlenen, “tıka basa Soğuk Savaşçılarla dolu” olan Kültürlerarası Yayınlar Programı, “bir kitle tapıncı cehennemi” olarak yaygınlık kazanan söz konusu imgeden zarar gördüğünü düşünen Amerikan aydınlarına etkide bulunacaktır. Kültürel Özgürlük Kongresi’nin, “Avrupa ve Asya’daki aydınlar cephesinde gerçekten ve tarafsızlık karşıtı bir delik açmada” etkili yöntemler kullanılır. Tahmin edilemeyecek kadar yüksek meblağlarla iş gören ve bu yolla işlerini yürüten CIA ve onun türevi oluşumlar, söz konusu meblağları dolaşıma sokarken, “saygınlık” kazanmış kurumlarla sıkı işbirliği içindedirler... Kitapta anlatılanlar ne yazık ki sonlanacak gibi gözükmüyor. Sonraki gelişmeleri ise mevcut gerçekliği ve dünyada olup bitenleri, döndürülen dolaplara bakarak izlemek gerekiyor. Aslında, kitabın geri kalanını reel gelişme ve durumlar zaten yazıyor. ? Parayı Verdi Düdüğü Çaldı/ Frances S. Saunders/ Çeviren: Ülker İnce/ Kırmızı Yayınları/ 628 s. Ü bakmaya özen gösterdiğini belirtmemiz gerekiyor. 1953’ten 1990’lara kadar varlığını sürdüren Encounter, içerdiği konularıyla dikkat çekiyor. Amerika, İngiltere, Asya ve Afrika’da okunan Encounter’ın “kültür konularıyla hiç ayrım gözetmeden” ilgilenmesinin tasarlanmış bir durum olduğuna vurgu yapmamız gerekiyor; Nancy Mitford, Isaiah Berlin, Vladamir Nabokov, Irving Howe, Edith Wharton, Davin Marquand, Jorge Luis Borges, Richard Elmann, Jayaprakash Narayan, W.H. Auden, Arnold Toynbee, Bertrand Russell, Herbert Read, Hugh TrevorRoper’ın yazılarının da yer aldığı dergide “pek çok siyasal konuda tuhaf bir suskunluk ya da yalnızca üstü kapalılık göze çarpıyordu. Her durumda kesinlikle ideolojikti ve komünizm karşıtı Soğuk Savaş düşüncesinin ta kendisi niteliğindeydi.” KOMÜNİST OLMAYAN BAĞLAM ÇERÇEVESİNDE Tabii bunu sadece ABD’ye, CIA’ya özgü, sadece kitapta anlatılan zaman aralıklarında ve tarihte kalmış bir olgu olarak düşünmemek gerekiyor CIA’nın icraatlarını. Aynı icraatların bugün de biçim değiştirerek sürdüğünü söylemeye gerek yok. Formül o kadar basit ki, kayıt dışı ödeneklerin meşru hale getirilmesinin yolu vakıflardan ve bir dizi kuruluştan geçiyor örneğin. 1950 ve 60’larda tezgâhlanan dolapları anlatsa da çalışma, halen devam eden benzeri türden icraatları da görmemiz ve analiz etmemiz için güçlü veriler sunuyor. Tüm bu verilerin peşine takılıp bugüne geldiğimizde, aynı mekanizmanın devam ettiğini, Türkiye ayağında da Fettullah Gülen’in gözyaşlarına bulanan sırıtışını gördüğümüzü söyleyebiliriz. Tam da bilimle, kültür, sanat ve edebiyatla düşünce yapısını biçimlendirip ele geçirme girişimlerini anlatıyor kitap. Söz konusu biçimlendirme sürecinde SAYFA 14 FİLMLERDE, SOĞUK DEDEKTİF HİKÂYELERİNDE Söz konusu çete, bugünün bilinen ismiyle “derin devlet” nasıl çalışıyordu? Daha da önemlisi bir Amerikan imgesine niye gereksinim duyuluyordu? “Malcolm Cowley Perspectives’i ilk destekleyenlerden biriydi; dergi filmlerde, soğuk dedektif hikâyelerinde, yazısı az reklamı bol çizgi roman ve dergilerdekinden çok farklı bir Amerika imgesi sunuyordu. Perry Miller adlı bir akademisyen, ‘içinde Amerikan tarzının propagandasını yapan hiçbir şey olmamalı; bunun olmaması başlı başına en iyi anlamda propaganda demektir’ demişti.” Komünist düşüncenin olumsuzlanması için canla başla çalışan Bertrand Russell, George Orwell, Ignazio Silone, Stephen Spender ve Arthur Koestler gibi yazarlar CIA’nın tasarladığı ideolojik çerçevede kalem oynatır: “Hayvan Çiftliği filmi ile 1984, 1956 da dağıtıma hazırdı. Sol Stein bunların ‘Kültürel Özgürlük Amerikan Komitesi’ni ideoCIA’nın icraatlarınıbugün de biçim değiştirerek sürdüğünü söylelojik olarak ilgilendirdiğini meye gerek yok. Formül basit, kayıt dışı ödeneklerin meşru hale ve ‘olabildiğince geniş kitlegetirilmesinin yolu vakıflardan ve bir dizi kuruluştan geçiyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1077
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle