Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ ne. Bu tuhaf fakat son derece koruyucu ailenin sevgisi sayesinde Claire, çektiği tüm acılara rağmen bir şeyin farkına varıyor. Marian Keyes “Karpuz”la kitapseverlerin karşısına çıkıyor. Nehir Günlüğü/ Mary Alice Monroe/ Çeviren: Özgür Ayten/ Maya Kitap/ 406 s. Bazen sanki her şeyin bitmiş gibi geldiği anlar olur hayatta. Ne yapacağını bilemez insan, nereden başlayacağını ya da neye tutunacağını. Mia için her şey yolunda gitmektedir, ta ki bir gün göğüs kanseri olduğunu öğrenene kadar. Başarılı bir halkla ilişkiler uzmanıdır ve iyi bir evliliği vardır. Göğüs kanseri olmasıyla önce işini kaybeder, ardından da tedavi sonrası eve dönüp yatağında kocasını başka bir kadınla yakalayınca, iyi gittiğini sandığı evliliğinin o kadar da iyi gitmediğinin farkına varır. Mia için artık her şey bitmiştir. Mia, önceleri balık tutmak için gittiği nehir kenarına bu defa yaşadığı hayattan uzaklaşmak için gider. Arkadaşına büyük annesinden kalan kulübeye yerleşecek, burada saf bir doğa ve unutulmuş bir günlükle karşılaşacaktır. “Nehir Günlüğü”nü Mary Alice Monroe kaleme aldı. Cam Ev/ Rachel Caine/ Çeviren: Yeliz Üslü/ Artemis Yayınları/ 324 s. Morganville acayip karakterlerle dolu küçük bir üniversite kasabası. Fakat güneş battıktan sonra kötüler dışarı çıkıyor. Çünkü Morganville’de, en karanlık gölgelerin ardında pusuya yatmış bekleyen bir şeytan var bu öyle bir şeytan ki, güpegündüz sokaklara dökülmek için fırsat kolluyor. Kahraman Claire Denvers, cehennem azabından farksız yurt yaşantısından bıkıp usanmış genç bir kız. Popülaritesinden ödün vermeyen arkadaşları, okulun sosyal hiyerarşisindeki yerini unutmasına asla izin vermiyor. Rachel Caine “Cam Ev”de, Claire Denvers’ın serüvenini anlatıyor. Çingene/ Ahmet Mithat Efendi/ Sel Yayıncılık/ 100 s. Döneminin çarpıtılmış tüm toplumsal önyargılarına ve hurafelerine karşı farklı bir bakış açısı getirerek her fırsatta halkını hümanist bir yaklaşımla aydınlatma çabası içinde olan Ahmet Mithat Efendi, “Çingene” isimli bu eserinde yine nahoş fakat dikkat çekilmesi gereken bir noktaya parmak basıyor: Irk ayrımcılığı. Toplumsal ayrışımın önüne sadece entelektüalizm ile geçilebileceğini mantıksal akıl yürütmelerle ispat ettiği bu eserinde Ahmet Mithat Efendi, eşitlik kavramının ırk temeli üzerine kurulmasına isyan ediyor; insan denilen mahlukun yaradılışça birbirine denk olduğunu, medeni olmanın ise eğitim ve görgü ile mümkün olabileceğini, dolayısıyla fertler arasında eşitliğin değil ama farklılığın ancak bu açıdan gözetilebileceğini ortaya koyuyor. Alfred ile Emiliy/ Doris Lessing/ Çev.: Püren Özgören/ Can Yay./ 256 s. Alfred ve Emily yazarın hayalinde umut ettikleri gibi mutlu bir yaşam sürerlerken, aslında Alfred savaşta sakat kalır, Emily hastanede hemşirelik yaparak askerlerin acılarını paylaşır. Annesiyle babasının savaşla bölünmüş yaşamları, Lessing’in üzerinde derin izler bırakmıştır. Yazar bu kitapla, onlara olan gönül borcunu ödüyor ve umuyor ki, “onlarla Büyük Savaş’ı hiç yaşamamışlar gibi karşılaşsaydı, her ikisi de onlar için hayal ettiği yaşamı onaylarlardı.” Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Doris Lessing, “Alfred ile Emily”de, Birinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde annesiyle babasının izini sürüyor. Kitabın ilk yarısını “savaş olmasaydı nasıl bir yaşamları olurdu”dan hareketle kaleme alan yazar, kitabın ikinci yarısında savaşın yaşamlarında yol açtığı onarılmaz hasarı gözler önüne seriyor. Hayalinde yaşattıklarını ve gerçekte yaşananları etkileyici bir anlatımla kâğıda döküyor. Cinsel İstismar/ Sedat Topçu/ Phoenix Yay./ 382 s. Çocuk ve gençlerin cinsel istismarı basında sık sık yer alan ve toplumun büyük tepkisine yol açan bir insanlık sorunudur. Bu sorun yüzyıllardan beri, bedensel ve ruhsal varlığı hasar görmüş bireyler üreterek hücrelere saldıran kanser gibi toplumları tahrip etmeyi sürdürmektedir. Sedat Topçu “Cinsel İstismar” insanın varlığına yapılan bir saldırıdır. Bu özelliği ile cinsel istismar aynı zamanda hayata karşı işlenen bir suçtur. Toplum yaşamında, çocuk ve gençleri cinsel istismara maruz bırakanlardan nefret etmek yeterli değildir. Çünkü nefret, bu gibi kimseleri durdurmaz ve bunların insanlığı tahrip etmelerine engel olmaz. Toplumu istismarcılardan korumanın en etkili yolu; çocukları, aileleri ve tüm toplumu cinsel istismar hakkında bilgilendirmektir.? SAYFA 29 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1015