Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA Ë Mavisel YENER yla Çınaroğlu çocuklar için yazarken “kalbinde dünyayı taşıyan” bir yazar. Yazarın son kitabı Denize Doğru, elli sayfalık bir öykü; masalsı bir damarı da var. Manzum olarak yazılması kitaba farklı bir boyut katmış. Kitabın iki kahramanı var aslında. Kahramanlardan biri Esma; on üç yaşında doğuştan ortopedik engelli bir çocuk. Çevresinden yardım almadan yaşaması zor. Ailesi yoksul olduğu için, yaşamını kolaylaştıracak gereçleri yok. Bir gün babası yolda bulduğu bir deniz topunu Esma’ya getirir. Esma ilk anda çok mutlu olur. Topu atıp tutmaya başlar, fakat bir kezinde tutamaz, yuvarlanıp gider top. Annesi, babası koşup gelirler, eline yeniden verirler topu. Fakat Esma’nın içi bir hoş olmuştur, top oynamak onun için bir düştür aslında. Topa sarılıp öylece kalır. Sonunda topun havasını boşaltmaya karar verir, onu kıvırıp katlar ve yatağının altında bir köşeye saklar. Top oynayası yoktur, kırgındır aslında yaşama. “Bilse de gücün kaslarla sınırlı olmadığını/bir yanıyla küskündü, kırgındı/Çevresine sezdirmekten kaçınsa da/yürüme, koşma özgürlüğüne prangalar vuran/bu acımasız engelle yaşama katılası yok gibiydi/ dar çevresinde, bir kendi vardı engeli.”(s, 28) Büyük kentte okuyan ablası Belma, Esma’nın “yürüyen yarısı” dır. Tatillerde kardeşinin yanına gelir, bütün bildiklerini ona öğretir, yeni kitaplardan, yeni deneyimlerden söz eder ona. O tatilde de böyle olur. Ne ki, daha bir hafta geçmeden Belma’nın okul müdüründen bir mektup gelir. Belma okulda çok başarılı olduğu için “Gençlik Yaz Kampı”na davet edilmiştir. Belma buna sevinir, ama kırık bir sevinçtir onunki. Kardeşi yatakta bir kış boyu beklemişken kampa gitmek ona ağır gelir. Esma, ablasının kampa gitmesinden yanadır. Söndürüp yatağının altına sakladığı top bir işe yarayacaktır böylece; deniz topunu ablası kampta kullanabilecektir. Ablasına topu verdiğinde, ablası okul müdürüne yanıtını verir. Bu yanıtın ne olduğunu çok geçmeden öğreniriz. Ablası kardeşiyle birlikte olabilmek ve ona yaz boyunca öğretmenlik yapmak için kampa gitmeyi reddetmiştir. Fakat, okul müdüründen şaşırtıcı bir yanıt gelir. Esma’yı bir sonraki yıl okula çağırmaktadır. Belma bunun olamayacağını uygun bir dille anlatır; der ki: “Ah, ne güzel, ne iyi olurdu. Bilseniz ne çok yalvardık, üsteledik ama, ne yazık ki kardeşim gelmek istemiyor okula. Annemin ya da babamın sırtında. Yük olmak istemiyor hiç kimseye”(s. 39). Müdür bey asıl sürprizini o zaman yapar: Esma için bir tekerlekli sandalye almıştır. Kampa ve okula Esma’yı beklemektedir. İki kardeş coşkuyla yola çıkarlar; kampta karşılaştıkları, Esma’yı daha da şaşırtır. Çünkü orada pek çok engelli genç vardır. Yazar bakın bunu nasıl aktarıyor okuruna: “Kampa ulaştıklarında, biri daha, biri daha, biri daha… Kamp, birçok engelliyi toplamıştı bir araya. Yeni arkadaşlıklar, yeni A Denize Doğru Ötekileştirmeye karşı bir çocuk kitabı sevinçler demekti; temiz, yepyeni bir özgürlüktü hasta bacaklara. İşte şimdi tüm gerçekliğiyle, hazırdılar birlikte engelleri aşmaya. Dile geldikçe, paylaştıkça artık önemsizdi, birikmiş, derinlerde gizlenmiş acılar, yürek acıtan kuşkular, sorunlar”(s. 43). O arada, yanlarında götürdükleri deniz topu da “yeni bir yaşama başlar gibi, derin soluklarla, yeniden şişmeye” başlar. Denizin kokusunu duyunca nasıl da sevinir… Çocuklar ona parmak uçlarıyla dokundukça mutlu olur, özgürdür artık… Tıpkı Esma gibi… Denize kavuşmuştur deniz topu; hiç ayrılmamak üzere, uzaklara çok uzaklara gider. Esma da ruhsal özgürlüğüne kavuşmuştur. O da özgürdür, yaşamı sevmeye başlamıştır… Tıpkı deniz topu gibi… Umutları, düşleri vardır onu çok uzaklara taşıyacak. Karamsar duyguları yerini yaşam sevincine bırakmıştır. Ayla Çınaroğlu’nun kendi tasarım ve çizimleri de çocukları düşsel bir dünyaya çekiyor. Öykünün iki kahramanı var demiştik; biri engelli Esma, diğeri deniz topu. İkisinin de ayrı ayrı öyküleri yavaş yavaş, bir sarmal gibi birbirine dolanmış ve sonra ustaca bir teknikle yeniden sarmal açılmış ve herkes kendi yolunda ilerlemiş. Başladığımız yere geri dönmüyoruz sonda, çünkü yaşamın değişim olduğunu biliyoruz. Top’un öykü boyunca neler duyumsadığını, neleri yaşayıp hayal ettiğini okurken bir yandan da Esma’nın yaşadıklarının ayrımına varıyoruz. Okur isterse iki bağımsız öykü de yapabilir belleğinde bu metni: Deniz Topu’nun Öyküsü, Engelli Esma’nın Öyküsü. Betimlenen, anlatılan top mudur, Esma mıdır? İkisi de birbirlerinin yerine geçmiştir belki de. Mutsuz deniz topu yeniden şişirilince “Başardım, başardım işte…” diye düşünür, bu aslında Esma’nın iç sesidir. Çocuk okura yürüyemeyen bir çocuğu, duygu sömürüsü yapmadan anlatmak gözlem ve çözümleme alanlarında ustalık gerektirir. Ayla Çınaroğlu, çocuk okuru tedirgin etmeyen bir yumuşaklıkla her şeyi sezdiriyor. Engelli bireyin “niçin ben?” sorusunu sıklıkla sorduğunu ve bu sorunun mutsuzluk getirdiğini iyi bilen Çınaroğlu, sezdirme yoluyla, inceltilmiş bir duyarlıkla, bu sorunun yanıtını vermiş oluyor. Okuduklarımız denizine kavuşamayan deniz topunun duyguları mı, yoksa da Esma’nın duyguları mı… bu sarmal içinde, keyifli bir öyküye tanık oluyoruz. Metinde, deniz topuna yüklenen işlev çok önemli. Top, bir yabancılaştırma etmeni olarak da kullanılmış. Olması gerektiği yerde ol(a)mayan deniz topu, bilinen bir gerçeğin ilk kez görülüyormuş gibi yadırgatarak, şaşırtarak verilmesinde aracı olmuş. Denize Doğru, “Kime engelli denir?” sorusunun yanıtını düşünmeye yönlendiriyor. Bu sorunun en güzel yanıtını satırlarda buluyoruz: “Sayısız engelle kuşatılıydı yaşam. Bu engelleri aşabilmenin yolu mantığı kuşatan engellerden kurtulmakla başlıyordu.”(s,29) “Engelli” olarak adlandırılan bireyin toplumsal diyalektiğin bir parçası oluşunu da okuyoruz kitapta. Birey kişisel olarak var olmuşsa, onu toplumsal duruşundan ayırmak “engel” in en büyüğü belki de. Yazar özellikle bu konuya dikkat çekmiş. Konunun felsefi, sosyal ve hatta siyasal boyutlarda bir alana yayılacak kadar geniş olmasına karşın, çocuk okurda estetik haz uyandırmak ve düşündürme işlevi yüklemek, sonra da gerisini araştırmayı okura bırakmayı yeğlemiş. İnsanı diğerine ötekileştiren her türlü ayırıma karşı duruyor bu satırlar. İnsanoğlunun “dayanışma” ile her şeyi çözebileceğinin iyi bir örneği Esma’nın öyküsü. Çınaroğlu’nun görme engelli yaşlı bir teyzeyi anlattığı Mut Teyzenin Bahçesi isimli bir yapıtı da var. Onda da her türlü ötekileştirmeye karşı duruyor. Denize Doğru, zihinlere çakılan engelli imgesini değiştiriyor. Onların mücadelelerini, başarılarını, kendileri ve engelliler adına kazanımlarını dürüstçe ortaya koyuyor. Denize Doğru’yu çocuk okurların yanı sıra engelli çocuğu olan yetişkinlere ve bu konuda öğrencilerine farkındalık kazandırmak isteyen öğretmenlere de salık veririm. ? *Denize Doğru, Ayla Çınaroğlu, Uçanbalık Yayınları, 50s, 2009, 7+ www.maviselyener.com Hazırlayan: Mavisel YENER Cumhuriyet Çocuklarından Mektuplar İrem Nur 12 yaş/ İzmir Kitabımın Adı: Sıska Balıkçı. Yazarı: Hidayet Karakuş. Yayınevi: Bilgi Yayınevi. En sevdiğim karakter: Sıska balıkçı (sıska olduğu için ona böyle hitap ediyorlar.) Kendine emin tavırları, güvenilirliği ve özellikle kararlı yapısından çok hoşlandım. Kitap tamamen anlaşılır ve sürükleyici. Elinize alın, okumaya başlayın. İyi Okumalar! Özge Utkun12 yaş/ Turhal/ Sınav Dershanesi Cumhuriyet KİTAP’a Merhaba, kitap ekinizi dershanedeki Türkçe öğretmenimizin sayesinde yakından izlemeye çalışıyoruz. Ancak sizden şunu istiyorum. Ben şiir okumayı çok seviyorum. Acaba, Sihirli Değnek bölümünüzde bizim yaşlarımıza uygun şiir kitaplarına da ayrıca yer vermeniz mümkün mü? Geçenlerde savaşla ilgili film ve kitapları tanıtmıştınız, bunu şiir kitapları için de yapmanızı bekliyoruz. Bana okulda öğretmenim 100 Temel Eser içinden Tevfik Fikret’in Şermin adlı kitabını önermişti. Dershanedeki Türkçe öğretmenimiz ise Mavisel Yener ve Aytül Akal tarafından ortaklaşa hazırlanmış “Şiirimi Kedi Kaptı” ve “Denizin Büyüsü” adlı şiir kitaplarını önerdi. Tevfik Fikret’in Şermin adlı kitabını beğendim güzel, ama bazı şiirler beni büyülemedi. Denizin Büyüsü ve Şiirimi Kedi Kaptı adlı şiir kitaplarındaki şiirler bana daha yakın geldi. Bu kitapların hem resimlemeleri hem de öyküleri şiirleştirmeleri çok hoşuma gitti. Okurken kitapların yapısı ve içeriği hayal dünyamı çok etkiledi. Ben de onlar gibi şiir yazmaya çalıştım. Ayrıca sürükleyiciydiler, onların dışında sizin önereceğiniz kitapları merakla bekleyeceğim. Uçanbalık yayınlarından çıkan bu kitapların yazarlarına çok teşekkür ederim. Tüm şiiri ve okumayı seven arkadaşlarıma bu kitapları okumalarını öneriyorum. Ezgi Kırmızısaç/ 9 yaş/ İzmir/ Mirza Nil İÖO. Merhaba Cumhuriyet KİTAP eki. Ben öğretmenimin tavsiyesiyle okuduğum kitabı yazmak istedim. Benim okuduğum kitabın adı; Tom Sawyer’in Maceraları. Yazarı; Mark Twain. Yayınevi; İlya. Okuduğum kitapta en çok Sid ve Moly Teyze’yi sevdim. Çünkü Sid yardım sever, Moly Teyze ise iyi kalpli bir kadın. Öyküde beni en çok düşündüren bölüm Tom’un Sid’e taş atmasıydı. Çünkü Tom’un Sid’e taş atması benim hoşuma gitmedi. Öyküde alışılmadık yada aklıma yatmayan yerler yok. Okuduğum bu kitabı herkese tavsiye ederim. Çünkü heyecanlı ve güzel bir kitap.? Çocuklar ve gençler, siz de bize yazar mısınız? · Okuduğunuz kitapta en çok hangi karakteri sevdiniz? Neden? · Öyküde sizi en çok düşündüren bölüm neresiydi? Neden? · Öyküde size alışılmadık gelen, aklınıza yatmayan yerler var mı? Neden? Mektup yazarak bize ulaşmak isteyenler için mektup adresimiz: Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No: 1 D:1 Balçova, İzmir Elektronik posta göndererek bize ulaşmak isteyenler için: sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com Anımsatma: * Mektubunuzda adresinizi, yaşınızı, okuduğunuz kitabın adını, yazarını ve yayınevini belirtmeyi unutmayın. Size bir sürprizimiz olacak! * Mektubunuzda kitabın özetini yazmayın, olur mu? Biz, anlatılanlar hakkında sizin ne düşündüğünüzü çok merak ediyoruz. SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1015