22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Zemberek’ten seçilmiş bir öykü Türk edebiyatındaki polisiye öğeleri inceleyen Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes‘ün yazarı Erol Üyepazarcı, Güven Turan’ın yeni öykü kitabı Zemberek’teki ‘mükemmel bir polisiye’yi işaret ediyor: ‘Ultima Thule: Yedikule’. Ë Erol ÜYEPAZARCI üven Turan, kişisel olarak tanımasam da; 50 yılı aşkın zamandır sürdürdüğüm biraz meraklı biraz allame bir okur olmanın gereği olarak izlediğim bir yazar. İlk önce Derinlik Yayınları’ndan çıkan Dalyan (1979) adlı ilginç romanını okumuştum. Artık yaşı yetmişi geçen bir kişi olarak; romandaki sevişme sahnelerinin etkileyici anlatımının hâlâ aklımda kaldığını hiç utanıp sıkılmadan söyleyebilirim. Yazarımızın yeni çıkan kitabı Zemberek’i okuyunca eski bir dosta kavuşmuş gibi oldum. Güven Turan ilk öykü kitabının arka kapağında “Öykü benim için özgürlüktür. Şiirin tiranlığıyla romanın değirmen taşları arasında keyifli bir kurtuluştur” diyor. Öyküleri büyük keyif alarak yazdığı belli, şiirli bir dili var. Okuyucu da okurken keyif alıyor. Doğruluğuna hep inandığım bir ilke “yazarın okuyucuya keyif vermesi gerekliliği”dir. Kitabın benim için en çarpıcı tarafına gelince; bilenler bilir, bu satırların yazarı iflah olmaz bir polisiye tutkunudur. Polisiye roman ve öykünün “tapınağın gardiyanlarınca” aşağılanmasına bir başka deyişle okurun keyif almasının küçümsenmesine dayanamaz. Bu amaçla sahaf deyimiyle tuğla gibi iki cilt kitap bile yazmıştır. Bir büyük hülyası da sevdiği yazarların polisiye roman ve öykü kaleme almasıdır. İşte Güven Turan’ın Zemberek’indeki ‘Ultima Thule: Yedikule’ isimli öyküsünü okuyunca –deyim edebi bir eleştiri yazısına uymasa da; zaten böyle bir iddiası da yoktur– zevkten dört köşe olmasının nedeni budur. Polisiye öykü yazmak, polisiye roman yazmaya göre zordur. “Muamma içeren suçun” kısa bir metin içinde düzgün bir kurguyla anlatılması ve çarpıcı bir finalle noktalanması kolay değildir. Türk Edebiyatı’nda, Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes isimli kitabımda anlattığım gibi, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların sandığının aksine ilginç pek çok polisiye roman yazarı vardır da polisiye öykü yazanlar çok azdır. Polisiye öykü olarak aklıma bugün adı sanı unutulmuş Ümran Nazif Yiğiter’in Aşk Üçgeni isimli öyküsü ile Çetin Altan’ın Rıza Bey’in Polisiye Öyküleri ve Ahmet Ümit’in Agatha’nın Anahtarı ve Şeytan Ayrıntıda Gizlidir’inden başka hiçbir yapıt gelmiyor. Güven Turan Server Bedi’nin Cingöz Recai öyküleriyle benzerlerini doğal olarak bu kategoriye almıyorum. Öykünün kahramanı bütün zamanların en ünlü seri cinayetler işleyen katili “Jack The Ripper” bizde tanınan adıyla “Karındeşen Jak”. 7 Ağustos10 Kasım 1888 tarihleri arasında Londra’da East End ve Whitechapel semtleri arasında fahişelik yapan kadınları öldürerek terör estiren katil, özellikle dönemin ünlü detektifi Sherlock Holmes ile birlikte pek çok yapıta konu olmuştur. Aslında Arthur Conan Doyle kahramanını bu katille hiç karşılaştırmamıştır ama başka yazarlarca kaleme alınan pekçok Holmes öyküsünde polisiye tarihinin bu iki ünlü ismi karşı karşıya getirilir. Örneğin W.S. BaringGould’un 1962’de yayımlanan ünlü eseri Sherlock Holmes of Baker Street’de Holmes aslında Athelney Jones isimli bir Scotland Yard müfettişi, Karındeşen Jak’ın maskesini indirir. Yetenekli yazar Michael Dibdin ise The Last Sherlock Holmes adlı kitabında ünlü dedektif ile seri katilin arasındaki ilişkiyi Holmes hayranlarını kızdırıp isyan ettirecek bir şekilde anlatmıştır. Yazarımızın bu konuyu roman formatında değil de bir öykü formatı içinde kaleme alması ve ilk satırından son satırına kadar sürükleyiciliğini sürdürmesi ve muhteşem finali ise ancak halis edebiyatçılara özgü bir başarı. Bir tek hususa üzüldüm. Keşke Turan bu öyküyü ben Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes’ü yazmadan önce kaleme alsaydı da gerine gerine bu mükemmel öyküyü “Türkiye’ de polisiye edebiyat yok” diyen çokbilmişlerin yüzüne çarpıverseydim. Turan’ın öyküsünde yalnız polisiye kurgu mükemmel değil, yazarın bilgi ve kültür birikimi de apaçık göze çarpıyor. Karındeşen Jak’ın ziyaret ettiği XIX. yüzyılın son çeyreğindeki İstanbul’u betimlerken gösterdiği özen ve o günlere özgü çevreyi yaratabilmekteki başarısı bu birikimin açık kanıtı oluyor. Bu da adı önemliye çıkan ve aynı dönemle ilgili romanlar yazan ünlü(!) romancıların düştüğü fahiş anakronik hatalar düşünülürse ayrı bir önem taşıyor. Yazarın öyküsüne verdiği isim de bu kültür birikimini aksettiriyor. Bilindiği gibi ‘Ultima Thule’ Latince bir deyim olarak en uzaktaki kuzey memleketlerini ifade eder; başlıktaki alegori bile çarpıcı. Sonuç olarak İngilizce ve Fransızca yüzlerce polisiye öykü okumuş bir kişi olarak söyleyeceğim ‘Ultima Thule: Yedikule’nin okuduğum en çarpıcı polisiye öyküler arasında başta gelenlerden biri olduğudur. ? Zemberek/ Güven Turan/ Yapı Kredi Yayınları/ 92 s. SAYFA 15 Ultima Thule: Yedikule G CUMHURİYET KİTAP SAYI 1015
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle