27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER ¥ ni, düşüncelerini birbirleriyle paylaştılar. Her iki ülkenin kadın yazarlarını okurlara daha iyi tanıtmaya ve diğer kadın yazarları da işbirliğine ikna ederek onları yapıtlarına da ışık tutabilecek bir küçük antoloji hazırlamaya karar verdiler. İşte bu antoloji bu çalışmanın ürünü. İlk defa “Taş Duvar Açık Pencere” isimli kitapta Türk ve Alman kadın yazarlarının öyküleri bir arada yayımlanıyor. Böylelikle okurlar, yazarların yazma süreçleri hakkında bilgi sahibi olacak, karşılaştırabilecek, yazarların hangi konuları ele aldıklarını, nasıl bir stil geliştirdiklerini, hangi ifade biçimlerini tercih ettiklerini anlayabilecek. nı zamanda evliliğin aşktan ziyade servetle ilişkilendirilmesinin ve zamanında hafifsenen roman türünün kadınla özdeşleştirilmesinin de bir eleştirisi niteliğinde. Yılmaz Büyükerşen: Zamanı Durduran Saat/ Cemalettin N. Taşcı/ Doğan Kitap/ 510 s. “Yılmaz Büyükerşen: Zamanı Durduran Saat”, küçücük bir bozkır şehrinde, şehrin ölçüleriyle orantısız hayaller biriktirerek büyüyen, sonra da o devasa hayalleri birer birer hayata geçiren yılmaz bir adamın, kendi ağzından hikâyesi. Bu hikâye, imalatı çoktan durdurulmuş insanlardan birinin nasıl büyüdüğünü adım adım anlatıyor. Kitap, bozkırın ortasında önce imrenilecek bir üniversitenin, dev bir açıköğretim sisteminin yaratılmasına, Türkiye’de ‘yapılamaz’ denilen işlere soyunma maceralarına, sonra da imrenilen bir şehrin inşasını sağlayan hayal gücüne, kararlılığa, gözü karalığa şahit olunmuyor, aynı zamanda yakın tarihin pek bilinmeyen birçok olayını da aktarıyor. İstanbul’un Gezi Rehberi (2 Cilt)/ İsmail Güzelsoy/ Alfa Yayınları/ 550 s. İsmail Güzelsoy İstanbul’un gezi rehberi serisinin ilk iki kitabı “İki Günde Pera ve Boğaz” ile “İki Günde Tarihi Yarımada” ile okuyucuların karşısına çıkıyor. İkişer günlük gezi programı olarak tasarlanan bu kitaplar İsmail Güzelsoy’un 16 yıllık rehberlik deneyiminin bir ürünü. “İstanbul’un Gezi Rehberi” okurlara iki günde Beyoğlu, Boğaziçi ve Tarihi Yarımada’daki her yapının tarihini öğretip kimseden yardım almadan adım adım gezebilme olanağı sağlamayı amaçlıyor. Toplu Oyunları I/ Ahmet Önel/ Mitos Boyut Tiyatro Yayınları/ 192 s. Ahmet Önel, “Toplu Oyunları I”de üç oyun sunuyor tiyatroseverlere: “Yüzleşme Oyunu”, “Erteleme Oyunu” ve “Kaçma Oyunu.” “Yüzleşme Oyunu”, farklı perspektiften bakan iki insanın birbirini sorgulaması üzerine kurulu, hüzünlü bir yalnızlık öyküsü. “Erteleme Oyunu”, zamanın farkındalığı, geçip gidenlere yazıklanmalar, yitirmeler, yeniden kazanmalar. Bireyin yaşama karşı olgunlaştırmaya çalıştığı belli belirsiz telaşların toplamı. Entelektüel bir hesaplaşmaya tanıklık çağrısı aynı zamanda. “Kaçma Oyunu”, bireyin yaşam boyunca içten içe yanı sıra gezdirdiği “kaçma” duygusunu alegorik bir öyküye yerleştirerek sorgulayan ve izleyicinin zihninde yeni soruların yaratılmasını amaçlayan bir oyun. PostEntelektüel Dönem ve Edebiyat/ Hasan Bülent Kahraman/ Agora Kitaplığı/ 312 s. “Entelektüel dönem bana kalırsa 1980’lerin ortasında tamamlandı. 1979’da başlayan büyük Yeni Sağ dalga, 1959 Küba Devrimi’yle başlayan ve bütün bir 1960’larla 1970’leri kasıp kavurmuş olan sol dalgayı kırdı. Bu, öz olarak “siyasalın sonu” demekti. 1980’lerin ortasında sarsılan bu çerçevenin yerini, Yeni Sağ politikaları meşru kılan bir ideolojik anlayışa uygun bir düşünsel ve zihinsel açılımla, postmodernlik aldı. Fakat postmodern yaklaşım siyasal ve bürokratik bir modernitenin sonuna işaret ederken, genel bir sistematik olarak modernitenin sonu anlamına da gelmiyordu.” Hasan Bülent Kahraman “PostEntelektüel Dönem ve Edebiyat”ta, bir direniş alanı olarak edebiyatın anlamı ve imkânını sorguluyor. Sartre/ Dennis Bertholet/ Çeviren: Zühre İlkgelen/ İthaki Yayınları/ 640 s. Sartre’ın, kim olduğunu ve bu dünyadaki varoluş nedenini anlamak için her an izini sürdüğü o tutkulu ve geri dönüşsüz yol; sürekli değişim ve gelişim halindeki yapıtı Dennis Bertholet’nin “Sartre” adlı çalışmasının temelini oluşturuyor. Sürekli başkalarının, kadınların, okurların, altmışlı yılların gençliğinin sevgisine ulaşmaya çabalayan babasız bir oğul olmanın ağırlığı Sartre’ın tüm yaşamına, yapıtlarına, dünya görüşüne damgasını vurmakta; yaşadığı yüzyılla, çağdaşlarıyla ilişkisini belirlemektedir. Sovyetler Birliği, Fransız Komünist Partisi ve Cezayir savaşıyla ilgili çelişki arz eder gibi görünen tercihleri kendi içsel yolculuğundan, farkındalıklarının sürekli değişip gelişmesinden hiç de bağımsız değildir. Bertholet’nin ciddi bir araştırma ürünü olan bu yapıtı, nesnel bir bakış açısıyla Sartre’ı tüm yönleriyle tanıtıp anlatmayı amaçlıyor. Yazının Sınırları/ Tahsin Yücel/ Pupa Yay./ 208 s. “Yazının sınırları çok geniş ve değişkendir kuşkusuz ama durmadan biçim değiştirmekle bulutun bulut, kumun kum olmaktan çıkmaması gibi yazın da sürekli değişimleri içinde varlığını hep sürdürür. Biçimiyle içeriğinin örgensel birliği içinde özgün bir bildirişim türü olarak kalır.” Tahsin Yücel, romandan siyasete, denemeden öyküye kadar pek çok türde eserler verdi. “Yazının Sınırları”yla bu anlamda Yücel’in zenginliğini yansıtan bir çalışma. Barthes, Proust, Greimas, Camus, Butor eşliğinde okuma deneyimi sunuluyor okurlara. Sakız’ın Gözyaşları/ Can Eryümlü/ Pupa Yayınları/ 340 s. “İlyas ya da İlias olarak doğmak senin seçimin miydi? Yaptığın tek seçim işkencede konuşmak olmuş, ama öldürttüğün adamın oğlu sana düşman değil. Seçmediklerinle suçlanırken seçtiğin hatadan bağışlanmışsın. Ne yaşam ama!” Mimar Fatih, aile yadigârı bir evrak çantasında bulduğu eski belgelerle birlikte, tarihe ait bir sırrı ortaya çıkarıyor. Fatih, kız kardeşi Zeynep ile Yunanlı eşi Alkis’in evliliğiyle birbirine bağlanmış iki ailenin tarihine ışık tutacak belgelerin sırrını çözmeye çalışırken, iki komşu ulusun iç içe geçmiş, gizlenmiş, çarpıtılmış tarihinin içine çekiliyor. Fatih, resmi tarihlerin çarpıttığı olayların sahnesi olan Sakız Adası’nda cesur bir tarih yazımı projesine ön ayak olur. Gün ışığına çıkardığı gerçeklerin kimleri rahatsız ettiğini öğrendiğinde, ailesinin ve arkadaşlarının hayatlarının tehlike altında olduğu kesinleşir. Can Eryümlü’nün kaleme aldığı “Sakız’ın Gözyaşları”, geçmişten geleceğe bırakılan mirası tam olarak kavrama çabasını, hayatları pahasına sürdüren ve hiç şüphe¥ SAYFA 27 Malazgirt’ten Dumlupınar’a/ Rüknü Özkök, Mustafa Barış Özkök/ Doğan Kitap/ 358 s. Rüknü Özkök ve Mustafa Barış Özkök’ün kaleme aldığı “Malazgirt’ten Dumlupınar’a”, bir “tarih ders kitabı” değil; tarihin, “hayatın öğretmeni” olduğuna inananlar için kaleme alınmış, renkli mi renkli bir anlatımın egemen olduğu, öğretici bir çalışma olma özelliği taşıyor. Okur bu çalışmada Anadolu Selçuklu Devleti’nden İstanbul’un fethine, Oğuz Türklerinden Lale Devri’ne, Kılıç Arslan ve Haçlı Seferleri’nden Islahat Fermanı’na, Kanuni Sultan Süleyman’dan Mustafa Kemal Atatürk’e kadar açılan yelpazede, Anadolu Türk tarihinden sayfalar çevirecek, tarihimizde iz bırakan olayları ve tarihimize damga vuran kişilikleri takip etme olanağı buluyor. Robinson Crusoe/ Daniel Defoe/ Çeviren: Akşit Göktürk/ Yapı Kredi Yayınları/ 632 s. Daniel Defoe’nun dünya yazın tarihinin başyapıtlarından biri olarak nitelendirilen romanı “Robinson Crusoe” Yapı Kredi Yayınları tarafından yeniden yayımlandı. Akşit Göktürk’ün çevirisiyle tam metin olarak yayımlanan kitap, Yorklu Robinson’un ıssız adada verdiği yaşam mücadelesini anlatıyor. Samuel Richardson’la birlikte İngiliz romanının kurucusu olarak kabul edilen Daniel Defoe, yaşadığı dönemde olağanüstü sayılmasa bile sıradışı bir uğraş olan edebi düzyazıyı dünya edebiyatına kazandıran yazarlardan biridir. “Robinson Crusoe”nun yazarı, siyasi ve ekonomik denemelerden doğaüstü varlıkları konu alan incelemelere uzanan 400’den fazla yapıt üretmiştir. Northanger Manastırı/ Jane Austen/ Çeviren: Tuba Parlak/ Turkuvaz Kitap/ 256 s. Jane Austen, gündelik yaşamdaki sıradan insanı, gerçekçi bir bakış açısıyla ele alarak romanı ‘modern’ bir türe dönüştüren ilk yazar olarak kabul edildir. Austen, romanlarında İngiliz orta sınıf yaşamının detayları, evlilik aile miras gibi konuları, yarattığı olağanüstü kadın karakterlerle toplumsal çevreleri arasındaki gerilimi ustalıkla yansıtır. Jane Austen’ın 179798 yıllarında yazdığı ancak ölümünden bir yıl sonra 1818’de yayımlanan romanı “Northanger Manastırı” genç Catherine Morland’ın, iddiasız ve pek de büyük bir servet sahibi olmayan ailesinden uzakta geçirdiği Bath tatilinde sosyal yaşamın girift ilişkileri ve aşkla tanışmanın hikayesi. Austen’ın her zamanki sivri dili, mizah anlayışı, zeki ve ironik kurgusuyla kaleme aldığı “Northanger Manastırı”, ayCUMHURİYET KİTAP SAYI 1015
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle