Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA Bu benim Küçük Prens’im değil! 2 “Fransızların Exupéry’ye nasıl kıydığını çok merak ediyorum” Ë Mavisel YENER aint Exupéry’nin Küçük Prens adlı eserinden Joann Sfar’ın uyarladığı çizgi romanla ilgili farklı görüşleri 1006. sayımızda yayımlamıştık. Düşüncelerini aktardığımız değerli isimleri bir kez daha anımsayalım: Ahmet Küflü (Bilgi Yayınevi’nin sahibi, Küçük Prens’i altı kez çevirttiği ve bastığı için görüşlerine başvurulmuştur), Fatih Erdoğan (Küçük Prens’in Türkiye’deki telif haklarının sahibi olan Mavibulut Yayıncılık’ın yayın yönetmeni, yazar), Şiirsel Taş (Yazar), Hidayet Karakuş (yazar), İlke Aykanat Çam (Tudem Yayınları Yayın Yönetmeni), Müren Beykan (Yazar, Günışığı Yayınları editörü), Çiğdem Gündeş (Yazar), Keriman Güldiken (Mavibulut Yayınları editörü), Bilgin Adalı (yazar), Özlem Seller (Gelişim Atölyesi Genel MüdürüEğitimci), Aşkın Güngör (yazar), Ümit Kireççi (yazar), Biray Üstüner (Bilgi Yayınevi editörü). “Tecimsel nedenlerle sözleri eksilmiş, metni kısaltıl S mış, yoksullaşmış bir Küçük Prens, hız çağının, çağdaş çocuğuna iyi mi gelecek?” diye sorarken farklı görüşlere yer vermiştik. Küçük Prens, onu sevenlere, anlayanlara, onu yaşam felsefesi haline getirmiş olanlara aittir artık. Bu durumda yapılanı reddetme hakkı da, içselleştirme hakkı da doğar okurun. Gallimard Yayınevi bu çalışmayı yapmış ve dünya ülkelerinin çoğundan ilgi ve hatta alkış almış olabilir. Ama bu, Küçük Prens efsanesine bireysel bakışımızı ve yapılanın bu efsaneye yakışmayan yanlarını tartışmamızı engellemez elbette. Gallimard’ın rant kaygısı taşımadığını da göstermez! Pan Yayınları’ndan çıkan, “Küçük Prens Üzerine Düşünmek” adlı kitabın yazarı, değerli felsefeci Nuran Direk’in, Çocuk Vakfı Başkanı, akademisyen ve yazar Mustafa Ruhi Şirin’in, Yazar Turan Yüksel’in ve Küçük Prens çizgi roman uyarlamasını yayımlayan Genç Turkuvaz’ın yayın yönetmeni İlknur Özdemir’in köşemize gönderdikleri görüşler bitirsin bu yazıyı. Nuran Direk, “Zamanın Ruhuna Yenilen Küçük Prens” koymuş yazısının başlığını. mış bir öykü kitabından bütünüyle yararlanmak neredeyse olanaksızdır. Benim bildiğim ve başarmaya çalıştığım kadarıyla Küçük Prens bunu olanaklı kılan tek kitaptır. Baştan sona sanki felsefe yapmak için yazılmış gibidir. Bu kadar özeldir. Bence kitabın yavanlaştırılmasında herkesi rahatsız eden nokta aslında budur. Birçok edebiyat yapıtının; dizileri, filmleri, basitleştirilmiş versiyonları yapılıp piyasaya sürülüyor. Kültür endüstrisi her alana el atmış durumda. Her şey alınıp satılır bir meta artık. Ama neden bu kitabın çizgi ro Nuran Direk (Türkiye Felsefe Kurumu Çocuklar İçin Felsefe Birimi Başkanı) Saint Exupéry’nin muhteşem eseri Küçük Prens’in çizgi roman haline getirilmesi birçok hayranı gibi beni de rahatsız etti. Yapılan eleştiriler, “uyarlamalar aslına nereye kadar sadık kalmalıdır?” gibi bir sınır sorununu da tartışma gündemine sokuyor. “Küçük Prens Üzerine Düşünmek” adında bir kitabın yazarı ve Çocuklar İçin Felsefe alanında çalışmalar yapan biri olarak ben de bu tartışmaya kendi açımdan katılmalıyım diye düşündüm. Çocuklar İçin Felsefe alanında yapılan çalışmalarda uygun edebiyat metinlerinden yararlanarak felsefe problemlerine yaklaşmak ve bu metinler üzerinde onları eleştirel düşünme stratejileriyle tartıştırmak ve düşündürmek çok bilinen ve uygulanan bir yöntemdir. Böyle bir çalışma yapmak için ya bu maksatla felsefi bir öykü kurgulamak, ya da seçilen temalara uygun farklı öyküler bularak dersi organize etmek gerekir. Çocuklarla felsefe yapmak için bu maksatla yazılmaNuran Direk man olması bu kadar içimizi acıtıyor? Bence nedeni içindeki felsefi özün ziyan edilmiş olması. Mesele, küçük bir yıldızdan yeryüzünü ziyarete gelen bir çocuğun öyküsü olsaydı bu öykünün çizgi romanlaştırılması hiç bu kadar tartışılmazdı. Mesele, çizgi roman kahramanının Küçük Prens’e gözleriyle atkısıyla, bazı fiziksel özellikleriyle aslına benzememesi de değil. Hatta çizgi romandaki kahramanın ruh hallerinin Küçük Prens karakteriyle uyumsuzluğu bile değil. Exupéry’nin romanında Küçük Prens kızgın biri değildir, sakin tabiatlıdır. Üstelik gezegeninden çiçeği nazlandığı için kaçmaz. Kaçmış olsa niçin baobaplarla mücadele için bir koyun istesin? Koyundan gülünü nasıl koruyacağını düşünerek niçin endişelensin? O, Macera aramak amacıyla da gezegenini terk etmiş biri değildir. Yalnızca başka dünyaları merak eder, araştırmak bilmek ister. Sfar’ın çizgi romanındaki karakterin tutarsızlıkları elbet bizi rahatsız ediyor. Ama bunların tümünden daha ağır bir şey var bizi rahatsız eden. Küçük Prens’in yazarı çocuk dünyasının çıkarsız bakışının yanındadır. Kahramanı çocukluğunda bir yetişkinle karşılaştığında onun “düzeyine iner.” O asla küçüklüğünü mazeret olarak ileri sürmez. “Ama onu sevmeyi bilemeyecek kadar küçüktüm” demez (J.S 39). Exupéry yetişkinlerin dünyasının ne kadar anlamsız ve mantıksız olduğunu bize gösterir. Yetişkinlerin geleceğe ait çıkar hesaplarıyla çocukların yeteneklerine ket vurmasına karşıdır. Yetişkinleri hem kendi hayatlarını hem de bilimi ve sanatı çıkar hesaplarına kurban etmekle eleştirir. İnsanın yüzünü unutmuş olan sözde “bilim”, “ekonomik hayat ticaret iş yaşamı”, “hızlı kent yaşamı” ve bu yaşam içinde kendi kendisini, yaşamın amacını unutan insanı anlatır. İnsan ilişkilerdeki etik boyutları sergiler. İnsan doğa ilişkisindeki önyargıları sorgular. Sonuç olarak: Çizgi roman biçim ve öz bakımından romana sadık kalmamıştır. Örneğin bazı bölümlere (XII, XIII) hiç değinilmemiştir bile. En çok rahatsız eden mesele şudur: Küçük Prens öyküsünün bütün bölümlerini sonuna kadar kat eden bir izlek, bir ruh var. Öyküyü benzersiz kılan bu duyulur ruhtur. Bu ruh, modern insanın ve toplumun; aklın araçsallaştırılarak çıkarların hizmetine konulduğu yetişkin dünyasının eleştirisidir. Yaşama anlam veren değerlerin modern yaşamın körüklediği tüketim çılgınlığı uğruna katledilişidir. Salt bu açıdan baksak bile çizgi roman hızlı tüketimi amaçlayan bir tür olduğu için Küçük Prens öyküsünün bir çizgi roman olarak reprodüksiyonu öykünün ruhuna, özüne aykırıdır. Elbette bu kitabı Türkiye’de yayımlayan yayınevinin bu işte bir suçu yoktur. Kitle kültürünün her şeyi sıradanlaştırdığını ve üstünde tepindiğini bilmeme rağmen ben asıl Fransızların Exupéry’ye nasıl kıydığını çok merak ediyorum. Bu da bir “pastiş” ya da post modern bir durum olsa gerek. Mustafa Ruhi Şirin (Çocuk Vakfı Başkanı, Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Yazar) Küçük Prens, anı roman ve fantastik türün dünyada tanınan en görkemli klasiği. Kitap birçok ilkleri barındırıyor: en önemlisi ise yaza ¥ SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1009