29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Arif Tekin’in yeni araştırması Arif Tekin, “Kur’an’da Allah” kitabında, Kuran’ dan hareket ederek yaratıcıyaratılan ilişkisini ayetlerinsurelerin yanıtlarıyla çözümlerken soruları da çoğaltarak aydınlanmanın pencerelerini sonuna kadar açmaya çalışıyor. Ë Lütfi KALELİ rif Tekin, 2008’de Berfin Yayınları tarafından okuyucuya sunduğu Kur’an’ ın Kökeni adlı yapıtından sonra şimdi de Kur’an’da Allah’la okuyucu karşısında. Kitapta, Kuran’da yer alan ayetlerin birbiriyle olan çelişkileri, Allah’ın nasıl acımasız ve adaletsiz durumlar sergilediği kendi sözleriyle ortaya konuluyor. Muhammed, İslâm dinini kurmaya başlarken, Mekke toplumuna hoş görünmek için, “Dinde zorlama yoktur” (Bakara: 256), “Sizin dininiz size, benim dinim bana” (Kafirun: 6), “Tanrı’ya, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a, torunlarına indirilmiş olana; Musa’ya, İsa’ya ve diğer nebilere Tanrı’dan verilmiş bulunana inandık. Onla A rın hiçbirini ötekinden ayırmayız. Çünkü biz, ona teslim olanlarız” (Ali İmran: 84, Bakara: 136), “Musa’ya Tevrat’ı biz indirdik” (Maide: 44), “Davud’a da Zebur’u verdik” (Nisa: 163), “Andolsun, Nuh’u ve İbrahim’i de elçi olarak gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da onların ardınca gönderdik. O’na İncil’i verdik ve ona uyanların gönüllerine şefkat ile merhamet koyduk” (Hadid: 26, 27) diye Tanrı’dan vahiy getirirken; Medine’ye gidip orada daha fazla güç oluşturunca bu kez şu ayetleri topluma sunuyor: “Bugün sizin için dininizi olgunlaştırıp üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için İslamı seçtim” (Maide: 3), “Artık Tanrı katında din yalnız İslamdır... Kim İslamdan başka bir din ararsa, onun dini kabul edilmeyecektir” (Ali İmran:15, 85), “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin” (Maide: 51), “Onları yakaladığınız yerde öldürün... Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Tanrı’nın İslam dini oluncaya dek savaşın” (Bakara: 191, 193), “Dininize dil uzatırlarsa, elebaşlarını öldürün” (Tevbe: 5) demiştir. Kitapta da belirtildiği gibi, “bugün Müslümanlara oranla durumları her alanda daha iyi olan Yahudilerle Hıristi ‘Kur’an’da Allah’ yanlardır. Hem birbirleriyle ilişkileri noktasında, hem de ekonomik, teknolojik, demokratik vs hayatın her alanlarında dünya bugün onların elinde.” (s. 35) Dünyada sadece 14 milyon Yahudi var. 100 Müslümana bir Yahudi düşmektedir. Ama Yahudiler tüm Müslümanlardan yüz kat daha güçlüdür. Time dergisi tarafından “Yüzyılın Adamı” seçilen Albert Einstein bir Yahudidir. Psikanalizin babası Sigmund Freud, aşı iğnesinin bulucusu Benjamin Rubin, lösemi ilacının bulucusu Gertrude Elion, Hepatit B aşısını geliştiren Baruch Blumberg ve diğer yüzlerce bilim adamı Yahudi kökenlidir. Son 100 yılda Yahudi bilim adamları 100’ün üzerinde Nobel Ödülü alırken, Müslümanlarda sadece 3 ödül alan var. Sanayi sektöründe de durum böyledir. İslam Konferansı Örgütü’ne bağlı 57 ülkede sadece 500 üniversite bulunurken, yalnız Amerika’da 5.758 üniversite bulunmaktadır. Düşmanlık, kin ve nefret; sadece Müslümanın Yahudiye, Yahudinin Müslümana beslediği bir duygu değildir. Muhammed’in öz amcası Ebu Leheb; Mekke müşrikleri Ebu Cehil, Ebu Süfyan’la bir olduğu için ona ve karısına da 5 ayetten oluşan Tebbet suresinde şöyle denili etmesi üzerine Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından geniş çaplı bir araştırma yapılınca olayın vahameti de gözler önüne seriliyor. Türkiye İnsan Hakları 2007 Raporu’nun “Töre ve Namus Cinayetlerinin Dağılımı” bölümünde bu durum şöyle izah ediliyor: “İnsan ve özellikle kadın varlığına yönelik en ağır insan hakları ihlallerini oluşturan töre ve namus cinayetleri toplumumuzda maalesef halen varlığını korumakta ve ciddi bir toplumsal yara olmaya devam etmektedir. Her yıl yaklaşık iki yüzü aşkın insanımız bu cinayetlere kurban gitmektedir. 81 ildeki İnsan Hakları Kurulları’ndan alınan raporlar dikkate alındığında bu konuda, 2006 ılına göre 2007 yılında töre ve namus cinayetlerinde ciddi bir değişiklik gözlenmemektedir. Şöyle ki, 2003 yılında töre ve namus cinayetlerine kurban gidenlerin sayısı 159 iken 2006 yılında bu sayı 233, 2007 yılında ise 231 olmuştur. Son beş yılda töre ve namus cinayetlerinden ölenlerin sayısı 1100’ü aşmış durumdadır.” Güneydoğu’nun o ufak tefek adamı, kan davalılarının belalısı, genç kızların hem babası, hem koruma meleği, gençlere, silah yerine kaleme sarılmayı öğütleyen Sait amcaları, yerli basının yanı sıra, yabancı basının da gittikçe ilgi odağındaydı. Birçok yabancı basın mensubu kendisiyle görüşmek için akın akın Diyarbakır’ın yolunu tutarken, BBC televizyonu kendisiyle yapılan röportajı dünyaya “Güneydoğu’nun Kofi Annan’ı diye duyuruyordu. BBC bununla da kalmamış ve kendisini barışa katkılarından dolayı Nobel’e aday gösterilmesi cesaretini dahi göstermişti. Hatta bu adamın yaptıkları karşısında Birleşmiş Milletler bir teşekkür yazısı göndererek, kendisini kutlamayı ihmal etmemişti. YAZARDAN NOTLAR Yıllarca, kendi kaderiyle adeta baş başa bırakılmış Güneydoğu, bir taraftan terörün, bir taraftan faili meçhul cinayetlerin, bir taraftan töre denen ilkelliğin, bir taraftan da sefaletin pençesinde kıvrandı ve kıvranmaya da devam ediyor. İnanıyorum ki, bu kitabı okuduğunuzda, genç yaşta eline silah tutuşturulan bir çocuğun hayatının nasıl karardığını görme şansına sahip olacaksınız ve o zaman diyeceksiniz ki, devlet devletlik görevini yerine getirmediği sürece bu ve benzeri olayların önüne geçmek de mümkün olmayacak. Feodal değer yargılarının bu çağda halen Güneydoğu’da hüküm sürmesinin devletin yanlış politikaları sonucu oluştuğunu görmemek kör olmakla eşdeğerdir. Yıllarca eğitim, sağlık ve adaletten yoksun bırakılan bölge insanı sadece ve sadece beylerin ve ağaların emir kulu olmaktan kurtulamamışsa bu da devletin devletlik görevini yapmadığını gösterir. Gazeteci yazar Bayram Yaşlı kitabının sonunda çağrıda bulunuyor: “Bu topraklar suya naBayram Yaşlı sıl hasretse, bu bölgenin insanı da barışa, huzura, güvene ve kardeşliğe öylesine hasret. Gelin el ele verelim, bu toprakları kanla sulamayalım, sulanmasına müsaade etmeyelim.” ? Yeter Kan Akmasın/ Bayram Yaşlı/ Alfa Yayınları/ 236 s. Bu topraklar suya nasıl hasretse, bu bölgenin insanı da barışa, huzura, güvene ve kardeşliğe öylesine hasret. Gelin el ele verelim, bu toprakları kanla sulamayalım, sulanmasına müsaade etmeyelim” diyor Bayram Yaşlı kitabının sonunda. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1009 yor: “Elleri kurusun Ebu Leheb’in; zaten kurudu ya, alevli bir ateşe yaslanacak. Karısı da öyle!” Yakın tarihte faşist Hitler, 1945’te binlerce Yahudi’yi katletti. Amerika’nın Ortadoğu’ya egemen olmak için 1948’de kurdurduğu İsrail, bugün Gazze kentinde masum Filistinlilere kadınerkek, yaşlıgenç demeden kan kusturuyor. Irak’ta Saddam Hüseyin yönetimi Kürt ve Türkmen halka zulüm uyguluyordu. Baskıdan kaçan Kürtler, Türkiye’ye sığınıyorlardı. Saddam Hüseyin’i deviren Amerika, Irak’ta kurduğu kukla Kürt yönetimleriyle şimdi Araplara ve Türkmenlere zulüm yaptırmaktadır. ABD ve AB ülkelerinin desteğiyle terör estiren PKK, on binlerce masum Türk ve Kürt kanını akıtmaktadır. Ama insan olan, insana değer veren iyi yürekli Kürtler ise, bu vahşi katliamlara karşı tepki vermektedirler... Kölesiyken azat edip evlatlık edindiği Zeyd’in karısı Zeynep’i almak isteyen Muhammed, evlatlık almayı yasaklayan önceki ayetten dolayı sıkıntı çekmektedir. Bu sıkıntıdan kurtulmak için hemen şu ayeti indirmektedir: “Hani sen Allah’ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye (Zeyd’e) ‘eşini yanında tut, Allah’tan kork!’ diyordun, ama Allah’ın açıklayacağı bir şeyi de insanlardan çekindiğin için içinde saklıyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından (Zeynep’ten) ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah’ın emri yerine getirilmiştir.” (Ahzab: 37) Bu konuda Muhammed’in genç eşi Ayşe, şunu söylemektedir: “O, güzel bir kadın görmüş olmasın, hemen dileğine uygun bir ayet indiriverir.” (Cemal Sena, Hz. Muhammed’in felsefesi, Remzi Kitabevi, 1995, İstanbul) “De ki: ‘O size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeye ya da sizi gruplar halinde birbirinize düşürmeye ve kiminizin şiddetini kiminize arttırmaya gücü yetendir.’ Bak, anlasınlar diye, ayetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz!” (En’am: 65) “Böylece her memlekette suçluların büyüklerini, orada hile yapsınlar diye önemli yerlere/mevkilere getiriyoruz. Halbuki onlar hileyi başkasına değil; kendilerine yapıyorlar da farkında değiller.” (En’am: 123) “Biz bir memleketi yok etmek, düzenini bozmak istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına uymayı emrederiz de, onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz/cezamız gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.” (İsra: 16) (s. 165) Bu nasıl adaletli bir Allah ki, ülke yönetimini teslim ettiği insanları hilecilerden seçiyor, onlar da hem ülkeyi bölüp parçalıyor, hem de milleti sefil ve perişan bırakıp kendilerini mutlu ediyor? Bugün dünyanın birçok ülkesinde devlet yönetimini eline geçiren hileciler, her türlü pisliği yapıyorlar. Uzun sözün kısası, Arif Tekin’ın Kur’an’da Allah adlı yapıtının, çok açıkyüreklilikle Allah’ı mercek altına alan ve akla, mantığa uymayan ayetleri ortaya döken titiz bir çalışmanın ürünü olduğunu belirterek, herkesin okuyup gerçekleri görmesini istiyor ve Sayın Arif Tekin’i kutluyorum.? Kur’an’da Allah/ Arif Tekin/ Berfin Yayınları, İstanbul, Şubat 2009/ 236 s. SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle