25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ŞİİR ÖDÜLÜ: Abdülkadir Budak ‘Şiirin en büyük ödülü şiirlerdir’ Çünkü ödüller, her yaşta şairlere iyi gelir. Ben şimdi 56 yaşındayım ve 5. ödülümü alıyorum. Daha önce çok değerli şair Ceyhun Atuf Kansu adına düzenlenen şiir ödülünü almıştım. Bu ödüller çok gurur verici, çok güzel ama bence bir şairin en büyük ödülü şiirleridir. İyi bir şiir ortaya çıkarmaktır. İnanmayacaksınız belki ama ben hâlâ bu ödülün sevincini yaşıyorum içimde. Tüm bunların yanında benim için bir ödülün vasfı çok önemlidir. Yani ben bir ödül alacaksam eğer en iyi olanları almalıyım. Usta şair Cemal Süreya’nın dediği gibi... Cemal Süreya, şiir ödülleri için 3 kıstas olduğunu söyler: Birincisi, ödülün hangi kurum ya da kişi adına verildiği, ikincisi seçici kurulun kimlerden oluştuğu, üçüncüsü de bu ödülün sizden önce kimlere verildiği. “Yunus Nadi Şiir Ödülü”, bu kıstaslara fazlasıyla uygun. bir şiire göre daha zordur. Modern şiir de serbest nazıma gelip oturmuştur. Bugün heceyle yazmanın ve bunda ısrarcı olmanın çok faydalı olacağına inanmıyorum. Ama hece de bir olanaktır. Bu olanağı yeni bir anlayışla, yeni bir bakışla kırma yöntemiyle, şiirde yeniden yaşama geçirebiliriz. Neden olmasın? Peki sizi şiir yazmaya iten neden nedir? Bunu ben de merak ediyorum. Ben şiir yazmasaydım, ne olacaktı diye düşündüğüm zaman şiir yazmak için ya da şiirle yaşamak için o kadar çok neden var ki. Bir kere kelimenin tam anlamıyla söylüyorum, şiir bende yaşama biçimi. Şiirsiz hiçbir şeyi düşünemiyor, hiçbir şeye dokunamıyor ve şiirsiz bir yolda yürüyemiyorum. Beni ağırlayan, beni konuk eden, ruhumu incelten, yürümemi güzelleştiren, gözlerimi büyüten bir yol şiir. Her şeyi şiirin sebebi olarak görmeye o kadar alıştım ki. Her şeyden şiir yazmayı düşünüyorum. Toplumsal sorunları şiirlerle dile getirmek, insanları nasıl etkiliyor? Hiçbir şair yazmakta olduğu ya da bitirmek istediği şiir hakkında düşünemez. Yazılan şiirlerin hangi iklimlere yol alacağını bilemez çünkü. Şiiri yazarsınız ve denize atarsınız. Balık bilmezse, halik bilir hesabı. Şair yazmakla yükümlüdür. Yazdığının nereye varacağını düşünen insan değildir. O yazar, çığlığını atar, sözünü söyler, dünya ona karşılık verir mi? Bilemem... İlhan Berk’e katılıyorum. Yazdığımız her şiirden sonra, bir önceki İlhan Berk ya da Abdülkadir Budak değiliz. Her şiirin, şairinin düşüncelerini değiştirdiğini düşünürüm çünkü. “Mesafe”de en fazla hangi şiirden etkilendiniz? Başkası yazsaydı kıskanırdım dediğim bir iki şiir var. Onlardan biri “Salon ve Sahne”. Yaşam, salondan ve sahneden, hatta ve hatta bu ikisinin sürekli yer değiştirmesinden ibarettir bana göre. Salondaki sahneye, sahnedeki salona geçebilir. İnsan bir ikilem içinde yaşar. Salon ve sahne şiirini bunun için iyi ki ben yazmışım diyorum. “Aile Reisi” adlı şiirim de beni fazlasıyla etkiliyor. Şiirle bezenmiş bir yaşam Abdülkadir Budak’ınki. Budak, 40 yılı aşkın süredir şiir yazıyor, 15 şiir kitabı var. Yazdığı şiirler bugüne dek tam 5 ödül kazandırdı Budak’a. “Mesafe” adlı çalışmasıyla da bu yılın “Yunus Nadi Şiir Ödülü”nü kazandı. Budak, ödüllerin her zaman şairleri çok sevindirdiğini söylüyor. Budak’la, şiirlerin insan yaşamına yaptığı katkıları ve ‘Yunus Nadi Şiir Ödülü’ne değer görülen şiirlerini konuştuk. Ë Selda GÜNEYSU bdülkadir Budak kimdir anlatır mısınız? Şiirlere adanmış bir yaşam benimkisi. Yani yaşamımın her döneminde şiir oldu benim. Birgün bile uzak kalmadım şiirden. 40 yılı aşkın bir süredir yazıyorum. İlk şiirim 1970 yılında yayımlandı. Bu 40 yıl içinde 15 şiir kitabım yayımlandı. En son geçen yıl “Dalga Rüzgârı” adını verdiğim bir şiir kitabım yayınlandı. Şiirlerinizde özellikle kullanmaktan hoşlandığınız sözcükler var mı? Eleştirmenler şiirlerimde genellikle ağırlıklı olarak, gül, leyla, avcı, ceylan gibi imgeleri kullandığımı söyler. Ama ben şiirin, yaşama dair her türlü unsuru içeren bir sanat dalı olduğunu düşünürüm. Bu nedenle yaşamdaki her imge bulunur benim şiirlerimde. Kimi zaman belli başlı konular üzerine yoğunlaştığım olmuştur ancak, hangi konuyu işlersem işleyeyim, amacım hep bireysel olanla toplumsal olanı aynı potada eritmektir. Usta şair Behçet Necatigil’in söylediği gibi, “bendeki seni arama çabası”nı verdiğimi söyleyebilirim şiirlerimde. Ama itiraf edeyim, ben de bir zamanlar belli konular üzerine şiirler yazmayı, o konuların şairi olmayı istedim. SAYFA 24 A ‘ŞİİRLERDEKİ ÖZELLER BULUNMALI’ Aşk şiirleri yazan şairler gibi mi olmak istediniz? Evet belki… Şimdi düşünüyorum da epey aşk şiiri yazdım ben de. Ama ben bir şairin “Aşk şairi” diye anılmasını doğru bulmuyorum. Bir şair bütün şiirleriyle değerlendirilmeli. Şairin bütün şiirlerindeki özeller bulunmalı. Şiiri yağlıboya tablolara benzetenler vardır? Derler ki, şiir de yağlıboya tablolar da insanın içinde derinlik hissi yaratır. Siz şiiri nasıl tanımlıyorsunuz? Ben şiir adına daha önce yapılan, “Az sözle çok şey söyleme sanatı” tanımını doğru buluyorum. Gerçekten de böyledir. Bir şair yalnızca bir iki kelime kullanarak, sayfalarca yazılması gerekenleri bir çırpıda özetleyiverir. Ancak söylenenler öznelliği yansıtmalıdır. Yani birileri benim şiirlerimi okurken, benim penceremden bakmalıdır dünyaya. Ama bazen de öyle şiirler yazılır ki, onlar şairlerinin önüne geçerler. Onun için ben bazı şiirlerin diğerlerine oranla daha şanslı olduğunu düşünürüm. Örneğin, “Aşk Beni Geçer”, “Kadın ve Nehir”, “Hayatta Ben En Çok Annemi Sevdim” gibi şiirlerimin okurlar tarafından daha çok sevildiğini düşünüyorum. ‘HÂL ÖDÜLÜN SEVİNCİNİ YAŞIYORUM’ “Mesafe” adlı dosyada yer alan şiirleriniz size “Yunus Nadi Şiir Ödülü”nü kazandırdı. Yarışmaya katılma fikri nasıl ortaya çıktı ? “Mesafe” toplu şiirlerimi yayımlamaya karar verdiğim bir süreçte ortaya çıktı. Hatta ben bu dosyayı da yayımlanan toplu şiirlere eklemeyi düşünüyordum. Daha sonra bu düşünceden vazgeçtim. Toplu şiirler yayımlandıktan sonra, güzel bir yükten kurtulduğumu düşünerek, “Mesafe” üzerine yoğunlaştım. Doğrusu ben bu dosya üzerinde uğraşırken, “Yunus Nadi Ödülleri”ne katılmak gibi bir düşüncem yoktu. Bu düşünce bir anda belirdi. Dosyanın bütünlüğüne inandığım anda ödüle katılma fikrini benimsedim. İyi ki de benimsemişim. ‘ŞİİRLER İÇ HESAPLAŞMAYI ANLATIYOR’ Dosyadaki şiirlerin genel anlamda konusu nedir? “Mesafe” ne zaman kitap olacak? Ben “Mesafe”deki şiirlerin önümüzdeki yıl yayımlanmasını doğru buluyorum. Bu dosyada genellikle şairin kendi iç hesaplaşmasını konu edinen şiirler var. Şairin kendisiyle yüzleşmesi… Sonlara doğru da aşkı anlatan şiirler var. Yani dosyadaki şiirlerin tümü bana göre bir şairin ömrünün muhasebesini yapıyor. Peki kaç şiir bulunuyor“Mesafe”de? İnanın hiç saymadım. Ama benim şiirlerimin sayısı 30’u geçmez hiç. Daha önce yayımlanan şiir kitaplarım da en fazla 80 sayfadır. Çünkü bana göre şiir kitapları ince olmalıdır. Az sözle çok şey söyleme sanatıdır çünkü şiir. Özdür. Şiirlerin sayısı değil, yoğunluğu önemlidir. Çok sayfalı şiir kitapları yoğunluğunu yitirebilir. Şiir özel zaman isteyen bir sanattır. Okumak için özel zaman isteyen bir sanat… Türk şiirinde bir dönem ölçü tartışmaları yaşandı. Şiir hece ölçüsüyle yazılmalı da diyenler oldu, aruz ölçüsüyle de… Bu tartışmalar günümüzde nasıl şekilleniyor? Siz de şiirlerinizi yazarken ölçü kullanıyor musunuz? Benim şiirlerimde gizli bir hece ölçüsü vardır. Tabii bunu söyleyen ben değil eleştirmenler. Ben yazdım, onlar heceleri saydı. Hatta bana “son hececi”, “geç hececi” diyenler de oldu. Ama benim için asıl önemli olan şu: Şiir ister belli ölçülerde yazılsın, ister serbest vezinle yazılsın, nasıl yazılırsa yazılsın; iç mantığı olsun. Aslında belli bir kalıba sığamaz şair. Bugün modern imgenin belli bir kalıba sığamayacağını düşünenlerdenim. Ama serbest şiirden de şu anlaşılmamalı. Birçok genç arkadaşım, uzunlu kısalı mısraları ardı ardına dizdiği zaman şiir yazdığını sanıyor. Halbuki şiir yazmak böyle bir şey değil. Serbest şiir başıbozukluk anlamına gelmez. Serbest şiirin kendi içinde bir tutarlılığı vardır. Dolayısıyla serbest şiir, belli kalıpla yazılan ‘YARIN DA ŞİİR OKUYUCUSU AZ OLACAK’ Şiir kitaplarına toplumun ilgisiz olduğu yönündeki söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Öncelikle günümüz şiirinin gidişatından karamsar değilim. Çünkü ben şiirin azınlık sanatı olduğunu kabul etmişlerdenim. Bu beni biraz olsun rahatlatıyor. Şiir, roman ve öykü gibi çok fazla yaygınlaşmaya uygun değil. Şiirin doğası, özüne inenlerle yaşamayı kabul eder. Bugün değil, yarın da şiir okuyucusu az olacak. İyi şairlerin bugün kitapları satılıyor. Şair kitabının ne kadar sattığının da hesabını yapmaz. Evet bugün şiir kitabı basmak istemeyen kitapevleri var. Belki haklılar, para kazanmak zorundalar. Neticede onlar, birer ticari kuruluş. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 950
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle