25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÇOCUKGENÇLİK “Seyyahlar, kendi yolculuklarını anlatırlar, sizinkini değil” (Ursula K. Le Guin) Ë Nilay YILMAZ ollar bizi nereye götürür?.. Hangi yolu seçmeli?.. Yol arkadaşlarımız bizi yalnızlığımızdan kurtarabilir mi?.. Rehberimiz ne olacak?.. Ve daha yanıtı aranacak ne çok soru var! “Okuma!” bölümünde Ursula K. Le Guin bizi kendi olma özgürlüğüne taşıyacak bir yol öyküsüne davet ediyor. Yollar uzun, yollar engelli. Bizi güçlü kılan “marifetlerimiz” kimi zaman yollarımızı açıyor, bizi özgürleştiriyor, kimi zaman da yollarımızı kapatıp bizi kendi içimize ya da kalabalığa hapsediyor. Hangisini seçmeli? Hangi yolda ilerlemeli? Neyi nasıl değerlendirmeli?.. Sihirli Değnek’in bu haftaki konuğu Şule Y Cepcepoğlu da Yalnız Deniz’e doğru yol alırken sisin içinden geçiriyor bizi. Ursula K. Le Guin Sisin içinde görebilmek, gördüğümüzü doğru anlamlandırabilmek ve yolumuza devam edebilmek kolay mı?.. Kitap yan tüm özelliklerimizle ve eğilimlerimizle birlikte yol almamızın önemini öykülerinin çı raflarındaki kitaplar da başka yollardan ve yazılarının satır aralarında duyumsatır başka dünyalara taşıyacak bizi bu hafta... okurlarına... Ve yazılanlara, yapılanlara deUzaklara gitmeyi çoğumuz ister. Peki ya ğer biçmeyi okurlarının “marifetlerine” bıkendi içimize doğru bir yolculuğa çıkrakır... Yol öykülerimizde neyi ve kimi, namak?.. “Kendini bilmeye, yetişkinliğe ve sıl izleyeceğimiz bize kalmıştır artık... ışığa yapılan yolculuğun rehberi gölgedir” der Ursula K. Le Guin “Kadınlar, Rüyalar ve Ejderhalar” adlı kitabında. Kendi gölge Haftaya yeni konuklarla, yeni kitaplarla bumizi izlemenin yani ruhumuzun öteki yüzü luşmak ve buluşturmak umuduyla... Işığımız bol, yolumuz açık olsun... ? nü, bilinçli benliğimizle kabul etmek istemediğimiz, kabul edemediğimiz, içimizde bastırılmış, inkâr edilmiş ya da kullanılma(iletişim:[email protected]) OKUMA! Marifetler Ë Mavisel YENER “Okuyucunuzu eserinize değer biçme konusunda özgür bırakırsanız, bu gerçek sanattır ve bu, eseri kalıcı kılar.” ğer savaşmazsan ele geçirilirsin, soyun sona erer. Marifetler bu işe yarar, verdiği güçler sayesinde insan arazisini koruyabilir, soyunu temiz tutabilir. Eğer kendini koruyamazsan, marifetini kaybedersin. Başka soylar bize baskın çıkar, sıradan insanlar..” diyor Ursula K. Le Guin. Le Guin’in yirminci romanı Marifetler, ovada ve dağda yaşayan iki ayrı halkı anlatıyor. Ovada yaşayanlar dağda yaşayanlara, korkuyla karışık bir saygı duyuyor. Dağdaki halk soylara ayrılmış, her soyun bir “marifeti” var. Bazı ailelerin erkekleri, bazı ailelerin kadınları babaları veya annelerinden miras alıyor bu marifetleri. Pek çok “marifet” var; kimi yavaş yavaş güçsüz bırakan bir tılsım salıyor, kimi bir bakışı ile bir düğümü “çözüyor”, kimisi de bir ot parçasını ya da bir sıçanı “çözüyor”. Hayvanları çağırıp onları terbiye etmek de “marifet”lerden. Marifetleri en güçlü olan birey, ailenin ya da soyun yöneticisi olup sorumluluğu taşıyor. Marifetlerle doğanların, marifetlerinin niteliğine ve derecesine göre diğerlerine üstün olduğu, hayatta kalmayı, soyunu sürdürmeyi başarabildiği bir dünya bu. Sosyal hayat soyların marifetleri de koruyacak şekilde sürdürülmesi için gerekli karmaşık düzenlemelere gereksinim duyuyor. Kan davaları, evlilikler, soylar arası sözleşmeler insanların yaşamlarını derinden etkiliyor. Orrec ve Gry bu ortamda büyüyen iki çocuk. Marifetler, anneden kıza, babadan oğula geçer. Gry annesinden hayvanlarla konuşma, onları çağırma ve eğitme marifetini almıştır. CUMHURİYET KİTAP SAYI 950 “E Orrec’in 12 yaşına gelmesine karşın hâlâ bir ‘marifet’ göstermemiş olması, soyunun devamı açısından babasını huzursuz eder. Bir gün üç kişiyle çıkılan bir av sırasında ‘çözülerek’ öldürülen engerek yılanı, Orrec’in kafasında hayvanı kimin ‘çarptığı’ konusunda soru işaretleri yaratır. Orrec’in babasının marifeti “çözmek” yani yok etmektir. Yaşadıkları yerde farklı marifetlerle donanmış kabileler arasında kimi zaman toprak, kimi zaman hayvanlar, kimi zaman da gıda için sürekli bir savaş hali vardır. Savaşta hayvan çağırmak gibi bir marifet ikinci derecede önemlidir; çözmek, caydırıcı, yıldırıcı bir marifettir. Bu güce sahip olmak kadar onu kontrol edebilmek de önemlidir. Orrec’in dedesi onu kontrol edememiş ve karısını çözmüştür. Orrec de gücüne söz geçiremeyeceğinden korkmaktadır. Gördüğünü çözmekten korktuğu için babası gözlerini mühürler. Gözlerdeki bu mühür kişinin kendinden saklanmasını da simgeler kitapta. Çocuklar büyüdükçe marifetler konusundaki genel geçer kurallara, törelere karşı çıkarlar. Gry, geyikleri kandırıp av alanına çekmeyi istemez, Orrec de bir şeyleri yok etmek için çözme yeteneğini kullanmayı istemez; marifetlerini kötüye kullanmak onlara göre değildir. İkisi de özgür ruhludur, kendi kuralları ile yaşamak isterler. Düzene karşı durmak isterler, törelere isyan ederler. Bu, acılı bir süreçtir. Gry ve Orrec yönlendirilmeyi sevmezler; başkalarının istediği gibi değil, kendi gibi olmaya çalışan gençlerdir onlar. Büyüklerinin tüm baskılarına karşın iki çocuk dağdan ovaya doğru bir yolculuğa girişirler, aslında bu yolculuk bir anlamda özgürlüğe yolculuktur. “Diğer insanların hikâyeleri, insanın kendi hikâyesinin bir parçası haline gelebilir, kendi hikâyesinin temelini, üzerinde yükseldiği zemini oluşturabilir.” Kitabı okuyan gençlerin bu romandaki karakterlerle özdeşim kurabilmeleri hiç de zor olmayacaktır. Marifetler fantastik bir roman, ancak Le Guin diğer yapıtlarında olduğu gibi sisteme göndermeler yapmıştır, eleştirel bir bakışı ortaya koymuştur. Akademisyenlerin “modern fantastik kurgudan ne anlaşılıyor” konusunu tartışırken Le Guin’in bu yapıtını da göz önüne almaları gerekir. Romanda “Dağlılar” ve “Ovalılar”ın seçilmiş olması rastlantı değil. Satır arası okumalarda, Ovalıların bugünün kentinde yaşayan, aydınlanmış ama aynı zamanda kozmopolit bir bakış kazanmış insanını simgelediğini düşünebiliriz. Dağlıların yaşamı ise Ovalılardan farklı. Dağlarda yaşam daha zor, Ovalıların “kafasının basmayacağı” marifetleri var Dağlıların. Yazarın “Marifet” dediği bu beceriler fantastik bir kurguyla verilmiş olsa da, insanoğlunun yeteneklerine benzer yanlar da taşıyor; iyiye ya da kötüye kullanılmaya açık. Kitabı 2004’te kaleme alan Le Guin, fantastik kurgulardan (nedense) beklediğimiz doğaüstü abartılı öyküler yerine, fantastik öğesini kullanarak sosyal yapıdaki değişimlere, bunların insan ruhunda oluşturduğu izlere dikkat çekmeyi başarıyor. Yazarın Mülksüzler, Rocannon’un Dünyası, Balıkçıl Gözü, Dünyaya Orman Denir, Bağışlanmanın Dört Yolu, Uçuştan Uçuşa, Dünyanın Doğum günü ve diğer eserlerinde de bu ortak özellikten söz edebiliriz. Le Guin’e göre fantastik edebiyat insan doğasındaki iyi ve kötünün savaştığı ruhsal bir yolculuktur. Bu yolculukta Le Guin okuruna saygısını şu sözlerle vurguluyor: “Okuyucunuzu eserinize değer biçme konusunda özgür bırakırsanız, bu gerçek sanattır ve bu, eseri kalıcı kılar.” (The Guardian Book Review, 2005) Kitabın çevirmeni Çiğdem Erkal İpek, Le Guin’in diğer kitaplarını da Türkçeye kazandırmış. İpek, çevirilerinde okurla sıcak bir iletişim kurabilen, akıcı, tertemiz bir Türkçe kullanıyor. Kitapta pek çok satırın altını çizmişim okurken, birini paylaşarak noktayı koyalım. “Onu yapmayı öğrenemiyorsam, yapmamayı öğrenecektim.” ? *Marifetler, Ursula K. Le Guin, Türkçeleştiren: Çiğdem Erkal İpek, Metis Yayınları, s.186 (14+ yaş) www.maviselyener.com Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle