03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yunus Nadi 2007 Öykü Ödülü: İlhan Doğruyol ‘Kitap kurdu kitabı bulur’ dıkları okur ile buluşamamış, ama o başka yazarların okurlarıyla, 20 yıldır kendi kitapçı dükkânında buluşuyor. İlhan Doğruyol’un ürünlerini ilk okuyanlar, Yunus Nadi Öykü Yarışması Jürisi’nde yer alan seçkin yazarlar oldu. Doğruyol, Muğla’nın Yeşilyurt beldesinde oturuyordu. Söyleşi yapmak için telefonla aradığımda, karşıma bir çocuk çıktı. Oğluydu. Babasının Muğla merkezde kitapçı dükkânı olduğunu, ama orada da telefon bulunmadığını söylüyordu. Oğlunun tarifiyle dükkâna ulaşabildik. Bize ilk sorusu “Yarışmayla mı ilgili?” oldu. “Evet, yarışma ile ilgili. Birinci oldunuz” dedim. Tek bir sözcük söyleyemedi. TRT’nin “Arkası Yarın” ve “Radyo Tiyatrosu” dallarında iki oyun yarışmasına katılmış, dereceye girememişti. Sözlerim ona “ilaç” gibi gelmişti. “Aslında ben 20 yıldır yaptığım bu işi tasfiye ediyordum. Umudum, TRT’nin 25 bin YTL’lik yarışmasını kazanıp, dükkânı kapatmaktı. O para beni birkaç yıl idare edebilir ve ben rahat rahat yazmaya devam edebilirdim. Sonuç bildirilince tasfiyeden vazgeçtim, kirası daha ucuz olan bu yere taşınmaya karar verdim. Beni taşınırken yakaladınız” dedi. İlhan Doğruyol, 1954 İzmirBergama doğumlu. 1986’da DEÜ İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra bir ‘mühendis’ olarak Çeşme’de şantiye şefliği yaptı, o kadar. Askerlik görevinin ardından kitapçılığa başladı. 15 yıl Karşıyaka’da yaptığı bu işi 5 yıldır Muğla’da yapıyor. Kitabevinin bir adı, tabelası yok. Doğruyol, bunun nedenini şöyle anlatıyor: “İşyerlerine ad verilmesini anlamsız buluyorum. Sonunda bir şeysinizdir, doktor, mühendis, avukat, berber, marangoz, kitapçı… Doktor muayenehanesinin, avukatlık bürosunun bir adı yoktur. Ben de adı olmayan kitapçıyım. Çevremdekiler, müşterilerim ‘eski kitapçı’ diyorlar.” Kitapçı dükkânının bir adı yok ama, içeride rafların üzerinde ‘Kitap Kurdu / Sahaf’ yazılı pano asılı duruyor. Doğruyol, “Yeni basım sattığımız okul kitapları vardı” diyerek dükkânını kapatma noktasına nasıl geldiğini şöyle anlatıyor: “İşlerin tadı yok. Kitapçılık bitti gibi. İnternet, korsan yayıncılık derken, üstüne okul kitapları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dağıtılmaya başlandı. Bu uygulamadan önce eylülekim aylarında okullar açıldığında 1015 milyar lira kazanırdık. Çok fazla edebi kitap satılmasa da bu para yeterdi. Zaten ben ikinci el satış yapıyorum. Artık alan da, getiren de yok. Baktım olacak gibi değil devretmeye kalktım. Talip çıkmadı. Kapatmak en doğrusuydu. O arada TRT’nin açtığı yarışmaya katılmıştım. ‘Arkası Yarın’ ve ‘Radyo Tiyatrosu’ adında iki yarışmaya ikişer yapıt gönderdim. Ödül 25 bin YTL idi. Bu para birkaç yıl idare edebilir ve ben de daha rahat yazmaya devam edebilirdim. Umduğum gibi olmadı. Vazgeçtim. Kirası daha ucuz olduğu için buraya taşındım. Ne kadar dayanırım bilmiyorum. Taşınırken elde kalmış 2 ton kitabı çöpe atım. İçim parçalandı. Milli Eğitim getirdiği uygulama ile bizim gibi küçük kitabevlerinin çanına ot tıkadı.” ANLATACAKLARINIZ VARSA... İlhan Doğruyol’un tabelasız kitabevini zor bulmuştum. Peki az da kalmış olsalar okurlar nasıl buluyorlardı? O, “Kitap kurdu, kitabı bulur” diye yanıt verdi. Bu sorunun da yeri gelmişti: “Artık kitap alan yok, diyorsunuz, ama kitap yazıyorsunuz. Bu çelişki değil mi? Basılma şansı bulsanız da kitaplarınızın satılamayacağını düşündüğünüz oluyor mu?” “Bunu hiç düşünmedim. Çünkü 20 yıldan fazla bir süredir yazıyorum. Yazarken, kitap olur, satılır, çok para kazanırım diye hiç aklımdan geçmedi. Yazmayı seviyorum. Bu bana yetiyor. Elbette yazdıklarınızı başkaları ile paylaşmanın tadı başka olmalı. Yeteneğiniz, anlatacaklarınız varsa, bir okur için de olsa yazmalısınız.” Mühendislik gibi para getirecek bir mesleğe sahipken, böyle kazancı olmayan işlerle uğraşmanın gerekçesini de öğrenmek istedim. Güldü, “Destekliyorlar” dedi. “Eşim laborant. Devlet hastanesinde çalışıyor. Ben İzmirliyim. O Muğla’nın Yeşilyurt beldesinden. Oraya yerleştik. 13 yaşında Ataç, 10 yaşında Özüm, iki oğlum var. Cumhuriyet’in yarışmasına gönderdiğim öykülerimi bilgisayarda Ataç yazdı. Lise yıllarında başlayan yazma sürecimde, ilk yarışmaya Lise 3’te katıldım. Milliyet gazetesinin roman yarışması idi. Dereceye bile giremedim, ama yazmaya devam etim. Bir daha yarışmaya da katılmadım. Yıllar sonra, bu sene TRT’nin ve Cumhuriyet’in yarışmasına katıldım.” “Yunus Nadi Öykü yarışmasında dereceye girme umudunuz var mıydı?” “Öykülerime güveniyordum, ama benden daha iyi yazmış olanlar çıkabilirdi.” “Sizden daha iyisi olmamış. Birinci sizsiniz. Şu anda duygularınız ne?” “Şaşkınım, ama gururluyum. TRT’nin yüksek rakamlı yarışmasını kazanmış olsam da, benim için Yunus Nadi Ödülü’nün yerini tutamazdı. Seçici kuruldaki isimlere bakınca insan onur duyuyor, gururlanıyor.” ? SAYFA 9 ? lığını yaşıyorum. Edebiyat dünyası ge nellikle kapalı, içine girmesi zor bir dünya gibi duruyor ve ben de bu dünyanın çok dışında biriyim. Dolayısıyla kendi içinde işleyen kuralları olduğuna inandığınız bu tür ödüllerde eserin niteliği dışında belli başlı kriterlerin olduğu gibi bir yanılgıya düşülebilir. Fakat aldığım bu ödül bunun doğru olmadığını gösteriyor. Şunu da özellikle eklemek istiyorum yazmayı içinde heves olarak tutan herkesin denemesi lazım! “Bir sürü kitap yazılıyor; kim okuyor bunları” gibi serzenişler olsa da her kitabın bir okuyucu kitlesi olduğuna ve bunu eleştirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Bu ödülün çok önemli bir işlevi olduğuna da inanıyorum; benim gibi bir yazar adayının yeni okurlarla tanışmasını, okura olan mesafesini azaltmasını sağlıyor. Adımı bile duymamış insanlar bu ödül sayesinde belki de alıp kitabımı okuyacaklar. Ayrıca şu mesajın da verildiğini düşünüyorum; eğer yazmak istiyorsanız, bunu bir mesele edinirseniz, emek verip bir şeyler ortaya koyuyorsanız başarabilirsiniz. Bu ödülden sonra omuzumda çok ciddi bir sorumluluk var. Artık Yunus Nadi Ödüllü bir yazar olarak yazmaya devam edeceğim ve buna layık olmaya çalışacağım. ? Boşluğun İzinde/ Cem Uçan/ Sel Yayıncılık/ 109 s. Yolu Muğla’ya düşen kitapseverler İlhan Doğruyol’u onun sahaf dükkânında görmüşlerdir ya da görebilirler. Öyküleri ise ilk kez Yunus Nadi Öykü Ödülü jürisinin üyeleri okudu. Doğruyol’u ve öykü üzerine görüşlerini sunuyoruz aşağıda. ? Özcan ÖZGÜR Y unus Nadi Yarışması Öykü Birincisi İlhan Doğruyol, bir inşaat mühendisi. O yazma uğraşına denk düşürüp, kitap satarak yaşamını kazanmayı tercih etmiş. İzmir’de başlayıp, Muğla’da sürdürdüğü “eski kitapçılığı” sona erme noktasına gelmiş. Kitabevini kapatma kararı, dereceye giremediği bir yarışma nedeniyle “direkten dönmüş”. Şimdi Yunus Nadi Ödülü’nü kazanmış olmanın onurunu yaşıyor. İlhan Doğruyol, Muğla’nın sayılı sahaflarından biri. İnşaat mühendisliği okumuş, ama o edebiyatı seçmiş. Yazarlığa lise 3’te yazdığı, bugüne kadar basılamamış roman denemesiyle adım atmış. Neredeyse 30 yıldır yazıyor. Yaz898 CUMHURİYET KİTAP SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle